T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 196

            KARAR NO   : 2015 / 212

            KARAR TR    : 6.4.2015

 

ÖZET : Üniversite kampus alanında bulunan ve  tel örgü çekilmek suretiyle idarece fiilen müdahalede bulunulduğundan bahisle; taşınmazın bedelinin tazmini istemiyle açılan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı : İ.S.

Vekilleri: Av. V.Ö. & Av. İ.O.Y.

    Av. G.Y. & Av. Ç.Y. Ş.

Davalı : Erciyes Üniversitesi Rektörlüğü

Vekili   : Av.S. D.

 

OLAY : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, Kayseri ili, Talas İlçesi, Taşlıbaşı Mevkii’nde bulunan, tapunun 30 pafta ve 463 parselinde kayıtlı taşınmazın hissedarı olduğunu, 2820/3100 hissenin davalı, 280/3100 hissenin de müvekkili adına tescilli olduğunu; esasen, arsanın tamamı müvekkiline ait iken, 2820 m2’lik kısmının davalı idarece kamulaştırıldığını, 280 m2’lik kısmının kamulaştırılmadığını; taşınmazın tamamının davalı idarenin kampus alanı içerisinde bulunduğunu, bu durumun imar planı ile sabit olduğunu;  nitekim, davalı idare aleyhine açtıkları ortaklığın giderilmesine ilişkin Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/755 esas, 2010/1333 karar sayılı dosya içeriği ile sabit ve davalı idarenin kabulü olduğu üzere, müvekkiline ait kısmın kamulaştırma alanı içerisinde kaldığını; bu arada, davalı idarenin tüm taşınmazları tel örgü ile çevirip kendi tasarrufuna almış olduğunu, 1. Sulh Hukuk Mahkemesi kararının Yargıtay tarafından onandığını; müvekkilinin imar uygulaması sonucu, ayrıca davalı idarenin mevkide mevcut tüm taşınmazları kamulaştırılması ve tel örgü ile çevirip, hatta kampus alanına girişi çıkışı dahi teknik kontrole tabi tutması, dolayısıyla tamamen kendi tasarrufuna alması nedeniyle, müvekkilinin taşınmazdan yararlanamadığını; bu durumun çok eski olmasına rağmen, uzun yıllar uygulamanın yapılmaması, kamulaştırma ya da trampaya konu edilmemesi nedeniyle, davalının kamulaştırmasız olarak el attığının sabit olduğunu; davalının diğer dosyadaki beyanlarına göre, dava konusu taşınmazın imar planında kampus alanı olarak geçtiğini; bu durumun keşifle ortaya çıkacağını; Yargıtay ilamları nazara alınarak, idareye başvurmanın dava şartı olmadığı mülahazası ile dava açtıklarını ifade ederek; 10.000,00 TL. kamulaştırmasız elatma nedeni ile tazminat alacağının, taşınmazın gerçek değerinin tespitinden sonra fazlayı dava açarak talep etme hakları saklı kalmak üzere davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekilince verilen cevap dilekçesinde; Kayseri İli, Talas İlçesi Taşlıbaşı Mevki, 30 pafta, 463 parselde kayıtlı bulunan taşınmaz için işbu davada kamulaştırmasız el atma bedelinin tespiti ve tahsili istemiyle talepte bulunulmuş olduğu, aynı taşınmaz için yine davacı tarafından Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/755 esas. 2010/1333 sayılı kararı ile ortaklığın giderilmesi davası açılmış ve ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş olduğu; söz konusu kararın;  idarelerince temyiz edildiğini ve Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2011/7026 esas, 2011/11367 sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verildiği; tashihi karar talebinde bulunulmasına rağmen, talebin reddedildiği ve kararın kesinleştiği; aynı taşınmaz ile ilgili kesin hüküm bulunduğundan, davacının açmış olduğu davada hukuki yararının bulunmadığı;  dava konusu taşınmazda, KASKİ’nin su hattı geçmekte olduğundan, 3.100,00 m2 yüzölçümlü taşınmazın 2.820,00 m2’si için 31.08.1988 tarih, 10 Sayılı Üniversite Yönetim Kurulu Kararı ile kamulaştırma kararı alındığı ve kamulaştırma işlemleri yapıldığı;  280/3100 hissenin İsmail Samur adına bırakılmış olduğu;  ayrıca, idareleri tarafından dava konusu taşınmaza fiili ve hukuki olarak el atılmadığı, üniversiteleri tarafından bir kullanımın söz konusu olmadığı, nitekim Yargıtay’ın "birçok taşınmazın kamuya ayrılan yerlerden biri olarak planlanmasını, fiilen müdahalenin gerçekleşmesi olarak kabul etmemiş" ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2003/10563 Esas sayılı kararında da; “Taşınmazın imar planında yol, okul, hastane vs. yeri olarak ayrılması, fiili el atma savılmaz, "demiş olduğu ve davanın reddinin gerektiği savunulmuştur.

