T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2018 / 173

          KARAR NO : 2018 / 174

          KARAR TR  : 26.03.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

  

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar  : 1 - F.K. 2 - G.K. 3 - E.K.

Vekilleri    : Av. G. A.- Av. U. .

Davalı         : Salihli Belediye Başkanlığı

Vekilleri     :  Av. Y.O. - Av. R.K.G.

 

O L A Y     : Davacılar vekili 27/01/2012 havale tarihli dava dilekçesi ile; davacıların murisi A.K.'ın 10/07/2011 tarihinde Adala'da yapılan Adala Belediyesince tertip edilen festivale katılmak üzere mesire yerine gitmek isterken belediyeye ait Y.I.'ın kullandığı greyderin trafik kurallarına hiçe sayarak kanal boyunca yolu trafiğe kapatması üzerine A.K.'ın motosikleti ile greydere çarparak can verdiğini, tutulan raporda kazaya sebebiyet vermede belediyeye ait greydere %70 kusur verildiğini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile F.K. için 25.000,00 TL, çocuklar G. ve E.K. için ayrı ayrı 15.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı F.K. ve çocuklar için ayrı ayrı 20.000,00'şer TL manevi tazminat olmak üzere toplam 115.000,00 TL'nin olay tarihi olan 10/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

SALİHLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 28.11.2017 gün ve E:2015/615, K:2017/383 sayı ile "Dava, ölümle sonuçlanan trafik kazası sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat isteminden ibarettir.

Öncelikle tazminat sorumluluğundan bahsedebilmek için fail, fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı unsurlarının bulunması gerekir. Dava konusu olayda Y.I.'ın aleyhine açılan dava yönünden Y.I.'ın fiili nedeniyle zarardan sorumlu tutulabilmesi için kusurunun bulunması gerekir. Bozma ilamında belirtildiği gibi hem İTÜ Trafik Kürsüsünde görevli bilirkişi heyetinden hem de Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporlarda Y.I.'a atfı kabil bir kusurun bulunmadığı belirtilmiştir, kusursuz sorumluluğu düzenleyen hallere göre de Y.I.'ın bir sorumluluğu bulunmamaktır. Her ne kadar Ceza yargılamasında Y.I. mahkûmiyet kararı almış ve karar kesinleşmiş ise de; hukuk hâkimi ceza yargılamasında kusur ile bağlı olmayıp sadece maddi olgu bakımından ceza yargılaması ile bağlıdır. Kaldı ki ceza yargılamasında trafik polisi olan bilirkişinin raporuna göre hüküm kurulmuş olup, mahkememizin önceki verilen karan da Yargıtay tarafından kusur raporunun yetersiz ve hükme elverişli olmaması sebebi ile bozulmuştur.  

Alınan ATK raporu ile İTÜ raporlarının denetime açık, hükme elverişli ve birbirleri ile uyumlu olduğu görülmekle davanın Y.I. yönünden kusursuz olması sebebi ile esastan reddine karar verilmiştir.

Kusur raporlarında diğer davalı Belediye yönünden işleten sıfatı ile kusursuz sorumluluğundan değil, hizmet kusuruna dayalı olarak sorumluluğundan bahsetmiştir. Belediye encümen kararı ile zarar veren fiil meydana gelmiş yani araç DSİ servis yoluna konulmuştur. Belediyenin hizmetini gereği gibi ifa etmemesinden kaynaklı olarak zarar meydana gelmiştir. Görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. İdarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1 -b maddesi gereğince ilgili idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir.

6100 Sayılı HMK nun 3.maddesinde "her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara Asliye Hukuk Mahkemeleri bakar" hükmünün yer aldığı, bu hükmün Anayasa Mahkemesinin 16/02/2012 tarih ve 2011/35 Esas 2012/23 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, Anayasa Mahkemesinin bu kararının 19/05/2012 tarih ve 28297 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, 6100 Sayılı HMK'nun 1. maddesinde göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmünün yer aldığı, bu kapsamda iş bu davanın görevli ve yetkili idare mahkemesinde görülmesinin gerektiği" gerekçesiyle Salihli Belediye Başkanlığı yönünden adli yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan Usulden Reddine karar vermiş, aleyhine yasa yoluna gidilmeyen kararın 02/01/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacılar vekili bu kez aynı taleple idari yargı yerinde dava açmıştır.

MANİSA 1. İDARE MAHKEMESİ: 7.2.2018 gün ve E:2018/73 sayı ile "Dosyanın incelenmesinden; davacı vekili tarafından ilk olarak Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi E:2015/615 esasına kayden dava açıldığı, bu davada anılan mahkemenin 28.11.2017 tarih ve E:2015/615, K:2017/383 sayılı kararı ile uyuşmazlığın idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu hükmün davacı tarafça istinaf-temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bunun üzerine 2577 sayılı Kanunun 9. maddesine göre 13.07.2016 tarihinde idari yargıda bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 11.01.2011 tarihli, 6099 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değişik 110. Maddesinde "işleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir" hükmüne yer verilmiştir.

Bilindiği üzere, söz konusu kanun hükmünün uygulanması kapsamında gerek ilk derece yargı yerleri (adli yargı- idari yargı) gerekse aynı yargı kolundaki ilk derece ve temyiz/itiraz mercileri arasında görevli yargı yerinin belirlenmesi konusunda uyuşmazlıklar ortaya çıkmış ve konu Uyuşmazlık Mahkemesi'ne intikal ettirilmiştir.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemece yapılan değerlendirmede, 2918 sayılı Kanunun 110. Maddesinde yapılan değişiklikten sonra meydana maddi hasarlı trafik kazalarından kaynaklanan davaların adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine hükmedilmiştir.(Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 04.06.2012 tarihli, e:2012/107, k2012/134 sayılı ve 05.11.2012 tarihli, e:2012/144, k:2012/224 sayılı kararları)

Dava konusu olayda; motosikletiyle mesire yerine gitmek isteyen davacıların murisi A.K.'ın 10/07/2011 tarihinde mülga Adala Belediye Başkanlığı'na ait greyderin trafik kurallarına aykırı şekilde yolu kapması nedeniyle greydere çarpması sonucu hayatını kaybettiği ileri sürülerek, maddi ve manevi tazminat istemiyle ilk önce Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/615 esas sayılı dosyasında dava açıldığı bu mahkemenin 2017/383 K. sayılı görevsizlik ilamı üzerine davanın mahkememizde açıldığı anlaşılmıştır.

Yukarıda yer alan uyuşmazlık mahkemesi kararlan kapsamında yapılan değerlendirmede; bakılmakta olan davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, benzer nitelikli bir davada Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 30.11.2015 tarih ve E:2015/811, K:2015/824 sayılı kararında da adli yargının görevli olduğu yönünde karar verilmiştir.

Açıklanan nedenlerle davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. Maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2015/615 no.lu dava dosyasının da Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmek üzere istenmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek her iki dava dosyasını 26.02.2018 tarih ve 2018/73 E. Sayılı üst yazı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 07.03.2018 tarihinde kaydedilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 26.03.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Belediyenin sorumluluk alanında meydana gelen ve davacıların ortak murislerinin ölümü ile sonuçlanan kaza sebebiyle, davalı Belediyenin kusurlu olduğu ileri sürülerek maddi ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Manisa 1. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.11.2017 gün ve E:2015/615, K:2017/383 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Manisa 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.11.2017 gün, E:2015/615, K:2017/383 ayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.3.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. 

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT