Hukuk Bölümü 2009/54 E., 2010/34 K.

"İçtihat Metni"

Davacılar vekili, dava dilekçesinde, İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Battalgazi Belediye Başkanlığı ve Baskil Belediye Başkanlığı'nı davalı olarak göstermek suretiyle, davacıların 29.8.2002 tarihinde gerçekleşen feribot kazasıyla yakınları H., Y., K., Z. ve H.'i kaybettikleri, Elazığ İline bağlı Baskil İlçesi İmikuşağı iskelesi ile Malatya İline bağlı Battalgazi İlçesi Atabey iskelesi arasında bulunan Karakaya Baraj Gölünde mülkiyeti Elazığ İl Özel İdaresine ait Baskil Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliğinin işlettiği Baskil feribotunun alabora olduğu, kazada 13 kişinin hayatını kaybettiği, yapılan arama kurtarma faaliyeti sonucu 13 kişiden 11'inin cesedinin bulunduğu, gerçekleşen faciada davalıların idari anlamda kusurları söz konusu olduğundan dava açıldığı, İç Sularda Çalışacak Araç Yönetmeliği'nde Van Gölü dışındaki tabi göllerle baraj gölleri ve nehirlerin tümüne iç sular dendiği ve bu sularda çalışacak taşıma araçlarının hangi şartlara haiz olması gerektiğinin de Yönetmelikle düzenlendiği, yine söz konusu Yönetmeliğin ilgili maddelerinde kimlerin sorumlu olduğunun da belirtildiği, idarenin, kamu hizmetini gereği gibi yapmak, işleyişini sürekli denetlemek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla sorumlu olduğu, feribotun Yönetmelikte belirtilen şartların neredeyse hiç birini taşımadığı, bu feribotu, Elazığ İl Özel İdaresi kiraya verirken Baskil Kaymakamının başkanı olduğu Köylere Hizmet Götürme Birliğinin de işlettiği ve mezkur feribotun işletilmesine engel olması gereken davalıların bir kısmının bu feribotun işletilmesinde bizzat görev aldıkları, Yönetmeliğin hükümlerinden de anlaşılacağı üzere bu Yönetmeliğin yürütülmesinden sorumlu olan İçişleri, Ulaştırma ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ve bakanlıkların denetimi altında faaliyet gösteren bağlı kuruluşların, ilgili belediyelerin üzerlerine düşen kamu hizmetini ifa etmedikleri, kamu hizmetini gereği gibi yapmak, işleyişini sürekli denetlemek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla sorumlu olan davalıların görevlerini yapmadıkları, Ulaştırma Bakanlığı'nın teşkilat kanununun kendisine yüklemiş olduğu can ve mal güvenliğini sağlayacak tedbirleri almayarak sorumluluklarını ifa etmediği, kaldı ki İç Sularda Çalışacak Araç Yönetmeliği'yle davalı Bakanlığın yürütme bağlamında sorumluluğunun da sarih bir şekilde belirtildiği, gerek İçişleri Bakanlığı'nın görev ve vazifelerini düzenleyen yasal düzenlemeler gereği gerekse de İç Sularda Çalışacak Araç Yönetmeliği gereğince İçişleri Bakanlığı'nın da üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği, davalı idarelerin ağır hizmet kusuru her ne kadar açıksa da, yapılan işin "risk" taşıyan işlerden olması ve özünde tehlike sorumluluğunun mündemiç olması karşısında bu kez de kusursuz sorumlu oldukları, çünkü, devletin taşra teşkilatlarının idarecilerinin işletmesi ile çalışan ve denetlendiği vatandaşça düşünülen feribota binmekten başka hiçbir eylemi olmayan davacı yakınlarının uğramış olduğu zararın davacılar üzerinde kalması, toplumsal vicdanı zedeleyeceği gibi, bu sorumluluğun idari kurumlarca sahiplenilip, kamuya mal edilmesinin, idare hukukunun hak, adalet ve kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkelerinin gereği olduğu, davalı idarelerin bu perspektif açısından da sorumlu oldukları, vuku bulan kazaya tüm davalıların direkt ya da dolaylı etkileri bulunduğunu ileri sürerek toplam 865.000.000.000.-TL maddi ve manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MALATYA İDARE MAHKEMESİ; 31.3.2005 gün ve E:2003/1026, K:2005/501 sayı ile, davanın, mülkiyeti Elazığ Valiliği İl Özel İdaresine ait olan ve Baskil Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından işletilen Baskil Feribotunun 29.8.2002 tarihinde alabora olması sonucu uğranıldığı ileri sürülen 865.000.000.000.