KAYSERİ 8.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 24.12.2013 gün ve E:2013/147, K:2013/208 sayı ile, dava ve cevap dilekçelerinin özetlerine yer verdikten sonra aynen; “Dava konusu taşınmazın imar durumu ile ilgili olarak yazılan müzekkerelere verilen cevaptan taşınmazın 1/25000 ölçekli nazım imar planında üniversite alanı olarak planlı olduğu anlaşılmıştır.

Mahallinde refakate 1 fen, 1 mülk ve 2 inşaat mühendisi bilirkişiler alınmak suretiyle keşif yapılmış, teknik(fen) bilirkişi Harita Mühendisi N.K.B. tarafından dosyaya sunulan 15/03/2013 havale tarihli ekli krokili raporunda özetle; dava konusu edilen Kayseri İli, Talas İlçesi, Taşlıbaş Mevkii, 30 Pafta, 463 nolu Parsel numaralı tarla vasıflı taşınmaz olduğunu, dosyanın incelenmesi neticesinde dava konusu taşınmazın 1/1000 uygulama imar planı ve 1/5000 nazım imar planının dışında olduğunun anlaşıldığını, yine dosya içerisinde mevcut olan 1/25000 ölçekli nazım imar planı ile kadastro paftası birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın tamamının üniversite alanı olarak planlı olduğu tespit edilmiş olup zeminde fiili bir değişiklik bulunmadığını bildirmiş, mülk bilirkişisi Asuman Doğru Uzun, İnşaat Mühendisleri Ahmet Türkmençalıkoğlu ve Mehmet Çinar da keşfe istinaden düzenlemiş oldukları 15/07/2013 havale tarihli müşterek raporlarını dosyaya sunmuşlardır.

Fen bilirkişi raporunda taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmaktadır.

Davacı taraf dava konusu taşınmazın imar planında kamusal alanda kaldığı ve İmar Kanunu hükümleri gereği süresi içerisinde kamulaştırma işlemi de yapılmadığı için taşınmaza el atıldığı iddiası ile iş bu davayı açmış ve davalıdan tazminat talebinde bulunmuştur. Bu durumda öncelikle görev sorununun çözümlenmesi gereklidir.

Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin kamu hizmetinin yürütümü sırasında kamu gücü kullanılarak, tek yanlı irade açıklamaları ile yapmış oldukları işlemlerin idari işlem, herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleri ve görevleri ile ilgili hareketsizlikleri de idari eylem olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre idarelerin 3194 Sayılı İmar Kanununun 8.maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin idari işlem, bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları, bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri, yani bu konudaki hareketsizlikleri de idari eylem niteliği taşımaktadır.

