T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS       NO : 2016/631

           KARAR   NO : 2016/655

           KARAR   TR  : 26.12.2016

ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

K  A  R  A  R

 

 

 

Davacı             : H. Sigorta A.Ş.  

Vekilleri          : Av. G.G., Av. S.A., Av. M.Ç.

Davalı             : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekilleri          : Av. İ.E.Y.

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı sigorta tarafından kasko güvencesi altında olan 34 JG 1632 plakalı araç sürücüsü sigortalının 29.05.2013 tarihinde hal yolu kuzeyden Sağmalcılar viyadüğü çıkışında sebze meyve hali istikametine dönüş yapmak istediği sırada yolun kenarındaki yeşil alan sulamasından taşan sulardan dolayı yolun ıslak olması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybederek bariyerlere çarptığını, meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması maksadıyla İstanbul 30. İcra Müdürlüğü’nün 2013/25855 Esas sayılı dosyası ile davalı/borçlu aleyhine icra takibi başlatılmış olup davalı/borçlu tarafından itiraz edildiğini belirterek davalı/borçlunun haksız itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesi  istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi: 30.03.2015 gün ve 2015/78 Esas, 2015/178 Karar sayılı kararı ile özetle, davanın idarenin hizmet kusuruna dayalı tazminat talebine ilişkin tam yargı davası niteliğinde olup idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek yargı yolu nedeniyle reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 26/01/2016 gün ve 2015/11132 Esas, 2016/978 Karar sayılı kararın onanmasına hükmetmiş; verilen karar davacı vekiline 11.04.2016 tarihinde, davalı vekiline 07.04.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresi içinde karar düzeltme yoluna gidilmediğinden 27.04.2016 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez davalı belediyenin kusuru nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde davacı şirket tarafından sigortalıya ödenen 3.716,70 TL tutarındaki hasar tazminatının 09.07.2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesi istemiyle  idari yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 9. İdare Mahkemesi: 21.06.2016 gün ve 2016/798 Esas, 2016/1074 Karar sayı ile, ‘‘2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesinin 3/a fıkrasında, dilekçelerinin görev yönünden inceleneceği belirtildikten sonra 15/1-a maddesinde de 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 5.maddesinin 1.fıkrasında da; İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görev alanına giren davalar ile Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ve kanunlarla verilen diğer işlemleri çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.

Uyuşmazlıkla ilgili bir başka düzenleme olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından sigortalı bulunan 34 JG 1632 plakalı aracın, hal yolu Sağalmacılar viyadük çıkışında sebze meyve hali istikametine dönüş yapmak istediği sırada, yol kenarındaki yeşil alan sulamasından taşan sulardan dolayı yolun ıslak olması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan 3.716,70 TL tutarın sigortalıya ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, yukarıda aktarılan hükümler ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ile 2918 sayılı Yasanın 19.11.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi dikkate alındığında, karayolunda meydana gelen kaza sonucu ve Karayolları Trafik Kanunu hükümlerince düzenlenen trafik kaza tespit tutanağı çerçevesinde tespit edilen trafik kazası sonucunda oluşan zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.’’ şeklindeki gerekçesiyle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiştir.

Karar taraf vekillerine 01.07.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili 03.08.2016 havale tarihli dilekçesiyle idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.12.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Sinem USTA’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı sigorta şirketi tarafından kasko güvencesi altında olan 34 JG plakalı aracın hal yolu Sağmalcılar viyadüğü çıkışında sebze meyve hali istikametine dönüş yapmak istediği sırada, yol kenarındaki yeşil alan sulamasından taşan sulardan dolayı yolun ıslak olması nedeniyle direksiyon  hakimiyetini kaybetmesi sonucunda araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan 3.716,70 TL tutarın sigortalıya ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle rücuen tazmini maksadıyla İstanbul 30. İcra Müdürlüğü’nün 2013/25855 Esas sayılı dosyası ile davalı/borçlu aleyhine başlatılan icra takibine davalı/borçlu tarafından yapılan haksız itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesi  istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 30.03.2015 tarih ve 2015/78 Esas, 2015/178 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 30.03.2015 tarih ve 2015/78 Esas, 2015/178 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.12.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN