Ceza Bölümü         2011/30 E.  ,  2011/30 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

           Davacı           : K.H.

            Yakınan        : H.B.

            Sanık             : S.B.

 O L A Y          : Osmancık İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde görevli sanık J. Er S.B.’in, 27.8.2005 günü, saat 15.30 sıralarında 225464 seri numaralı Kaleşnikof Piyade Tüfeğini dolduruş yaparak karakolun nizamiyesine doğru gittiği, burada silahlı nöbetçi olan yakınan J. Er H.B.’ya “kapıyı aç” diye bağırdığı, yakınanın kapıyı açmaması üzerine elindeki silahı yakınana doğrultarak “kapıyı aç” diye tekrar bağırması üzerine nöbetçinin nizamiye kapısını açtığı, sanığın kapıdan çıkarak dışarıda bekleyen ve eşi olduğunu iddia ettiği kadının yanına giderek elinde bulunan silahın namlusunu kadının başına dayadığı, bunun üzerine yaptığının yanlış olduğunu, silahını bırakması gerektiğini söyleyen  Karakol Komutanı J. Kd. Üçvş. B.T.’a, havaya bir el ateş ederek “yaklaşmayın karımı da öldürürüm, size de sıkarım” dediği ve yanındaki kadınla birlikte olay yerinden uzaklaşarak dağlık ormanlık alan istikametine doğru gittiği, 28.8.2005 günü saat 07.00 sıralarında arama faaliyeti yapan jandarma ekibi tarafından bulunduğunda havaya doğru sekiz el ateş ettiği, daha sonra ikna edilerek teslim olduğu, böylece, sanığın yakınan H.B.’ya karşı silahla tehdit, B.T.’a karşı üstü tehdit, havaya doğru toplam dokuz el ateş etmek suretiyle askeri eşyayı kasten tahrip etmek suçlarını işlediği ileri sürülerek eylemlerine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 82/2, 130/1,2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 5.10.2005 gün ve E:2005/1523, K:2005/533 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. 

Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Mahkemesi, sanığa yüklenen üstü tehdit ve askeri eşyayı kasten tahrip etmek suçlarına konu eylemlerin Askeri Ceza Kanunu’nun 90. maddesinde düzenlenen “mukavemet” suçunu oluşturacağını açıklayarak, sanığın silahla tehdit ve mukavemet suçları nedeniyle cezalandırılmasına karar vermiş, kararın temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 4. Dairesi’nce, üste mukavemet suçu nedeniyle verilen mahkumiyet hükmünün onanmasına, silahla tehdit suçundan kurulan hükmün ise göreve yönelik eksik soruşturma yönünden bozulmasına karar verilmiştir.           

            JANDARMA  GENEL  KOMUTANLIĞI  ASKERİ  MAHKEMESİ:  17.3.2010  gün   ve  E:2010/434, K:2010/179 sayıyla, bozma ilamında belirtilen soruşturmayı tamamlayarak sanığın yargılama aşamasında terhis edildiğini saptadıktan sonra, sanığa yüklenen eylemin askeri suç olmaması nedeniyle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Osmancık Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. 

OSMANCIK ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 12.4.2011 gün ve E:2011/97, K:2011/86 sayıyla, iddianamede anlatılan eylemlerin, görevi yaptırmamak için direnme, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, silahla tehdit ve Askeri Ceza Kanunu’nun 68. maddesinde düzenlenen suçları oluşturduğu ve suçların bağlantılı olduğunu açıklayarak, yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle yasa yolu açık olmak üzere görevsizlik kararı vermiş, kararın itiraz edilmeden kesinleştiği belirtilerek, dava dosyası Mahkememize gönderilmiştir. 

Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 3.10.2011 gün ve E:2011/23, K:2011/22 sayılı karar ile adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden dava dosyası Mahkememize gönderildiğinden, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilip dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, dosyadaki eksiklik giderilip, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleştirilerek dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir. 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ahmet DURU, Ahmet KARADAVUT, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ, Haluk ZEYBEL’in katılımlarıyla yapılan 19.12.2011 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelen-mesine oybirliği ile karar verildi.

 II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’nın adli yargı,  Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı İ. Bahadır ÜSTÜNEL’in davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ 

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. 

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

            c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.       

Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez.  Ancak  suçun  askeri  bir  suç  olmaması  askeri  bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. 

Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. 

Olumsuz görev uyuşmazlığına konu “silahla tehdit” suçu nedeniyle açılan kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, sanığa yüklenen eylemlerin Askeri Ceza Kanunu’nun “mehil içinde yakalananların cezası” başlığı altında düzenlenen 68. maddesinde yer alan suçla bağlantılı olduğu, bu nedenle askeri suçla bağlı bulunan atılı suçlardan sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, sanık hakkında Askeri Ceza Kanunu’nun 68. maddesinde düzenlenen suç nedeniyle açılmış bir kamu davasının bulunmadığı, sanığa yüklenen havaya ateş etmek suretiyle askeri eşyayı tahrip etmek ve J. Kd. Üçvş. B.T.’a karşı üstü tehdit suçlarına konu eylemleri nedeniyle sanığın Askeri Ceza Kanunu’nun 90. maddesinde düzenlenen “mukavemet” suçu nedeniyle cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, böylece sanık hakkında silahla tehdit suçu nedeniyle açılan kamu davasının olumsuz görev uyuşmazlığına konu olduğu, Askeri Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde belirtilen amire karşı suçlar kapsamında tehdit suçunun yer almadığı bu suçun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlendiği, bu nedenle yüklenen eylemin “askeri suç” olmadığı açıktır. 

Öte yandan, sanığın yargılama aşamasında terhis edildiği dosya içinde bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 

353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanığa yüklenen eylemin askeri suç olmadığı anlaşıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Osmancık Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Osmancık Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12.4.2011 gün ve E:2011/97, K:2011/86 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 19.12.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.