T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          ESAS NO     : 2019 / 323

          KARAR NO : 2019 / 362

          KARAR TR  : 20.5.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

                                    K  A  R  A  R

 

Davacı     : H. T. S.

Vekil leri   : Av.Ali İ. B. -Av C. K.- Av Ş.B.

Davalı     : Çaykent(Salarha) Belediye Başkanlığı

 

O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin 9.07.2016 tarihinde,  Rize ili Merkez İlçesi Çaykent Beldesi Üzümlü Mahallesinden, Çaykent merkezine bağlanan yolda, (kanalizasyon şebekesi döşetmek için kazı yapılması,  sonrasında kazılı alanların çakıllı kum ile doldurulmasından kaynaklanan), yağmur erozyonu sonucu,  yolda kazı yapılmış alanlarda oluşan oyuğa aracının kayarak düşmesi nedeniyle, maddi hasar meydana geldiğini; ayrıca araçta bulunan müvekkilinin yakınlarının da kaza nedeniyle hastanede müşahede altına alındıklarını; kolluk görevlilerince tutulan Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağında Firma-Kurumun,  işaretleme yapmadığından kusurlu”' bulunduğunu; sürücüye atfedilen kusuru kabul etmediklerini; yoldaki hasarlı duruma ilişkin idarenin alması gereken tedbiri almamış olması ve bitmiş olması gereken işin ilgisizlik ve sorumsuz tutum nedeniyle bitirilmemiş olması nedeniyle aracın hasara uğradığını ifade ederek; 7.430 TL lik hasar tazminatı ve 4.500 TL değer kaybı olmak üzere  toplam 11.930,00 TL tazminatın 22.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı kurum ve ilişkili görülecek kurum-kuruluş-özel ve tüzel kişiliklerden, müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

RİZE 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 10.5.2018 gün ve E:2017/96, K:2018/251 sayı ile, “(…)Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı olay tarihinde davalının Çaykent merkezine bağlanan yolda yapılan kazı çalışmalarından ötürü aracında oluşan zararı istemekle, dava trafik kazasından kaynaklanan ve hizmet kusuruna dayanılarak davalı aleyhine yöneltilen tazminat istemine ilişkin olduğundan İ.Y.U.K.2.maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak açılması gerekeceğinden görev kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gereken bir husus olduğundan yargı yolu yönünden dava usulden red edilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. ( Yargıtay 17.H.D.2016/19212 esas-2017/10270 K., 2016/19417 E-2017/10812 K., Samsun 6.Hukuk B.A.M: 2018/316 E-286 K.)

H ÜK Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davanın HMK.114/1-b, 115/2 maddesi uyarında İdari yargı görevli olduğundan, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesince;  7.11.2018 gün ve E:2018/2032, K:2018/1640 sayı ile,  davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b.l maddesi gereğince esastan reddine kesin olmak üzere karar verilmiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.  

RİZE İDARE MAHKEMESİ:25.3.2019 gün ve E:2019/146 sayı ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19., 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Amaç" başlıklı l., "Kapsam" başlıklı 2., "Karayolu Trafik Güvenliği" başlıklı 13., 19/01/2011 tarih ve 27820 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 11/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesi ile değişik, "Görevli ve Yetkili Mahkeme” başlıklı 110. ve Geçici Madde 21. Maddesi hükümlerine yer verdikten sonra; “Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, 2918 sayılı Kanun'da öngörülen önlemlerin alınmaması, karayollarının yapım ve bakımında gerekli titizliğin gösterilmemesi gibi hizmet kusurundan kaynaklandığı ileri sürülenler de dahil olmak üzere 2918 sayılı Kanun'un uygulanmasından doğan sorumluluk davalarının 6099 sayılı Kanun’un 14 ve 15'inci maddelerinin yürürlüğe girdiği 19/01/2011 tarihinden itibaren adli yargı merciilerinde açılabileceği sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 28/12/2015 tarih ve E:2015/858 K:2015/593 sayılı kararı da bu yöndedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının ilk olarak Rize 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/96 esasına kayden dava açtığı, söz konusu davada 10/05/2018 tarihli K:2018/251 sayılı karar ile davanın çözümünde idari yargı kolunun görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararının istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, bunun üzerine davacı tarafından Mahkememizde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, davacıya ait aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazasında meydana gelen zarara karşılık 11.930,00-TL tutarındaki tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılan davanın, anılan Yasa kuralları uyarınca, adli yargı merciilerinin görevine girdiği neticesine ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

1.Adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmadığına,

2.Rize 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10/05/2018 tarihli E:2017/96 K:2018/251 sayılı görevsizlik kararına ilişkin dosyasının teminine,

3.2247 sayılı Kanun'un 19'uncu maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için temin edilen dosya ile işbu dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine,

4.Dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 20.5.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 09/07/2016 tarihinde Rize İli Merkez İlçesi Çaykent Beldesi Üzümlü Mahallesinden Çaykent merkezine bağlanan yolda yapılan kazı çalışmalarından ötürü aracının maddi zarara uğradığı ve bu kazı çalışmalarından davalı belediye'nin sorumlu olup kusurlu olduğundan bahisle, araçta oluşan 7.430,00 TL hasar tazminatı ve 4.500,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 11.930,00 TL'nin 22/09/2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsili istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Rize İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Rize 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.5.2018 gün ve E:2017/96, K:2018/251 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Rize İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Rize 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.5.2018 gün ve E:2017/96, K:2018/251 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.5.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                  Üye                     

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                              Birol        

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                             SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                            Nurdane            

                                           AYDIN                            TUNÇ                             TOPUZ