T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2017 / 760

          KARAR NO : 2018 / 5

          KARAR TR   : 29.1.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

  

 

K  A  R  A  R

 

Davacı      : M.S. G.

                      K.G.

Vekili         : Av. M.M.Ö.

 Davalı       : Karayolları Genel Müdürlüğü

 Vekilleri    : Av. İ.K., Av.Z. Ö.

 

O L A Y        : 1-Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkili M. S. G.’in 31/01/2014 tarihinde E 90 otoyolu üzerinde kendi sevk ve idaresindeki 33 … 77 plakalı hususi aracıyla seyir halindeyken, otoyolun kenarındaki bariyerden açılan boşluktan içeriye küçükbaş hayvanların girdiğini, hayvanların otoyola girmesinin,  otoyolu üzerinde seyreden araçların sağlıklı şekilde yollarına devam etmelerine engel teşkil ettiğini;   bu esnada oradan geçmekte olan müvekkilinin,  karşısına çıkan küçükbaş hayvanlara çarpmamak için direksiyonu sağa sola çevirdiğini,  aracın kontrolünü kaybettiğini, kaza meydana geldiğini; müvekkilinin eşinin kolunun kırıldığını, aracının perte çıktığını; kazanın meydana gelmesinde müvekkiline isnat edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını; aracın zararı ve değer kaybının 41.248,00 TL olarak saptandığını,  ayrıca müvekkili K. G.’in kolunun kırılmasından ötürü, sebepsiz yere acı çektiğini, işinden de mahrum kaldığını ifade ederek; fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması ile şimdilik 10.000,00TL ve maddi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 31/01/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ayrıca müvekkili Kafiye Güner için 15.000,00 manevi tazminatın davalıdan alınması istemiyle 14.3.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

MERSİN 4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 25.12.2014 gün ve E:2014/125, K:2014/561 sayı ile, “(…) DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, BK. 41. Maddesi uyarınca açılmış haksız fiil sonucu oluşan maddi ve manevi tazminat davasıdır. Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde idaresindeki 33 … 77 plaka sayılı özel aracı ile seyir halinde iken Mersin-Adana otobanında bariyerlerdeki açıklıktan giren hayvana çarpmamak için direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, kaza yaptığını, eşinin kolunun kırıldığını, kendisinin kazada kusurlu olmadığını, Mersin 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/7 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırdığını, araçtaki hasarın 40.248,00 TL olduğunu, şimdilik 10.000 TL manevi tazminat, eşi K.nin kaza nedeniyle psikolojisinin bozulduğundan 15.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, kazaya ilişkin 31/01/2014 tarihli kaza tespit tutanağı celp edilmiş, incelenmesinde ölümlü ve yaralamalı trafik kazası tespit tutanağı düzenlendiği, davacının Adana istikametinden Osmaniye istikametine seyir halindeyken otoyolda bulunan hayvanlara çarpmamak için önce başka bir araca çarptığı, üç araçlı zincirleme trafik kazası meydana geldiği, davacının otoyolun işletmesinden ve güvenliğinden sorumlu olan davalı idareye karşı maddi ve manevi tazminat davası açtığı, davalı kurumun kamu tüzel kişisi olduğu, davacının talebine göre idare kusurundan oluşan zararın talep edildiği, 2577 /sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 2/1-b maddesi uyarınca hiçbir ayrım yapmaksızın idarenin tüm eylem ve işlemleri sonucunda zarar gören hak sahiplerinin davayı tam yargı davası olarak idari yargıda açması gerektiği, görev konusunun kamu düzeni ile ilgili olduğu, davacı taraf davalı idarenin kamu hizmetini gerektiği gibi yerine getirmemesinden dolayı zarar gördüğünü iddia ettiğinden davaya bakma görevi idari yargının yetkisinde olduğu, idarenin hukuki sorumluluğunun olabilmesi için maddi zararın olmasının yanında zararın idarenin eylem ve işleminden kaynaklanması gerektiği, oluşan hasarla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerektiği, ayrıca Danıştay 10. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarının Uyuşmazlık Mahkemesinin yerleşik içtihatlarının yine Yargıtay uygulamalarında idarenin plan ve projeye bağlı kamu hizmetinin yürütülmesi amacı ile yapılan haksız eylem niteliğinde bulunan uygulamalar sonucunda oluşan zararların idare mahkemesinde görülmesi gerektiği, yine 10/01/2009-1715 sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararında da kamu kurumu niteliğinde kuruluşlarca verilen plan projesine göre yol yapılması nedeniyle oluşan zararlardan idari karar sonucunda oluşan zararların idari eylemlerden kaynaklandığı, bu tür taleplerin 2577 sayılı yasanın 2. maddesine göre tam yargı davası olarak idare mahkemesinin bakmasının gerektiği anlaşılmakla davanın idari işlemden kaynaklandığı, 6100 sayılı HUMK. 3. maddesi uyarınca 16/01/2012 tarihinde Anayasa mahkemesince iptal edildiği, idarenin sorumlu olduğu hükmünün iptal edilmesi nedeniyle her türlü maddi ve manevi zarara ilişkin taleplerin idareden tahsili ile Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılacağı, hükmünün iptal edilmesi nedeniyle davalı idarenin sorumluluğunda olan otobanda meydana gelen kaza nedeniyle idare aleyhine açılacak davaya bakmanın idari yargının görev alanında kaldığı görülmekle mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;

