T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 313

            KARAR NO : 2015 / 329

            KARAR TR   : 4.5.2015

 

 

ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

Davacı             : E.D.K.

Vekilleri          : Av. N.A.A.& Av.H.D.

Davalılar         : 1.İstanbul B.B.B.                          (Adli ve İdari Yargıda)

Vekili              : Av.T.Ö.

                         2.K. İnşaat San.ve Tic.A.Ş.    (Adli Yargıda)

Vekilleri          : Av. E.A.& Av.T.U.& Av.G.T.

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıya ait 34 ER 1452 plakalı aracın 06.08.2008 tarihinde Mecidiyeköy’de Metrobüs inşaatı çalışmaları sırasında davalılar tarafından yolda gerekli güvenlik tedbirlerin ve uyarıcı önlemlerin alınmaması sebebiyle meydana gelen zincirleme kazada ağır surette hasarlandığını, kazanın davalıların kusuru sebebiyle meydana geldiğinin kaza tespit raporu ve tutanakta belirlendiğini, Beyoğlu 4.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/79 D.İş sayılı dosyası ile hasarın tespit edildiğini, Şişli 8.İcra Müdürlüğü’nün 2008/1677 Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını belirterek; davalıların haksız ve kötü niyetli olarak Şişli 8.İcra Müdürlüğü’nün 2008/1677 Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazların iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 13.Asliye Hukuk Mahkemesi: 16.12.2011 gün, 2008/515 Esas, 2011/668 Karar sayılı kararı ile; “Dosyadaki bilgi ve belgeler, toplanan deliller, Şişli 8.İcra Müdürlüğünün 2008/1677 nolu takip dosyası, Beyoğlu 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/79 D.İş sayılı dosyası, fotoğraflar, karayolları Trafik Yönetmeliği, davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve davalı Kalyon İnşaat San. ve Tic. A.Ş. arasında düzenlenen Metrobüs Ulaşım Hattı İnşaatı işine ait sözleşme sureti, trafik kaza tespit tutanağı, Kazanın Özetine ilişkine tutanak, trafik kaydı, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamından; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporundaki kusurla ilgili değerlendirmelerin dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varıldığından, rapor mahkememizce hem kusur hem de hasar açısından hüküm kurmaya yeterli bulunmuş, davanın kısmen kabulü ile davalıların Kapanan Şişli 8.icra Müdürlüğünün 2008/1677 nolu dosyasındaki 9.800 TL asıl alacak ve bunun 8.8.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizine itirazlarının iptaline, takibin bu kısım üzerinden devamına, fazla istemin reddine, alacak yargılama sonucu belli olduğundan icra inkar tazminatı taleplerinin reddine” şeklindeki gerekçesi ile davalıların Kapanan Şişli 8.İcra Müdürlüğü’nün 2008/1677 nolu dosyasındaki 9.800 TL asıl alacak ve bunun 8.8.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizine itirazlarının iptaline takibin bu kısım üzerinden devamına, fazla istemin reddine, alacak yargılama sonucu belli olduğundan icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş, verilen karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 11.10.2012 gün ve 2012/5422 Esas, 2012/10921 Karar sayılı kararı ile aynen: “1.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı Kalyon İnşaat San. ve Tic. A.Ş'nın ticari ünvanının, kararda Kanyon İnş. San. ve Tic. A.Ş şeklinde yazılması maddi hatadan kaynaklanmış olup bu hususun mahkemesince her zaman düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre davalılar vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2.Dava, trafik kazasından kaynaklanan ve itirazın iptali şeklinde açılan maddi tazminat istemine ilişkindir..

Davacı vekili, davalıların, metrobüs inşaatı çalışmaları sırasında gerekli güvenlik tedbirlerini ve uyarıcı önlemleri almamaları, işaretlemelerin yetersiz olması sebebiyle meydana gelen zincirleme trafik kazasında müvekkiline ait aracın ağır surette hasarlandığını belirterek zararlarının davalılardan tahsilini talep etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediye kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2.maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur.                                 

Bu durumda mahkemece davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi vekilinin bu yöndeki görev itirazının kabulü ile davalı Belediye yönünden, davanın tefrik edilerek yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde bu davalı hakkında da işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

