T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

 ESAS NO     : 2020 / 382

 KARAR NO : 2020 / 426

 KARAR TR  : 13.07.2020

 

 

 

 

 

ÖZET : 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

                                                                 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı                : E.Y.

Davalı  

(İdari Yargıda)    : Adalet Bakanlığı

Vekili                   : Av. Ö.Ö.

Davalı

(Adli Yargıda)     : Hasım yok.

 

O L A Y       : 1-Davacı dilekçesinde; 5275 sayılı Yasa ve ilgili Tüzük uyarınca hükümlü/tutuklulara haftada en az bir defa yakınlarıyla telefonla görüşme yapabilme hakkının verildiğini; hükümlü/tutuklunun,  kendi rızasıyla bu haktan feragat etmedikçe idarenin belirleyeceği gün ve saatte bu haktan yararlanmasının yasal hakkı olduğu gibi, idarece ilgililere bu hakkın kullandırılmasının da idare açısından yerine getirilmesi gereken pozitif bir yükümlülük olduğunu; OHAL döneminde geçerli KHK  ile bu hakka sınırlama getirildiğini, 18/07/2018 tarihten itibaren normal döneme geçildiğini, bu nedenle belirtilen tarihten itibaren mevzuat uyarınca tutukluların da haftada bir kez telefonla görüşebilme hakkından faydalanmalarının gerektiğini; ancak buna karşın, Cezaevi Kurumunca hukuka aykırı olacak şekilde telefonla görüşme hakkının iki haftada bir sağlanmasına devam edildiğini, haftalık yapılması taleplerinin de gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini;

AİHM’in birçok kararında, özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin (hükümlü/tutuklu) sözleşmenin 8.maddesinde korunan aile hayatına saygı hakkı bağlamında aile fertleriyle mutat görüşmelerinin sağlanması gerektiğini vurguladığını; eşi ve çocuklarının Ankara’da ikamet ettiklerini, kendisinin  Sincan(Ankara) T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunmaktayken,  isteği dışında zorunlu nakille 17/12/2017 tarihinde Ereğli(Konya) T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edildiğini; haksız uygulama ile hem aile hayatına saygı hakkı hem de haberleşme hakkının ihlal edildiğini; 08/07/2019 tarihli dilekçeyle,  haksız uygulama sonucu uğranılan manevi zararın tazmini istenilmiş ise de,   davalı idarece 04/09/2019 tarihli işlemle, idarelerine atfedilecek hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk durumunun bulunmadığından bahisle talebinin reddedildiğini ifade ederek; görüş başına 25.000 TL olacak şekilde toplam 75.000 TL manevi tazminatın tarafına ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine  ilişkin 04/09/2019 tarih ve 142523 sayılı davalı idare işleminin iptali ile 75.000 TL manevi tazminatın,  davalı idareye yapılan başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tarafına  ödenmesi istemiyle  idari yargı yerinde dava açmıştır.

2-ANKARA 13.İDARE MAHKEMESİ; 4.10.2019 gün ve E:2019/1812, K:2019/2015 sayı ile, “(…)5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanununun "Hükümlünün Telefonla Haberleşme Hakkı" başlıklı 66. maddesinin birinci fıkrasında; "Kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlüler, Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirlenen esas ve usullere göre idarenin kontrolündeki ücretli telefonlar ile görüşme yapabilirler. Telefon görüşmesi idarece dinlenir ve kayıt altına alınır. Bu hak, tehlikeli hâlde bulunan ve örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabilir." hükmüne yer verildiği, aynı Kanununun 116. maddesinde tutukluların da bu haktan yararlanacağı hüküm altına alınmıştır.

