T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

      ESAS   NO : 2019/833

KARAR NO : 2019/842    

KARAR TR: 23.12.2019

         

ÖZET: Davacının taşınmazına Deriner Barajı HES İnşaatı Çevre Yolları İnşaatı kapsamında yapılan karayolu çalışmaları sonucunda ulaşım imkanı kalmamasından ötürü uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık olarak maddi tazminatın adli yargı yerindeki dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K A R A R                                                              

Davacılar : 1-N.Ö.

2-L.K.

3-S.E.

4-N.Ö.

5-A.Ö.

Vekili       : Av. İ.V.

Davalı    : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekili       : Av. F.Ö.

                                          

O L A Y : Davacılarvekili dava dilekçesinde özetle; Artvin İli, Köseler Köyünde bulunan 127 ada, 13 ve 26 parsel numaralı taşınmazların müvekkillerinin murisi Arslan Özdemir adına kayıtlı olduğunu, davalı idare tarafından Deriner Barajı HES İnşaatı Çevre Yolları İnşaatı kapsamında yapılan Gümüşhane Köyü-Derinköy Karayolu İnşaatı nedeniyle davacıya ait taşınmaza yol yapım çalışmaları nedeniyle ulaşılamadığını, su yolları ve arklarının tahrip edildiğini, su kaynaklarının arazi yapısı nedeniyle şevli ve kaygan zeminde batarak kaybolduğunu, bir daha kullanılamaz hale geldiğini, taşınmaz üzerinde bulunan meyve ağaçlarının kurumaya başladığını, taşınmazda meydana gelen zararın süreklilik ve kalıcılık arz ettiğini, davalı idareye defalarca müracaat ederek zararlarının giderilmesini ve mevcut hali ile sürekli ve kalıcı olarak kullanılmasının mümkün olmayacak taşınmazlarının kamulaştırılmasını istediğini, ancak olumlu yanıt alamadığını, taşınmazın Deriner Baraj Gölü kamulaştırma sahasına mücavir olması, çevrenin sosyal, ekonomik veya yerleşim düzeninin bozulması, ekonomik veya sosyal yönden ve fiilen yararlanmasının mümkün olmaması, taşınmaza mevcut hali ile ulaşımın engellenmesi, davalı idarenin yol yapım çalışmaları sırasında su kaynaklarının bir daha kullanılamaz hale gelmesi ve yaşları 50-100 arasında değişen zeytin ağaçlarının kuruması vb. nedenlerle fiilen el konulduğu ileri sürülerek, fazlaya, ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacının taşınmazına davalı idare tarafından fiilen el konulma tarihi olan 2013 yılının Temmuz ayından itibaren işleyecek yasal faizi ile yapılacak keşifle belirlenecek taşınmazın bedeli olan 5.000,00-TL'nin tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ARTVİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ : 10.7.2015 gün ve E:2014/356, K:2015/565 sayı ile, tüm dosya kapsamına göre dava konusu 127 ada, 13 ve 26 parsel sayılıtaşınmazlara davalı idare tarafından doğrudan el atılmayıp, Deriner Barajı ve HES Projesi çevre yolları inşaatı kapsamında yapılan Gümüşhane-Derinköy karayolu yapım çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaza ulaşımı sağlayan ulaşım yolu ile sulama suyunun temin edildiği su kaynağı ve sulama kanalının üzerinde bulunduğu komşu taşınmazlar üzerine hafriyat dökmek suretiyle ulaşım yolu, sulama kanalı ve havuzu ile su kaynağının tamamen tahrip edildiği, bu suretle davacılara ait dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının sulama ve ulaşım imkanını ortadan kaldırarak davacıların ürün kaybı zararına neden olduğu, bu oluş şekline göre davalı idarenin eyleminin kamulaştırma sahası dışında bulunan yerde meydana gelen ve kamulaştırmasız el atma niteliğinde olmayan bir eylem olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle idari yargıda bakılması gerektiği anlaşılmakla; davada yargı yolunun caiz olmadığının değerlendirildiği, dava şartı noksanlığını sonuçlayan bu durum karşısında davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-b maddesi delaletiyle uygulanacak olan 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine, mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi : 30.5.2016 gün ve E:2015/24675, K:2016/10805 sayı ile, dosyada bulunan kanıt ve belgeler ile kararın dayandığı gerekçe dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, taşınmazda meydana gelen zararlara karşılık olarak 58.924,01-TL (ıslah dilekçesi ile artırım sonucunda 62.888,59-TL) maddi tazminatın adli yargıda açılan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Rize İdare Mahkemesi: 5.2.2019 gün ve E:2016/573, K:2019/82 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'ndaki tam yargı davalarında dava dilekçesindeki talep miktarının arttırılmasına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde, arttırılan maddi tazminat miktarı bakımından idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacıya ait taşınmazlarda meydana gelen zararlara karşılık toplam 62.888,59-TL maddi tazminatın 58.924,01-TL'sinin Artvin Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açma tarihi olan 01/07/2014 tarihinden itibaren, geri kalan 3.964,58-TL'sinin ise ıslah dilekçesinin idareye tebliğ edildiği 11.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesinin kabulüne karar vermiş, bu karara karşı davalı idare vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi : 5.7.2019 gün ve E:2019/733,K:2019/1006 sayı ile, HES çalışmaları sırasında plan ve proje kapsamı haricinde, ağaçların zarar gördüğü, sulama kanallarının tahrip edildiği, hafriyat ve kazı çalışmaları sebebiyle toprak, taş ve molozların taşınmaz üzerinde bırakıldığı iddialarıyla, uğranılan zararların tazmini istemiyle açılan davaların adli yargı yerince görüleceği; davacının taşınmazının değerinin tamamını elde edebilmesinin hukuki yolunun da, kamulaştırmasız el atma davası veya mücavir alan kamulaştırması olup, bu davaların da adli yargı yeri mahkemelerinde karara bağlanacağından, idare mahkemesinde açılan tazminat davalarında ise idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davalarda değer kaybının hesabı suretiyle tazmin yoluna gidileceği, bunun tek istisnasının ise değer kaybının taşınmazın değeri miktarınca oluştuğu durumlar olup bilirkişilerce yapılan hesaplamalar sonucu değer kaybının taşınmazın değerinin altında kaldığı dolayısıyla, idare mahkemesinin görev alanında bulunmayan uyuşmazlıkta daha önce adli yargıda görevsizlik kararı verildiği hususu da gözönüne alınmak suretiyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esasının incelenmek suretiyle verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulüne, idare mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

RİZE İDARE MAHKEMESİ: 9.8.2019 gün ve E:2019/471 sayı ile, Bölge İdare Mahkemesince verilen kaldırma kararı uyarınca,görev uyuşmazlığının giderilmesi ve görevli yargı merciinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerektiği gerekçesiyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesi uyarınca adli yargı dava dosyasının istenilmesine, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.12.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

  II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Artvin İli, Merkez İlçesi, Köseler Köyünde bulunan 127 ada, 13 ve 26 parsel sayılı taşınmazlara Deriner Barajı HES İnşaatı Çevre Yolları İnşaatı kapsamında yapılan karayoluçalışmaları sonucunda ulaşım imkanı kalmamasından ötürü uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık olarak maddi tazminatın adli yargı yerindeki dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacıların Artvin İli, Merkez İlçesi, Köseler Köyünde bulunan tapunun 127 ada 13 ve 26 sayılı parselinde kayıtlı taşınmazların maliki olduğu; davalı idare tarafından yürütülen Deriner Barajı ve HES çalışmaları kapsamında Deriner Barajı’nın 24/02/2012 tarihinden itibaren su tutmaya başladığı; davacının baraj projesine bağlı yol çalışmaları nedeniyle taşınmazına ulaşım imkanının kalmadığı ve üretim yapılamadığından bahisle,kamulaştırılması talebiyle davalı idareye müracaat ettiği, ancak talebine olumlu yanıt verilmediği; bunun üzerine davacı tarafından taşınmazda meydana geldiği ileri sürülen zararlara karşılık olarak maddi tazminatın Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

Olayda, davacılarınArtvin İli, Merkez İlçesi, Köseler Köyünde bulunan tapunun 127 ada, 13 ve 26 sayılı parsellerinde kayıtlı taşınmazların maliki olduğu; kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davacıya ait taşınmazda meydana gelen zararıntazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, ilk olarak adli yargı yerinde açılmış olan davada, yapılan keşif sonucu, Teknik Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davacının taşınmazına fiilen el atıldığına ilişkin bir ibareye yer verilmediği; yine Ziraat Mühendislerince hazırlanan bilirkişi raporunda "davalı idarenin yapmış olduğu faaliyetten dolayı dava konusu taşımaza fiili olarak el atılmamış ve önceki hallerinin bozulmamış olduğu" yönünde ibarelere yer verildiği; ayrıca idare mahkemesinde açılan davada, mahkemece yapılan keşif sonucu beş tane bilirkişi tarafından hazırlanan tarihli raporda da dava konusu taşınmaza davalı idare tarafından fiilen el atılmadığının ifade edildiği görülmüştür.

Bu durumda davacının iddiaları ve dosyada bulunan bilirkişi raporları dikkate alınarak, davanın, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden veya eylemsizliğinden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açıldığının kabulü gerekir.

Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

 

 

Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Rize İdare Mahkemesinin 9.8.2019 gün ve E:2019/471 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Rize İdare Mahkemesinin 9.8.2019 gün ve E:2019/471 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 23.12.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                    BOZERAKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                            Üye                                Üye                              Üye                  

                                          Aydemir                       Nurdane                         Ahmet

                              TUNÇ                          TOPUZ                       ARSLAN