3.Davalı Kalyon inşaat San ve Tic. A.Ş vekilinin temyiz itirazına gelince:Olaya ilişkin düzenlenen 6.8.2008 günlü trafik kazası tesbit tutanağında, saat 21.00 sıralarında ida­renin 0-1 karayolunda devam eden metrobüs inşaatına bağlı olarak 0-1 Güney yol Mecidiyeköy viyadükleri çıkışında yolun sol şeridinde yapılmakta olan bariyer çalışmasında yola herhangi bir ışıklı işaretleme yapılmadan sadece 3 adet duba ile yolun en solundaki çalışma şeridi trafiğe kapatılmak istenmiş olup; bu sırada 0-1 güney yolda en sol şeritte Kadıköy istikametine seyreden sürücü Muammer Koyuncu (davacının işleteni olduğu araç) idaresindeki 34 ER 1452 plakalı aracın ön ve alt kısımlarıyla çalışma şeridiyle 3. şerit arasına yerleştirilen çelik bariyerlere çarpması sonucu aracının arka kısımları havalanarak sağa doğru kayıp 3. şeritte yine aynı istikamette seyreden sürücü Cemil Duymaç yönetimindeki 34 LT 304 plakalı aracın ön kısımlarına düşerek hasar vermiş, yine en sol şeritte aynı istikamete seyreden sürücü Nurten Turak yönetimindeki 34 GRK 23 plakalı aracın alt kısımlarıyla aynı bariyere çarpıp duramayarak ön kısımlarıyla Muammer Koyuncu'nun yönetimindeki 34 ER 1452 plakalı aracın ön sol kısımlarına çarpması sonucu maddi hasarlı kazanın meydana geldiği belirtilerek kaza yeri krokisi çizilmiştir. Davacı vekili, davalı tarafın %100 kusurlu olduğuna dayanarak 14.000 TL hasar bedeli ile icra takip tarihine kadar işlemiş faiz (650 TL) toplamı 14.650 TL üzerinden icra takibi yapmış, davalıların itirazı üzerine işbu davayı açmıştır. Davalılar vekilleri ayrı ayrı cevap dilekçelerinde söz konusu işle ilgili her türlü tedbirin alındığını, uyarıcı levhaların bulunduğunu, olayda davacıya ait aracın sürücüsünün tamamen kusurlu olduğunu ileri sürerek kazaya ilişkin fotoğrafları ibraz etmişlerdir. İTÜ bilirkişi kurulundan alınan 15.9.2010 tarihli raporda, metrobüs yolu inşaatı için çelik bariyer inşaatının yapıldığı sırada, çelik bariyerin ucunun yarım ve açık bırakıldığı, çelik bariyer inşaatı ile ilgili düşey işaretlemenin sadece 3 adet plastik duba ile yapıldığı, düşey ışıklı uyarıcı işaretleme sisteminin olmadığı durumda kazanın meydana geldiği, davacı aracının sürücüsünün anılan yolda, olay yeri şartlarına göre yüksek sayılan seviyede bir hızla, gerektiği ölçüde dikkatli ve tedbirli davranmadan seyrettiğinden bu yolun orta refüjü üzerinde inşaatı devam eden metrobüs yolu nedeniyle, Kadıköy istikametine göre, yolun en sol şeridinin sol kenarında, ucu açıkta ve yarım bırakılan bariyere çarptığı ve çarpmanın etkisi ile hakimiyeti kaybolan aracın iki araçla da çarpıştığı, sürücü Muammer Koyuncu'nun aracının hızını mevcut yol ve trafik şartlarına göre ayarlamaması sebebiyle asli ve %70 oranında kusurlu bulunduğu, yol üzerinde yapılan herhangi bir inşaat faaliyeti esnasında, trafik güvenliği açısından gerekli tüm düzenlemelerin etkin şekilde yapılması, gerekli tüm ışıksız ve ışıklı düşey uyarı sistemleriyle sürücülerin inşaat hakkında uyarılmaları ve bu işaretlemenin sürekliliğinin sağlanması gerektiği, günün her saatinde belirgin araç trafiğinin bulunduğu ana arter niteliğindeki yolda bariyer inşaatı sırasında, çelik bariyerin ucunun açık ve yarım bırakıldığı, inşaat alanında ışıksız düşey işaretlemenin mevcut olduğu fakat inşaat alanının gece saatlerinde net şekilde görülebilirliğine etkin olarak katkıda bulunacak ışıklı uyarı sisteminin olmadığı, bu nedenle kazanın oluşumunda ışıklı uyarı levhalarının bulunmamasının etkisinin bulunduğu, trafik güvenliği açısından gerekli düşey işaretlemelerin yeterince etkin şekilde yapılmasında ihmali olduğu anlaşılan davalı belediyenin %30 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş, davacı tarafın itirazı üzerine alınan 2.8.2011 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda olay mahallinde yeterli, sürekli ve sürücünün erken tedbir almasını sağlayacak ışıklı uyarı sisteminin bulunmadığı, şerit ortalarında bulunan 3 adet dubanın aracı sağına, ucu açık bariyere yönelttiği, trafik güvenliği açısından etkin ışık ve ışık uyarı işaretlerinin bulunmadığı, sadece davacının değil arkadaki iki araç sürücüsünün de çarpmayı önleyememeleri şeridin birden engellendiğini gösterdiğinden davalı tarafın %70 oranında, davacı sürücünün aracının hızını yol, trafik, gece durumuna, göre ayarlamaması, fren tedbirine başvurmaması nedeniyle %30 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Davalılar vekilleri raporların tamamen birbirine aykırı ve çelişkili kusur oranlarını içerdiğini ileri sürerek çelişkinin giderilmesini talep etmişler, mahkemece bu hususta bir değerlendirme ve inceleme yaptırılmadan Adli Tıp Kurumu raporundaki kusur oranına göre hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.

