Hukuk Bölümü         2013/1552 E.  ,  2013/1799 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                 Davacı     : V.A.

                Vekilleri  :  Av. A.D. - Av. S.D.

                Davalılar  : 1-(Adli ve idari yargıda) Bolu Belediye Başkanlığı

                Vekili      : Av. N.S.

                (Yalnızca adli yargıda) 2- Ö.Ç., 3- E.Ç., 4- E. Grubu Holding A.Ş. 

O L A Y  :  Davacı vekili, dava dilekçesinde, 11.10.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle müvekkiline ait 14..... plaka sayılı araçta hasar meydana geldiğini; davalılardan Özcan Çetin’in 14..... plakalı aracın sürücüsü, E.Ç.ise araç sahibi, sigorta şirketi ise 14..... plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasını yapan     sigorta şirketi olduğunu; davalı Belediyenin açmış olduğu çukuru kapatmaması nedeniyle çukura giren 14..... plakalı aracın kayarak, kendi şeridinde hareket eden müvekkiline ait araca çarpması sonucunda kazanın meydana geldiğini;  trafik kazası tespit tutanağına göre, çukuru kapatmayan, gerekli güvenlik önlemlerini almayan davalı Bolu Belediyesinin kusurlu bulunduğunu; kazanın meydana gelmesine sebep olan çukurun yaklaşık70 cmgenişliğinde15 cmderinliğinde olduğunu; çukur bulunduğuna, yolda çalışma yapıldığına dair uyarıcı bir işaretleme de bulunmadığını; ayrıca yağmurlu havada ıslak zeminde aracını dikkatli kullanmayarak, hızlı bir şekilde seyrettiği için 14..... plakalı aracın sürücüsünün de kusurlu olduğunu; kaza nedeniyle müvekkilinin isçilik dahil 7.212,43 TL zararı oluştuğunu; araçta kaza nedeniyle değer kaybı meydana geldiğini ifade ederek; meydana gelen zarar nedeniyle 7.212,43 TL maddi tazminatın fatura tarihinden yasal faizi ile birlikte davalılardan (davalı sigorta şirketinden poliçe limitleri dahilinde) müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline ödenilmesine; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla araçta meydana gelen değer kaybı nedeniyle 1.000,00 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi hariç diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline ödenilmesine karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

BOLU 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:30.11.2012 gün ve E:2011/323, K: 2012/261 sayı ile, dosya üzerinde dava konusu aracın hasar tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, düzenlenen 11.06.2012 tarihli raporda, 14..... plakalı 1998 model Opel Vectra araca ön ve sol tarafından çarpılarak hasarlı trafik kazası olduğu, dosyada bulunan 05.11.2011 tarihli yetkili servis faturasında yer alan işçilik kalemleri ile yedek parça kalemlerinin oluşan hasarı gidermek için gerekli olduğu, belirlenen bedellerin kaza tarihindeki piyasa fiyatlarına uygun olduğu, toplam hasar onarım bedelinin (KDV dahil) 6.563,42 TL, Araç değer kaybının 1.000,00 TL olmak üzere toplam 7.563,42 TL olduğu araçta değişen yedek parçaların sovtaj bedellerinin olmadığı hususların belirtildiği; dosya üzerinde kazanın oluşunda tarafların kusur oranlarının tespiti amacıyla Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığının Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan 19.07.2012 gün ve 7892/3154 sayılı raporda, sürücü Ö.Ç.'in kusursuz olduğunu, Bolu Belediye Başkanlığının %100 oranında kusurlu olduğunun, yoldaki çalışmaları yürüten yolun bakım ve onarımından sorumlu Bolu Belediye Bşk.nın çalışma yapılan meskun mahaldeki yolda seyir güvenliği yönünden sakınca oluşturan çukur olduğu halde sürücüleri uyarmak bakımından yoldaki bu tehlikeli durumu gösterir düzenleme ve işaretlemeleri yaparak gerekli önlem ve tedbirleri almamış olmakla sürücüler açısından öngörülemeyecek yol üzerindeki seyir güvenliğini etkileyen bu tehlikeli durum nedeni ile meydana gelen olayda asli kusurlu olduğunun belirtildiği; davalı sürücü Ö.Ç.'in tazminata dayanan kazada kusursuz olduğu Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edildiğinden, davA.Ö.can ve araç işleten E.Ç.hakkındaki maddi tazminat davanın reddine, davalı Belediye Başkanlığının kusurlu olduğu Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olduğundan ve izafe edilen kusur hizmet kusurundan kaynaklandığından, İdari Yargının görevli olması nedeni ile davalı Belediye Başkanlığı hakkındaki davanın görev yönünden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle; davacının davasının davalılar Ö.Ç., E.Ç., E.Sigorta A.Ş. Yönünden REDDİNE, davanın davalı Bolu Belediye Başkanlığı yönünden Mahkemelerinin ve Adli Yargının görevsiz olması nedeniyle görev yönünden reddi ile Mahkemelerinin Görevsizliğine, karar vermiş; bu kararın temyiz edilmesi üzerine;

YARGITAY 17.HUKUK DAİRESİ:6.5.2013 gün ve E:2013/2672, K:2013/6439 sayı ile,

dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı Bolu Belediye Başkanlığı aleyhindeki tüm temyiz itirazlarının reddinin gerektiği;  diğer davalılara yönelik temyiz itirazlarına gelince;  Anayasa'nın 36. maddesinde " Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." düzenlemesi ile ispat hakkının güvence altına alındığı; bununla birlikte, 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesinde, davanın taraflarının hukuki dinlenilme hakkına sahip olduklarının belirtildiği, ispat hakkının da hukuki dinlenilme hakkı kapsamında değerlendirildiği; somut olayda; davacı vekilinin, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün hızlı seyretmesinin etkili olduğunu ileri sürerek delil listesinde görgü tanığı olarak tanık Meryem Buruk'u bildirdiği,  bu durumda mahkemece, davacı tarafa tanığını dinletmesi hususunda usulüne uygun mehil verilerek dinletmesi imkanı sağlanması ve tanık beyanının diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken davacı tanığı dinlenmeden karar verilerek davacının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanmasının bozmayı gerektirmiş olduğu gerekçesiyle; davacı vekilinin davalı Bolu Belediye Başkanlığına yönelik temyiz itirazlarının reddine, diğer davalılara yönelik davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

                Bolu 2.Asliye Hukuk Mahkemesi kararının,  görevsizliğe ilişkin kısmı kesinleşmiştir.        

                Davacı vekili bu kez aynı istemle, yalnızca Bolu Belediye Başkanlığına karşı İdari yargı yerinde dava açmıştır.

                SAKARYA 1.İDARE MAHKEMESİ:16.9.2013 gün ve E:2013/915 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Yetkili Mahkeme" başlıklı 110. maddesinde; "Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmü yer almakta iken 19/11/2011 tarih ve 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 14. maddesi ile madde başlığı "Görevli ve Yetkili Mahkeme" olarak, madde metninin ise "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. / Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." biçiminde değiştirildiği; dosyanın incelenmesinden, davacının, 11/10/2011 tarihinde trafik kazası yaptığı, kaza raporunda kusurun yolun bakım ve onarımından sorumlu belediyeye ait olduğunun belirtildiği, davacı tarafından, Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 5/12/2011 tarihinde dava açıldığı, davanın Bolu Belediyesine yönelik kısımlarının anılan Mahkemenin 30/11/2012 tarih ve E:2011/323, K:2012/261 sayılı kararı ile davada idari yargı kolunun görevli olduğu nedeniyle reddedildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 6/5/2013 tarih ve E:2013/2672, K:2013/6439 sayılı kararı ile onanması üzerine bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; 2918 sayılı Kanun 110. maddesine göre 2918 sayılı Kanundan doğan sorumluluk davalarında adli yargının görevli olduğu, iş bu davanın konusunun ise 2918 sayılı Kanundan doğan maddi bir tazminat alacağı olduğu, davanın adli yargıda açıldığı 5/12/2011 tarihinde anılan Kanun maddesinin yürürlükte bulunduğu dikkate alındığında, iş bu davada görevli yargı kolunun adli yargı olduğu sonucuna ulaşıldığı; nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 5/11/2012 tarih ve E:2012/144, K:2012/224 sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle; adli yargının görev alanına giren davada Mahkemelerinin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda uyuşmazlık mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Bahri AYDOĞAN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyasının onaylı örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, davalılardan Bolu Belediye Başkanlığı yönünden doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, trafik kazası nedeniyle davacının aracında oluşan zararın, kazanın oluşumunda sorumlu olduğundan bahisle, idarece tazmin edilmesi isteminden ibarettir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, 11.10.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacıya ait 14..... plaka sayılı araçta maddi hasar meydana geldiği,  olayın meydana gelişinde; yoldaki, yaklaşık70 cmgenişliğinde15 cmderinliğindeki çukuru kapatmayan, gerekli güvenlik önlemlerini almayan, çukur bulunduğuna, yolda çalışma yapıldığına dair uyarıcı bir işaretleme koymayan davalı Belediyenin kusuru bulunduğundan bahisle, oluşan zararın tazmininin istenildiği anlaşılmaktadır.

Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasanın 110.maddesinin 1.fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 8.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı; 8.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayılı ve 28.5.2013 gün ve E:2013/59, K:2013/68 sayılı aynı içerikli kararları ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir.

Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır.

                Nihayet, aynı konuda Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararıyla; yasakoyucunun “haklı neden” ve “kamu yararı” gerekçesiyle idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargı organına bırakabileceği, davanın somutunda da 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile bu görevin adli yargıya bırakılmasında Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, maddenin iptal isteminin oy birliğiyle reddine karar vermiştir. Anayasa’nın 158. inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararı, yasakoyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, 2918 Sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin bu nedenle Anayasa’ya aykırı olmadığına dair olup, esası itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasanın 158 inci maddesi uyarınca başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Sakarya 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kararın, görevsizliğe ilişkin kısmının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Sakarya 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Bolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30.11.2012 gün ve E:2011/323, K:2012/261 sayılı KARARIN GÖREVSİZLİĞE İLİŞKİN KISMININ KALDIRILMASINA, 30.12.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.