Hukuk Bölümü 2007/39 E., 2007/127 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 125 ]
  • 5283 S. BAZI KAMU KURUM VE KURULUŞLARINA AİT SAĞLIK BİR... [ Madde 4 ]
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 134 ]
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 56 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 10 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 12 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 13 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y: Bayındır Hayat Sigorta A.Ş.'de sağlık sigortası bulunan ve davalı kurum sigortalısı olan Yakup Akşahin, hastalığı nedeniyle önce Tarsus SSK Hastanesi'nde tedavi görmüş, ancak şikayetlerinin artması üzerine Adana Seyhan Hastanesi'nde tedavi edilmiştir.

    Davacı vekili tarafından, davalı kuruma ait hastanede doğru teşhis ve tedavi yapılmış olması durumunda bu tedavi için bir bedel ödenmeyeceği, oysa, tedavinin yanlış yapılarak hastanın özel bir hastanede tedavi altına alınmasının zorunlu olması karşısında, söz konusu ikinci tedaviye ilişkin 1.130.827.935.-TL hastane giderinin, hastanın sağlık sigortasının bulunduğu şirketleri tarafından ödenmek zorunda kalındığı belirtilerek, bu tutarın, ödeme tarihi olan 23.10.1998 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü'nden tahsili istemiyle 13.6.2000 tarihinde adli yargı yerinde dava açılmıştır.

    Davada verilen kararların iki kez Yargıtay tarafından bozulması sonrası davanın devamı sırasında 6.1.2005 gün ve 5283 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığına Devredilmesine Dair Kanun uyarınca Sosyal Sigortalar Kurumuna ait sağlık birimleri Sağlık Bakanlığı'na devredilmiştir.

    Davanın görüldüğü Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi, 26.9.2006 günlü celsede, davaya davalı sıfatıyla katılan SSK Başkanlığı'nın 5283 sayılı Yasa gereğince davalı sıfatının kaldırılmasına, Sağlık Bakanlığı'nın davaya davalı sıfatı ile katılmasına karar vermiştir.

    Savunma veren Sağlık Bakanlığı vekili, tazminat istemine konu olayın, kamu hizmetinin görüldüğü bir sırada meydana geldiğinin ve hizmet ile ilgili bulunduğunun tartışmasız olduğunu, idarenin veya ajanlarının hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı idareye karşı idari yargıda tam yargı davası açılması gerektiğini ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

    ANKARA 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 5.12.2006 gün ve E:2006/171 sayı ile, davalı Sağlık Bakanlığı görev itirazında bulunmuş ise de; davanın sağlık sigorta poliçesine dayalı rucuen tazminat istemi olduğundan, davalı vekilinin yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

    Davalı idare vekilinin, davacı vekilinin davalarını hizmet kusuruna dayandırdığını, idarenin hizmet kusuru yada objektif sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olup olmadığının yargısal denetiminin, idari eylemlerden doğan zararların giderilmesi için açılacak bir tam yargı davası kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemli 7.12.2006 günlü dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

    DANIŞTAY BAŞSAVCISI ; Davacı şirketin sigortalısının tedavi masrafını ödemesi nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararın reeskont faiziyle birlikte tazmini istemiyle Sağlık Bakanlığı aleyhine Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/171 Esas sayısında görülen davada, Sağlık Bakanlığı'nca davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının istenildiği, Anayasa'nın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde belirtilen idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 134. maddesinde, bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği belirtilmiş olup, aynı Yasanın 1. maddesinde sözü edilen, iş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm hallerinde ödenecek sigorta yardımları konusunda sigortalı kişi ile idare veya Sosyal Sigortalar Kurumu arasında çıkacak uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görülmesi gerektiği, ancak, Anayasa'nın, herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla görevli Devletin, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak yerine getireceği yolundaki 56. maddesi hükmü dikkate alındığında, sözü edilen kuruma ait hastahanelerde verilen sağlık hizmetinin, kamu hizmeti olarak yürütüldüğü kuşkusuz olup, bu hizmetlerin yürütülmesi sırasında uğranılan zararların tazminine ilişkin uyuşmazlıkların çözümünün 506 sayılı Yasa'nın 134. maddesi kapsamı dışında kaldığı, dosyanın incelenmesinden, Sosyal Sigortalar Kurumu Tarsus Hastahanesi'nde yanlış teşhis ve tedavi nedeniyle hastada oluşan konuşma güçlüğü, bilinç bozukluğu, kasılma ve ağrılardan dolayı zorunlu olarak nakledildiği özel hastaneye tedavi gideri ödendiği ileri sürülerek zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmakta olup, davalı idareye bağlı hastanede sağlık hizmetinin gereği gibi yürütülmediği iddiasından kaynaklanan davada, kamu hizmeti yürüttüğü kuşkusuz olan ve olay tarihinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı bulunan hastanenin, bu hizmeti yürüttüğü sırada ilgililere verdiği zararların giderilmesinin, ancak idari yargıda açılacak tam yargı davası ile idarenin tazmin sorumluluğuna ilişkin esaslar çerçevesinde mümkün olacağı sonucuna ulaşıldığı, öte yandan, adı geçen hastane, 5283 sayılı Yasa'ya göre Sağlık Bakanlığı'na devredilmiş olup, bu Yasanın 9/c maddesi uyarınca, devredilen sağlık birimleri ile ilgili olarak, kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamu kurum ve kuruluşları leh ve aleyhine adli ve idari yargıda sağlık hizmetleri sunumundan dolayı açılmış ve açılacak davaların, Bakanlık husumetiyle yürütülmesinin gerekmesi ve bütün hak, yetki, yükümlülük, alacak ve borçlarıyla birlikte Bakanlığa geçmesi hususları da dikkate alındığında, devredilen SSK hastanelerinin hizmet kusuru iddiasına dayalı tazminat davalarının genel idari yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna varıldığı, bu durumda, SSK Genel Müdürlüğü aleyhine açılan ve daha sonra Sağlık Bakanlığı husumetiyle görülen davanın görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan idari yargıya ait bulunduğundan, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin Sağlık Bakanlığı'nın görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerektiği, bu nedenle, 2247 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

    YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI ; Davacı Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

    Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesinin 3. fıkrasına göre Yargıtay Cumhuriyet sigorta şirketi vekili tarafından dava dışı sigortalısına yanlış tedavi nedeniyle ödediği 1.130.827.935.-TL giderin ödeme tarihi olan 23.10.1998 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle tahsili istemiyle davalı SSK Genel Müdürlüğü aleyhine Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan 2006/171 Esas sayılı tazminat davasında, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2247 sayılı Kanun'un 10. maddesi gereğince Sağlık Bakanlığı aleyhine açılan dava bakımından olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı, davacı vekili, dava dışı Yakup Akşahin'in davalı Kurumun sigortalısı olduğunu, geçirmiş olduğu böbrek taşı rahatsızlığı nedeniyle 29.09.1998 tarihinde davalı Kuruma bağlı Tarsus Hastanesi'nde tedavi altına alındığını ve yapılan yanlış tedavi neticesinde özel hastaneye götürülmek zorunda kalındığını, özel hastanedeki tedavi masraflarının hastanın sağlık sigortası bulunması nedeniyle kendileri tarafından ödendiğinden sigortalıya halef olduklarını bildirerek tazminat istemiyle SSK Genel Müdürlüğü aleyhine Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne davanın açıldığı, davalı idare tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığının anlaşıldığı, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 05.12.2006 tarihli oturumda davalının görev itirazının reddedildiği, Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı, davanın, yanlış tedavi sonucu uğranılan zararın ödenmesi nedeniyle davalı Kurumdan sağlık sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkin bulunduğu, davalı vekilinin, sağlık hizmeti ile ilgili görevini yerine getirirken hizmet kusuru nedeniyle açılan davanın, idari yargı yerinde görülmesinin gerektiğini ileri sürerek görev itirazında bulunduğu, davalılardan SSK'ya ait hastane 5283 sayılı Yasa'ya göre Sağlık Bakanlığı'na devredilmiş olup, bu Yasanın 4/c maddesi uyarınca, "Devredilen sağlık birimleri ile ilgili olarak; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, Sosyal Sigortalar Kurumunun sağlık hizmeti satın almasına ilişkin sözleşmeleri hariç, kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılmış sözleşmeler, kredi anlaşmaları, yatırım projeleri ile kamu kurum ve kuruluşları leh ve aleyhine adlî ve idarî yargıda sağlık hizmeti sunumundan, iyileştirici tıbbî malzeme alımından dolayı ve sağlık hizmeti sunan personelle ilgili açılmış ve açılacak davalar ile icra takipleri Bakanlık husumetiyle yürütülür, bütün hak, yetki, yükümlülük, alacak ve borçlarıyla birlikte Bakanlığa geçer" denilmekte olduğundan, devredilen SSK hastanelerinin hizmet kusuruna dayalı tazminat davalarının genel idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, buna göre ve zararın kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında doğması nedeniyle idarenin hizmet kusuruna dayanılmış olması karşısında, kamu hizmeti yürüten davalının bu hizmeti yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirdiği, bu hususların saptanmasının ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa'nın 2/1-b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli bulunduğu, bu nedenle, Danıştay Başsavcısı'nın başvurusunun kabulü ile Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin davalı Sağlık Bakanlığı'nın görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Z. Nurhan YÜCEL, Esen EROL, Levent ÖZÇELİK ve Celal IŞIKLAR'ın katılımlarıyla yapılan 02.07.2007 günlü toplantısında;

    I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin, anılan Yasanın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine, Danıştay Başsavcısı'nca 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

    II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dava, davalı kuruma ait hastanede doğru teşhis ve tedavinin yapılmamış olması nedeniyle kurum sigortalısı hastanın özel bir hastanede tedavisine devam edilmek zorunda kalınması nedeniyle bu hastaneye yapılan ödemenin sigorta şirketince kurumdan tahsili isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

    19/1/2005 gün ve 25705(Mük.) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5283 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığına Devredilmesine Dair Kanun'un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık birimlerinin Sağlık Bakanlığına devredilmesiyle ilgili usûl ve esasları belirlemek olduğu, 4. maddesinin (c) fıkrasında, devredilen sağlık birimleri ile ilgili olarak; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, Sosyal Sigortalar Kurumunun sağlık hizmeti satın almasına ilişkin sözleşmeleri hariç, kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılmış sözleşmeler, kredi anlaşmaları, yatırım projeleri ile kamu kurum ve kuruluşları leh ve aleyhine adlî ve idarî yargıda sağlık hizmeti sunumundan, iyileştirici tıbbî malzeme alımından dolayı ve sağlık hizmeti sunan personelle ilgili açılmış ve açılacak davalar ile icra takiplerinin, Bakanlık husumetiyle yürütüleceği, bütün hak, yetki, yükümlülük, alacak ve borçlarıyla birlikte Bakanlığa geçeceği, 10 maddesinde ise, bu Kanunun 4 üncü maddesinin (b) ve (g) bendi, 5 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 6 ncı maddesinin yayımı tarihinde, diğer hükümlerinin yayımını takip eden günden bir ay sonra yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

    Olayda, davacı vekilince, uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü'ne karşı açılan davada, 5283 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesi nedeniyle Sosyal Sigortalar Kurumu yerine davaya taraf olan Sağlık Bakanlığı'nın, davanın görüm ve çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki görev itirazı, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce reddedilmiştir.

    Tarsus SSK Hastanesi, olayın olduğu tarihte Sosyal Sigortalar Kurumu'na bağlıyken, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde davanın görülmesi sırasında 5283 sayılı Yasa uyarınca Sağlık Bakanlığı'na devredilmiştir.

    Dava dilekçesinin incelenmesinden, davacı vekilince, uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davanın, zararın hizmetin kuruluşu ve işleyişindeki aksaklıklardan doğduğu ve bu nedenle idarenin hizmet kusuru esasına göre sorumlu olduğu nedenine dayanılarak açıldığı anlaşılmaktadır.

    Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

    Buna göre, kamu hizmeti yürüten davalı idareye bağlı hastanede hizmetin iyi işlememesi nedeniyle hastanın t,edavisinin özel hastanede sürdürülmesi sonucu bu hastaneye yapılan ödemenin tazmini istemiyle açılan dava, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa'nın 2/1-b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.

    Diğer yandan, davacı sigorta şirketi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1301. maddesinde yer alan "Sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin vaki zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder" hükmü uyarınca sigorta ettirenin kanuni halefi (yasal ardılı) olduğundan, incelenen uyuşmazlığın konusunu oluşturan dava tipik bir tam yargı davasıdır.

    Bu nedenle, uyuşmazlığın, adli yargı yerinde aleyhine açılan tazminat davasını kaybedenler tarafından, hissesinden fazla ödediği miktardan sorumlu bulunan idare aleyhine açılan ve bir borçlar hukuku müessesesi olan "rücuen alacak" davası kapsamında olmadığı açıktır.

    Açıklanan nedenlerle, davalı kuruma ait hastanede doğru teşhis ve tedavinin yapılmamış olması nedeniyle kurum sigortalısı hastanın özel bir hastanede tedavisine devam edilmek zorunda kalındığını ileri sürerek bu hastaneye ödeme yapan sigorta şirketi tarafından, ödenen tutarın, hizmet kusuru esasına dayanılarak davalı idarece giderilmesi istemiyle açılan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli olduğundan, Danıştay Başsavcısı'nın başvurusunun kabulü ile Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin davalı idare vekilinin görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmiştir.

    SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı'nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 5.12.2006 gün ve E:2006/171 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 02.07.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.