Ceza Bölümü         2004/32 E.  ,  2004/31 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : K.H. 

Sanık             : C.A.

                         OLAY             : İzmir/Şirinyer 1. Snf, As. Cezaevi Mhf. Hiz. Tk. Komutanlığı emrinde gardiyan olarak görevli sanık P. Er C.A.’in, 7.6. 2002 günü, aynı Komutanlık emrinde tutuklu olarak bulunan İs. Er V.S.’nin, telefon etmek istediğini söylemesi üzerine, kurallar gereği telefon görüşmesini yaptırdıktan sonra koğuşuna geri götürmek istediğinde, bir kez daha görüşme yapmak isteyen ve koğuşa geri dönmemek için ısrar eden  V.S.’nin yüzüne vurmak için hamle yaptığı sırada, tokat yememek için geriye çekilen maktülün sırtüstü yere düştüğü, başını beton zemine çarptığı, kafa travmasına bağlı subdural hematom ve beyin kontüzyonlarından öldüğü, böylece, sanığın  kastın aşılması suretiyle adam öldürmek suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 452/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle  Ege Ordu  Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın 15.8.2002 gün ve E:2002/823, K: 2002/539 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. 

 EGE ORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 21.5.2003 gün ve E:2003/268, K:2003/305 sayıyla; sanığa yüklenen eylemin, askeri suç olmadığı, askeri bir suça bağlı bulunmadığı ve yargılama sırasında sanığın terhis edilmesiyle askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin de kesildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. 

İZMİR 3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ: 30.6.2003 gün ve E:2003/261, K:2003/357 sayıyla; asker kişi sanığın, asker kişiye karşı, askeri mahalde işlediği ileri sürülen suç nedeniyle 353 sayılı Yasa’nın 9. maddesi hükmü uyarınca askeri mahkemede yargılanmasının gerektiği, sanığın terhis edilmiş olmasının bu durumu değiştirmeyeceği, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 1997/52-51 sayılı kararında da belirtildiği üzere, askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması halinde bile, sanığın asker kişi sayıldığı sırada işlediği suçtan dolayı yargılamanın askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermiş  ve karar kesinleşmeden Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 1.3.2004 gün ve E:2004/4, K:2004/3 sayılı kararı ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilip dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, bu kez dosyadaki eksiklik giderilerek, karar kesinleştikten sonra, dava dosyası, kendisine gelmekle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Tülay TUĞCU’nun Başkanlığında, Üyeler; İhsan AKÇİN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR, Recep SÖZEN, Hasan DENGİZ, M. Sadık LİMAN’ın  katılımlarıyla yapılan 4.10.2004 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME : Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik bulunmadığı, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından esasın incelen-mesine  oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Askeri Yargıtay  Başsavcı  Yardımcısı Erol DURSUN’un, davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. 

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda, kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

            c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalâa edilmektedir.     

 Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmektedir. 

Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile maddenin ikinci tümcesinde yer alan "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." sözcükleri iptal edilmiştir. 

            Bu duruma göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle birlikte sanığa yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.        

 Mahkemenin değindiği ve gerekçesine esas  aldığı  Mahkememizin  1997/52-51 sayılı kararının incelenmesinde, yüklenen eylemin “rüşvet alma” suçu olduğu, bu suçun da Askeri Ceza Kanunu’nda yer alan düzenleme ile Türk Ceza Kanunu’na atıf suretiyle “askeri suç”  haline dönüştürülen suçlardan olduğu ve bu nedenle 353 sayılı Yasa’nın 9 ve 17. maddesi uyarınca asker kişi olduğu sırada işlediği askeri suç sebebiyle sanığın askerlikle ilişiğinin kesilmesinin, askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmemesi sonucunu doğurduğu görülmüştür. 

Somut olayda, görevsizlik kararı veren adli yargı yerince, asker kişi sanığa yüklenen eylemin, asker kişiye karşı, askeri mahalde işlendiği, askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olmasının durumu değiştirmeyeceği gerekçesine yer verilmiş ise de; sanığın yargılama sırasında terhis edildiği dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. 

Sanığa yüklenen eylem unsurları ve cezaları Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen “kastın aşılması suretiyle adam öldürmek” suçundan ibaret olup, bu suçun da askeri suç olmadığı açıktır. 

Açıklanan nedenlerle, yüklenen eylemin askeri  suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması, sanığın yargılama aşamasında terhis edilmesiyle askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin de kesilmiş olması nedeniyle, 353 sayılı Yasa'nın 4191 sayılı Yasa  ile  değişik 17. maddesi  hükmü  uyarınca, davanın adli yargı yerinde görülmesi ve İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir. 

SONUÇ         : Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 30.6.2003 günlü ve E:2003/261, K:2003/357 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.10.2004 günü OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK  karar verildi.