4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde, bu Kanun'un, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulan infaz hâkimliklerine ilişkin hükümleri kapsadığı, "İnfaz Hâkimliklerinin Görevleri" başlıklı 4. maddesinde; hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemenin ve karara bağlamanın infaz hâkimliklerinin görevleri arasında olduğu, "İnfaz hâkimliğine şikâyet ve usulü" başlıklı 5. maddesinde, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği hükmü ve “İnfaz Hâkimliğince Şikâyet Üzerine Verilen Kararlar" başlıklı 6. Maddesinin 3.fıkrasında, "İnfaz hâkimi, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir" hükmü ve son fıkrasında, "İtiraz, infaz hâkimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine (... yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz” hükümlerine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının Ereğli T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunduğu, haftada bir olması gereken telefonla görüşme hakkının iki haftada bir yaptırılması nedeniyle uğranıldığı iddia olunan manevi zararının karşılanması istemiyle davalı idareye başvuruda bulunduğu, anılan başvurunun reddi üzerine söz konusu işlemin iptali ile 75.000,00-TL manevi tazminatın davalı idareye yapılan başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda aktarılan 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu ile ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikayetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere infaz hakimliği görevli kılınmış, infaz hakimliğinin kararlarına karşı itiraz mercii de belirlenmek suretiyle bu Kanun uygulamasında takip edilmesi gereken süreç düzenlemiş bulunmaktadır.

Bakılan uyuşmazlıkta, haftada bir olması gereken telefonla görüşme hakkının iki haftada bir yaptırılması nedeniyle davacının uğranıldığı iddia olunan manevi zararının tazmini isteminin İnfaz Hakimliği'nin görev alanına giren uygulamalarından kaynaklanmakta olup, yukarıda hükümlerine yer verilen 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunun 4. maddesinde "...işlem ve faaliyetlere ilişkin şikayetleri" karara bağlamanın İnfaz Hâkimliği’nin görevinde olduğu düzenlemesine istinaden, bu konulardaki tazminat ve şikayete bakmakla görevli olan adli yargı yerinin aynı şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istemine de bakmaya görevli olduğu kanaatine varılmıştır.

Bu durumda, 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nun uygulanmasından kaynaklanan davanın adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiğinden, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 8/7/2019 tarih ve E:2019/440, K:2019/445 sayılı kararı da benzer niteliktedir.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesince, 11.12.2019 gün ve E:2019/2375, K:2019/2368 sayı ile, davacı tarafın istinaf isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına kesin olarak karar verilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

3-Davacı bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

4-EREĞLİ(KONYA) İNFAZ HAKİMLİĞİ: 31.1.2020 gün ve E:2020/142, K:2020/134 sayı ile, “(…)4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nun 4. maddesine göre infaz hakimliklerinin görevleri şunlardır:

1.Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikayetleri incelemek ve karara bağlamak.

2.Hükümlülerin cezalarının infazı, müşahadeye tabi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikayetleri incelemek ve karara bağlamak.

3.Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının kanun, tüzük veya yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu iddiasıyla yapılan şikayetleri incelemek ve karara bağlamak.

4.Ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurullarının kendi yetki alanlarına giren ceza infaz kurumları ve tutukevlerindeki tespitleri ile ilgili olarak düzenleyip intikal ettirdikleri raporları inceleyerek, varsa şikayet niteliğindeki konular hakkında karar vermek.

5.Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

Bunun yanında, Denetimli Serbestlik Yönetmeliği'nin "Şikayet ve İtiraz" başlıklı 48. maddesi:

(1)Yükümlüler ile kanuni temsilcileri, infaz hizmetlerinin yürütülmesi sırasında müdürlükçe hazırlanan denetim planları ve raporları ile müdürlükçe yapılan uyarılar gibi işlem ve eylemlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle müdürlüğe itirazda ya da infaz hâkimliğine şikâyette bulunabilirler.

(2) Yükümlü, hakkındaki işlem ve eylemleri öğrendiği tarihten itibaren on beş gün, her halde işlem ve eylemlerin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurabilir.

(3) Şikâyet, dilekçe ile doğrudan infaz hâkimliğine yapılabileceği gibi; Cumhuriyet başsavcılığı veya denetimli serbestlik müdürlüğü aracılığıyla da yapılabilir. Doğrudan infaz hâkimliğine yapılmayan başvurular hemen ve en geç üç gün içinde infaz hâkimliğine gönderilir. Sözlü yapılan şikâyet, tutanağa bağlanır ve tutanağın bir sureti başvurana verilir.

(4)Şikâyet yoluna başvurulması, yapılan işlem veya faaliyetin yerine getirilmesini durdurmaz. Ancak, infaz hâkimi giderilmesi güç veya imkânsız sonuçların doğması ve işlem veya faaliyetin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda işlem veya faaliyetin ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.

(5)Müdürlük işlemlerine karşı yapılan itirazlar komisyon tarafından, koruma kurulu kararlarına karşı itirazlar koruma kurulu tarafından incelenerek sonuçlandırılır. Kararlara karşı infaz hâkimliğine şikâyette bulunulabilir. Müdürlük işlemlerine ve koruma kurulu kararlarına yapılan itirazlar şikâyetteki usullere tabidir.

(6) Yükümlüyle ilgili birinci fıkra kapsamında yapılan karar ve işlemlere ilişkin yazışmalarda veya belgelerde, yükümlülerin şikâyet ve itiraz hakkı ile süresi açıkça belirtilir.

hükmünü içermektedir.

Bu bağlamda; her ne kadar hüküm özlü E. Y. 28/01/2020 tarihli dilekçesi ile haksız uygulama sonucu manevi zarara uğradığını, uğranılan manevi zararın tazmini için görüş başına 25.000 TL olacak şekilde toplam 75.000 TL manevi tazminatın tarafına ödenmesi istemiyle Adalet Bakanlığına yapılan başvurusunun reddine ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 04/09/2019 tarih ve 142523 sayılı işleminin iptali ile 75.000 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesini talep etmiş ise de; Hakimliğimizin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce tesis edilen bir işlemi iptal etme gibi bir yetkisinin bulunmadığı, talebe ilişkin olarak Hakimliğimizin görevli olmadığı anlaşıldığından görev yönünden talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Hüküm özlü E. Y.'ın talebi konusunda Hakimliğimiz görevine giren bir husus bulunmadığından görev yönünden talebin REDDİNE…” karar vermiş; itiraz edilmesi üzerine, Ereğli(Konya) Ağır Ceza Mahkemesi: 24.2.2020 gün ve Değişik İş No:2020/334 sayı ile, itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.

5-Davacı, Ereğli(Konya) İnfaz Hakimliğine gönderilmek üzere verdiği 19.3.2020 tarihli dilekçe ile; Ankara 13.İdare Mahkemesinin E:2019/1812 sayılı  dosyasının da getirtilerek,  Hakimliklerinin E:2020/142 sayılı dosyasıyla birlikte, görev uyuşmazlığı hakkında karar verilmesi için  Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.

6-Ereğli(Konya) İnfaz Hakimliğince, “Ereğli (Konya) T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna Gönderilmek Üzere Ereğli (Konya) Cumhuriyet Başsavcılığı Bürosuna”  gönderilen 31.3.2020 tarih ve 2020/175 Muh.sayılı yazıda aynen, “İlgi sayılı yazı ekinde gönderilen hükümlü E. Y.'ın 19/03/2020 tarihli dilekçesi ile görev uyuşmazlığı hakkında karar verilmesi için dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesini talep ettiği görülmüştür.

UYAP kayıtlarımızın yapılan tetkikinde hükümlünün Ankara 13.İdare Mahkemesine başvurarak Adalet Bakanlığına yapmış olduğu manevi tazminat talebinin reddine ilişkin işleminin kaldırılarak mağduriyetinin giderilmesini talep ettiği,

Ankara 13.İdare Mahkemesinin 04/10/2019 tarih 2019/1812 Esas 2019/2015 Karar sayılı kararı ile davanın adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiğinden, davanın görev yönünden reddine karar verildiği,

Bunun üzerine hükümlünün Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün tazminat talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılması ve maddi manevi tazminat talebini Hakimliğimizden talep ettiği, Hakimliğimizin 31/01/2020 tarih 2020/142 Esas 2020/134 Karar sayılı kararı ile de Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün kararlarına karşı ve maddi manevi tazminat talebi hakkında Hakimliğimizin herhangi bir yetkisi olmadığından bahisle görev yönünden talebin reddine karar verildiği ancak söz konusu Hakimliğimiz kararı ile davanın İdari Yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği yönünde bir hüküm kurulmadığı, dolayısıyla İdari Yargı ile Adli Yargı arasında bir uyuşmazlığın söz konusu olmadığı,

Tüm bu yukarıda açıklanan gerekçelerle hükümlünün, dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesi talebini içerir dilekçesi işlemsiz olarak yazımız ekinde iade edilmekle,

Adli Yargı yerinde çözümlenecek olan maddi-manevi tazminat taleplerinin Asliye Hukuk Mahkemelerinde görüldüğü, hükümlünün tazminat talebi hakkında Asliye Hukuk mahkemeleri nezdinde dava açabileceği, hükümlünün yine de dosyasını Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi talebi olması durumunda hakimliğimizi aracı kılmaksızın Uyuşmazlık Mahkemesine hitaben dilekçe yazabileceği hususlarında hükümlüye bilgi verilmesi,..” denildiği görülmüştür.

7- Süreç sonunda, davacının 2247 sayılı Yasanın 15.maddesine göre yaptığı başvuru üzerine adli yargı yerince, idari yargı dosyası da temin edilerek, dosyaların bir üst yazıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve 22.6.2020 tarihinde Mahkememizin kayıtlarına girdiği anlaşılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 13.07.2020 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Anayasanın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar.

Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır." hükmüne yer verilmiş;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “ Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”,

14. maddesinde; “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” denilmiş;

Aynı Yasanın "İncelemede izlenecek sıra" başlıklı 27. maddesinde;

"Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder" kuralına yer verilmiştir.

Anılan düzenlemelere göre, davanın taraflarınca 14. madde kapsamında Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulabilmesi için, adli ve idari yargı yerlerince (yargı yolu bakımından) verilmiş görevsizlik kararlarının bulunması, ayrıca kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir.

Dosyaların incelenmesinde; uyuşmazlığa ilişkin olarak idari yargı yerince adli yargı işaret edilerek yargı yolu itibarıyla verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakla birlikte, Ereğli(Konya) İnfaz Hâkimliğinin E:2020/142, K:2020/134 sayılı dosyasında, İnfaz Hâkimliğinin, “…Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce tesis edilen bir işlemi iptal etme gibi bir yetkisinin bulunmadığı, talebe ilişkin olarak Hakimliğimizin görevli olmadığı anlaşıldığından görev yönünden talebinin reddine…”karar verildiği; diğer bir anlatımla, İnfaz Hakimliğinin,  idari yargı yerinin görevli olduğuna dair bir kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Söz konusu kararı veren Ereğli(Konya) İnfaz Hakimliğince, “Ereğli (Konya) T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna Gönderilmek Üzere Ereğli (Konya) Cumhuriyet Başsavcılığı Bürosuna”  gönderilen 31.3.2020 tarih ve 2020/175 Muh.sayılı yazıda; Hakimliklerinin herhangi bir yetkisi olmadığından bahisle görev yönünden talebin reddine karar verildiği ancak;  söz konusu kararları ile davanın İdari Yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği yönünde bir hüküm kurulmadığı, dolayısıyla İdari Yargı ile Adli Yargı arasında bir uyuşmazlığın söz konusu olmadığı, Adli Yargı yerinde çözümlenecek olan maddi-manevi tazminat taleplerinin Asliye Hukuk Mahkemelerinde görüldüğü, hükümlünün tazminat talebi hakkında Asliye Hukuk mahkemeleri nezdinde dava açabileceği…şeklindeki ifadelerle de, verilen kararın niteliğinin açıklandığı görülmüştür.

 Dolayısıyla adli ve idari yargı yerlerince karşılıklı olarak verilmiş görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen "adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri" koşulu gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilince yapılan ve 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç: 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 13.07.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Hicabi

DURSUN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN