Hukuk Bölümü 1999/35 E., 1999/32 K.

  • 486 S. UMURU BELEDİYEYE MÜTEALLİK AHKAMI CEZAİYE HAKKI... [ Madde 5 ]
  • 486 S. UMURU BELEDİYEYE MÜTEALLİK AHKAMI CEZAİYE HAKKI... [ Madde 6 ]
  • 1608 S. UMURU BELEDİYEYE MÜTEALLİK AHKAMI CEZAİYE HAKKI... [ Madde 5 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 19 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 4077 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 12 ]
  • 4077 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 26 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Zabıta ekibince yapılan denetimde, kamuya ait tretuvarı işgal etmek suretiyle Belediye Zabıta Yönetmeliği'nin 3/n. maddesine aykırı olarak faaliyette bulunulduğunun saptandığı nedeniyle, Belediye Encümenince, 14.12.1998 gün ve 1053 sayı ile, 1580 ve 1608 sayılı Yasalara muhalefet ettiği gerekçesiyle, işyeri sahibine 618,000.- TL. para cezası verilmesine ve işyerinin 3 gün süre ile kapatılmasına karar verilmiştir.

    Davacı Şirket, sözkonusu ceza kararının iptali istemiyle 30.12.1998 gününde idari yargı yerine dava açmıştır.

    İSTANBUL 3. İDARE MAHKEMESİ; 7.1.1999 gün ve E: 1998/1485, K: 1999/32 sayı ile, 1608 sayılı Yasa'da, bu Yasa uyarınca verilen elli liraya kadar hafif para cezası ile 3 günden 15 güne kadar ticaret ve sanat icrasından men cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine itiraz edilebileceğinin kurala bağlanmış olması karşısında, davacı hakkında 1608 sayılı Yasa hükümlerine göre para cezası alınması ve işyerinin 3 gün süre kapatılması yolunda verilen ceza kararına karşı açılan davanın görüm ve çözümü görevinin adli yargıya ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Bunun üzerine davacı Şirket vekilince, idari yargı dosyasının getirtilmesi ve bu dosyada mevcut itirazlarının incelenerek talepleri yönünde karar verilmesi istemiyle 9.3.1999 gününde adli yargı yerine başvuruda bulunulmuştur.

    ŞİŞLİ 2. SULH CEZA MAHKEMESİ'nce; 21.5.1999 gün ve E: 1999/302, K: 1999/647 sayı ile, itiraz eden tarafından Mahkemelerine verilen 9.3.1999 günlü dilekçenin itiraz dilekçesi olduğu kabul edilmek suretiyle yapılan inceleme sonunda, itiraz edenin tretuvarı işgal etmesinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 12. maddesine aykırılık oluşturması nedeniyle, itiraza konu Encümen kararının idari nitelik taşıdığı ve aynı Yasa'nın 26. maddesi hükmü nazara alındığında, itirazı inceleme merciinin idare mahkemesi olduğu gerekçesiyle,

    1- Mahkemelerinin görevsizliğine, 2- Dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 3- Ancak, Mahkemeleri ile İstanbul 3. İdare Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı doğduğundan, itirazı incelemeye hangi mahkemenin görevli bulunduğu konusunda karar verilmesi için dosyanın, Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmiş; bu karar gereğince, adli ve idari yargı dosyaları, Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Dr. Erol ALPAR ve Ertuğrul TAKA'nın katılımlarıyla yapılan 15/11/1999 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK'ün davanın çözümünün adli yargının görevine girdiği yolundaki yazılı açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    A- USULE İLİŞKİN İNCELEME

    2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 27. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

    Olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmektedir.

    1- 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde yer alan, "Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

    Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir." hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

    2- 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesindeki "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

    Yasakoyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurma olanağını tanımıştır.

    Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re'sen Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

    Bu haliyle, hernekadar başvuru 2247 sayılı Yasa'da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nce re'sen yapılan bu başvurunun 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile, Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kuruluş amacına uygun düşecektir.

    B- ESASIN İNCELENMESİ Dava, Belediye Zabıta Talimatnamesi'ne aykırı faaliyette bulunulduğu nedeniyle, 1608 sayılı Yasa'ya göre işyeri kapatma ve para cezası verilmesine ilişkin Encümen kararının kaldırılması isteminden ibarettir.

    Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 (1924) Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil 15.5.1930 tarih ve 1608 sayılı Kanun'un, 3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanun'la değişik 1. maddesi "Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara elli liraya kadar (12.6.1979 tarih ve 2248 sayılı Yasa'nın 23. maddesi ile 20 katına çıkarılmıştır.) hafif para cezası tertibine üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men'e ve Türk Ceza Kanununun 536, 538, 557, 559 ve 577. maddeleriyle 553. maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri salahiyettardır. Şubelere ayrılan belediyelerde bu cezaları encümen namına ve yerine şube müdürleri tayin ederler." hükmünü taşımaktadır.

    Aynı Yasa'nın, 5.7.1934 tarih ve 2575 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesinin birinci fıkrasında "Ceza kararlarına tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir. "6. maddesinde de" İtiraz üzerine tetkikat evrak üstünde yapılır,",..." itirazlar varit ise hakim ceza kararını iptal ve para cezası alınmış ise belediyenin geri vermesine hükmeder. İtiraz varit görülmezse karar tasdik olunur. İtirazın otuz gün içinde neticelendirilmesi mecburidir. Hakim izahat almak üzere lüzum görürse muterizi veya vekilini celbederek dinleyebilir ..." hükümlerine yer verilmekte ve 7. madde ile, yazılı emir ile bozma yolu saklı kalmak kaydıyla, itiraz sonucunda hakim tarafından verilecek kararların kesin olduğuna ve temyiz edilemeyeceğine işaret edilmektedir.

    Anılan Yasa ile, belediyeyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin emrettiği fiilleri yapmayanlara veya yasakladığı fiilleri işleyenlere 1. maddede yazılı diğer cezaların yanısıra üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men cezası verilmesi konusunda belediye encümeni yetkili kılınmış ve bu cezalara itiraz edilmesi üzerine uygulanacak usul ve esaslar özel olarak düzenlenmiş olup, uyuşmazlığa konu edilen davada görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için sözkonusu itiraz müessesesinin incelenmesi gerekli bulunmaktadır.

    1924 tarih ve 486 sayılı Yasa'da, belediye cezalarına karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı kabul edilmiş iken, bu Yasa'nın 6. ve 7. maddelerini tadil eden 1927 tarih ve 959 sayılı Yasa bu cezalara idare heyetleri önünde itiraz edilebilmesine olanak tanımış ise de, yasakoyucu tarafından, idare heyetlerinin kuruluş, nitelik ve görevleri itibariyle uygun görülmeyen bu uygulamadan vazgeçilerek, 1930 tarih ve 1608 sayılı Yasa ile, konuya daha uygun bir çözüm şekli getirmek amacıyla, itirazların öncelikle bir "mahsus hakim" tarafından, bulunmayan yerlerde ise, sulh hakimi tarafından incelenebilmesini olanaklı kılan bir düzenlemeye gidilmiştir.

    Nitekim, 1608 sayılı Yasa'nın 30.3.1930 tarihli Adliye Encümeni Mazbatasında, Yasa'nın bu yönüyle "ceza tertibi dolayısıyla herhangi bir haksızlık ve mağduriyete uğradıklarını iddia edenlerin itirazlarına en seri bir surette ve tam bir itminan verecek merciler tarafından tetkikine imkan vermeyi temine matuf" olduğu ifade edildikten sonra... "5. ve 6. maddelerde itiraz mercii olarak, belediye işleri çok olan yerlerde mahsus hakim ihdas olunarak o hakimler ve olmayan yerlerde sulh hakimleri salahiyetli addolunmuş ve bu suretle de itirazların bir hakim huzurunda tetkiki suretiyle tatminkar bir usul kabul olunmuştur." denilmektedir.

    Bu açıklamalara göre, Yasa'da sözü edilen "mahsus hakim" ibaresinden, sadece belediye işleriyle ilgili cezalara yapılan itirazları çözümlemekle görevli olacak özel hakimlerin amaçlandığı anlaşılmakta olup, şifahi itirazları da kabul ederek inceleyebileceği ve gerektiğinde itiraz edeni çağırıp dinleyebileceği belirtilen mahsus hakimin, yazılı yargılama usulünü uygulayan idare mahkemesi olarak anlaşılmasına olanak bulunmamaktadır. Öte yandan, Yasa'da, mahsus hakimin bulunmadığı yerlerde sulh hakimliğine başvurulacağına işaret edilmiş olması karşısında, bu tür cezalara karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği açıktır.

    Belirtilen nedenlerle, 1608 sayılı Yasa'ya göre belediye encümenince verilen işyeri kapatma ve para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Şişli 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 21.5.1999 günlü E: 1999/302, K: 1999/647 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 15.11.1999 gününde kesin olarak OYBİRLİĞİ ile karar verildi.