T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 877

            KARAR NO : 2015 / 910

            KARAR TR   : 28.12.2015

 

ÖZET: Davacının taşınmazına imar planında ilköğretim alanında bırakılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı ve bu şekilde davacının zararına yol açıldığı belirtilerek; kamulaştırmasız el atma nedeni ile uğradığı zararın davalıdan tazmini istemi ile açılan davanın, dava konusu taşınmaza yol ve kaldırım yapılmak, ağaç dikilmek sureti ile  fiilen müdahale edilmiş olması nedeni ile,  haksız fiile ilişkin özel hukuk hükümlerine  göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : S.B.    

Vekili               : Av.İ. Y.      

Davalılar         : 1.TC Milli Eğitim Bakanlığına izafeten Bursa Valiliği İl Milli Eğitim

                         Müdürlüğü  (İdari Yargıda Davalı, Adli Yargıda İhbar Olunan)

Vekilleri          : Av.C.S. & Av.G.U.

                          2.Bursa İl Özel İdaresi (Adli Yargıda ve İdari Yargıda)

Vekili              : Av.N.Ö.

                          3.Bursa B.B.B.

Vekili              : Av.G.S.

İhbar Olunan  : Nilüfer B.B. (Adli Yargıda ve İdari Yargıda)

Vekilleri          : Av.S.A. & Av. A.D. M.& Av. F.G.

 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Beşevler Mahallesi, H21C05D3B pafta, 834 ada, 1 parsel sayılı taşınmazda 118/2400 oranında pay sahibi olduğunu, taşınmazın imar planında okul alanı olarak gösterildiğini, taşınmazın kamu hizmeti içi ayrılmak suretiyle davacının mülkiyetten doğan haklarının kullanılmasının engellendiğini, davalı idare tarafından taşınmazın tahsis amacına uygun olarak kullanılmadığı gibi herhangi bir kamulaştırma işleminin de yapılmadığını belirterek; Bursa ili Nilüfer ilçesinde kain ve tapuda H21C05D3B pafta, 834 ada 1 parsel no ile kayıtlı arsa vasıflı taşınmazdaki davacı payına kamulaştırmasız el atılmış olduğundan, kamulaştırmasız el atma bedelinin belirlenmesi ile; şimdilik 10.000,00 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, tazminat miktarının belirlenmesinden sonra dava edilmeyen kısmın belirsiz alacak davası ilkesi uyarınca davalıdan el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemi ile  adli yargı yerinde dava açmıştır.

Bursa 5.Asliye Hukuk Mahkemesi:  14.08.2013 gün ve 2012/448 Esas, 2013/348 Karar sayılı kararı ile aynen; “Dava dilekçesinde anlatım itibariyle davanın taşınmaza fiilen el atılmadığı halde idare tarafından 3194 sayılı imar kanunu 7 ve 8 maddeleri gereğince düzenlenen 1/1000 ölçekli uygulama imar planına göre kamu hizmetine tahsis edilen taşınmazın bu durumu nedeniyle kullanım hakkının kısıtlanmasına dayalı tazminat ( diğer anlatımla hukuki el atma nedeniyle tazminat) istemine ilişkin olup, Yargıtay Yüksek 18. Hukuk Dairesinin son zamanlardaki içtihatları öğretide ve uygulamada kamu idarelerinin kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuk durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemlerin ,idari işlem, görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmaktadır.

 

Dava konusu olayda da idarenin icra yetkisinin hukuka aykırı olarak kullanması şeklinde nitelendirilebilecek fiili el atma durumunun söz konusu olmadığı ve 319.4 sayılı imar kanununun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemden düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığı ve söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumununda Yüksek Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin içtihatları gereğince idari eylem olarak kabul edilmesi gerektiği benzer nitelikteki davalarda uyuşmazlık mahkemesi kararlarıyla fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevde olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Öte yandan 11/06/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı yasa ile 2942 sayılı yasanın geçici 6 . Maddesinin 10. Fıkrasında "Uygulama imar planında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı imar kanununda ön görülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır" denilmekte olup söz konusu hüküm de nazara alındığında davacı tarafın mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın dava konusu taşınmazın genel ve düzenleyici işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda ön görülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapamamasından kaynaklandığı ve idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İYUK uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK 114/1 ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine” şeklindeki gerekçesi ile davaya bakmanın idari yargının görev alanı kapsamında kaldığı, HMK 114/B ve 115/2 maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmasının dava şartı olduğu ve dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, verilen karar tarafların temyiz etmemesi üzerine 18.07.2014 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili aynı taleplerle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Bursa 3.İdare Mahkemesi: 04.07.2014 gün ve 2014/308 Esas sayılı kararı ile; “Davanın doğru hasım olan Nilüfer Belediye Başkanlığı, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı husumetiyle incelenmesi gerektiğinden dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15.maddesinin ( c ) fıkrası gereğince gerçek hasım olarak tesbit edilen Nilüfer Belediye Başkanlığına, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bu kararımızla birlikte tebliğ edilmek suretiyle dava dosyasının tekemmül ettirilmesine ve kararın bir örneğinin davacıya tebliğine” karar vermiştir.

