T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

        HUKUK BÖLÜMÜ

        ESAS   NO : 2018/32

        KARAR NO : 2018/97

        KARAR TR: 26.02.2018

ÖZET : Davacı tarafından, Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin E:2005/143, K:2005/392 ile E:2008/65, K:2010/53 sayılı kararları sonucu, 2 yıl 4 ay fazladan infaz yapıldığı, 30 yıl ceza verilmesi gerekirken 36 yıl olarak ceza verildiği ileri sürülerek fazla infaz nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararın doğduğu tarihteki yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

KARAR

 

 

 

Davacı                         : Y. K.

Vekili                  : Av. Ö. T. (7.12.2017 tarihinde azledilmiştir.)

Davalı                 :  Maliye Hazinesi

Vekili                 :  Av. R. S.

 

O L A Y              : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında Denizli 1.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından içtimalı 36 yıl hapis cezası verildiğini, oysa farklı neviden içtimalı cezaların 30 yılı geçemeyeği, müvekkiline fazladan altı yıl fazla ceza düzenlemesi ve infazın yapılmış olmasının tazminat hakkı doğurduğunu öne sürerek, 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

ELAZIĞ 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ; 6.1.2017 gün ve E:2016/290, K:2017/8 sayılı kararında; “….5271 sayılı CMK'nın 141. maddesinde "suç soruşturması ve kovuşturması sırasında" gerçekleşen koruma tedbirlerindeki hukuka aykırılıklar yönünden bu kanun hükümlerine göre tazminat istenebileceği ve madde metninde bu aykırılıkların tahdidi olarak sıralandığı, cezanın infazı aşamasında meydana gelen hukuka aykırılıkların madde kapsamında bulunmadığı, Zira, CMK'nın “Tanımlar” başlıklı 2/1. maddesindeki “Soruşturma: Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi, Kovuşturma: İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi... ifade eder” hükümleri çerçevesinde kesinleşmiş olan ve infaz gören veya infazı tamamlanmış olan cezalara ilişkin fazla infaz gördüğü veya buna benzer hukuka aykırılık iddialarının CMK'nın 141 ve devamı maddeleri çerçevesinde tazminat davasına konu edilemeyeceği, infaz aşamasının idari bir işlem olup idarenin iş ve işlemlerinden zarar gördüğü iddiasında olanların 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.ve 7.maddelerinde düzenlenen usul ve süreyi gözeterek idari yargı yerlerinde dava açılabileceği anlaşıldığından 5271 Sayılı CMK'nın 3.ve devamı maddeleri çerçevesinde Mahkememizin görevsizliğine, Elazığ İdare Mahkemesinin görevli olduğuna, yargılama giderleri ve diğer hususların yetkili ve görevli idari yargı yerince gözetilmesine karar vermek gerekmiştir…” şeklindeki gerekçesi ile davanın idari yargının görev alanına girdiğini belirterek, Mahkemenin görevsizliğine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı gerekçeyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ELAZIĞ 2. İDARE MAHKEMESİ; 6.12.2017 gün ve E:2017/767 sayı ile; Uyuşmazlıkta tazminat davasının konusunun davacı hakkında verilen Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin E:2005/143, K:2005/392 ile E:2008/65, K2010/53 sayılı kararları sonucu 2 yıl 4 ay fazladan infaz yapılması sebebiyle uğranılan zararların tazmini olduğu görülmekte olup; 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değiştirilen 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 141. maddesinin 3. ve 4. Maddesi ile 142. Maddesi ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun dikkate alındığında ceza mahkemesi hakimlerinin yargısalfaaliyetleri ve bu yargısal faaliyet sonucu verilen mahkumiyet kararının infazına yönelik Cumhuriyet Savcısı'nca yapılan işlemlerle ilgili bu tip davalarda görevli mahkemenin CMK 142 maddesi gereğince ağır ceza mahkemesi olduğu; nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 06.07.2015 tarihli, E:2015/366, K:2015/483 ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.01.2016 tarihli, E:2015/4-1373, K:2016/3 sayılı kararlarının da sonucu itibariyle bu yönde bulunduğu; açıklanan nedenlerle, davanın görev yönünden reddine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilmesine değin ertelenmesine karar vermiş, 27.12.2017 tarih ve E:2017/767 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 8.1.2018 tarihinde kayda girmiştir.  

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 26.02.2018 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ileDanıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı tarafından Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin E:2005/143, K:2005/392 ile E:2008/65, K:2010/53 sayılı kararları sonucu, 2 yıl 4 ay fazladan infaz yapıldığı, 30 yıl ceza verilmesi gerekirken 36 yıl olarak ceza verildiği ileri sürülerek; fazla infaz nedeniyle oluşan 50.000,00.-TL maddi, 50.000,00.-TL manevi zararın, doğduğu tarihteki yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Tazminat İstemi” başlıklı 141 inci maddesi: (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;…

(3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir…

“Tazminat isteminin koşulları” başlıklı 142 nci maddesi: (1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

 

(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır…

(7) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/20 md.) Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.

(8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.

Hükümlerini içermektedir.

Anayasanın Başlangıç kısmında öngörülen “Kuvvetler ayrımı” ilkesi ile yargı ile ilgili 9. ve 138.maddeleri dikkate alındığında, bağımsız bir erk olan yargının yargılama faaliyeti ile ilgili işlemlerinin, Anayasanın 125.maddesinde öngörülen “idari işlemler” kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp, bu “yargısal işlemler” nedeniyle idari yargı yoluna başvurulabilmesine imkân yoktur. Esasen bu durum, kuvvetler ayrılığı ilkesinin tabii bir sonucudur. Yukarıda işaret edildiği üzere, Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarıyla adliye personelinin yargılamadaki fonksiyonu geniş çerçevede bir kamu hizmeti olarak değerlendirilse de, somut olarak, ifa edilen yargı faaliyetinin bir parçası olduğunda ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığında kuşku bulunmamaktadır. Yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerekmektedir.

Buna göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ve 142 nci maddelerindeki düzenlemeler ve yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında dava konusu olay ele alındığında, Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin E:2005/143, K:2005/392 ile E:2008/65, K:2010/53 sayılı dosyalarıyla ilgili yürüttüğü faaliyet yargı faaliyetidir. Müddetname yargı faaliyetinin bir parçası olup, yargısal işlem mahiyetini taşıdığından kuşku bulunmamaktadır. Yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerektiğinden;uyuşmazlığın görüm ve çözümünde, 5271 sayılı Yasanının 141 ve 142 nci maddeleri uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan bu nedenlerle, Elazığ 2. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 06.01.2017 gün ve E:2016/290, K:2017/8 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Elazığ 2. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 06.01.2017 gün ve E:2016/290, K:2017/8 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.02.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

    Başkan                     Üye                               Üye                              Üye                  

      Nuri                      Şükrü                          Mehmet                          Suna          

NECİPOĞLU             BOZER                         AKSU                           TÜRE

 

 

 

                                      Üye                                  ÜyeÜye

                                Alaittin Ali                 Süleyman HilmiTurgay Tuncay  

                                  ÖĞÜŞ                             AYDIN                          VARLI