Hukuk Bölümü         2002/84 E.  ,  2002/88 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

           Davacı           :T.D.

            Vekili              :Av. B.S.

            Davalı           :Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü

            Vekili              :Av. M.G.

                        O L A Y         :Pilot Üsteğmen rütbesinde iken malülen emekliye ayrılarak dördüncü derece harp malüllüğü aylığı almakta olan davacı, 11.5.2000 tarih ve 4567 sayılı Yasa ile 5434 sayılı Yasaya eklenen madde uyarınca yapılan emsal uygulaması sonucunda aylığının Kıdemli Albay rütbesi esas alınarak yükseltilmesine karşın Kıdemli Albay emeklisine ödenen makam tazminatı ile kadrosuzluk tazminatının kendisine ödenmediğini; öte yandan, sözkonusu düzenleme, hayatta kalıp çalışma esasına dayandığından fiili ve itibarı hizmet süreleri ile kıdem aylığının da yükseltilen maaşına ilâve edilmesinin gerektiğini; ayrıca, malülen emekliye ayrılanlara bir üst rütbeden aylık bağlandığında malûliyet zammı uygulandığına göre, emsal uygulaması sonucu yükseltilen aylığına da aynı uygulamanın yapılması ve malüliyet zammının da ilâve edilmesinin gerekeceğini öne sürerek, 4567 sayılı Yasa’ya göre yapılan hatalı uygulamanın düzeltilerek verilmeyen haklarının kendisine ödenmesi istemiyle 30.11.2000 gününde Emekli Sandığına başvuruda bulunmuştur.

            Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Tahsisler Dairesi Başkanlığınca, 27.3.2001 günlü yazı ile, kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayrılmadığından ve makam tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde bulunmadığından sözkonusu tazminatların verilemeyeceği belirtilerek, 4567 sayılı Yasa’ya göre yapılan yeni intibakında hata bulunmadığı hususu davacıya bildirilmiştir.

            Davacı vekili, müvekkilinin parasal haklarının emsaline ulaştırılması gerektiğini öne sürerek, hatalı tahakkuka dayalı eksik aylık ödemesinin düzeltilmemesine ilişkin işlemin iptali istemiyle, 14.5.2001 gününde askeri idari yargı yerinde dava açmıştır.

            ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ BİRİNCİ DAİRESİ; 12.2.2002 gün ve E:2001/858, K:2002/300 sayı ile, Anayasa’nın 157 ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddelerine göre, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem veya eylemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiği; davacı subay statüsünde iken maluliyete uğradığından davada asker kişiyi ilgilendirme koşulunun gerçekleştiği; 4567 sayılı Kanun ve 624 sayılı KHK. ile vasıflı vazife malüliyeti, harp malüliyeti halleri ile 2330, 2453, 2566, 2629 ve 3713 sayılı Yasalar kapsamındaki görevler nedeniyle malül hale gelen iştirakçilere bağlanan emekli aylıklarının, öngörülen belli esaslar dahilinde periyodik şekilde emsalleri gibi yükseltilmesi imkânı getirildiği; ancak, burada hemen temas edilmesi gereken hususun, anılan mali iyileştirme ve düzenlemenin salt T.S.K. mensuplarını değil, diğer tüm kamu personelini, hatta sivilleri kapsayan bir içeriğe sahip olması ve bu nedenle kendilerine malüliyet aylığı bağlananların tümü için aynı düzenlemenin etki yaptığı; bunun doğal sonucu olarak da, uyuşmazlığın çözümünde davacının asker kişiliğinin ve olayın vukuu esnasında ifa edilen askeri hizmetin değerlendirme ve uygulama yeri olamayacağı ve salt 4567 sayılı Kanun ve 624 sayılı KHK.’ye göre yapılacak bir değerlendirmenin ise genel idari yargının uzmanlık alanı içinde kaldığının kabulü gerektiği; bu durumda, işlemin askeri hizmete ilişkin bulunması koşulu gerçekleşmediğinden davanın görüm ve çözümünün genel idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, yasa yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir. (Avukatlık ücreti yönünden KD isteminde bulunulmuş ise de, bu istem de reddedilmiştir.)

            Davacı vekili, bu kez aynı istekle, 28.3.2002 gününde genel idari yargı yerinde dava açmıştır.

