T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          ESAS    NO  : 2019 / 308

          KARAR NO : 2019 / 267

          KARAR TR  : 29.4.2019

ÖZET : Halk Eğitim Merkezi bünyesinde usta öğretici olarak görev yaparken emekli olan davacı tarafından, çalıştığı günler karşılığı kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : N. A.

Vekili           : Av. F.Y.

Davalı          : Milli Eğitim Bakanlığı

 

O L A Y  : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Ödemiş Halk Eğitim Merkezinde 1988-2011 tarihleri arasında hizmet akdi ile Usta Öğretici/Ücretli Öğretmen olarak çalıştığı sürelere ilişkin olarak fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL  kıdem tazminatının emeklilik tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 1.İDARE MAHKEMESİ: 28.8.2018 gün ve E:2018/1080, K:2018/1289 sayı ile, “(…)31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan ve davacının işe başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan mülga 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Kanun'un “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiştir. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 3. maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayıl İş Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan “İş Sözleşmesi Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) , işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

A) (Mülga: 18/10/2012- 6356/81 md.)

B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-63:2/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.'''’ denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının Ödemiş Kaymakamlığı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nde 14076691 sigorta sicil no'su ile 1988 tarihinden emekli olduğu 01.11.2011 tarihine kadar usta öğretici olarak çalıştığı, emeklilik sonrası davalı idareye 1475 sayılı Kanun uyarınca kıdem tazminatı ödenmesi istemiyle başvurduğu, bu talebinin Ödemiş Kaymakamlığı'nın 12.06.2018 tarih ve E.11535589 sayılı işlemle reddi üzerine, 15.000,00 TL kıdem tazminatının ödenmesine karar verilmesi istemiyle Mahkememizde görülmekte olan iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, 506 sayılı Kanun yürürlükte iken mülki idare amirinin onayı ile göreve başlatılan davacı ile idare arasındaki ilişkinin bir hizmet ilişkisi olduğu, talep edilen kıdem tazminatının İş Kanunu'ndan kaynaklandığı ve uyuşmazlığın adli yargı yerinde özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin 28.05.2018 tarihli, E.2018/328, K.2018/345 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ÖDEMİŞ 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(İŞ MAHKEMESİ SIFATIYLA): 26.11.2018 gün ve E:2018/1041, K:2018/806 sayı ile, “(…)Dosya üzerinden yapılan inceme sonucunda; Mahkememizin aynı mahiyetteki başka bir davasında verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nin 13/04/2018 tarih ve 2017/2306 Esas, 2018/591 Karar sayılı ilamının verilerek, iş bu davaların idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahsedilerek kaldırma kararı verildiği, anılan ilamın bu dava için de emsal teşkil ettiği anlaşılmakla, davanın yargı yolu yönünden dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş, iş bu dava daha önceden idari yargıda açılıp görevsizlik kararı verildiğinden ve buna ilişkin ilam davacı tarafça dosyaya ibraz edildiğinden, karar kesinleştikten sonra iki hafta içinde talep halinde dosyanın yargı yolu hususunda karar verilmek üzere Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-HMK 114/1-b madde göndermesiyle HMK 115/2. Madde uyarınca davanın usulden REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 29.4.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen hükmün aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası temin edilmeden gönderildiği görülmekte ise de; davaya ilişkin bilgi ve belgeler ile idari yargı kararının kesinleşme durumunu da gösteren bir örneğinin dosyada yer aldığı ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından,  görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Ödemiş Halk Eğitim Merkezi bünyesinde usta öğretici olarak görev yaparken emekli olan davacı tarafından, çalıştığı günler karşılığı olan kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3.maddesinde;  kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan  Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan  “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 12.10.2017 gün ve 30221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun;

"İş mahkemelerinin kuruluşu" başlıklı 2. maddesinde,

“(1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.

(2) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.

(3) İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır." denilmiş,

"Dava şartı olarak arabuluculuk" başlıklı 3/1. maddesinde;

" (1) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır..." denilmiş,

"Görev" başlıklı 5. maddesinde;

" (1) İş mahkemeleri;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar" denilmiştir.

Aynı Kanun'un "Geçici Hükümleri" başlıklı Geçici 1. maddesinde;

"(1) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.

(2) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.

(3) Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.

(4) İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir. " hükmüne yer verilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacının Ödemiş Kaymakamlığı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nde 14076691 sigorta sicil no'su ile 1988 tarihinden, emekli olduğu 01.11.2011 tarihine kadar usta öğretici olarak çalıştığı, emeklilik sonrası davalı idareye 1475 sayılı Kanun uyarınca kıdem tazminatı ödenmesi istemiyle başvurduğu, bu talebinin Ödemiş Kaymakamlığı'nın 12.06.2018 tarih ve E.11535589 sayılı işlemle reddi üzerine, 15.000,00 TL kıdem tazminatının ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacının, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen tazminatlarının İş Kanunu’ndan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ödemiş 1.Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 26.11.2018 gün ve E:2018/1041, K:2018/806 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ödemiş 1.Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 26.11.2018 gün ve E:2018/1041, K:2018/806 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.4.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                           Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                          Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                    Aydemir                          Nurdane           

                             AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