1-Davanın İdari İşlemden kaynaklandığı anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine, İdare mahkemesinin görevli olduğunun tespitine…” karar vermiş,  temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesince,  18.6.2015 gün ve E:2015/9163, K:2015/8935 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez; 1.000,00TL maddi, 15.000,00TL manevi tazminat istemiyle 31.8.2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Mersin 2.İdare Mahkemesi;  28.9.2016 gün ve E:2015/1301, K:2016/1245 sayı ile, 2577 sayılı Kanunun 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Adana İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiş; dosyanın gönderildiği Adana 3.İdare Mahkemesi;  22.11.2016 gün ve E:2016/1316, K:2016/1432 sayı ile,  2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Gaziantep İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

GAZİANTEP 1.İDARE MAHKEMESİ; 16.10.2017 gün ve E:2016/1776 sayı ile, “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1.maddesinde; Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; 2. maddesinde; bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun 3. maddesinde de trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar karayolu olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. / Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; geçici 21. maddesinde ise “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” hükümleri yer almaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların E/90 karayolu üzerinde seyir halinde iken meydana gelen trafik kazası neticesinde oluştuğu ileri sürülen 1.000,00.-TL maddi ve 15.000,00.-TL manevi zararın olayda hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülen davalı idarelerden, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı görülmektedir.

2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, (…) anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: (…)

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu anlaşılmakta olup; karayolunda meydana gelen kazada idarenin kusurlu olduğundan bahisle açılan işbu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 11.4.2016 tarih ve E:2016/163, K: 2016/210 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevine girmeyen ve Mersin 4.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından da görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli mahkemenin belirlenmesi için Mersin 4.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2014/125 sayılı dava dosyasının belirtilen Mahkeme'den temin edilerek, söz konusu dosyanın ve bu dosyanın 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanun'un 19.maddesi hükümleri uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 29.1.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların karayolunda meydana gelen trafik kazası sonucu uğradığı maddi ve manevi zararların tazmin edilmesi isteminden ibarettir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden, 31/01/2014 tarihinde, davacılardan M. S. G.’in sevk ve idaresindeki 33 … 77 plakalı aracıyla E 90 otoyolu üzerinde  seyir halindeyken, otoyola  küçükbaş hayvanların girdiği, hayvanlara çarpmamak için çaba harcayan sürücünün aracın kontrolünü kaybettiği, meydana gelen kazada maddi zararın yanında, araçta bulunan diğer davacı K. G.’in kolunun kırıldığı; kazanın meydana gelmesinde davalı idarenin  sorumluluğunun bulunduğu iddia edilerek; uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan; Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Mersin 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 25.12.2014 gün ve E:2014/125, K:2014/561 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Mersin 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 25.12.2014 gün ve E:2014/125, K:2014/561 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 29.1.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                               KARŞI OY

 

3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 29.1.2018 

 

 

                                                         ÜYE

                                            Turgay Tuncay VARLI