T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2018 / 797

         KARAR NO : 2018 / 728

         KARAR TR  : 26.11.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

K  A  R  A  R

 

        Davacı          : Ö. G.

Davalı          : Şırnak Belediyesi Başkanlığı

 

O L A Y       : Davacı dilekçesinde; 34 … 5187 plakalı aracıyla 03.05.2018 tarihinde saat 15:15 sıralarında Yeni Mahalle Cudi Caddesinde bulunan Yeni Toki içerisinde seyir halindeyken 5. Blok önüne geldiği esnada rögar kapağının yarısının zeminden yukarıda bulunması sebebiyle aracın alt kısmının çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; olay sonrasında, aracının ciddi zarar gördüğünü, kullanılamaz halde geldiğini; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 10. Maddesinin b bendinin 1. Fıkrasında belirtilen “yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak” kuralını ihlal ettiği ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemiş olması nedeniyle meydana gelen trafik kazasında, karayolunun bakım ve onarımından sorumlu olan davalı idarenin, kendisine yasalarla verilmiş olan görevleri tam ve eksiksiz yerine getirmediğini;  yasa maddesinin davalı idarece ihlali neticesinde kazaya davalı tarafça sebep olunduğunu; olayla ilgili olarak trafik ekiplerince tanzim edilen kaza tespit tutanağında, davalı kurumun 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunun 10. maddesini ihlal ettiğinin belirtildiğini; değer kaybı ve ön görülemeyen hasarlar hariç 15.841,46 TL maddi kaybının oluştuğunu; davalı idareye, maddi zararlarının karşılanması için başvurmasına rağmen, talebinin reddedildiğini; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Görevli ve Yetkili Mahkeme başlıklı 110. Maddesine ve Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün kararlarına göre bu davanın da adli yargı verinde çözümlenmesi gerektiğini ifade ederek;  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 34 … 5187 plakalı araçta meydana gelen hasar miktarı olan 15.841,46 TL’nin;  değer kaybı için şimdilik 100 TL,  ayrıca öngörülemeyen hasarlar için 100 TL ve olay tarihinden itibaren yokluk gideri olarak 100 TL olmak üzere olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline;  Şırnak Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/16 Değişik İş dosyasına yapılmış olan 609,00 TL yargılama giderinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 26.6.2018  tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ŞIRNAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 11.7.2018 gün ve E:2018/473, K:2018/640 sayı ile, “(…)Dava; Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan Belediye’nin kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı açılan tazminat talebine ilişkindir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 10/05/2018 tarihli 2015/9681 esas 2018/4859 karar sayılı ilamının gerekçesinde " ... Eldeki davada davalı belediye bakımından dosya tefrik edilerek yargı yolu nedeni ile red kararı verilmesi gerekirken, belediye hakkında işin esasına girilerek karar verilmesi isabetli bulunmamış, bozma nedeni yapılmıştır." şeklinde belirterek ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 13/05/2013 tarihli 2013/2640 esas 2013/6944 karar sayılı ilamının gerekçesinde " davacıya zorunlu trafik sigortalı aracın yol üzerindeki çukur ve toprak yığını nedeniyle kaza yapması sonucu hasarlandığı iddiasıyla Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine dava açılmış olup, davada hizmet kusuruna dayanılmıştır. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyeler kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerini kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2. Madde hükmü uyarınca; idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Görev ve kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden(resen) dikkate alınması zorunludur. O halde mahkemece adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." şeklinde belirterek ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/15907 esas 2013/15001 karar sayılı ilamı ve yine aynı gerekçe ile ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur.

Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 2015/65 esas 2015/540 karar sayılı ilamında "İdarelerin kendi kuruluş yasalarında belirlenen, 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun İdare Hukuku İlke Ve Kurallarına göre belirlenmesi; bu sebeple açılacak tam yargı davalarının da idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir. Bu haliyle bakılan uyuşmazlık, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanmakta olup, buna göre uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna varıldığından, aksi yöndeki kararda hukuki isabet görülmemiştir. " şeklinde belirtilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 2014/17-731 esas, 2015/2366 karar sayılı ilam, 2015/17-1869 esas, 2015/2369 karar sayılı ilam, 2014/17-1163 esas, 2016/909 karar sayılı ilamları da aynı görüş ve niteliktedir.

Esasen 2918 Sayılı Kanunun amacına uygun biçimde bu kanundan kaynaklı davaların adli yargıda görülmesi ve çözüm esası benimsenmiş olsa da hizmet kusurundan kaynaklanan hukuki uyuşmazlıkların da bu kapsamda değerlendirileceğine yönelik herhangi bir ifade yer almamaktadır. Dava; İdari Yargılama Usulü Kanunu 2. maddesinde belirtilen tipik bir tam yargı davasıdır. Bu nedenle ve yukarıda Yargıtay'ın da istikrarlı görüşü benimsendiğinden aşağıdaki şekilde yargı yolu caiz bulunmadığından ve yargılamanın her aşamasında resen göz önünde bulundurulması gerektiğinden davanın usulden reddine dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir.

HÜKÜM:(Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;)

1-HMK 114/1-b ve HMK 115/2 maddeleri gereği yargı yolu caiz olmadığından, davanın USULDEN REDDİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.  

MARDİN 1. İDARE MAHKEMESİ:25.9.2018 gün ve E:2018/1464 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1'inci maddesinde "Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu"; 2'nci maddesinde, "bu Kanun'un trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usûlleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu Kanun'un karayollarında uygulanacağı" hükmü düzenlenmiş; 10'uncu maddesinde, "yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu" kurala bağlanmıştır.

Aynı Kanun'un 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 14'üncü maddesiyle değişik 110'uncu maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazaların da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir" hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının sevk ve idaresindeki 34 … 5187 plaka sayılı aracın 3.5.2018 günü saat 15:15 sıralarında Şırnak İli, Merkez, Yeni Mahalle, Cudi Caddesi. Yeni TOKI 5. Blok önünde seyir halinde iken rögar kapağının yarısının zeminden yukarıda bulunması sebebiyle aracın alt kısmını çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranılan zararlara karşılık -fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla- 16.750,46-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan tazminat davasında 11.7.2018 tarih ve E:2018/473, K:2018/640 sayılı "yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine" karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı; anılan Mahkeme kararının 5.9.2018 tarihinde davacıya tebliğ edilmesine rağmen süresi içinde istinaf yoluna başvurulmayarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda aktarılan 2918 sayılı Kanun'un değişik 110'uncu maddesi, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına, kamu ya da özel araç olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. Sözkonusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kollan arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek, söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu görülmektedir.

Bu durumda; 2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110'uncu maddesi ile Anayasa Mahkemesi'nin aynı Kanun hükmünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularında İdare Mahkemelerinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usûllerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adlî yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Nitekim, adli, idari ve askeri yargı kolları arasındaki görev uyuşmazlıklarını çözmekle görevli Anayasal kurum olan Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 2918 sayılı Kanun'un 110'uncu maddesinin yürürlüğe girdiği 19.1.2011 tarihinden itibaren benzer uyuşmazlıklarda istikrarlı olarak verdiği kararlarda, adli yargının görevli olduğuna işaret edilmektedir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Kanun'un 19'uncu maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, dava dosyasının Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2018/473 sayılı dosyasının Mahkemesinden temin edilerek, anılan dosyayla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye değin davanın incelenmesinin ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasında uğranılan maddi zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının sevk ve idaresindeki 34 … 5187 plaka sayılı aracıyla 3.5.2018 günü saat 15:15 sıralarında Şırnak İli, Merkez, Yeni Mahalle, Cudi Caddesi. Yeni TOKİ 5. Blok önünde seyir halinde iken rögar kapağının yarısının zeminden yukarıda bulunması sebebiyle aracın alt kısmını çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiği,  aracında maddi hasar oluştuğu;  olayın meydana gelmesinde ve araçta hasar oluşmasında, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 10.maddesinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı idarenin kusur ve sorumluluğunun bulunduğu iddia edilerek; uğranılan zararlara karşılık -fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla- 16.750,46-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Mardin 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinin; 11.7.2018 gün ve E:2018/473, K:2018/640 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mardin 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinin; 11.7.2018 gün ve E:2018/473, K:2018/640 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                 Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                           TUNÇ                            TOPUZ