Hukuk Bölümü 2001/106 E., 2001/113 K.

  • DIŞİŞLERİ BAKANLIĞINDA SÖZLEŞMESİ ÇALIŞAN PERSONEL
  • SÖZLEŞMELİ PERSONEL
  • TAZMİNAT DAVASI
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 88 ]
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 89 ]
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 134 ]
  • 657 S. DEVLET MEMURLARI KANUNU [ Madde 4 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 19 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Dışişleri Bakanlığının yurt dışı kuruluşunda (Almanya-Köln Başkonsolosluğu) 657 sayılı Yasa'nın 4/B. maddesine göre sözleşmeli personel olarak çalışmış bulunan davacı, ilk sözleşmesinin başlangıç tarihi 1.7.1992 olduğu halde ve Çalışma Sözleşmenin 5. maddesinin "Sigorta primi işveren ve sözleşmeli hisselerine ait (%) lerin ödenmesinde yürürlükteki Sosyal Sigortalar Kanunu hükümleri gereğince işlem yapılır." hükmüne rağmen Bakanlıkça ancak Mayıs 1996 tarihinde geçmiş prim borçları ödenmek suretiyle sigorta işlemlerinin yapıldığını; 1993 yılı Mayıs ayında geçirdiği sağlık sorunu nedeniyle ameliyat olduğunu ve 2,5 ay süreyle yatarak tedavi görmesine karşılık S.S.K. tarafından kendisine geçici işgöremezlik ödeneği verilmediğini; bu durumdan, hastalık öncesi gerekli primi ödemeyen Dışişleri Bakanlığının sorumlu olduğunu ileri sürerek, boşandığı eşinden olan çocuğuna bakmakla yükümlü bulunduğu da dikkate alınarak 506 sayılı Yasa'nın 89. maddesine göre hesaplanarak bulunan 5.334.- Alman Markı alacağının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 15.6.1998 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

    ANKARA 7. İŞ MAHKEMESİ; 3.11.1999 gün ve E: 1999/813, K: 1999/2440 sayı ile, davanın kısmen (1.485.- Alman Markı) kabulüne karar vermiştir. Bu karar, taraflarca temyiz edilmesi üzerine YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ'nin 2.2.2000 gün ve E: 1999/18523, K: 2000/824 sayılı kararıyla, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, İş Mahkemelerinin işçi ile işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya kanundan doğan hak uyuşmazlıklarını çözmekle görevli olduğunun hükme bağlandığı; somut olayda ise, yukarıda belirtildiği üzere hizmet akdi değil idari bir sözleşme sözkonusu olduğundan iş mahkemelerinin görevli bulunduğundan sözedilemeyeceği; belirtmek gerekir ki, talep konusu tazminatın hesaplanmasında 506 sayılı Kanunun 88. ve 89. maddelerinin esas alınmasının varılan bu hukuki sonuca etkili olmadığı; zira, sigorta primlerinin geç yatırılmış olması sebebiyle SSK.'dan istekte bulunulmadığı; uyuşmazlığın çözümünde idari yargı görevli olduğundan, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulmasında isabet bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.

    ANKARA 7. İŞ MAHKEMESİ; 11.7.2000 gün ve E: 2000/385, K: 2000/579 sayı ile, Yargıtay bozma kararına uymak suretiyle aynı gerekçeyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar ise, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Davacı vekili, aynı istekle, 31.8.2000 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

    ANKARA 7. İDARE MAHKEMESİ; 19.7.2001 gün ve E: 2000/1025 sayı ile, uyuşmazlık, 506 sayılı Yasa'ya göre davacı adına prim yatırılıp yatırılmayacağı ve yine Yasa'ya göre davalı idarenin tazmin sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin olduğundan, aynı Yasa'nın 134. maddesi uyarınca davanın yetkili iş mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı, ancak, daha önce İş Mahkemesince görevsizlik kararı verildiği ve bu kararın kesinleştiğinden bahisle, görevli merciin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına ve bu konuda verilecek karara değin davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Turgut ARIBAL ve Hıfzı ÇUBUKLU'nun katılımlarıyla yapılan 24/12/2001 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN'ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    USULE İLİŞKİN İNCELEME:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi'nce anılan Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

    ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

    Dava, Dışişleri Bakanlığının yurtdışı kuruluşunda 657 sayılı Yasa'nın 4/B. maddesine göre sözleşmeli olarak çalışmış olan davacı tarafından, Bakanlıkça sözleşmeden doğan prim yatırma yükümlülüğünün zamanında yerine getirilmemesi nedeniyle yoksun kaldığı işgöremezlik ödeneği karşılığının kendisine ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

    657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun istihdam şekillerini düzenleyen değişik 4. maddesinde, kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceğine işaret edilmiş ve (B) bendinin birinci fıkrasında sözleşmeli personelin, kural olarak, kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde çalıştırılması öngörülmüş; aynı bendin üçüncü fıkrasında ise birinci fıkrada öngörülen koşullardan ayrı olarak, kadrolu istihdamın mümkün olmadığı bazı hallerde, Bakanlar Kurulunca tespit edilecek esas ve şartlarla ve fıkrada sayılan bazı özel işlerde ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde sözleşmeli personel çalıştırılmasına olanak tanınmıştır.

    Bakanlar Kurulunun 6.6.1978 tarih ve 7/15754 sayılı kararı ile belirlenen ve 28.6.1978 tarih ve 16330 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar"ın 1. maddesinde, genel bütçeye dahil dairelerde, katma bütçeli idarelerde, döner sermayeli kuruluşlarda, belediyelerde, özel idarelerde ve kamu iktisadi teşebbüslerinde (sermayesinin yarısından fazlası yukarıda sayılan kuruluşlara ait olanlar dahil) özel bütçeli idareler ile 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamı dışında kalan kuruluşlarda (85/9154 sayılı B.K.K. ile eklenmiştir.) sözleşme ile çalıştırılacak personel hakkında bu Esaslarda yer alan hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş; 2. maddesinde, sözleşmeli personel, mevzuatına uygun olarak birinci maddede belirtilen kuruluşlarda sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kamu görevlileri olarak tanımlanmıştır. Olayda davacının, 657 sayılı Yasa'nın 4/B. maddesi ile 6.6.1978 tarih ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Esaslara göre düzenlenen sözleşme ile çalıştırıldığı anlaşılmakta olup, anılan yasal düzenlemelere göre işçi sayılmayan "kamu görevlisi" olduğu; öte yandan, idare hukuku esaslarına göre düzenlenen hizmet sözleşmesinin de "idari sözleşme" niteliği taşıdığı tartışmasızdır.

    İdarenin, kamu görevlisi sayılan personeli ile arasındaki ilişki, idare hukuku ilkelerine dayanan ve idare hukuku ilkeleriyle düzenlenen bir kamu hukuku ilişkisidir. Hernekadar, hizmet sözleşmesinin 5. maddesi ile, davacı Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi kılınmış ise de, personelin bağlı olacağı sosyal güvenlik kurumunu belirleyen bu hüküm, taraflar arasındaki kamu hukuku ilişkisini değiştiremez ve ortadan kaldıramaz.

    Öte yandan, hizmet sözleşmesinin 6. maddesinde öngörülen "Tedavi giderlerinde Sosyal Sigortalar Kanunu hükümleri gereğince işlem yapılır." kuralına dayanılarak 506 sayılı Yasa'nın 89. maddesine göre hakedildiği ileri sürülen geçici işgöremezlik ödeneğinin talep edilmiş olması da, idarenin sözleşmeden doğan sorumluluğunun saptanmasına ilişkin bulunan davanın hukuki niteliğini değiştirmez. Olsa olsa, idarenin sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmediği nedeniyle kusurlu bulunması halinde davacının uğradığı zararın hesaplanmasında ölçüt olarak alınabilecektir.

    Bu duruma göre, 657 sayılı Yasa'nın 4/B. maddesi ile 6.6.1978 tarih ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Esaslara göre düzenlenen hizmet sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasından doğan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-c. maddesinde belirtilen idari sözleşmeden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği açıktır.

    Belirtilen nedenlerle, Ankara 7. idare Mahkemesi'nce 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesine göre yapılan başvurunun reddi gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Ankara 7. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun REDDİNE, 24.12.2001 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.