Anayasanın 125/son maddesinde idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hususu düzenlenmiş, 2577 Sayılı İYUK.nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayılmıştır. İdare tarafından fiilen el atılmamış taşınmazlar ile ilgili zarara sebep olduğu öne sürülen kısıtlılıklar; idari işlem niteliğindeki imar planlarından ve pasif idari eylem niteliğindeki kamulaştırma veya imar uygulaması yapmamadan kaynaklandığından uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gereklidir.

Nitekim dava açıldıktan sonra 11 Haziran 2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 Sayılı Bazı Kanunlar İle 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 21.maddesi ile 04/11/1983 tarihli ve 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun Geçici 6.maddesinde değişiklik yapılmış, geçici 6.maddenin 10.fıkrasının 3.cümlesine göre "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 Sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır." hükmü dikkate alındığında davaya bakmaya İdare Mahkemeleri görevli olmakla, yargı yolu yokluğu nedeniyle davanın HMK.nun 114/1-b ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş, dava açıldıktan sonra yapılan yasal düzenleme ile yargı yolu değişip mahkememiz görevsiz hale gelmekle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmeden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;

Davaya bakmaya İdare Mahkemeleri görevli olmakla yargı yolu yokluğu nedeniyle davanın HMK.nun 114/1-b ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine,(…)” karar vermiş, bu karar  temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili, aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

KAYSERİ 1.İDARE MAHKEMESİ: 24.2.2014 gün ve E:2014/686 sayı ile aynen, “(…)Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay içtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Kayseri İli Talas İlçesi Keçitepesi Mevkii 30 pafta, 18 parselde kayıtlı bulunan taşınmazda davacının 280/3100 hissesinin bulunduğu bu hissenin Üniversite arazisi içinde yer aldığı etrafının duvarla çevrilmek suretiyle davacının kullanımının engellendiği dolayısıyla fiilen el atıldığının Kayseri 8.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2013/147 sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporla anlaşılması karşısında, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü, adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 02.06.2014 tarih E:20124/612, K2014/662 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi gereğince, Kayseri 8.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24.12.2013 tarih ve E:2013/147 K2013/208 sayılı kararı ile görev yönünden reddedilen ve Mahkememizde açılmış bulunan işbu davanın adli yargının görev alanına girdiği kanaatine varılmış olduğundan, dava dosyası ve ekleri ile dosyanın görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce görevli merciin belirlenmesine ilişkin karar verilinceye kadar ertelenmesine”  karar vermiştir.

 

 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler:  Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 6.4.2015 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının, üniversite kampus alanında bulunan taşınmazına idarece fiilen müdahalede bulunulduğundan bahisle;  taşınmaza kamulaştırmasız el atılması nedeniyle; taşınmazın bedelinin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10,000.00 TL.sinin yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasının ve 15.7.2013 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporunun incelenmesinden;  Melikgazi İlçe Tapu Müdürlüğü’nün 05.04.2012 tarihli yazısına göre; 34572226 zemin numarası ve ana taşınmaz zemin tipi ile Kayseri İli, Talas İlçesi, Talas Mahallesi, Taşlıbaşı Mevkii, Cilt No:5, Sayfa No:463, Ada No:- ve Parsel No:463’de tapuya kayıtlı 3.100,00 m2 yüzölçümlü tarla nitelikli taşınmazın 12.02.1991 tarih ve 149 yevmiye numaralı ipka-toplu veri sayısallaştırma işleminden 280/3100 hisse ile Durmuş oğlu davacı İsmail Samur adına kayıtlı bulunduğu; Talas Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi-İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı yazılarına göre; dava konusu taşınmazın 1/25000 ölçekli Nazım imar planı içerisinde yer aldığı; Kadastro Müdürlüğünün 10.04.2012 tarihli yazısı içeriğinden, taşınmazın 2981 sayılı yasa uygulamasına girmediği belirtilmiş;  15.03.2012 tarihli Teknik Bilirkişi Raporunda, taşınmaza fiilen el atılmadığı yorumuna yer verildiği, taşınmazın tamamının üniversite alanı olarak planlandığı ifade edilmiş;  Bilirkişi Kurulu raporunun Teknik İnceleme başlıklı kısmında ise; Keşfen İncelenmesinde; dava konusu Kayseri İli, Talas İlçesi, Talas Mahallesi, Taşlıbaşı Mev­kii, Cilt No:5,Sayfa No:463,Ada No:- ve Parsel No:463’de tapuya kayıtlı 3.100,00 m2 yüzöl­çümlü tarla nitelikli taşınmazın; Yenidoğan Mahallesi, Fakülteiçi Kümeevler Sokak-Talas/KAYSERİ adresinde bulunduğu, boş arazi olup kapı numarasının bulunmadığı; Kayseri şehir merkezine batı yönünde kuş uçuşu 4,7 km uzaklıkta olduğu; Üniversite yerleşkesi içerisinde yer alan taşınmazın 60 m güneyinde Veterinerlik Fakültesi, 190 m güneybatısında Eğitim Fakültesi, 190 m kuzeyinde İletişim Fakültesi ve Hu­kuk Fakültesinin yer aldığı; 500 m batısında Aşık Veysel Bulvarı ve l,2km güneyinde Talas Bulvarının bulunduğu; her türlü kamu ve belediyecilik hizmetinden faydalanabilen bir konuma sahip olduğu tespit edilmiş; Yargıtay içtihatları doğrultusunda yapılan değerlendirme ile de;  somut uyuşmazlıkta dava konusu taşınmazı da içine alan 1/25000 ölçekli nazım imar planında üniversite alanı olarak planlanan ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı henüz hazırlanmamış olan taşınmaza, pasif ve suskun kalarak idarece müdahale edildiği; bunun da, idari eylemin mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran kamulaştırmasız el atma olgusunun varlığı için yeterli bulunduğu kanaatine ulaşıldığı belirtilmiştir.

Diğer taraftan; davalı idarece, Bilirkişi Raporuna itiraza yönelik olarak mahkemeye sunulan 6.8.2013 tarihli dilekçede aynen; “Dava konusu taşınmazda, KASKİ’nin su hattı geçmekte olduğundan, 3.100,00 m2 yüzölçümlü taşınmazın 2.820,00 m2’si için Üniversitemiz Yönetim Kurulu tarafından 31.08.1988 tarih, 10 Sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile kamulaştırma kararı alınmış ve kamulaştırma işlemleri yapılmıştır. 280/3100 hisse İsmail Samur adına bırakılmıştır. Söz konusu taşınmaz üniversite alanı içerisinde bulunduğundan ve tüm üniversite alanı güvenlik nedeni ile tel örgü ile çevrili bulunduğundan dolayı Üniversitemiz tel örgüsü içerisinde bulunmakta olup taşınmaza el atılmamıştır.(…)”  denildiği görülmüştür.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda,  dava konusu taşınmazın imar planında üniversite alanı olarak düzenlendiği; davalı Üniversiteye ait kampus alanı içerisinde kaldığı; taşınmaz üzerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporlarda; taşınmaz üzerinde tesis bulunmadığı düşüncesiyle, taşınmaza fiilen müdahale edilmediği yorumunun yapıldığı; buna karşılık, davalı idarece; dava konusu taşınmazın üniversite alanı içerisinde kaldığı; tüm üniversite alanının güvenlik nedeni ile tel örgü ile çevrili bulunduğunun belirtildiği; dolayısıyla, gerek dava konusu taşınmazı da kapsayan alanın tel örgü ile çevrilmesi, gerekse de kampus alanına kontrollü girişlere izin verilmesi nedeniyle; davacının taşınmazından yararlanamadığı, böylelikle davacının taşınmazına fiilen el atıldığının kabul edilmesi gerektiği gözetildiğinde; davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün,  adli yargı yerinin görevine girdiği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kayseri 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2013 gün ve E:2013/147, K:2013/208 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.4.2015  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

  Başkan

Serdar

 ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT