T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS   NO : 2018/811

            KARAR NO : 2019/49

            KARAR TR: 28.01.2019

ÖZET : Taşınmazda davacının 132,48 m²'lik hissesinden 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan düzenleme sonucunda kesinti yapılmasına rağmen daha sonra 3194 sayılı İmar Kanununun 18. Maddesine göre yapılan imar uygulamasında düzenleme ortaklık payı alınarak ikinci kez kesinti yapıldığı iddiasıyla kesinti bedelinin yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR  

 

 

 

Davacı        : M.M.E.

Vekili         : Av. T.D.

Davalı        : Kocasinan Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. T.Y.

 

O L A Y:  Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Sümer Mahallesi, 630 Ada, 22 Parselde kayıtlı taşınmazın 132,48 m²'sinin hissedarı iken, bu taşınmaz üzerinde davalı belediyece 27.6.2002 tarihinde 2981 sayılı yasa uygulaması yapılarak müvekkilinin hissesinden düzenleme ortaklık payına karşılık komşu parsel maliki lehine 13,67 m²'sinin bedeli için ipotek kurulduğunu ve müvekkilinin bu şahsa 13,67 m² borçlandırıldığını, dava konusu taşınmazdan imar uygulamaları sırasında mükerrer olarak kesilerek kamu hizmeti alanlarına terk edilen 31,18 m² arsanın kamulaştırma bedelinin belirlenmesi hükümlerine göre yapılacak değer tespiti ile tespit edilecek bu bedelin şimdilik 10.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Kocasinan Belediye Başkanlığı vekili, süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde,davanın idari yargı yerinde çözülmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunulmuştur.

KAYSERİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 22.3.2018 gün ve E:2017/650 sayı ile, davanın Kamulaştırma Kanunu kapsamında tazminat talebine ilişkin olduğu gerekçesiyle davalı Kocasinan Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Kocasinan Belediye Başkanlığı vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçe üzerine; dava dosyası Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI:

Uyuşmazlık, davacının paydaşı olduğu taşınmazda 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan kesintiden sonra 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca tesis edilen parselasyon işlemi sonucu alınan düzenleme ortaklık payı nedeniyle taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine ilişkin olup, uyuşmazlığın çözümünün idari nitelikteki imar uygulamalarının hukuki denetiminin yapılmasına bağlı olduğu; bu durumda, idarece kamu gücü kullanılarak, tek yanlı biçimde yapılan uygulamalar sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI:

Uyuşmazlığın konusu olayda, dava, aynı taşınmazdan 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca yapılan uygulama sırasında ikinci defa DOP alındığı iddiasıyla açıldığı,davaya konu olan olay incelendiğinde, idarece kamu gücü kullanılarak, re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilen uygulama işlemlerinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1.b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği; Uyuşmazlık Mahkemesinin 02/02/2009 tarihli ve E.2008/305, K.2009/24 sayılı kararında da, bu tür davaların görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğunun vurgulandığı; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/03/2018 tarihli ve 2017/650 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yönünde düşünce bildirmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 28.01.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Kocasinan Belediye Başkanlığı vekilinin, anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Sümer Mahallesi, 630 ada, 22 parsel sayılı taşınmazda davacının hissesinden 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan düzenleme sonucunda kesinti yapılmasına karşın daha sonra 3194 sayılı İmar Kanununun 18. Maddesine göre yapılan imar uygulamasında düzenleme ortaklık payı alınarak ikinci kez kesinti yapıldığı iddiasıyla 31,18 m² kesinti bedelinden şimdilik 10.000,00-TL bedelin yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

          İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

          c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmü;

Aynı Kanun'un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

 

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

Dosyanın incelenmesinden, Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Sümer Mahallesi, 630 ada, 22 parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu alanda 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan imar uygulaması sonucunda, davacının 132,48 m² payından 13,67 m²'sinin kamu kullanımına ayrıldığı ve oluşan 3283 ada, 47 parsel sayılı taşınmazın 118,81 m²'sinin davacıya tahsis edildiği, daha sonra 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca parselasyon işlemi tesis edildiği ve bu işlem nedeniyle davacının payından 31,18 m² düzenleme ortaklık payı olarak alındıktan sonra oluşan 4472 ada, 1 parsel sayılı taşınmazdan davacıya 87,63 m² pay tahsis edildiği, davacı tarafından ilk yapılan kesinti ile elde edilen alanların ikinci düzenlemede kamu hizmetine ayrılan alanları karşılamaması halinde eksik kalan kısımların kamulaştırılmasının gerektiğinden bahisle,ikinci kez kesinti yapılmış olması nedeniyle 31,18 m² kesinti bedelinin şimdilik 10.000,00-TL bedelin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, yapılan imar uygulamasıyla parselden kesilen düzenleme ortaklık payının hatalı olduğu, taşınmazdan ikinci kez düzenleme ortaklık payı kesilemeyeceği iddialarıyla açılan ve idarece kamu gücü kullanılarak, resen ve tek yanlı biçimde tesis edilen imar uygulama işlemlerinden ve bu uygulamalarla, önceleri zayiat, daha sonra düzenleme ortaklık payı olarak adlandırılan kesintilerden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Kocasinan Belediye Başkanlığı vekilinin yaptığı görev itirazının reddine ilişkin Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.3.2018 tarihli ve E:2017/650 sayılı kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Kocasinan Belediye Başkanlığı vekilinin yaptığı görev itirazının reddine ilişkin Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.3.2018 tarihli ve E:2017/650 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 28.01.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