Bu durumda mahkemece, önceki raporları düzenleyen bilirkişiler dışında İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi kurulundan tüm dosya kapsamı, davalı tarafça ibraz edilen fotoğrafları, kaza tesbit tutanağı, tarafların iddia, savunma ve itirazları göz önünde tutulup önceki bilirkişi raporları da irdelenip değerlendirilerek kazanın meydana gelmesinde davacı ve davalı tarafın kusur oranlarının tesbiti hususunda gerekçeli, denetime elverişli, ayrıntılı bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken tamamen birbirine aykırı ve çelişkili olan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesine çalışılmadan yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

                  SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Kalyon İnş. San ve Tic. A.Ş vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalılar lehine bozulmasına” karar vermiştir.

İstanbul 13.Asliye Hukuk Mahkemesi: 17.12.2013 gün ve 2013/166 Esas, 2013/523 Karar sayılı kararı ile aynen: “Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediye kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2.maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesinin görev itirazının kabulü ile davalı Belediye yönünden davanın, yargı yolu bakımından mahkememiz görevsiz olduğundan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı Kalyon İnşaat San ve Tic. A.Ş açısından açılan davanın; dosyadaki bilgi ve belgeler, toplanan deliller, Şişli 8.İcra Müdürlüğünün 2008/1677 nolu takip dosyası, Beyoğlu 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/79 D.İş sayılı dosyası, fotoğraflar, Karayolları Trafik Yönetmeliği, davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve davalı Kalyon İnşaat San. ve Tic. A.Ş. arasında düzenlenen Metrobüs Ulaşım Hattı İnşaatı işine ait sözleşme sureti, trafik kaza tespit tutanağı, Kazanın Özetine ilişkine tutanak, trafik kaydı, tanık anlatımları, bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak; söz konusu kazada, emniyetli bir mesafeden sürücüleri yoldaki çalışma nedeniyle yapılan düzenlemeye dair tembihleyerek, hazırlayacak ve geçişlerini güvenli bir şekilde tamamlarım sağlayacak işaretleme ve tedbirlerin alınmadığı, çalışmanın yerinin bulunduğu yerde en sol şeridin otoyolda seyredenler bakımından açık bir sabit engel taşıyacak şekilde kifayetsiz bir biçimde kapatıldığı, Metrobüs işine dair yapılacak çalışmalarda Yüklenici firma tarafından alınması gereken güvenlik ilkelerinin açıkça belirtildiği, sözleşme maddelerinden de anlaşılacağı üzere bu durumdan 1. derecede sorumlunun davalı yüklenici firma Kalyon İnşaat San ve Tic. A.Ş olup, olayda asli ve %50 oranında kusurlu olduğu anlaşıldığından, bu kusur oranına göre aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne” şeklindeki gerekçesi ile davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar vermiş, verilen karar davalı Kalyon İnşaat San ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 30.4.2014 gün ve 2014/6272 Esas, 2014/6662 Karar sayılı kararı ile onanmış ve verilen karar bu şekilde karara da şerh edildiği üzere 15.07.2014 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı gerekçelerle, davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na karşı;  davacıya ait 34 ER 1452 plakalı araçta 06.08.2008 tarihinde meydana gelen 14.000,00 TL hasarın davalı idarenin % 20 kusuruna isabet eden 2.800,00 TL sinin, 08.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 3.İdare Mahkemesi: 27.01.2015 gün ve 2014/381 Esas sayılı kararı ile aynen:“ 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğin; sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkilen arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafık kazılarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Olayda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi İle Anayasa Mahkemesinin benzer bir konuda İdare Mahkemesi'nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartlan, hak ve yükümlülükleri bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumluluklar ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 04.02.2013 günlü, E:2013/122, K: 2013/241 sayılı kararı da bu yöndedir. “şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargının görev alanına girdiğini belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Abdullah ERGİN, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 4.5.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıya ait 34 ER 1452 plakalı aracın; 06.08.2008 tarihinde Mecidiyeköy’de Metrobüs inşaatı çalışmaları sırasında, yolda gerekli güvenlik tedbirlerinin ve uyarıcı önlemlerin alınmaması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen zincirleme trafik kazasında hasara uğraması nedeni ile uğradığı zararın tazmini amacıyla davacı tarafından Şişli 8.İcra Müdürlüğü’nün 2008/1677 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe, davalılar tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

            İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

            İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden İstanbul 3.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, İstanbul 13.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 3.İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, İstanbul 13.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.12.2013 gün ve 2013/166 Esas, 2013/523 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.5.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

             Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

       Üye

                   Ali

               ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ      

       Üye

               Abdullah 

                ERGİN

       

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU                     

Üye

 Nurdane

            TOPUZ

 

 

 

 

Üye

 Mehmet

  AKBULUT