Hukuk Bölümü         2011/211 E.  ,  2012/98 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı            : A.G.

Davalı             : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekilleri          : Av. S.Ç., Av. F.T.  

            O L A Y          : Davacı dilekçesinde; 17.12.1993 tarihinden beri Gaziantep Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde 657 sayılı Yasaya tabi dağıtıcı kadrosunda görev yapmakta olduğunu, işe giriş tarihinden sonra özür oranının tespiti amacıyla ­Maliye Bakanlığı tarafından Gaziantep SSK Bölge Hastanesine sevk edildiğini, Hastane sağlık kurulunca maluliyet oranının % 55 olarak saptandığını;  5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 4. maddesinde,  çalışma gücündeki kayıp oranları %50 ila %59 aralığında olduğu anlaşılan sigortalıların 5760 gün, %40 ila %49 arasında olduğu anlaşılan sigortalıların 6480 gün uzun vadeli sigorta kolları primi bildirmiş olması kaydıyla haklarında bu fıkra hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verildiğini; Yasanın bu hükmüne istinaden, Gaziantep Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'ne yapmış olduğu başvuru üzerine 13.1.2009-1360926 sayılı yazı ile Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesine sevk edildiğini,  yapılan göz muayeneleri sonucunda 15.1.2009/132893 tarih/sayılı raporun düzenlendiğini,  bu raporda görme kayıp oranının daha da artmış olduğunun görüldüğünü ancak,  bu raporun Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü Sağlık Kurulunca değerlendirildiğini ve idarece "Çalışma gücünü en az % 60 oranında kaybetmediğine" karar verildiğini; Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün Sağlık Kurulu Raporu ile belirlemiş olduğu % 55 maluliyet oranının, davalı Kurumun talebine istinaden, 15.1.2009 tarihli Av. Cengiz Gökçek Devlet Hastanesinden alınan raporda kusur oranının daha fazla olduğu tespit edilmesine ve 5510 sayılı Kanunun Geçici 4. maddesine rağmen kabul edilmeyip emeklilik talebi hakkında maluliyetinin % 60'tan az olması gerekçesiyle, Maliye Bakanlığı'nın sağlık kurulu raporuyla çelişki yaratılarak olumsuz işlem tesis edilmesi nedeniyle dava açmak zorunda kaldığını ifade ederek; sonuç itibariyle,  12.1.2010 tarihli dilekçe ile yaptığı başvurusunun reddine ilişkin davalı idarenin 13.1.2010 tarih, XII­-88916-9 sayılı işlemi ve bu işlemin dayanağı işlemlerin iptali istemiyle 13.01.2010 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            GAZİANTEP 2. İDARE MAHKEMESİ; 27.10.2010 gün ve E:2010/204, K:2010/1038 sayı ile, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 101. Maddesinde “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." hükmüne yer verildiği; dava dosyasının incelenmesinden; davacının Gaziantep Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde dağıtıcı olarak görev yaptığı, özür oranının tespiti amacıyla Av. Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi'nde yapılmış olan muayene neticesinde %55 oranında özürlü olduğuna ilişkin 10.10.1996 tarih ve 7468 sayılı sağlık raporu tanzim edildiği, anılan rapor uyarınca özürlü grubundan emekli olmak için 12.1.2010 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunduğu,  yapılan başvurunun 13.1.2010 tarih ve 9 sayılı Gaziantep Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü işlemiyle reddedildiği, anılan işlem ile bu işlemin dayanağı işlemlerin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı;  bu durumda; davacının emekliliğine karar verilmesi yönündeki isteminin, 5510 sayılı Yasa kapsamında olduğu ve bu Yasa hükmü uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünün Mahkemelerinin görev alanına girmeyip adli yargı yerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle;  davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı bu kez,  aynı istemle 17.12.2010 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

GAZİANTEP 1. İŞ MAHKEMESİ;17.2.2011 gün ve E:2010/647, K:2011/63 sayı ile,  Davacının işe girişi itibarıyla 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununa tabi olduğu, özlük işlerinde bu Yasa ile 5510 sayılı Yasa’nın geçiş hükümlerinin uygulanacağı,  5510 sayılı Yasa’nın 101. maddesine göre,  5510 sayılı Yasadan doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalarda iş mahkemesinin görevli olduğunun açıkça belirtildiği, 5434 sayılı Yasa hükümlerine tabi çalışanlar yönünden ise idare mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle Mahkemelerinin görevsizliğine, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş; davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10.Hukuk Dairesi; 02.06.2011 gün ve E:2011/4470, K:2011/8128 sayı ile; davanın, 5510 sayılı Kanunun geçici 4'üncü maddesindeki düzenleme gözetilerek davalı SGK Başkanlığı (devredilen T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü) tarafından aylık tahsis başvurusunun reddine yönelik işlemin iptali istemine ilişkin bulunduğu;  01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun "Uyuşmazlıkların çözüm yeri" başlığını taşıyan 101'inci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiş; "5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri" başlıklı geçici 4 'üncü maddesinin beşinci fıkrasında, bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı, altıncı fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmaya başlamış olup, çalışmaya başlamadan önce ilgili mevzuatına göre alınmış ve en az % 40 oranında özürlü olduklarını gösterir sağlık kurulu raporu bulunanlar ile en az % 40 oranında doğuştan özürlü olduklarını belgeleyenlerden aylık talep tarihinde bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının c bendi kapsamında sigortalı olanlara; en az 5400 gün uzun vadeli sigorta kolları primi bildirilmiş ya da emekli keseneği ödenmiş olması kaydıyla, istekleri halinde bu madde hükümleri esas alınarak yaşlılık aylığı bağlanacağı, ancak, çalışmaya başladıktan sonra, Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca yöntemince düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının; a) % 50 ila % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalıların, en az 5760, b) % 40 ila % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalıların, en az 6480 gün uzun vadeli sigorta kollan primi bildirilmiş olması kaydıyla, haklarında bu fıkra hükümlerinin uygulanacağının açıklanmış olduğu; yasal düzenlemeler ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; davacı tarafından Gaziantep 2. İdare Mahkemesi'ne açılan, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada, uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve dolayısıyla adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilen 27.10.2010 gün ve 204/1038 sayılı "davanın görev yönünden reddine" ilişkin kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine adli yargıda işbu temyize konu kararı veren mahkemeye dava açıldığı belirgin bulunmakla, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine göre memur, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümleri kapsamında iştirakçi olan davacının, kendisinde var olan özür durumuna göre aylık bağlanması için davalı Kuruma yönelttiği isteminin reddedilmesi üzerine açılan iş bu davanın, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın türü ve niteliği dikkate alındığında 5510 sayılı Kanunun 101 'inci madde hükmü çerçevesinde değerlendirilemeyeceğine, diğer taraftan, idari ve adli yargı makamlarınca verilen görevsizlik kararları ile ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının, 2247 sayılı Kanun hükümlerine göre Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından giderilmesi olanağı bulunmasına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün Onanmasına karar vermiş; karar düzeltme isteminde bulunulmadığından Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 21.5.2012 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; Başkanlıkça idari yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,  işe giriş tarihi itibariyle 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na tabi iştirakçi olan davacının, çalışma gücünü %55 kaybettiğinden bahisle kendisine aylık bağlanması yolundaki isteminin reddine ilişkin 13.1.2010 tarih, XII­-88916-9 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı işlemlerin iptali istemiyle açılmıştır.

            5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (Değişik: 17/4/2008-5754/68 md.) Geçici 4.maddesinin altıncı fıkrasında, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmaya başlamış olup, çalışmaya başlamadan önce ilgili mevzuatına göre alınmış ve en az % 40 oranında özürlü olduklarını gösterir sağlık kurulu raporu bulunanlar ile en az % 40 oranında doğuştan özürlü olduklarını belgeleyenlerden aylık talep tarihinde bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olanlara; en az 5400 gün uzun vadeli sigorta kolları primi bildirilmiş ya da emekli keseneği ödenmiş olması kaydıyla, istekleri halinde bu madde hükümleri esas alınarak yaşlılık aylığı bağlanır. Ancak çalışmaya başladıktan sonra, Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;

            a) % 50 ilâ % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 5760,

            b) % 40 ilâ % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 6480,

gün uzun vadeli sigorta kolları primi bildirilmiş olması kaydıyla, haklarında bu fıkra hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden,  davacının 17.12.1993 tarihi itibariyle Gaziantep Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde 657 sayılı Yasaya tabi dağıtıcı kadrosunda görev yapmakta olduğu,  68.641.286 Emekli sicil numaralı davacı adına Gaziantep SSK Hastanesince düzenlenen 10.10.1996 tarih, 7468 sayılı ve Gaziantep Devlet Hastanesince düzenlenen 15.01.2009 tarih, 132893-930 sayılı sağlık kurulu raporlarının, 5510 sayılı Kanunun Geçici 4. ve 6. maddeleri gereğince davalı Kurum, Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığı tarafından incelendiği ve her iki rapordaki göz rahatsızlığının 16.07.2006 tarih, ve 26230 sayılı Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelikte yazılı olanlardan, en az % 40 oranında olmadığına karar verildiği; bunun üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı,  Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü, Kamu Görevlileri Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığı’nın 09.01.2009 tarih, .../68.641.286 sayılı işlemi ile, davacının emekliye ayrılmasına imkan bulunmadığı hususunun davacının çalıştığı Müdürlüğe bildirildiği; davacının 12.1.2010 tarihli dilekçe ile yeniden talepte bulunduğu;  “talebinin daha önceki yazışmalarda reddedildiğinden, lüzumsuz yazışmalara meydan verilmemesi amacıyla dilekçenin İnsan Kaynakları Daire Başkanlığına gönderilmediği” yolundaki Gaziantep Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nün 13.1.2010 tarih, XII­-88916-9 sayılı işlemi ile reddedilmesi üzerine, bu işlem ile dayanağı işlemlerin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

 

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E:2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

 Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, kamu personeli olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle,  İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 2. İdare Mahkemesi’nin 27.10.2010 gün ve E:2010/204, K:2010/1038 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 21.5.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.