T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 226

            KARAR NO : 2016 / 320

            KARAR TR   : 6.6.2016

 

ÖZET : 657 sayılı Yasaya tabi devlet memuru olarak çalışmakta iken 07.12.2000 tarihinde kılık kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesi ile memuriyetten çıkartıldıktan sonra 22.06.2006 tarihli ve 5525 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun uyarınca 12.10.2006 yılında memurluk görevine iade edilen ve boşta geçen süreleri için hizmet borçlanması yaparak karşılığında 25.804 TL ödeme yapan davacı tarafından, 5510 sayılı Kanunun geçici 44. maddesi uyarınca emeklilik keseneği kurum karşılığı olarak ödemiş olduğu 25.804 TL’nin iadesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile ödediği 25.804 TL nin taksit ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

Davacı            : N.Y.

Vekili              : Av.S.H.

Davalı             : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili              : Av.Ö.İ.D.  

 

   O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;  davacının 657 sayılı Yasaya tabi devlet  memuru olarak çalışmakta iken, 07.12.2000 tarihinde memuriyet ile ilişiğinin kesildiğini, daha sonra 5525 sayılı Kanun kapsamında  12.10.2006 tarihinde tekrar memuriyete döndüğünü ve halen Keçiören İlçe Müftülüğü'nde görev yaptığını; davacının, 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Yasanın 68. Maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 4. Maddenin son fıkrası uyarınca ilişiğinin kesildiği 07.12.2000 tarihi ile yeniden göreve başladığı 12.10.2006 tarihleri arasındaki döneme ilişkin  keseneklerini ödemek istediğini, davalı kurum tarafından verilen 25.05.2009 tarih ve B. 13.2.SGK.0.10.03.20/67.356.062 sayılı cevapta, 25.804 TL'nin 2 yıl içinde eşit taksitlerle veya defaten yatırılması ve dekontun  ibraz edilmesi gerektiğinin belirtildiğini; davacının da bu kapsamda borcu 2 yıllık süre içinde eşit taksitler halinde ödediğini ve bu ödeme nedeni ile  arada geçen sürenin emeklilik fiili hizmetine eklendiğini; sonrasında yürürlüğe giren 04.07.2012 tarih ve 6353 sayılı Yasanın 40. Maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 44. Maddesindeki düzenlemenin tanıdığı hak kapsamında, davacı tarafından yapılan bu ödemelerin devlet tarafından  üstlenildiğini ve davacının da 30.07.2012 tarihli dilekçesi ile  bu yasa hükmüne istinaden  daha önce ödemiş olduğu 25.804 TL'nin iadesini talep ettiğini ancak davalı Kurumun 20.09.2012 tarih ve B.13.2.SGK.0.10.03.20/67.356.062 sayılı yazısı  ile söz konusu talebin, ilgili kanun hükmünün geçici 4. Maddeye göre ödeme yapanlar hakkında uygulanmasının mümkün olmadığı’ şeklindeki gerekçe ile reddedildiğini, oysa söz konusu işlemin Anayasa’nın 10. Maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine, borçlandırma işlemi ile çıkarılan meblağı zamanında hukuka uygun olarak ödeyen davacının bu şekilde cezalandırılmış olduğunu  belirterek; davacının 04.07.2012 tarih ve 6353 sayılı Yasanın 40.maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 44.madde uyarınca yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin davalı kurumun 20.09.2012 tarih ve B.13.2.SGK.0.10.03.20/67.356.062 sayılı işleminin iptaline, davalı kuruma ödenen 25.804 TL nin taksit ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, aksi yönde görüş hasıl olması durumunda bu durum aynı zamanda 6353 sayılı Yasanın 40. Maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 44. Maddenin Anayasanın 10. Maddesine açıkça aykırı olduğunun tespiti anlamına geleceğinden somut norm denetimi yolunun işletilerek söz konusu hükmün iptali için konunun bekletici mesele yapılarak Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 2. İdare Mahkemesi: 30.11.2012 gün ve 2012/1701 Esas, 2012/2139 Karar sayılı kararı ile; “… Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, Emekli Sandığına tabi olarak 2000 yılında emekliye ayrılan davacı,2006 yılından itibaren tekrar Keçiören İlçe Müftülüğünde göreve başlaması nedeniyle, 5510 sayılı Kanun geçici 44. maddesi uyarınca emsal durumda olanlara sigorta primlerinin ve emekli keseneklerinin ödendiği gerekçesiyle ödemiş olduğu bu miktarların tarafına iadesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle iş bu davayı açmış ise de;davacı hakkında 5510 sayılı Kanun geçici 44. maddesinden istifade edemeyeceğine ilişkin olarak tesis edilen işlem yukarıda bahsi geçen mevzuatın uygulamasından doğduğu ve bu uyuşmazlıklarda iş mahkemesinin görev alanında bulunduğundan mahkememiz görevsizdir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 11.12.2012 tarihinde, davalıya 08.04.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, taraflarca yasal süre içerisinde başkaca bir talepte bulunulmadığından 10.05.2016 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili aynı gerekçelerle; davalı kuruma ödenen 25.804 TL nin taksit ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, aksi yönde görüş hasıl olması durumunda bu durum aynı zamanda 6353 sayılı Yasanın 40. Maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 44. Maddenin Anayasanın 10. Maddesine açıkça aykırı olduğunun tespiti anlamına geleceğinden somut norm denetimi yolunun işletilerek söz konusu hükmün iptali için konunun bekletici mesele yapılarak Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi istemi ile bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 12.İş Mahkemesi: 26.12.2013 gün ve 2012/1279 Esas, 2013/1290 Karar sayılı kararı ile; “…Davacının 657 sayılı Devlet Memurları Yasasına tabi memur statüsünde ve meslek dersleri öğretmeni olarak Bartın İmam Hatip lisesinde çalışmakta iken kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı, görev mahallinde başı kapalı olarak bulunduğu, ideolojik amaçlarla kurumun huzur, sükun ve çalışma düzenini bozduğu yolundaki müfettiş raporuna istinaden Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun kararı ile 657 sayılı yasanın 125/e maddesi uyarınca Devlet Memurluğundan çıkarılmasına karar verildiği ve onay tarihi olan 07.12.2000 tarihi itibarı ile davacının memuriyetten çıkarıldığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.

Davacı 5525 sayılı yasa uyarınca boşta geçen süre için borçlanmak istediğini, 27.03.2009 tarihli dilekçe ile davalı kurumdan talep etmiştir. Davalı kurum davacının 07.12.2000- 12.10.2006 arası süre için borçlanma tutarının 25.804,00 TL olduğunu, bu borcun tamamını 2 yıl içinde eşit taksitlerle ödemesi gerektiğini, aksi halde borçlanmanın iptal edileceğini bildirmiştir.

Davacı, davalı kurumun Ziraat Bankası Aktepe şubesindeki hesabına borçlanma tutarının bir kısmını taksitler halinde ödemiş, arta kalanını 17.05.2010 tarihinde ödeyerek toplam 25.804,00 TL ödemiştir.

5525 sayılı yasa uyarınca disiplin cezalarının affı nedeniyle davacı yeniden memuriyete atanmıştır.

5525 sayılı yasadan yararlanmak suretiyle disiplin cezası tüm sonuçları ile ortadan kaldırılıp yeniden memuriyete atanan davacının boşta geçen süreyi 5754 sayılı yasanın 68. maddesi ile 5510 sayılı yasaya eklenen 4. maddesinin öngörüldüğü esaslar dairesinden borçlanıp, borçlanma tutarını kuruma ödeyen davacı 5510 sayılı yasaya sonradan 04.07.2012 gün ve 6353 sayılı yasanın 40. maddesi ile eklenen geçici 44. maddesine istinaden yatırdığı paranın iadesini talep etmekte ise de 5510 sayılı yasaya eklenen (geçici) 44. maddede 5510 sayılı yasanın geçici 4. maddesi uyarınca borçlanma yapanların borçlanma tutarının iade edileceği yolunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Alınan 13/09/2013 tarihli bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmalarını irdeler mahiyette olmakla, dosya kapsamına ve Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına uygun bulunmakla, bilirkişinin yaptığı tespit ve değerlendirmelere aynen iştirak olunarak, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 10.Hukuk Dairesi: 07.11.2014 gün ve 2014/4044 Esas, 2014/23202 Karar sayılı kararı ile; “…5510 sayılı yasanın yürürlüğünden önce ve halen 5434 sayılı Yasaya göre iştirakçi sıfatı ile memur olarak çalışmaya devam eden davacının talebi yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (devredilen Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı)’nm tesis edeceği işlem ve muameleler “idari işlem” niteliğini korumaya devam edecek bu işlemlere yönelik ihtilaflar da önceden olduğu gibi idari yargı yeri görevli olmaya devam edeceği dikkate alınarak taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığından, sözü edilen 101. madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemesi görevli olmayıp; idari yargının görevli olduğu gözetilmeksizin hatalı değerlendirme sonucu işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.” şeklindeki gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