-TL maddi/manevi zararın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tazminine karar verilmesi istemiyle açıldığı, 29.6.1956 tarih ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 12. maddesinde; kara, deniz ve havada, nehir ve göllerde yolcu ve eşya taşımak üzere kurulan müesseselerin ticarethane sayılacağına işaret edildiği, anılan Kanunun "Taşıma İşleri ve Taşıma Senedi" başlıklı ikinci kısmının "Yolcu Taşıma"ya ilişkin üçüncü ayrımında yer alan 798. maddesinde, yolcuların taşıyıcılar tarafından iç hizmetleri tanzim için konmuş olan usul ve talimatı ihlal etmemekle mükellef oldukları, 806. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ise, taşıyıcının yolcuları gidecekleri yere sağ ve salim olarak ulaştırmakla mükellef bulunduğu, yolcuların kazaya uğramaları halinde bundan doğacak zararların taşıyıcı tarafından tazmin edileceği, yolcunun kaza neticesi ölmesi halinde onun yardımından mahrum kalan kimselerin dahi uğradıkları zararlara karşılık taşıyıcıdan tazminat isteyebilecekleri, ancak taşıyıcının, kazanın kendisine ve yardımcılarına yükletilmesi mümkün olan bir kusurdan doğmadığını ispat ettiği taktirde bu iki haldeki tazminattan kurtulacağının hükme bağlandığı, anılan yasal düzenlemeden, yolcu taşıma işinin ücret karşılığında yapılan ticari bir faaliyet niteliği taşıdığı ve bu işi yapanın da tacir olduğunun anlaşıldığı, öte yandan, Anayasa Mahkemesi'nin 18.2.1985 günlü, E:1984/9, K:1985/4 sayılı kararında; karayollarından, köprülerden alınan geçiş parası, su, elektrik, havagazı, demiryolları, hava yolları, kimi hastane ücretleri gibi ekonomik koşullara göre oluşturulan ve tesislerin bakımını, idamesini ve yeni yatırımlar yapılmasını sağlamak için yapılan ödemeleri belirli kamu hizmetleri karşılığında kişilerden alınan resim, harç ve benzeri mali yükümlerden ayrı kabul ettiği, bu kabule göre, baraj gölü taşımacılığında alınan yolcu taşıma ücretlerinin kamu gücüne dayanılarak alınan vergi benzeri mali yükümler kapsamında olmadığının açık bulunduğu, olayda; zarar görenin yolcu olması, Köylere Hizmet Götürme Birliği'nin ise taşıyıcı sıfatını taşıması karşısında, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taşıma sözleşmesine dayanan bir özel hukuk ilişkisi olduğu, yerel yönetim birliğinin ticari alanda yürüttüğü taşımacılık faaliyetinin de özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğu, öte yandan, feribotun maliki Özel İdare Müdürlüğü ile Yerel Yönetim Birliği arasındaki hukuki ilişkinin de kira sözleşmesine dayanan bir özel hukuk ilişkisi olduğu, belirtilen durum karşısında ve Birlik tarafından yürütülen faaliyetin ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği de dikkate alındığında, olayda idari bir işlem veya eylemden doğmuş herhangi bir zarar söz konusu olmayıp, yolcunun uğradığı zararlardan dolayı taşıyıcının tazmin yükümlülüğünün saptanmasına ilişkin bulunan davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu, nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 1.11.2004 gün ve E:2004/79, K:2004/78 sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, DANIŞTAY SEKİZİNCİ DAİRESİ'nin 26.12.2005 gün ve E:2005/4545, K:2005/5383 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, İçişleri Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığı'nı davalı olarak göstermek suretiyle aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

MALATYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 31.7.2008 gün ve E:2006/142, K:2008/335 sayı ile, davacı vekilinin dava dilekçesinde, davacıların Karakaya Baraj Gölünde batan feribotta yakınlarını yitirmelerinden ötürü uğradıkları maddi ve manevi zarardan dolayı her bir davacı için istenilen tazminat miktarlarını belirterek davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava ettiği, daha önce idari yargıda açılan tazminat davasının Malatya İdare Mahkemesi'nin 2003/1026 Esas ve 2005/501 Karar sayılı dosyası ile görev yönünden reddedildiği, hükmün Danıştay Başkanlığı tarafından onanmış olduğu, davalılara usulüne uygun tebligat yapıldığı, davalı vekilinin davanın reddini talep ettiği, davacıların davalı İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı'na karşı açtıkları tazminat davasında, davalı Bakanlıklardan İçişleri Bakanlığı'nın görev ve vazifelerini düzenleyen yasal düzenlemeler gereği ve İç Sularda Çalışacak Araç Yönetmeliği gereğince İçişleri Bakanlığı'nın üzerine düşen sorumluluktan bihaber hareket ettiğini, İçişleri Bakanlığı'nın kazaya karışan feribotun can ve mal emniyeti açısından uygunluğunu denetlemesi görevini ihmal etmesinden dolayı sorumluğuna dayandığı, Ulaştırma Bakanlığı yönünden de ulaştırma ve haberleşme sistemlerinin düzenlenmesi, hava ve taşıma araçlarının teknik nitelikleriyle bunlarda çalışanların yeterlilik şartlarının belirtilmesi hususlarında temel prensip ve politikayı tespit etmek, bu konularda koordinasyonu sağlamak görevi ile ulaştırma ve haberleşme işlerinde kamu düzeni, can ve mal güvenliğini sağlayacak tedbirleri almak, aldırmak, uygulanmasını takip etmek ve denetlemek görevlerini ihmal etmesinden dolayı sorumluluklarına dayandığı, İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı'nın kazaya karışan feribot ile ilgili herhangi bir işleten sıfatı olmadığı gibi bu araçları işletenler üzerinde herhangi bir vesayet görevinin de bulunmadığı, davalı Bakanlıklar hakkında açılan tazminat davasının dayanağının tamamıyla idarenin hizmet kusuruna dayandırıldığı, idarenin eylem ve işlemleri kamusal nitelikte olup, kamu hizmeti kavramı içerisinde bulunduğu, kamu hizmetlerinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesi gereğince görevli yargı yerinin idari yargı olduğu, bu nedenle, dava hakkında yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekmekte olup, bu hususta daha önce Malatya İdare Mahkemesi'nin 2003/1026 Esas, 2005/501 Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verildiğinden, Mahkemeler arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu gerekçesiyle Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK'ın katılımlarıyla yapılan 1.3.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında her iki yargı yerinde de davalı konumunda olan İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı yönünden, anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, mülkiyeti Elazığ Valiliği İl Özel İdaresine ait olan ve Baskil Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından işletilen Baskil Feribotunun 29.8.2002 tarihinde alabora olarak batması sonucu kazada davacıların yakınlarının da hayatlarını kaybetmesi nedeniyle 865.000.000.000.-TL maddi ve manevi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, mülkiyeti Elazığ Valiliği İl Özel İdaresine ait olan ve Baskil Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından işletilen Baskil Feribotunun 29.8.2002 tarihinde alabora olarak batması sonucu kazada aralarında davacıların yakınlarının da bulunduğu 13 kişinin hayatını kaybettiği, davacılar vekili tarafından, davalı idarelerin gerek yasalarla gerekse İç Sularda Çalışacak Taşıma Araçları Yönetmeliği ile verilen görevlerini yapmadığı, idari anlamda denetim görevini yerine getirmediğinden kusurlu bulunduğu, hizmet kusuru işlediği iddialarıyla uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Her ne kadar taşıma sözleşmesinin bir özel hukuk ilişkisi olması, taşımacılık faaliyetinin de özel hukuk hükümlerine tabi bulunması nedeniyle, taşıyıcının tazmin sorumluluğunun saptanmasına yönelik olan davaların çözümünün adli yargının görevinde bulunduğu kuşkusuz ise de; olayda idare aleyhine açılan davanın mevzuatta belirlenen görevlerin yerine getirilmediği iddiasına dayandırıldığı açıktır.

Bu durumda, davalı İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıklarının denetim ve gözetim sorumluluğuna yönelik olarak açılan davanın, taşıma sözleşmesine dayalı bir özel hukuk ilişkisinden kaynaklanmaması nedeniyle olayda idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden, davanın idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının, davalılardan İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıkları yönünden kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ:Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Malatya İdare Mahkemesi'nin 31.3.2005 gün ve E:2003/1026, K:2005/501 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ, davalılardan İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıkları yönünden KALDIRILMASINA, 1.3.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.