Bursa 3.İdare Mahkemesi: 16.11.2015 gün ve 2014/308 Esas sayılı kararı ile; “2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde; "İdari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları; kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı açılan davalar olarak sayılmış; idari yargının idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yapmakla görevli olduğu kurala bağlanmıştır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14. maddesinde; 'Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.' hükmüne, 19. maddesinde; 'Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararma ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.'hükmüne yer verilmiştir.

Davacı tarafından Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın anılan Mahkemenin 14/08/2013 tarih ve E:2012/448, K:2013/348 sayılı kararıyla görev yönünden reddedildiği, 2577 sayılı Kanununun 9. Maddesi uyarınca aynı istemle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık. Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yollan, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacılara ait taşınmazın bir kısmında parke yol ve yaya kaldırımı yapıldığı ve yine bir kısmına süs ağaçlarının dikildiği mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan raporda belirtilmiştir.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, taşınmazın üzerinde parke yol ve yaya kaldırımı yapılması ile süs ağaçlarının dikilmesi karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, benzer bir davada çıkan görev uyuşmazlığı nedeniyle verilen Uyuşmazlık Mahkemesinin 04.05.2015 tarih ve E:2015/310, K:2015/326 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasa'sının 15/1-a. maddesi uyarınca Mahkememizin görevsiz olduğuna” şeklindeki gerekçesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilmesine değin ertelenmesine karar vermiştir.

 

 

 

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının taşınmazına imar planında ilköğretim alanında bırakılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı ve bu şekilde davacının zararına yol açıldığı belirtilerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL kamulaştırmasız el atma tazminatının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi istemiyle açılmıştır.

Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde; 04.03.2013 tarihli Harita Mühendisi Bilirkişi Sabri Çalık düzenlediği bilirkişi raporunda: “Davacının paydaşı olduğu Beşevler Mahallesi 834 ada, 1 nolu taşınmaza herhangi bir fiili et atma söz konusu değildir. Ancak, bu taşınmaz 10 yıldan fazla bir süredir İlköğretim Tesisi alanı kapsamındadır. Bu bağlamda, hukuki el atmanın şartları oluşmuştur.”,

02.07.2015 tarihli Emlak Kadastro Bilirkişisi Şaban Uzun düzenlediği bilirkişi raporunda;

El atma durumu:

“Yapılan Ölçü ve aplikasyon neticesinde;

1-Davaya konu olan Beşevler Mahallesi 834 ada 1 nolu parselin A ile işaretli sarı ile boyalı 372.19 m² lik kısmına parke yol ve yaya kaldırımı yapılmak (Selvi sokak) suretiyle,

2-Dava konusu Beşevler mahallesi 834 ada 1 nolu parselin B ile işaretli sarı ile boyalı 1121.32 m² lik kısmına süs ağaçları dikilmek suretiyle,

3-Dava konusu Beşevler mahallesi 834 ada 1 nolu parselin C ile işaretli sarı ile boyalı 844.46 m² lik kısına stadyum inşaatı yapımı nedeniyle hafriyat toprağı dökülmek suretiyle,

4-Taşınmazın D ile gösterilen 5612.03 m² lik kısmına fiilen el atılmadığı tespit edilmiştir.

Taşınmazın fiilen el atılan A+B+C = 2337.97 m² yerle ilgili yargı yerinin adli yargı olduğu,

Taşınmazın fiilen al atılmayan D ile gösterilen 5612.03 m² lik kısmı imar planında kamu alanında kaldığından bu kısma hukuken el atıldığının kabulü gerekecektir.

Hukuken el atılan D ile işaretli 5612.03 m² yerden;

Davacı Süreyya Bilir’in 112/2400 hissesine 261.89 m² yer isabet etmektedir.

Sorumlu idare:

Dava konusu 834 ada 1 parselin D ile işaretli kısmı imar planında ilköğretim tesis alanında kaldığı sorumluluğun davalı Milli Eğitim Bakanlığında olacağı görüş ve kanaatine varılmıştır.

Taşınmaz şuyulama ile oluşan imar parselidir.

SONUÇ: Yukarıda açıklandığı gibi dava konusu;

Dava konusu Beşevler Mahallesi 834 ada 1 nolu parselin A+B+C ile gösterilen toplam 2337.97 m² lik kısmına fiilen el atılmıştır. Bu bölümlerde adli yargı görevli olduğundan davamızla ilgili bulunmamaktadır.

Dava konusu Beşevler Mahallesi 834 ada 1 nolu parselin ekli krokide D ile gösterilen sarı boyalı 5612.03 m² lik kısmı 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kamu alanı olan imar planında ilköğretim tesis alanında kalması nedeniyle taşınmaza hukuken el atılmış olduğunun kabulü gerekeceği,

Hukuki el atmanın kamuya tahsis amaçlı ve kalıcı nitelikte olduğu,

Milli Eğitim Bakanlığının yetkisinde bulunan hukuken el atılan taşınmazın imar planında ilköğretim tesis alanında kalan ekli krokide D ile gösterilen 5612.03 m² lik yerden;

Davacı Süreyya Bilir’in 112/2400 tapu hissesine 261.89 m² yer isabet etmektedir.

Mahkemece davacılara ödenmesine hükmolunacak tazminat bedelinin, taşınmazın davalı idare adına tapuda tescili sırasında kamulaştırma bedeli yerine geçecek bedel olarak kabul edilmesinin uygun olacağı görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde beyanda bulundukları anlaşılmıştır.

Bu bilgi ve belgeler ışığında yapılan değerlendirme neticesinde, dava konusu taşınmaza fiilen el atıldığı sonucuna varılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazlardan bir tanesine fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanunu’na uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

İdarenin dava konusu 824 ada 1 Parsel numaralı taşınmaza kamulaştırmasız el atması karşısında, bu taşınmaz bakımından el atmadan doğan zararın tazminine yönelik olan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Her ne kadar, dosya kapsamında bulunan Emlak Kadastro Bilirkişisi Şaban Uzun’a ait 02.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu Beşevler Mahallesi 834 ada 1 nolu parselin A+B+C ile gösterilen toplam 2337.97 m² lik kısmına fiilen el atıldığı ve bu bölümlerde adli yargı görevli olduğu ancak dava konusu Beşevler Mahallesi 834 ada 1 nolu parselin ekli krokide D ile gösterilen sarı boyalı 5612.03 m² lik kısmı 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kamu alanı olan imar planında ilköğretim tesis alanında kalması nedeniyle taşınmaza hukuken el atılmış olduğu bu itibarla yargılamanın idari yargıya ait olduğu belirtilmiş ise de, dosya kapsamında bulunan Bursa Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 23.03.2015 gün ve 3135010 esas sayılı yazısından, dava konusu parselin bir bütün olarak ‘ İlköğretim Tesis Alanı’nda kaldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken ve taşınmazın el atılan kısımları yönünden esasa ilişkin verilmiş ve kesinleşmiş bir karara da rastlanmaması nedeni ile,  tek bir imar planı kapsamında fiilen el atılan taşınmaz yönünden davanın,  Mahkememizin istikrar kazanan içtihatları gereğince adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. Nitekim, fiilen el atılan taşınmaza ilişkin olarak fiilen el atılan kısım ve bu kısma ilişkin sorumluluk ile sorumlu olanın tespiti de aynı gerekçelerle adli yargı yerinde yapılacak değerlendirme neticesinde ortaya konulabilecek hususlardır.

Açıklanan nedenlerle, Bursa 3.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Bursa 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14.08.2013 gün ve 2012/448 Esas, 2013/348 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 3.İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Bursa 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14.08.2013 gün ve 2012/448 Esas, 2013/348 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN