T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO        : 2018 / 330

          KARAR NO     : 2018 / 313

          KARAR TR      : 28.05.2018

ÖZET : Kadastro uygulamaları nedeniyle mahrum kaldığını ileri sürdüğü maddi ve manevi kaybın tazminine ilişkin davacı isteminin ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

  

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : H.B.

Vekilleri   : Av. N.K.Av. F.D.

Davalı      : Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Vekilleri  : Av. D.O.T.Av. M.Y.

 

O L A Y   : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının Kocaeli ili-İzmit ilçesi- Arpalık İhsaniye Köyü 366 nolu parselin maliki olduğunu, bitişik komşu 228 parselin arazinin alt kısmından yol geçirmek için girişimlerde bulunduğunu, bunun üzerine müvekkilinin ve komşu parsel sahiplerinin yaptırdığı sınır tespitlerinde farklılıklar oluştuğunu, 1999 yılından bu yana 60'ın üzerinde keşif yapıldığını, ancak bir çözüme ulaşılamadığını, Kocaeli Valiliği tarafından bu arazinin köy yoluna tecavüz ettiğinden bahisle 09/10/2002 tarihli 2002/27 kayıt ve 2002/22 karar nolu kararla tecavüzün men’ine karar verildiğini, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü II. Bölge Müdürlüğü'nün 27/07/2009 tarih ve 43556 sayılı yazısına göre söz konusu parselin sınırlarının aplike edildiği ancak sınır kazıklarının çakılmadığını, müvekkilinin hatalı kadastro uygulamaları nedeniyle çok uzun bir zaman uğraştığı, mağdur edildiği, psikolojisinin bozulduğu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 5000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle 09/12/2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

KOCAELİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:  27/05/2015 gün E:2014/991, K:2015/428 sayılı dosyasında "Açılan dava, idarenin haksız eylem ve işlemleri iddiasına dayanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında da (Yargıtay 17. H.D. ’nin 09/12/2013 gün ve 2013/17422-17378 E.K.) benimsendiği üzere, idare aleyhinde her türlü eylem ve işlemleri veya hizmet kusurundan dolayı açılacak davalara bakmaya İdare Mahkemeleri görevli olduğundan, Mahkememiz idarenin kusur durumunu inceleyerek bir karar vermeye görevli olmadığından" şeklindeki gerekçeyle "Dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle usulden reddine" karar vermiş, temyiz edilmeyen kararın 31/12/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili 19/01/2016 tarihinde aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kocaeli 2. İdare Mahkemesi: 15/11/2017 gün, E:2016/97, K:2017/1758 sayı ile "Bakılan davada, davacı tarafından talep edilen şimdilik 5.000,00-TL maddi tazminatın içeriğinde yargılama giderlerine (başvurma harçları, nispi harçlar, vekalet harçları vs.) döner sermaye ödemelerine yer verildiği, dava konusu edilen harçların Vergi Mahkemelerinin görev alanına girdiği, bu nedenle farklı yargılama mercilerinin görev alanına giren ve yine aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep - sonuç ilişkisi bulunmayan tazminat istemlerinin aynı dava dilekçesine konu edilmeleri sebebiyle dilekçenin 2577 sayılı Kanunun 5. maddesine de uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanunun 5. maddesi hükümlerine uygun bulunmayan dava dilekçesinin aynı Kanunun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca bu kararın bildirim tarihinden itibaren otuz (30) gün içinde belirtilen noksanların tamamlanarak yeniden dava açılmakta serbest olmak üzere reddine" karar vermiş, davacı vekili kararda belirtilen hususlar uyarınca 23/02/2018 tarihinde verdiği dilekçeyle yeniden idari yargı yerinde dava açmıştır.

KOCAELİ 2. İDARE MAHKEMESİ: 09/03/2018 gün ve E:2018/207 sayı ile "2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak tanımlanmış, 14. maddesinin 3/a bendinde dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden inceleneceği, 15. maddesinin l/a bendinde ise adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının Kocaeli İli, İzmit İlçesi, Arpalık İhsaniye Köyü 366 parsel sayılı taşınmazın sahibi olduğu anılan taşınmaza bitişik komşu 228 parsel sayılı taşınmazın alt kısmında yol olmadığı halde yol geçirmek için girişimlerde bulunulması üzerine davacı tarafından İzmit Kadastro Müdürlüğüne başvuruda bulunduğu, başvuru sonucunda kadastro memurları tarafından arazi üzeri sınırlan tespit edildiği kazık çakımı yapıldığı, sonrasında komşu parsel maliklerinin sınır tespiti yaptırdığı, yapılan sınır tespitlerinde farklılıklar oluştuğu, 1999 yılında komşu parsel malikleri tarafından davacının ağaçlarının kesildiği ve o tarihten bu yana bir çok keşif yapıldığı halde sınır tespiti hususunda bir çözüme ulaşılamadığı. Kocaeli Valiliği tarafından dava konusu taşınmazın köy yoluna tecavüz ettiğinden bahisle 09/10/2002 tarihli 2002/27kayıt, 2002/22 karar nolu kararla tecavüzün meni yönünde karar verildiği, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nün, 27/07/2009 tarih ve 43556 sayılı yazısı sonucuna göre parsel sınırlarının aplike edildiği, ancak sınır kazıklarının çakılmadığı, daha sonra N.Ş.' nin köy yoluna taşkın bir şekilde bina inşa ettiği bu hususta yapılan başvuruya kadastro çalışmalarının devam ettiğinden şikayete konu taşınmazın kadastro paftasına göre yolda kalıp kalmadığının sıhhatli şekilde tespit edilemediği ancak zeminde bulunan yolun halen açıkta ve kullanılmakta olduğu şeklinde cevap verildiğinden bahisle fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 5000,00-TL maddi ve 50.000,00- TL Manevi tazminat talebiyle ilk olarak Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada 27/05/2015 tarihinde E:2014/991, K:2015/428 sayılı kararla görevsizlik kararı verildiği, anılan kararın 31/12/2015 tarihinde kesinleştiği, yasal süresi içinde Mahkememizde E:2016/97 sayılı davanın açıldığı 15/11/2017 tarihli E:2016/97,K:2017/1758 sayılı kararla 2577 sayılı kanunun 5. Maddesi hükümlerine uygun bulunmadığından dava dilekçesinin reddine karar verildiği, anılan karar üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bakılan davada davacı tarafından eski maliki bulunduğu 366 Kocaeli İli İzmit İlçesi Arpalık İhsaniye Köyü 366 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak 30'un üzerinde keşif icra olunmasına rağmen kadastro çalışmalarının hatalı olarak yapıldığından bahisle çok uzun bir süre uğraştığı, mağdur edildiği psikolojisinin bozulduğu ve dava konusu taşınmazı satmak durumunda kaldığından bahisle Kocaeli Kadastro Müdürlüğü memurlarının hizmet kusuru nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü maddi ve manevi zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5000,00-TL maddi,50.000,00-TL manevi tazminat talebiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda yukarıda yer alan 2577 sayılı Kanun hükmünde sayılan idari dava türleri arasında yer almayan dava konusu uyuşmazlığın, Kadastro Uygulamasına ilişkin iş ve işlemlere ilişkin olduğu, Kadastro Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesinde "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen davacı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi'nin karar vermesine değin erteler." hükmü yer almaktadır.

Olayda, hatalı kadastro çalışmaları neticesinde hizmet kusuru nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar olarak nitelendirilen ve daha önce Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde aynı konuda açılan davanın 27/05/2015 tarih ve E:2014/991, K:2015/428 sayılı kararla görev yönünden reddedildiği de dikkate alınmak suretiyle 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre görevli yargı merciinin belirlenebilmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına" karar vererek bila tarih ve 2018/207 E. sayılı üst yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 07.05.2018 tarihinde kaydedilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 28.05.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, taşınmaz sahiplerinin müracaatları üzerine gerçekleştirilen kadastro uygulamaları nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın giderilmesi istemiyle açılmıştır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunun;

Tapu Sicili ile ilgili hususların gösterildiği bölüme ilişkin 997.maddesinde; “Taşınmazlar üzerindeki hakları göstermek üzere tapu sicili tutulur.

Tapu sicili, tapu kütüğü ve kat mülkiyeti kütüğü ile bunları tamamlayan yevmiye defteri ve belgeler ile plânlardan oluşur.

Sicilin örneği, nasıl tutulacağı ve yardımcı siciller tüzükle belirlenir”

 “Sorumluluk” başlıklı 1007.maddesinde, “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.

Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. 

Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” Hükümleri yer almaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve E:2009/4-383. K:2009517 sayılı ilamında da değinildiği üzere tapu kütüğünün oluşumu aşamasında kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturup, bu işlemlerdeki hatalardan devlet sorumludur.

Davacı taraf, hatalı kadastro işlemi nedeniyle oluşan durumdan ötürü zarara uğradığını iddia etmektedir. Her ne kadar olayda, kamu kurumunun kamu görevinin ifası sırasında bu görevden doğan bir zararın ve bu zararın tazmini söz konusu ise de; Kanunların öngördüğü bazı durumlarda kamu hizmetinin özelliği ve gerekleri gözetilerek yine Kanunlarla istisnalar getirilmiş ve Devlete bu gibi durumlarda da özel hukuk ilkeleri gereğince sorumluluk yüklenmiştir. Yukarıda yer verilen 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi de bu istisnalardan birini oluşturmaktadır.

Buna göre, davacının isteminin kadastro uygulamaları nedeniyle mahrum kaldığını ileri sürdüğü maddi ve manevi kaybın tazminine ilişkin olduğu gözetildiğinde, davanın görüm ve çözümünün, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre adli yargının görevine girdiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Kocaeli 2. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27/05/2015 gün E:2014/991, K:2015/428 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kocaeli 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27/05/2015 gün E:2014/991, K:2015/428 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.05.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı