Hukuk Bölümü         2013/85 E.  ,  2013/504 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : S.Ö.

 Vekili      : Av. H.S., Av. Ö.Ş.

Davalı      : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekilleri  : Av. Y.B.A.

 O L A Y  : Davacı vekili, fazlaya ilişkin her türlü haklarının saklı kalması kaydıyla; müvekkilinin 2981 sayılı İmar Affı Yasası gereğince, tapu tahsisi ile hak sahibi olduğu Ankara İli, Çankaya İlçesi, Dikmen Mevkiinde ve “Yukarı Dikmen Mahallesi 26.Sok. No.28” adresinde bulunan “konut” kullanımlı yapı ve ağaçlarına kamulaştırmasız el atılarak yıkılması/kesilmesi nedeniyle 10.000,00 TL yapı ve ağaç bedelinin faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle 15.2.2010 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 16.Asliye Hukuk Mahkemesi, E:2010/76 sayılı, 1.6.2010 tarihli Tensip Tutanağı ile yargılamanın 30.3.2010 gününe bırakılmasına karar vermiş; davalı vekili 5.3.2010 tarihinde kayda giren birinci cevap dilekçesinde ve 30.3.2010 tarihinde yapılan 1.oturumda  yargı yoluna ilişkin her hangi bir itirazda bulunmamış; 2.oturum 27.5.2010 tarihinde yapılmış; davalı vekili, 3.oturumun yapıldığı 15.7.2010 tarihinden önce,  13.7.2010 tarihinde kayda giren dilekçesinde, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu ve davanın görev yönünden reddinin gerektiğini ileri sürmüştür. 26.10.2010 tarihinde yapılan 4.oturumda da görev itirazında bulunulduğu hususu tekrar edilmiştir.

Ankara 16.Asliye Hukuk Mahkemesi:26.10.2010 gün ve E:2010/76, K:2010/372 sayı ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı idarenin 5393 sayılı Yasanın 73.maddesinde yer alan düzenleme gereğince hazırladığı Dikmen Vadisi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi ile ilgili olarak uygulama imar planı ve nazım imar planı ve revizyonunun kabulüne ilişkin Büyükşehir Meclis kararları ile, anılan proje alanı kararlarının Ankara 13.İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine, davalı idarenin yetkili organının söz konusu proje kapsamında taahhüt edilen işlemlerin iptaline karar verilmesi nedeniyle uğranılan zarardan kaynaklandığını, söz konusu zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanunun 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği, davaya bakmakla Mahkemelerinin görevli olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle; Davanın görev yönünden REDDİNE karar vermiş;  hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 5.Hukuk Dairesi:26.3.2012 gün ve E:2011/21466, K:2012/5719 sayı ile, dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu edilen yapı ve muhdesatın Dikmen Vadisi 4. ve 5. Etap Kentsel Dönüşüm ve Gelişim proje alanında kalması nedeniyle davacı ile davalı idare arasında imzalanan 25.09.2006 tarihli tapu tahsis belgesi tesis sözleşmesi gereğince, davalı idareye teslim edilip, yıkımın gerçekleştiği ancak; Dikmen Vadisi 4. ve 5. etaba ilişkin Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje alanına ilişkin imar planlarının idare mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine, davalı idare tarafından tapu tahsis belgeli tesis sözleşmesinin de tek taraflı olarak feshedildiği ve bu nedenle davacıya ait yapı ve muhdesatın davalı idare tarafından yıkılmasına ilişkin işlemin hukuki dayanağının ortadan kalktığının anlaşıldığı;  bu durumda; talep davalı idarenin kamulaştırmasız el koymasından kaynaklandığından 16.05.1956 gün ve 1-6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davaya bakmaya adli yargının görevli olduğu gözetilerek işin esasına girilerek, karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle; davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA karar vermiştir.

ANKARA 16.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:11.9.2012 gün ve E:2012/343 sayı ile, önceki kararın Yargıtay 5. H.D.’nce bozulması nedeniyle dosyanın yeni esas numarası ile Mahkemeye intikal ettiği belirtildikten sonra; usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay 5.H.D.nin 2011/21466 esas, 2012/5719 karar sayılı 26.3.2012 günlü bozma ilamına uyulmasına karar vermiştir.

Davalı İdare vekilince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle 12.9.2012 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe ve dava dosyasının onaylı örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 03.07.2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 5998 sayılı Kanunla değişik 73'üncü maddesinin; birinci fıkrasının birinci tümcesinde, "Belediye, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir." denilmiş; dördüncü fıkrasında, "Büyükşehir belediyeleri tarafından yapılacak kentsel dönüşüm ve gelişim projelerine ilişkin her ölçekteki imar planı, parselasyon planı, bina inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni ve benzeri tüm imar işlemleri ve 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı imar Kanununda belediyelere verilen yetkileri kullanmaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir." kuralı yer almış; beşinci fıkrasının birinci tümcesinde, "Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır." denildikten sonra, yedinci fıkrasında, "Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarındaki gayrimenkul sahipleri ve 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı işlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanuna istinaden, hak sahibi olmuş kimselerle anlaşmaları halinde kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanında hakları verilir. 2981 sayılı Kanun kapsamına girmeyen gecekondu sahiplerine enkaz ve ağaç bedelleri verilir veya belediye imkanları ölçüsünde kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı dışında arsa veya konut satışı yapılabilir. Bu kapsamda bulunanlara Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile işbirliği yapılmak suretiyle konut satışı da yapılabilir. Enkaz ve ağaç bedelleri arsa veya konut bedellerinden mahsup edilir." hükümlerine yer verilmiş olduğu; dosyanın incelenmesinden; Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 17.02.2006 tarih ve 483 sayılı kararı ile belirlenen Dikmen 4'üncü ve 5'inci Etap Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi uzlaşma ve kamulaştırma esasları kapsamında,400 m2tapu tahsis belgeli gecekondusuna karşılık konut sözleşmesi imzalayan davacının, proje iptali nedeniyle davalı Belediyenin akdettiği sözleşmeden döndüğünü öne sürerek, yapısının yıktırılması; ağaçlarının sökülmesi nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, yapı, ağaçlar ve enkaz bedelinin ve diğer zararlarının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davayı açtığının anlaşıldığı; idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi, bakım ve onarımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerlerinin görevli bulunduğu;  Anayasanın 125'inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; davalı Belediyece, yasa ile verilen görevini yerine getirmek üzere uygulamaya koyduğu Kentsel Dönüşüm Projesinin, buna karşı açılan davada İdare Mahkemesince iptaline karar verilmiş olması nedeniyle yürütülemediği ve Meclis kararı ile uygulamadan kaldırıldığı savunulduğuna göre, idarece kamu gücüne dayanılarak, re'sen ve tek yanlı şekilde tesis edilen işlemlerden doğan zararın tazminine ilişkin bulunan ve davacının haklarını ihlal eden idari işlem dolayısıyla, 2577 sayılı Yasa'nın 12’inci maddesi uyarınca doğrudan doğruya açtığı tam yargı davasının, idare hukuku ilkelerine göre görüm ve çözümünün idari Yargı'nın görev alanına girdiği gerekçesiyle;  2247 Sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 8.4.2013 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinde, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başkanunsözcüsü, askeri ceza yargısı yararına ileri sürülmüş ise Askeri Yargıtay Başsavcısı, Askeri İdari Yargı yararına ileri sürülmüş ise bu mahkemenin Başkanunsözcüsüdür.

Görev itirazının reddine ilişkin karara karşı itiraz yolunun açık bulunduğu ceza davalarında ret kararı kesinleşmeden uyuşmazlık çıkarma istenemez” denilmiş; 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

                Olayda, Ankara 16.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne görülen davada, davalı Belediye Başkanlığı’nca, gerek 5.3.2010 tarihinde kayda giren birinci cevap dilekçesinde gerekse de 30.3.2010 tarihinde yapılan birinci oturumda görev itirazında bulunulmadığı ancak,  3.oturumdan önce,  13.7.2010 tarihinde kayda giren dilekçesinde,  davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır.

Bu durumda; davalı İdare vekili tarafından, Ankara 16.Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davada, (en geç)birinci oturumdan sonra yapılan görev itirazının süresinde olduğunun kabulü mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 SONUÇ  : 2247 sayılı Yasa’nın 10.maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 8.4.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.