T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 61

            KARAR NO  : 2020 / 32

            KARAR TR   : 27.1.2020

ÖZET :  Davalı/borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile davalı/borçlu aleyhine %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : L. Sigorta A.Ş./HDI Sigorta A.Ş.

Vekilleri       : Av.A. A., Av.S. A.

Davalı           : Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü(ASAT)

Vekilleri       : Av. İ. K. Ve diğ.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirkete sigortalı olan taşınmazda 21.02.2017 tarihinde faaliyet süren işletmeye ait su sayacına giden temiz su borusunun patlaması sonucu bu bölümden yoğun şekilde akan suyun işletme içerisine dolarak hasara neden olduğunu; yapılan ekspertiz sonucu 3.442,50-TL hasar tazminatının dava dışı sigortalıya 04.07.2017 tarihinde ödendiğini, dava konusu olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğunu; müvekkili şirket tarafından bu alacağın tahsili bakımından defalarca görüşülmüş olmasına ve 17.07.2017 tarihli yazı gönderilmesine rağmen davalılar/borçluların borcunu ifa etmediğini;  son olarak da İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğünün E:2017/31471 no.lu dosyası ile takibe girişildiğini;  borçlular tarafından borca ve yetkiye itiraz edildiğini,  akabinde Antalya 15. İcra Müdürlüğünün E:2018/3235 E. Sayılı dosyası ile takibe devam edildiğini;  borçlular tarafından bu dosyaya da itiraz edildiğini ve davalı/borçluların haksız ve mesnetsiz itirazları neticesinde takibin  durdurulduğunu; davalıların kusurlu davranışları nedeni ile müvekkili şirketin zarara uğradığını,  bu nedenle iş bu dilekçe ile davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline,  Antalya 15. İcra Müdürlüğü 2018/3235 E. Sayılı İcra takibinin devamına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek;  fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davalıların/borçluların haksız ve kötü niyetli borca ve faize itirazlarının iptaline, davalı/borçlu aleyhine %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi  istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: 22.5.2019 gün ve E:2018/536, K:2019/356 sayı ile, “(…) Dava, davalının sorumluluğundaki temiz su borusunun patlaması sonucunda davacı tarafından sigortalanan şirkete ait işyerinin zarara uğradığı iddiası ile zarar olarak ödenen 3.577,62 TL'nin rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davalı Asat vekilinin 25/01/2019 havale tarihli dilekçesi ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması talepli dilekçe ve ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2017/155 Esas 2017/192 Karar sayılı ilamını sunduğu, gerekçeli kararın incelenmesinde, davanın Asat'a ait şehir şebeke hattının patlaması üzerine taşan suyun davacı sigorta şirketi tarafından teminat altına alınan işyerine zarar vermesi sonucu sigortalıya ödenen 2.504,00 TL hasar bedelinin rücuen tazminine ilişkin olduğu, 2560 sayılı yasanın 5. maddesine göre Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü'nün kamu tüzel kişisi olduğu ve bir kamu hizmetinin ifası ile görevlendirildiği, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemi ile idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargıya ait olduğunu bu sebeple görevli yerin idari yargı olması nedeniyle Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/11/2016 tarih ve 2016/217 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verdiği anlaşılmıştır.

Tüm dosya kapsamı; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2017/155 Esas 2017/192 Karar sayılı ilamı bir arada değerlendirildiğinde; davalı Asat'ın 2560 sayılı yasanın Ek -5. maddesinde kamu tüzel kişisi olduğu ve kamu hizmeti ifa ettiği, kamu hizmetinin ifası sırasında şebeke suyunun patlaması ile davacının sigortaladığı işyerinin zarar gördüğü gerekçesi ile açılan bu davanın Uyuşmazlık Mahkemesi kararı da gözetilerek idari yargıda çözümlenmesi gereken bir uyuşmazlık olduğu anlaşıldığından davacının davasının yargı yolu yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,

Davanın yargı yolu nedeniyle usulden REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna gidilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesi: 16.10.2019 gün ve E:2019/2168, K:2019/1934 sayı ile, davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 352/1-b. maddesi gereğince usulden reddine, 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin 58.800,00 TL'nin altında olması nedeniyle kesin olarak karar vermiştir.

Davacı vekili bu kez, dava dışı sigortalısının          faaliyette bulunduğu Elmalı Mh. Hasan Subaşı Cd. No: 11 Muratpaşa Antalya adresindeki işyerinin su sayacına giden temiz su borusunun patlaması sonucu işyerini su basması nedeniyle meydana gelen zararın sigorta poliçesi kapsamında ödenmesi nedeniyle, patlayan su borusunun davalı idare sorumluluğunda bulunduğu gerekçesiyle 3.442,50 TL zararın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 3.İDARE MAHKEMESİ: 26.11.2019 gün ve E:2019/1133, K:2019/1063 sayı ile,”(...) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; "(a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları","(b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," "(c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar."idari dava türleri arasında sayılmış; 14. maddesinin 3. fıkrasında dilekçelerin İdare ve Vergi Mahkemelerinde mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından görev ve yetki yönünden sırasıyla inceleneceği belirtilmiş; aynı Kanun'un 15/1 -a maddesinde ise 14. maddenin 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

Su, elektrik ve doğalgaz gibi kamu idarelerince bedeli karşılığı dağıtılan kamu hizmetinden abonman sözleşmesi ile yararlanılmakta olup, bu sözleşmeler belirli bir konuyu, şartları, karşılıklı hakları ve borçları belirler, sözleşmedeki koşulların yerine getirilmemesi halinde tarafların edimlerini yerine getirmekten kaçınma hakları doğar ve gerekirse cezai şartlara ilişkin hükümler uygulanır. Bu sözleşmelerin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların da adli yargı yerinde çözümleneceği de açıktır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin sigortalısı şirkete ait işyerinin su sayacına gelen borunun patlaması sonucu, işyerinin su dolması nedeniyle meydana gelen zararın davacı şirket tarafından sigortalısı şirkete ödenmesinin ardından Türk Ticaret Kanununun 1472.maddesinde düzenlenen halefiyet gereğince, zararın oluşumuna davalı idarenin hizmet kusurunun sebebiyet verdiği iddiasıyla ödenen tutarın ticari faiziyle birlikte iadesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda davacı şirketin sigortalı şirket ile davalı idare arasında abonelik sözleşmesinin bulunması bu abonelik sözleşmesi kapsamında da davalı idare tarafından su borularının sayaçlara kadar getirilmesi sözkonusu olup, davalı idarenin genel kamu hizmeti kapsamında kalan ana dağıtım borcu hatları ile ilgili olmayan doğrudan dava dışı şirketin sayacına giden boruda meydana gelen patlamadan kaynaklandığı ileri sürülen zararın, abonelik sözleşmesinde sözleşmenin hizmet veren tarafı olan idarenin, edimini kusurlu ifa ettiği iddiasıyla açılan tazminat davasının görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine..." dava konusu miktar yönünden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45/1. maddesi gereğince kesin olarak karar vermiştir.

Davacı vekili adli ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27.1.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. Madde uyarınca önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek gönderildiği; öte yandan, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında; adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi;  idari yargı yerinde ise rücuen tazminat istemiyle dava açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve  “itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı/borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile davalı/borçlu aleyhine %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan; Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.5.2019 gün ve E:2018/536, K:2019/356 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.5.2019 gün ve E:2018/536, K:2019/356 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.1.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                            AKSU                             SONER             

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                        Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                          ARSLAN