T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS       NO : 2016/441

            KARAR   NO : 2016/549

            KARAR   TR  : 28.11.2016

ÖZET : İcra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

                                                          

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı: Axa S.A.Ş.

Vekili  : Av. N. K.

Davalı :    Adli Yargıda

              Bandırma Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. C.D.                                                

                 İdari Yargıda

              Balıkesir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline sigortalı işyerinin Bandırma Belediyesine ait ana içme suyu tesisatının patlaması sonucu tazyikle toprağın çöktüğünü; işyerine ait gider borusunun yerinden çıkarak akan suyun giderden geri tepmesi sonucu mağazanın showroom bölümünü ve işyerini su bastığını; müvekkili şirketin sigortalısının zararını giderdiğini; sigortalısına halef olması nedeni ile alacağın tahsili için icra takibine girişildiğini; davalının haksız itirazı üzerine icra takibinin durduğunu; Bandırma 2. İcra Müdürlüğünün 2013/6100 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamı istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

BANDIRMA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 26.6.2014 gün ve E:2014/211, K:2014/330 sayı ile, Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyelerin, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı; kamu tüzelkişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararların niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olduğu, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği; görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerince kendiliğinden (re’sen) dikkate alınmasının zorunlu olduğu; 6100 sayılı HMK.nın 114/1-b maddesinde yargı yolunun caiz olmamasına yönelik dava şartının belirtildiği, aynı Yasa’nın 115/2 maddesinde dava şartının mevcut olmaması halinde davanın reddedileceğinin düzenlendiği gerekçesiyle davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile reddine karar vermiş, bu karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 11.12.2014 gün ve E:2014/21817, K:2014/18384 sayı ile, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı   bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 2.520,58 TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan müştereken ve müteselsilen rücuen tazmin ve tahsili talebiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Balıkesir İdare Mahkemesi: 20.3.2015 gün ve E:2015/246, K:2015/434 sayı ile, 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinde de belirtildiği üzere; 23/09/2013 tarihinde meydana gelen olayla ilgili olarak, davacı şirketin 18/11/2013 tarihinde yapmış olduğu başvurunun reddine yönelik 19/11/2013 tarih ve 540 sayılı işlemin davacı şirkete tebliğ edildiği tarih olan 29/11/2013 tarihini izleyen günden itibaren 60 gün olan dava açma süresi içerisinde dava açılması gerekirken, anılan sürenin geçirilmesinden çok sonra 20/02/2015 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğundan işin esasının incelenmesine olanak bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiş, bu karara davacı vekilince itiraz edilmiştir.

Bursa Bölge İdare Mahkemesi Birinci Kurul: 7.7.2015 gün ve E:2015/1897, K:2015/2311 sayı ile, karar usul ve hukuka uygun olup bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, itirazın reddi ile anılan kararın onanmasına karar vermiş, davacı vekilince kararın düzeltilmesi isteminde bulunulmuştur.

Bursa Bölge İdare Mahkemesi Birinci Kurul: 15.10.2015 gün ve E:2015/2427, K:2015/2593 sayı ile, Bandırma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/06/2014 tarih ve E:2014/211, K:2014/330 sayılı kararının onanmasına dair Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/12/2014 tarih ve E:2014/21817, K:2014/18384 sayılı kararının 10/02/2015 tarihinde tebliği üzerine 20/02/2015 tarihinde açılan dava, 2577 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca süresinde olup, aksi yöndeki kararda isabet bulunmadığı gerekçesiyle; davacının karar düzeltme isteminin kabulüne, Bursa Bölge İdare Mahkemesi Birinci Kurulu'nun 07/07/2015 gün ve E:2015/1897, K:2015/2311 sayılı kararının kaldırılmasına, Balıkesir İdare Mahkemesinin 20.03.2015 tarih ve E:2015/246, K:2015/434 sayılı kararının bozulmasına karar vermiştir.

BALIKESİR İDARE MAHKEMESİ: 26.5.2016 gün ve E:2015/1799 sayı ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 42-49,58,60,62-65 ve 66,67. maddelerinden sözederek, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.11.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığın esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

2004 sayılı Yasanın 67. maddesi;  (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu kapsamında açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Balıkesir İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Bandırma 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26.6.2014 gün ve E:2014/211, K:2014/330 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Balıkesir İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Bandırma 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26.6.2014 gün ve E:2014/211, K:2014/330 sayılı sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.11.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN