Hukuk Bölümü         2000/11 E.  ,  2000/19 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

OLAY : Mülkiyeti Çatalca Belediyesine ait 18, 19 ve 30 nolu pazaryeri dükkanları, 6570 sayılı Yasa hükümlerine tabi olarak ve ihale yoluyla Ali Agah Özbölük tarafından kiralanmış ve bu şahıs ile kira sözleşmesi yapılmış iken, adıgeçenin ortaklıktan ayrıldığı yolundaki dilekçesi üzerine Belediye Encümenince, 1.4.1997 gün ve 149 sayı ile, kira sözleşmesinin diğer ortak Mustafa Sert adına yapılmasına karar verilmek suretiyle, davacı ile davalı belediye arasında kiracı-kiralayan ilişkisi kurulmuştur.

Sözkonusu encümen kararından önce davacı tarafından yapılan başvuru üzerine, 30 no'lu dükkanın taverna olarak işletilmesi için, 5.11.1996 tarihli Kaymakamlık onayı ile 2559 sayılı Polis Vazife Ve Selahiyet Kanunu'nun 7. maddesi gereğince izin verilerek davacı adına ruhsat tanzim edilmiştir.

Çatalca Belediyesi Encümenince; 16.2.1999 gün ve 86 sayı ile, "Belediyemize ait kapalı pazar yeri dükkanları 1988 yılında inşa edilerek ihale ile kiraya verilmiştir. Zaman içerisinde çeşitli dükkan sahipleri işyerlerini devretmiş ve yeni devir alanlar dükkanları amacı dışında ve ihale şartnamesindeki 12. maddede belirtilen depo, lokanta, kıraathane, pastahane, her çeşit patlayıcı ve gürültü yapıcı çevreyi kirletici iş ve imalat yapımında kullanılamaz şartına rağmen amacı dışında bazı dükkanlarda birahaneler işletildiği görülmektedir.

Encümenimizde konu hakkında yapılan görüşmede, ihale şartnamesi ve amacı dışında kullanılan dükkanların ruhsatlarının iptal edilmesine, alınan kararın bu gibi dükkan sahiplerine tebliğine, amacı dışında dükkan açanların dükkanlarının 15 gün içinde tahliye ettirilmesine, kararın uygulanması için Zabıta Amirliği ve Hesap İşleri Müdürlüğüne bildirilmesine" karar verilmiş ve bu karar davacıya tebliğ edilmiştir.

Davacı, kira sözleşmesinin devam ettiğini; işyeri hakkında Kaymakamlık ve belediyece verilmiş ruhsatların bulunduğunu; sözleşme ve eki şartnameye aykırılık var ise sözleşmenin feshedilmesi ve tahliye davası açılmasının gerektiğini; bu nedenlerle, anılan encümen kararının keyfi ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek iptali istemiyle, 11.3.1999 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idarece verilen birinci savunma dilekçesinde, davacı ile idareleri arasındaki ilişkinin, kira ilişkisi olup, özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğu; sözkonusu encümen kararının, belediyenin içişleriyle ilgili olduğu, davacıyı doğrudan etkilemediği; nitekim, bu kararın ilgililere tebliğ edilmesinin ötesinde başkaca bir işlem ve işyeri faaliyetinin durdurulması yönünde herhangi bir eylem yapılmadığı; kararın muhataplara tebliğinin, kiracıların kira sözleşmelerine aykırı davranışlarının giderilmesini sağlamak amacı güden B.K. 256. maddesindeki ihtar mahiyetini taşıdığı ileri sürülmüş ve kira ilişkisinden doğan ihtilafların hallinde adliye mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görev itirazında bulunulmuştur.

İSTANBUL 4. İDARE MAHKEMESİ; 14.5.1999 gün ve E: 1999/391 sayı ile, davalı idarece, dükkanların 15 gün içinde tahliye ettirilmesi ve kararın uygulanması için zabıta amirliğine bildirilmesi yolunda karar verilmiş olması nedeniyle, kamu gücüne dayalı ve tek taraflı olarak zabıta marifetiyle dükkanların tahliyesi yoluna gittiğinin görüldüğü; yine kararın ruhsat iptaline ilişkin kısmının da kamu gücüne dayanılarak tesis edilmiş bir idari işlem olduğu; bu işlemlerin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümü görevinin Mahkemelerine ait bulunduğu gerekçesiyle, davalı idarenin görev itirazını reddederek görevlilik kararı vermiştir.

Davalı idarenin, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemini içeren başvurusu üzerine, dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: Görevli yargı yerinin tespiti için, olayda davacı ile davalı belediye arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesinin gerektiği; davalı belediyenin, sözkonusu işyerlerini dükkan olarak işletilmek üzere 6570 sayılı Gayrımenkul Kiraları Hakkında Kanun hükümlerine göre düzenlenen kira sözleşmesi ile davacı ya kiraladığı; böylece, taraflar arasında özel hukuk hükümlerine tabi olan kiracı-kiralayan ilişkisinin kurulduğu; kiralanan yerin kira sözleşmesinde belirtilen amaçlar dışında kullanılması sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğinden, bu sözleşmeden kaynaklanan tüm uyuşmazlıkların özel hukuk hükümlerine göre çözümlenmesinin gerektiği gerekçesiyle, 2247 sayılı Yasa' nın 10. maddesine göre adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış ve görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi'nden istemiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısından yazılı düşünce istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: Genel olarak iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek açılan davalar olarak tanımlandığı; diğer taraftan, idari işlemlerin en belirgin özelliğinin, ilgilinin isteğine bağlı olmaksızın, idarenin kamu gücüne dayanarak tek taraflı irade beyanı ile hukuksal duruma etki yapabilmesi olduğu; hernekadar davacı ile davalı idare arasında özel hukuk hükümlerine dayalı kira sözleşmesi düzenlenmiş ise de, uyuşmazlığın çözümü için belediyenin mülkiyetinde bulunan dükkanlara ait çalışma ruhsatlarının iptali ile kiracıların tahliyelerine ilişkin dava konusu encümen kararının hukuki niteliğinin irdelenmesi gerekeceği; idari işlem, idari bir yetkinin kullanılması sırasında kamu idaresinin bir organı tarafından başka bir merciin kararına gerek kalmaksızın kamu gücüne dayanılarak ve tek taraflı olarak açıklanan irade beyanı olup, sözü edilen encümen kararı bu çerçeve içerisinde değerlendirildiğinde, kiraya verilen dükkanlardaki faaliyetlere ilişkin çalışma ruhsatlarının verilmesi veya iptal edilmesi kiracı-kiralayan ilişkisi dışında ve ondan bağımsız olmak üzere kamu gücüne dayalı ve tek taraflı tesis edilen idari işlem niteliğini taşıdığı; dolayısıyla, bu işleme karşı açılacak davaların görüm ve çözümünün idari yargı yerlerine ait olduğunda kuşku bulunmaması gerektiği; tahliye sorununa gelince; dava konusu encümen kararından, tahliyenin 15 gün içinde yapılmasına ve uygulama için durumun zabıta amirliğine bildirilmesine karar verildiğine göre, burada sözkonusu edilen, kira hukukunda öngörüldüğü gibi adli yargı yerinde karar alınmasına gerek olmadan idarenin kamu gücüne dayanılarak kendisine bağlı zabıta aracılığı ile tahliyeyi amaçladığı anlaşıldığından, encümen kararının tahliyeye ilişkin kısmının da idari tasarruf niteliğini taşıdığı ve buna karşı açılan davanın çözümünde de idari yargının görevli olduğu; belirtilen nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesine göre yaptığı başvurunun reddi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Sabriye KÖPRÜLÜ, Ertuğrul TAKA ve Turgut ARIBAL'ın katılımlarıyla yapılan 12.6.2000 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Danıştay Başsavcısının davada idari yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet ÖZDEVECİ ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK'ün yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

Dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasa'nın 10/2. maddesinde görülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddedeki süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

ESASA İLİŞKİN İNCELEME: Dava, Çatalca Belediye Encümeninin 16.2.1999 gün ve 86 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.

Dava konusu encümen kararında, belediyenin mülkiyetinde bulunan dükkanlardan şartnamede belirtilen amacı dışında işletilenlerin ruhsatlarının iptal edilmesi ile dükkanların zabıta gücüyle tahliyesi yolunda farklı iki işlemin bulunduğu anlaşılmakta olup; incelemenin, bu işlemler ayrı ayrı ele alınmak suretiyle yapılmasında yarar bulunmaktadır.

1- 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinin ikinci fıkrasının 3 numaralı bendinde, umumun yiyip içmesine, yatıp kalkmasına, taranıp temizlenmesine, eğlenmesine mahsus lokanta, birahane, gazino, kahvehane, kıraathane, meyhane, han, otel, hamam, sinema, tiyatro, bar, dansing ve emsali yerlerin, kanun ve talimatname mucibinde işletilmeleri için gece ve gündüz açık kalmalarına ve inzibati sebeplere nazaran zabıtaca verilecek ruhsat üzerine sınıflarına ve tarifelerine göre bunlar için ruhsatname vermek, belediyenin vazifeleri arasında sayılmıştır.

Buna göre, belediyenin, görevinde olan kamusal yetkiyi kullanarak verdiği işyeri işletme ruhsatını iptal etmesi, kamu gücüne dayanan, re'sen ve tek yanlı olarak tesis ettiği idari işlem niteliğini taşımakta olup; bu işleme karşı açılan davanın, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarına bakmakla görevli idari yargı yerince çözümleneceğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.

2- Belediyenin mülkiyetindeki dükkanların işletmecisi olan davacı ile belediye arasında, 6570 sayılı Gayrımenkul Kiraları Hakkında Kanun hükümlerine tabi olarak düzenlenmiş kira sözleşmesi yoluyla Borçlar Kanunu'nun 248. maddesinde ifadesini bulan kiracı - kiralayan ilişkisinin kurulduğu; taraflar arasında kira sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu çekişmesizdir.

Ancak olayda, iptal davasına konu edilen encümen kararı ile, belediyece ihale yoluyla kiraya verilmiş bulunan bazı dükkanların, sonradan devralan kiracılar tarafından sözleşme ve eki şartname hükümlerine aykırı olarak amacı dışında kullanıldığının saptandığı gerekçesine dayanılarak, bu şekilde işletilen dükkanların 15 gün içinde tahliye ettirilmesine karar verildiği ve bu kararın uygulanması için zabıta amirliğinin görevlendirildiği görülmektedir.

Belediyenin, esasen bir özel hukuk kişisi gibi taraf olduğu kira sözleşmesi ve eki şartname hükümlerine aykırı kullanımı tespit etmesi halinde kendisine tanınan tek taraflı fesih yetkisini kullanması ve adli yargı yerinde mecurun tahliyesi için dava açması gerekirken, başka merciin kararına ihtiyaç bırakmayan tahliye kararı almak ve bu kararın uygulanması için kendi kolluk gücünü görevlendirmek suretiyle, kamu gücüne dayandığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan, belediye vekilince, sözkonusu encümen kararının idarenin bir iç işlemi olduğu ve davacıyı doğrudan etkilemediği ileri sürülmüş ise de, kararda, belirli bir süre içinde tahliyenin öngörülmesi ve bunun için zabıtanın görevlendirilmesi karşısında, idarenin tek yanlı olarak hukuki durumlarda değişiklik yapma iradesini ve yaptırımını içeren bu kararın icrai nitelik taşıdığı; aynı durumda bulunan kiracılar hakkındaki bu genel düzenlemenin, ilgililere tebliğ edilmekle bireysel hukuki durumlar üzerinde etkisini gösterdiği açıktır.

Bu durumda, belediyenin, özel hukuk yetkilerini aşarak kamu gücüne dayalı, re'sen ve tek yanlı olarak tesis ettiği dükkanların tahliyesine ilişkin işlemi de idari dava konusu olabilecek idari bir işlem niteliği taşıdığından, sözkonusu encümen kararının bu kısmının iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde de idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığa konu edilen encümen kararının iptali istemiyle açılan davanın çözümlenmesinde idari yargı yeri görevli olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesine göre yapılan başvurunun reddi gerekmektedir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun REDDİNE, 12.6.2000 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.