T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 413

            KARAR NO : 2015 / 423

            KARAR TR   : 1.6.2015

 

ÖZET : Davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan aracın; davalının bakım ve gözetim sorumluluğunda olan yolun virajlı olduğunu gösteren uyarıcı levhaların olmaması ve yol aydınlatmasının bulunmaması sebebi ile karşı şeritte bulunan kanalın demir korkuluklarına çarparak, su kanalı içine düşmesi ile meydana gelen kaza sonucu davaya konu araçta oluşan zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılan davanın; 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : A. Sigorta A.Ş.

Vekili              : Av.N.Ö.

Davalı             : Malatya B.B.

Vekili              : Av.M.Z.G.

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı 44 AL 850 ( 44 A 0133)  plakalı aracın, 30.07.2011 tarihinde sürücüsü Olgun Sofu’nun sevk ve idaresinde iken Malatya ili Kernek, Yamaç mahallesi istikametinden gelip Beydağı Mahallesi Kanalboyu caddesi Kuyuönü mezarlığı istikametinde seyir halinde iken kanalboyu caddesi no:1 önüne yaklaştığında yolun virajlı olduğunu gösteren uyarıcı levhaların olmaması ve yol aydınlatmalarının bulunmaması nedenleri ile karşı şeritte bulunan kanalın demir korkuluklarına çarparak su kanalı içine düşmesi sonucu meydana gelen tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası neticesinde 44 AL 850 plakalı araçta en az 6000 TL tutarında hasar meydana geldiğini, aracın hasarı için 44 AL 850 plakalı araç sahibi Emniyet Müdürlüğü talebi üzerine müvekkili şirket tarafından poliçesi limiti dahilinde 6000 TL’nin 18.11.2011 tarihinde karşılığında ibraname alınarak ödendiğini, ancak davalı tarafından davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, toplam 4500 TL rücuen tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tazmini istemi ile 19.02.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Malatya 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 21.02.2013 gün ve 2012/390 Esas, 2013/94 Karar sayılı kararı ile aynen; “Davacının iddiası ve bilirkişi raporu gözönüne alındığında davalı belediyeye yöneltilmiş davanın temelini hizmet kusuru oluşturmaktadır. Hizmet kusuruna dayanan tazminat davalarının, davalının idari bir birim olması nedeni ile İdari Yargı Mahkemeleri görev alanında kalmasından dolayı dava dilekçesinin görev yönünden reddine” şeklindeki gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş, verilen kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 16.09.2013 gün ve 2013/11964 Esas, 2013/12275 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar vermiş; onama kararı davalı vekiline 18.11.2013 tarihinde, davacı vekiline davacı vekiline 14.1.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresinde karar düzeltme talebinde bulunulmadığından, karara şerh edildiği üzere 04.12.2013 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 4500 TL rücuen tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Malatya İdare Mahkemesi: 07.05.2014 gün ve 2014/501 Esas, 2014/572 Karar sayılı kararında aynen; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 11.01.2011 tarihinde kabul edilen 6099 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değişen ve 19.01.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren değişik 110. maddesinde; işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmüne; aynı Kanunun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 21. maddesinde, "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." kuralına yer verilmiştir.

Bakılmakta olan davanın, 44 A 0133 plakalı aracın kasko sigortacısı olan davacı şirket tarafından, anılan aracın 30.7.2011 tarihinde Malatya İli, Kernek Yamaç Mahallesi istikametinden Beydağı Mahallesi, Kanalboyu Caddesi Kuyuönü Mezarlığı istikametine seyri sırasında yolun virajlı olduğunu gösteren levha olmaması ve aydınlatmanın bulunmaması nedeniyle aracın karşı şeritte bulunan kanalın demir korkuluklarına çarpması sonucu oluşan 4.500.-TL maddi zarar meydana gelmesinde, davalı idarenin 2918 sayılı Yasa uyarınca üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle hizmet kusuru olduğundan bahisle, 4.500.-TL maddi zararının ödeme tarihinden itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle 2.5.2014 tarihinde dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda metinleri yazılı 2918 sayılı Yasanın 10.,110. ve Geçici 21. maddelerine göre, 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluğa (tazminata) ilişkin davalar, 110. maddede yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 tarihinden sonra adli yargı yerlerinde görüleceğinden, bakılmakta olan davanın 2.5.2014 tarihinde açılmış olması karşısında, 2918 sayılı Yasadan kaynaklı ve sorumluluk hukukuna ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünün, adli yargının görevine girdiği sonucuna varılmaktadır.” şeklindeki gerekçesi ile davanın 2577 sayılı 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, karara davacı vekili tarafından itiraz edilmiştir.

Malatya Bölge İdare Mahkemesi: 13.11.2014 gün ve 2014/1372 Esas, 2014/1062 Karar sayılı kararı ile; itiraz isteminin reddine, itiraza konu mahkeme kararının onanmasına karar vermiş, karar davacı vekiline 18.12.2014 tarihinde, davalı vekiline 24.12.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, yasal süresi içerisinde taraflarca yasal yollara başvurulmadığından kesinleşmiştir.

Davacı vekili tarafından adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Mahkememize başvuruda bulunulmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 1.6.2015 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan 44 A 0133 (44 AL 850) plakalı araçta; davalı Belediye Başkanlığının bakım ve gözetim sorumluluğunda olan yolun virajlı olduğunu gösteren uyarıcı levhaların olmaması ve yol aydınlatmasının bulunmaması sebebi ile karşı şeritte bulunan kanalın demir korkuluklarına çarparak, su kanalı içini düşmesi ile meydana gelen kaza sonucu oluşan zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, davacı şirkete sigortalı olan aracın, 30.07.2011 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında, belediyeye ait yolun virajlı olduğunu gösteren uyarıcı levha ve yol aydınlatmasının bulunmaması nedeni ile karşı şeritte bulunan kanalın demir korkuluklarına çarparak su kanalı içine düşmesi sonucu meydana gelen kazada kusuru bulunan davalıdan, meydana gelen zararın rücuen tazmini istemi ile Malatya 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın görev yönünden reddedildiği, davacı vekilinin temyiz talebi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce onama kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, bu kez Malatya İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, Malatya İdare Mahkemesi’nce davanın görevden reddedildiği, davacı vekilinin itirazı üzerine Malatya Bölge İdare Mahkemesi’nce onama kararı verildiği, taraflarca süresi içerisinde yasal yollara başvurulmadığından kararın kesinleştiği, davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Malatya 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Malatya 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 21.02.2013 gün ve 2012/390 Esas, 2013/94 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 1.6.2015 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

                                                                                                                                            

Başkan

             Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri 

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ      

        Üye

                   Ali

               ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU                     

Üye

 Nurdane

            TOPUZ

 

 

 

 

Üye

 Mehmet

  AKBULUT