            ANKARA 8. İDARE MAHKEMESİ; 29.3.2002 gün ve E:2002/469 sayı ile, davacının subay statüsünde iken maluliyete uğradığı; malüliyetin ise askeri hizmete ilişkin olarak uçaktan paraşütle atlama olayı nedeniyle meydana geldiği; böylece, 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde aranan asker kişiyi ilgilendirme ve askeri hizmete ilişkin bulunma koşullarının birlikte gerçekleştiğinin anlaşıldığı; öte yandan, davanın görüm ve çözümünde değerlen-dirilecek mevzuatın genel nitelikle ve sivil kişileri de ilgilendiriyor olmasının asker kişi olan davacı hakkındaki uyuşmazlığın kaynağının askeri hizmete ilişkin olma halini ortadan kaldırmadığı; bu nedenle, davada AYİM’in görevli olduğu kanısına varıldığı, ancak daha önce bu yargı yerince görevsizlik kararı verildiğinden bahisle, görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bu konuda karar verilmesine değin ertelen-mesine karar vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE   :Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler: Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Ayla ALKIVILCIM, Ertuğrul TAKA ve Turgut ARIBAL’ın katılımlarıyla yapılan 23.12.2002 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde genel idari  yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN’ın davada genel idari yargının,AYİM Savcısı Mustafa OKŞAR’ın ise davada askeri idari yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            USULE İLİŞKİN İNCELEME:

            Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş olup, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verildi.

            DÜŞÜNCE   :

            Dava, almakta olduğu harp malüllüğü aylığının 4567 sayılı Yasa uyarınca yapılan emsal uygulaması sonucu yükseltildiği rütbeye ödenen makam ve kadrosuzluk tazminatları ile hatalı tahakkuk nedeniyle verilmeyen parasal haklarının davacıya ödenmemesine ilişkin Emekli Sandığı işleminin iptali isteminden ibarettir.

            Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

            1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “ askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler: idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının, askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin; askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler  gözönünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir.

            Üsteğmen rütbesinde iken malülen emekliye ayrılan davacı anılan Yasa’nın 20. maddesinde sayılan asker kişilerden olduğundan, dava konusu idari işlemin asker kişiyi ilgilendirdiği kuşkusuzdur.

            İşlemin askeri hizmete ilişkin olup olmadığına gelince:

            5434 sayılı Yasa’ya 11.5.2000 tarih ve 4567 sayılı Yasa ile eklenen Ek 77. madde ile, harp malülleri ve 2330,2453,2566,2629,926,3713 sayılı Yasalar kapsamındaki görevler nedeniyle malül olanlara veya bunların ölümleri halinde de dul ve yetimlerine bağlanan aylıkların, kendisinden aylık bağlananlar ile malüllerin emsalleri esas alınarak yükseltilmesine olanak tanınmış ve aylıkların hesaplanmasında, emsali ünvan ve rütbenin derece ve kademesinin gösterge ve ek göstergesi ile bu Yasa’nın Ek 70. maddesine göre emekli aylığına yansıtılan tutarın esas alınacağına işaret edilmiştir.

            Anılan düzenlemede, maddede sayılan ilgililere bağlanmış olan aylıkların emsaline göre yükseltileceği öngörülmüş ve bu aylıkların ne şekilde hesaplanacağı da gösterilmiş olup, bu düzenlemeye göre emsal uygulaması yapılabilmesi için ilgilinin malüliyetinin ne şekilde olduğunun saptanması gerekmediği gibi, Emekli Sandığınca işlem tesis edilirken ve bu işlemin yargısal denetimi sırasında askeri kural ve gerekler yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmediğinden, dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunduğundan sözetmek olanaksızdır.

            Belirtilen durum karşısında, olayda Anayasa’nın 157. ve 1602 sayılı Yasa’nın 20.maddelerinde öngörülen, idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşulları birlikte gerçekleşmediğinden, davanın görüm ve çözümü genel idari yargı yerinin görevine girmektedir.

            Açıklanan nedenlerle, Ankara 8. İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun reddi gerekmektedir.

            SONUÇ         : Davanın çözümünde GENEL İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 8. İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE,23.12.2002 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.