T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

             

            ESAS NO      : 2018 / 482

            KARAR NO  : 2018 / 571

            KARAR TR   : 22.10.2018

 

ÖZET : Davalı/borçlunun icra takibine yaptığı yetki itirazının ve borca itirazın iptaline, başlatılan icra takibinin devamına, takip konusu alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : Yapı Kredi Sigorta A.Ş.

Vekili           : Av.S. Ç.M.

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av.S.A.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili Şirket tarafından sigortalı bulunan 34 … 8034 plaka sayılı aracın, M.Fevzi Çakmak caddesinden Edirne-Kemerburgaz istikameti bağlantı yolundan seyir halindeyken sol arka lastik ve benzin deposu kısımlarıyla Nato benzinlik yanında açık ve dik vaziyette bulunan rögar kapağına çarptığını, bunun sonucunda tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini; araçta hasar oluştuğunu, bu çerçevede müvekkili tarafından sigortalısına 06.10.2011 tarihinde 1.461,00-TL hasar tazminatı ödendiğini; düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında; "Kazanın oluşumunda 34 … 8034 plaka sayılı aracın çarptığı rögar kapağının bakım, yapım ve onarımından sorumlu kurumun asli derecede kusurlu olduğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı"nın belirtildiğini; kazada sorumluluğun davalıya ait olması nedeni ile müvekkili Şirket tarafından davalıya 14.10.2011 tarihli ihtar yazısı gönderildiğini,  sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsilinin talep edildiğini, davalının bu ihtar yazısına cevap vermemesi ve ödeme yapmaması üzerine, Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2012/99 E sayılı dosyası kapsamında davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak takibin, davalının haksız itirazı neticesinde durduğunu; davalı borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu; yapmış olduğu haksız itiraz nedeni ile müvekkilinin alacağına kavuşmasını geciktirdiğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakların saklılığı kaydıyla;  davalarının kabulü ile davalının Ankara 26. İcra Müdürlüğü'nün 2012/99 E sayılı dosyasına yapmış olduğu yetki itirazının ve borca itirazın iptali ile Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2012/99 E sayılı dosyası kapsamında başlatılan icra takibinin devamına; takip konusu alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle 09.07.2012 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 13.Asliye Hukuk Mahkemesi; 4.12.2012 gün ve E:2012/379, K:2012/578 sayı ile Mahkemelerinin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davaya bakmak görev ve yetkisinin Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğuna, kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde dosyanın görevli ve yetkili bulunan Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

 Ankara 18.Asliye Ticaret Mahkemesi; 16.5.2013 gün ve E:2013/47, K:2013/147 sayı ile “(…) Her ne kadar davacı sigorta şirketi kasko sigortası ile sigortalı aracın yaptığı kaza sonucunda ödenen hasar bedelinin davalı idareden tahsili için mahkememize dava açmış ise de; davacının iddiasının sigortalı aracın çarptığı rögar kapağının bakım ve onarımının dolayısı ile sorumluluğunun davalı idarede olduğu, bu sorumluluğun yerine getirilmediği, bu sebeple sigortalı aracın hasarlandığı, davalı tarafın kazanın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunduğu gerekçesi ile davalı idare aleyhine dava açtığı anlaşılmakla, idarenin hizmet kusuru nedeni ile açılan davaların görülme yerinin İdari Yargı olduğu, bu nedenle Adli Yargı Mahkemelerine açılan davaların görülemeyeceği anlaşılmakla, mahkememizin yargı yolu açısından görevsizliğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1-Davaya bakma görevi İdari Yargıya ait olduğundan MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİ NEDENİ İLE DAVANIN USULDEN REDDİNE…” karar vermiş;  bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi;  23.9.2013 gün ve E:2013/13708, K:2013/12670 sayı ile “(…) Dosya kapsamına göre; rögar kapağının nerede bulunduğu ve kimin sorumluluk alanına girdiğinin araştırılmadığı anlaşılmaktadır.                                 

Bu durumda mahkemece, mahallinde keşif yapılarak kazaya neden olan rögar kapağının ASKİ'ne ait olup olmadığı, kimin sorumluluk alanında bulunduğu tespit edilerek, Rögar kapağının belediye sınırları içerisinde bulunması durumunda davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden davanın husumetten reddine karar vermek gerekip gerekmediği değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA…” karar vermiştir.

ANKARA(Kapatılan) 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ; 22.05.2014 gün ve E:2014/107 K:2014/161 sayı ile yargı yolunun, Yargıtay bozma ilamında belirtilen diğer dava şartlarından daha öncelikli olduğu göz önüne alınarak,  daha önce verilen kararda ısrar edilmesine, davaya bakma görevi idari yargıya ait olduğundan, Mahkemelerinin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş;  temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17 Hukuk Dairesi; 23.1.2017 gün ve E:2016/20215, K:2017/457 sayı ile “(…)Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa'nın geçici 4/1.maddesi uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü:

Dosya içerisindeki yazılara, kararın dayandığı delilerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” karar vermiş; taraflarca karar düzeltme isteminde bulunulmadığından, görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa aynı somut olay nedeniyle; meydana gelen hasarın davacı sigorta şirketi tarafından giderildiğinden bahisle, 1.461,00 TL rücu alacağının ödeme tarihi olan 06.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle 1.6.2017 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 17.İdare Mahkemesi;  8.6.2017 gün ve E: 2017/1341, K:2017/1634 sayı ile 2577 sayılı Kanunun 36/b maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde, olayın meydana geldiği yer olan İstanbul İdare Mahkemesi'nin yetkili olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle; aynı Kanun'un 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili İstanbul İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

İSTANBUL 2.İDARE MAHKEMESİ: 28.6.2017 gün ve E:2017/1204, K:2017/1437 sayı ile “(…)  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1.maddesinde, bu Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanun'un trafikte ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulanmasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu Kanun'un karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

Öte yandan, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. Maddesiyle değişik 110.maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, Adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren - trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır" hükmüne yer verilmiştir.

 

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." Geçici 21. maddesinde de "Bu Kanun 110'uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalanmış bulunan 34 … 8034 plakalı aracın, 24.09.2011 günü M.Fevzi Çakmak Caddesinden Edirne-Kemerburgaz istikameti bağlantı yolundan seyir halindeyken aracının sol arka lastik ve benzin deposu kısımlarıyla açık ve dik vaziyette bulunan rögar kapağına çarpması sonucu hasarlandığı, oluşan 1.461,00 TL hasar bedelinin sigortalıya 06.10.2011 tarihinde ödendiği, Türk Ticaret Kanunu'nun 1472. maddesi uyarınca ödenen tazminattan ötürü, sigortalısına halef olarak zarara sebep olanlara rücu etme hakkını haiz olduğu ve bu kapsamda davalı idareye 14/11/2011 tarihinde yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine, sigortalıya ödenen 1.461,00 TL'nin idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılan davada Ankara 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.05.2014 gün ve E:2014/107 K:2014/161 sayılı kararının Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23.01.2017 gün ve 2016/20215 K:2017/457 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 Sayılı Kanunda yapılan değişiklikle, 2918 Sayılı Kanunda kamu kurum ve kuruluşlarına verilen görevlerin ya da yüklenen sorumlulukların ilgili idare tarafından gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesi ortaya çıkan zararın tazmini istemiyle açılacak davaların adli yargı mercilerinde çözüme kavuşturulacağı öngörülmüştür. Dolayısıyla, 2918 Sayılı Kanun uyarınca idareye karşı hizmet kusuru bulunduğundan bahisle açılacak tazminat davaları adli yargının görev alanına girmektedir.

Bakılan davada; davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla 2918 Sayılı Kanun uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesi hükmü uyarınca adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varılmaktadır.

Öte yandan, dava dilekçesinde daha önce aynı rucu alacağının tazmini istemiyle Ankara 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/107 sayılı esasına kayden açılan davanın da görev yönünden reddine karar verildiği belirtilmekte olup, davacının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılabileceği kuşkusuzdur

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE(…) 2577 sayılı kanunun 45/1 maddesi gereği kesin olduğunun taraflara duyurulmasına ve ayrıca 2447 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesi uyarınca bu kararın kesinleştiğinin tebliğinden itibaren olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılabileceği hususunun taraflara tebliğine…” karar vermiş; davalı idarece istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesince, 31.5.2018 gün ve E:2018/811, K:2018/997 sayı ile istinaf başvurusunun incelenmeksizin reddine kesin olarak karar verilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekilinin, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi talebi üzerine, İdare Mahkemesince dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 22.10.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, öte yandan 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında; adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle itirazın iptali ve takibin devamı;  idari yargı yerinde ise rücuen tazminat istemiyle dava açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve  “itirazın iptali ve takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı/borçlunun icra takibine yaptığı yetki itirazının ve borca itirazın iptaline, başlatılan icra takibinin devamına, takip konusu alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan Ankara(Kapatılan) 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.05.2014 gün ve E:2014/107 K:2014/161 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara(Kapatılan) 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.05.2014 gün ve E:2014/107 K:2014/161 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 22.10.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                            AKSU                            SONER             

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane            

                           AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