Ankara 12.İş Mahkemesi: Yargıtay bozma ilamına uymak suretiyle verdiği 02.04.2015 gün ve 2014/1351 Esas, 2015/246 Karar sayılı kararı ile, dava dilekçesinin görevsizlik nedeni ile reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 12.05.2015 tarihinde, davalı vekiline 13.05.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, tarafların süresi içerisinde temyiz etmemesi üzerine 22.05.2015 tarihinde kesinleşmiş ve karara bu şekilde şerh edilmiştir.  

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.6.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin idari yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 657 sayılı Yasaya tabi devlet memuru olarak çalışmakta iken 07.12.2000 tarihinde kılık kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesi ile memuriyetten çıkartıldıktan sonra 22.06.2006 tarihli ve 5525 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun uyarınca 12.10.2006 yılında memurluk görevine iade edilen ve boşta geçen süreleri için hizmet borçlanması yaparak karşılığında 25.804 TL ödeme yapan davacı tarafından, 5510 sayılı Kanunun geçici 44. maddesi uyarınca emeklilik keseneği kurum karşılığı olarak ödemiş olduğu 25.804 TL’nin iadesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 20.09.2012 tarih ve B.13.2.SGK.0.10.03.20/67.356.062 sayılı işlemin iptali ile ödediği 25.804 TL nin taksit ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle açılmıştır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının 101. maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde görüleceği;

Aynı Kanunun 104. maddesinde, “(Değişik fıkra:17.04.2008-5754 S.K./62.mad) Bu Kanunla yürürlükten kaldırılmayan hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlara yapılan atıflar ile ilgili mevzuatında emeklilik, malûllük, vazife malûllüğü ve sosyal sigorta haklarına, yardımlarına ve yükümlülüklerine, iştirakçiliğe ve sigortalılığa, dul, yetim ve hak sahipliği şartlarına, emekli ikramiyesine, ek ödemelere, sağlık hizmetleri veya tedavi bedellerinin ödenmesine ilişkin yapılan atıflar bu Kanunun ilgili maddelerine yapılmış sayılır.

27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununda kadrosuzluk tazminatının ödenmesine ilişkin T.C. Emekli Sandığına yapılmış olan atıf ile diğer kanunlarda T.C. Emekli Sandığına, Sosyal Sigortalar Kurumuna, Bağ-Kur'a yapılmış atıflar Kuruma yapılmış sayılır.’’ hükmü,

Geçici 4. maddenin 4 ve 5.fıkrasında; “ Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır. 

Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.”  hükmü,

Yine aynı Geçici Maddenin son fıkrasında;

“ Personel mevzuatına göre almış oldukları disiplin cezası sonucu 23/4/1999 tarihi ile 14/2/2005 tarihleri arasında memuriyetleri sona erenlerden, 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı Kanun uyarınca haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile ortadan kaldırılanların, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./47.mad) 30/6/2011 tarihine kadar Kuruma müracaatları halinde, görevlerinden ayrıldıkları tarih ile göreve başladıkları tarih arasındaki prim veya kesenek ödenmemiş süreleri, istekleri halinde, görevlerinden ayrıldıkları derece ve kademelerine prim veya kesenek ödenmemiş veya borçlanmak istedikleri sürenin her üç yılına bir derece ve her yılına bir kademe verilmek ve öğrenim durumları itibariyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesindeki yükselebilecekleri dereceleri geçmemek üzere tespit edilecek derece, kademe ve ek göstergeleri ile emekli keseneğine esas aylığın hesabına ait tüm unsurların toplamının müracaat tarihinde yürürlükte olan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarlar esas alınarak, yine o tarihteki kesenek ve karşılık oranları borçlandırılmak suretiyle hizmetten sayılır. Bundan doğacak borç tutarının tamamı borcun tebliğ edildiği tarihten itibaren (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./47.mad) 31/12/2014 tarihine kadar kendileri tarafından eşit taksitlerle veya defaten ödenir.” hükmü,

Geçici 44.maddesinde; (Ek madde: 04/07/2012 - 6353 S.K./40. md.)

“ 23/4/1999 ile 14/2/2005 tarihleri arasında tabi oldukları personel mevzuatına göre almış oldukları disiplin cezası sonucu memuriyetleri sona erip, 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı Kanun uyarınca haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile ortadan kaldırılanların bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren 3 ay içinde Kuruma müracaat etmeleri halinde ve yaş haddine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla; memuriyetlerinin sona erdiği tarih ile 22/6/2006 tarihi arasındaki dönem içinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak sigorta primi ödenmemiş veya emekli keseneği yatırılmamış sürelerine ilişkin kesenek ve kurum karşılığı toplamları, görevden ayrıldıkları tarihteki derece ve kademelerine hizmet olarak sayılacak sürenin her üç yılına bir derece ve her yılına bir kademe verilmek ve öğrenim durumları itibarıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesindeki yükselebilecekleri dereceleri geçmemek üzere tespit edilecek derece ve kademeleriyle başvuru tarihinde uygulanmakta olan katsayılar esas alınarak belirlenecek emekli keseneğine esas aylık tutarları üzerinden Kurum tarafından hesaplanarak halen çalıştıkları veya kamu görevlisi olarak en son çalışmış oldukları kamu idarelerine bildirilir ve söz konusu tutarlar bu idareler tarafından üç ay içerisinde Kuruma defaten ödenir.

Haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile 5525 sayılı Kanun uyarınca ortadan kaldırılmış olanlardan memuriyetten çıkarılmış oldukları kuruma yeniden atanmak üzere başvuranların,bu başvurularının ilgili kurumların kayıtlarına geçtiği tarihten başlayarak bu kurumlarda yapılan ilk atamalarının kendilerine tebliği tarihine kadar olan dönem içerisindeki uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak sigorta primi ödenmemiş veya emekli keseneği yatırılmamış süreleri hakkında ise, birinci fıkra uyarınca yapılmış olan derece yükselmesi ve kademe ilerlemeleri saklı kalmak kaydıyla, yukarıdaki fıkra hükümleri çerçevesinde işlem yapılır.Ancak, bu fıkra kapsamına girenlerden ataması bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılmış olanların bu fıkra hükümlerinden yararlanabilmesi için, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay içerisinde, bu maddenin yürürlük tarihinden önce atama talebinde bulunduğu halde atama işlemleri bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra tamamlanacakların ise, atamalarını izleyen altı ay içerisinde Kuruma başvuruda bulunmaları zorunludur.

Bu madde uyarınca ilgililer adına kesenek ve kurum karşılığı ödenmiş olması; birinci fıkrada belirtilen dönem içerisinde ödenmiş olan emeklilik veya malullük aylıkları ya da dul ve yetim aylıkları için kendilerine borç çıkarılmasını, emekli ikramiyesi farkı ve geriye dönük olarak aylık farkı ödenmesini gerektirmez.’’ hükmü yer almaktadır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararını Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli sandığı iştirakçisi olan davacının memuriyetten çıkartıldıktan sonra 22.06.2006 tarihli ve 5525 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun uyarınca 2006 yılında öğretmenlik görevine iade edilmesi üzerine boşta geçen süreleri için hizmet borçlanması yaparak karşılığında ödediği 25.804 TL nin iadesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile ödediği 25.804 TL nin taksit ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle açtığı davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yeri olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Ankara 2. İdare Mahkemesi’nce verilen 30.11.2012 gün ve 2012/1701 Esas, 2012/2139 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 2. İdare Mahkemesi’nce verilen 30.11.2012 gün ve 2012/1701 Esas, 2012/2139 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN