T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/379

KARAR NO  : 2020/472      

KARAR TR  : 13/07/2020

 

ÖZET: Davacıya ait taşınmazlardan davalı tarafından iş makinesiyle toprak aldığından bahisle, maddi tazminat ile belirlenecek ecri misil bedelinin ödenmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı     : M.F.

          Vekilleri : Av. H.Ö. Av. R.K.Ö.

          Davalı   : Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı

          Vekili    : Av. M.K.

 

          O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Şanlıurfa İli, Halfeti İlçesi, Şimaliye Mahallesi, Höllez Mevkiinde bulunan 303 Ada 11, 13, 10, 5, 3, 4, 2, 8 parsel, 302 Ada 3, 6 parsel, 304 Ada 8,5, 2 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, Halfeti İlçesinin köy yollarının yapılma aşamasında nitelikli kum temininin Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından bu taşınmazlardan yapılarak, taşınmazlara haksız şekilde el atıldığını,taşınmazın haksız kullanımından dolayı şimdilik 500,00-TL tazminat ile belirlenecek ecri misil bedelinin tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

HALFETİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 18.07.2018 gün ve E:2017/558, K:2018/777 sayı ile, davalı kurumun yol yapım çalışmalarında kullanmak üzere zamanında Halfeti Belediyesi'nin mülkiyetine tabi taşınmazlardan kum çekme işlemini gerçekleştirmiş olması olayında idarenin hizmet kusurunun bulunduğunun kabulü gerektiği; taraflar arasındaki uyuşmazlığın kaynağının idarenin hizmet kusuruna dayanması nedeniyle uyuşmazlığın İdari Yargı Merciinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 114/c maddesinin mahkemenin görevli olmasını dava şartı olarak kabul ettiği; 115. maddede ise "Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir" şeklinde düzenlemeye yer verildiği; bu durumda açılan davada mahkemelerinin görevli olmadığı, bu şekilde dava şartının oluşmadığı kanaatine varılmakla; HMK'nın 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar istinaf başvurusunun kesin olarak reddedilmesiyle 10/12/2019 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ŞANLIURFA 2. İDARE MAHKEMESİ: 05.06.2018 gün ve E:2020/558 sayı ile, "Dava dosyasının incelenmesinden; mülkiyeti davacıya ait olan Şanlıurfa İli, Halfeti İlçesi, Şimaliye Mahallesi, Höllez Mevkiinde bulunan 303 Ada 13, 12, 11, 10, 8. 5, 4, 3, 2, parsel, 302 Ada 3, 6 parsel, 304 Ada 8, 5, 2 parsel sayılı taşınmazlardan belediye ekipleri tarafından toprak alındığı, söz konusu fiil nedeniyle anılan taşınmazı kullanamadığı ve bir takım zarar ve ziyana uğradığı, buna mukabil belediye tarafından haksız fiili el atmanın önlenmesi ile söz konusu zarar ve ziyanının tazmini amacıyla davalı idare aleyhine Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesi'nde E:2017/558 sayılı davanın açıldığı, söz konusu yargılamada Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.07.2018 tarih ve E:2017/558, K:2018/777 sayılı kararıyla "yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine" karar verildiği, olayda hizmet kusurunun olduğundan bahisle davanın görüm ve çözümü hususunda görevli ve yetkili mahkeme olarak Şanlıurfa İdare Mahkemesi'nin gösterildiği, anılan karara davacı tarafından yapılan itiraz üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Beşinci Hukuk Dairesinin 10.12.2019 tarih ve E:2019/3701, K:2019/1896 sayılı kararıyla kesinleştiği, akabinde 04/05/2020 tarihinde davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dilekçe ile davalı idarenin fiili el atması sebebiyle taşınmazlarında meydana gelen zarara karşılık olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Devlet ve kamu tüzel kişileri tarafından tesis edilmiş idari işlemlerin iptali istemiyle, Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davaların idari yargının görev alanında bulunduğu hususu açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yollan, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, taşınmazın üzerinden yol geçirilmesi ve fiilen kullanılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır." denilmek suretiyle fiili el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında görevli yargı kolu, adli yargı yeri olarak belirlenmiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının ve aslı gönderilen Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2017/558 sayılı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve dosyanın incelenmesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek, dava dosyalarını 08/06/2020 gün, E:2020/558 sayılı üst yazı ekinde Mahkememize göndermiş, başvurur 22/06/2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

              İNCELEME VE GEREKÇE:

              Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 13.07.2020 günlü toplantısında:

              I-İLK İNCELEME:

              Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

              II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

              Dava, Şanlıurfa İli, Halfeti İlçesi, Şimaliye Mahallesi, 3303 Ada 11, 13, 10, 5, 3, 4, 2, 8 parsel, 302 Ada 3, 6 parsel, 304 Ada 8,5, 2 parsel sayılı taşınmazlardan davalı tarafından iş makinesiyle toprak aldığından bahisle, 500,00-TL maddi tazminat ile belirlenecek ecri misil bedelinin ödenmesi istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksız el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. İdari dava türleri şunlardır:

İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar" hükmüne yer verilmiştir.

Mülkiyeti davacıya ait taşınmazlara, davalı idare tarafından, plan ve proje kapsamı haricinde, kum çekilmek suretiyle taşınmazların yapısının bozulduğu iddiasıyla meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan, davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.

Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.07.2018 gün ve E:2017/558, K:2018/777 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna,Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.07.2018 gün ve E:2017/558, K:2018/777 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.07.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

 

                                         Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN