T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2018 / 363

            KARAR NO  : 2018 / 392

            KARAR TR   : 25.6.2018

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini  ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : H. Sigorta A.Ş.

Vekili           : Av. S.A.

Davalı          : 1- Başakşehir Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. E.K.A.

Davalı          : 2- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. A.K.

 

O L A Y      : Davacı vekili; müvekkili şirkete sigortalı 34 R... plaka sayılı aracın, 09.05.2012 tarihinde Keresteciler Sitesi Etaplar/Başakşehir yönünde meydana gelen trafik kazasında, yol yapım alanındaki işaretlemeler ve levhaların eksikliğinden ve yolun ışıklandırmasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle beton bariyerler ile kaplı olan yapım alanına girmesi sonucunda hasara uğradığını; pert olan araç için sigortalısına 06.06.2012 tarihinde 29.000,00-TL. ödendiğini; aracın sovtaj bedeli olarak 15.660,00-TL. alındığını, bakiye kısım için dava açıldığını; hasar için davalılara yaptıkları başvurulardan sonuç alınamadığını;  hasar ödenmesi ile mukavele şartlarına ve Ticaret Kanununun 1472.maddesi hükmüne göre müvekkili şirketin sigortalısının yerine kaim olduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 13.340,00-TL.’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle 18.10.2012 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 9.İDARE MAHKEMESİ; 4.3.2013 gün ve E:2012/1970, K:2013/409 sayı ile “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 13. maddesinde, "Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür. Çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlar, karayolu yapısında yapacakları ve esasları yönetmelikte belirtilen çalışmalarda; a) Yolun yapım ve bakımı ile görevli kuruluştan izin almak, b) Çalışmaları, gerekli önlemleri alarak, aldırarak ve devamlılığını sağlayarak, trafik akımını ve güvenliğini bozmayacak tarzda yapmak, c) Zorunlu nedenlerle meydana gelen arıza, engel ve benzerlerini en kısa zamanda ortadan kaldırarak karayolunu kullananlara ve araçlara zarar vermeyecek duruma getirmek, d) Şehiriçi karayolu kenarında çeşitli tesislerin yapımı süresince; kaldırımlarda, tünel, tünel aydınlatılması ve benzerlerini yaparak güvenli geçiş sağlamak ve yaya yollarını trafiğe açık bulundurmak, zorundadırlar. Bu çalışmalar sırasında meydana getirilen tehlikeli durum ve engeller bütün sorumluluk, bunları yaratan kişilere ait olmak üzere zabıtaca kaldırılır, yapılan masraflar sorumlulara ödetilir." hükmüne yer verilmiştir.

Anılan Kanun'un 19.01.2011 tarih ve 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14.maddesi ile değişik 110.maddesinde, "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmü yer almış, Geçici 21.maddesinde ise, bu Kanunun 110.maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmünün, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek idare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirket tarafından kasko sigorta poliçesiyle sigortalanan 34 R... plakalı aracın, 09.05.2012 tarihinde, İstanbul İli, Keresteciler Sitesi Etaplar/Başakşehir yönünde seyir halinde iken yol yapım alanındaki işaretlemeler ve levhaların eksikliğinden ve yolun ışıklandırılmasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle beton bariyerler ile kaplı olan yapım alanına girmesi sonucunda oluşan maddi hasarlı trafik kazasında uğranılan ve sigortalıya ödenen kısımdan bakiye olarak kalan ve karşılanmayan 13.5340 -TL'nin ödeme tarihi olan 06/06/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden müştereken veya müteselsilen tazminine karar verilmesi istemiyle açılan iş bu davanın görüm ve çözümünde yukarıdaki mevzuat hükümleri uyarınca adli yargı mercilerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş;  itiraz edilmesi üzerine, İstanbul Bölge İdare Mahkemesince, 25.9.2013 gün ve E: 2013/12578, K:2013/12155 sayı ile itiraz istemi reddedilerek onanan; kararın düzeltilmesi istemi de aynı Mahkemece, 9.1.2014 gün ve E: 2013/23605, K:2014/401 sayı ile reddedilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa aynı istemle, 10.2.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 11.Asliye Hukuk Mahkemesi, 1.3.2016 gün ve E:2014/71, K:2016/57 sayı ile uyuşmazlığın esasını inceleyerek, davacının davalı Başakşehir Belediyesi'ne yönelik davasının husumet yönünden reddine; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yönelik davasının kabulü ile; 13.340,00TL alacağın ödeme gününden itibaren işleyecek yasal faizi anılan Belediyeden alınıp davacıya verilmesine karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi; 8.11.2017 gün ve E: 2016/19195, K:2017/10261 sayı ile “(…) Kamu hizmeti görmekle yükümlü idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2.maddesi uyarınca idari yargı mahkemelerinde tam yargı dayısı açılması gerekmektedir.

(HGK.4.11.2015 Tarih2015/17-86 E-23 64 K ve 5 adet emsal dosya)

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur. Bu nedenle mahkemece, adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz olması nedeniyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Dosyaya sunulan İstanbul 9.İdare mahkemesinin 2012/1970 esas sayılı ilam örneklerinde davanın daha önce idari yargıda açıldığı ve adli yargının görevli olduğuna dair karar verildiği görülmektedir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunu'nun 19. maddesinde;- adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı merciinin, davada; görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varması halinde, gerekçeli bir karar ile görevi merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bu durumda mahkemece, İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 2012/1970 esas sayılı dosyasının bulunduğu yerden getirtilerek görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, İstanbul 9.İdare Mahkemesinin 2012/1970 kararının kesinleşmiş olması halinde görülmekte olan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (2247 sayılı UMK m.19/l)., her iki dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kararı beklenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi…”nin  doğru görülmediği gerekçesiyle davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

 

 

İSTANBUL 11.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 9.5.2018 gün ve E:2018/67 sayı ile “(…) Davalı Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın kusurlu hareketi ile davacının sigortalısına verdiği zarardan ve dolayısı ile yapılan ödemeden sorumlu bulunduğu bilirkişinin yaptığı zarar hesabı ile davacının ödemesinin uyumlu bulunduğu anlaşılarak yargılama sonuçlandırılmış, ancak hüküm Yüksek 17. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Bozma ilamında; yargı yolunun caiz olmadığı vurgulandıktan sonra, şayet İdare Mahkemesi'nin kararı kesinleşmiş ise Uyuşmazlık Mahkemesi Kanununun 19. maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir. İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nin 2012/1970 esas sayılı davasında verilen kararın kesinleştiği anlaşıldığından, bozma ilamı doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1-Yargı yoluna yönelik uyuşmazlığın giderilebilmesi amacıyla dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmesine…” karar vermiş, Mahkemece 10.5.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyaları 18.5.2018 tarihinde Mahkememiz kaydına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.06.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan dava yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu adli yargı dosyasının Mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı şirkete sigortalı 34 R... plakalı aracın, 09.05.2012 tarihinde, İstanbul İli, Keresteciler Sitesi Etaplar/Başakşehir yönünde seyir halinde iken yol yapım alanındaki işaretlemeler ve levhaların eksikliğinden ve yolun ışıklandırılmasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle beton bariyerler ile kaplı olan yapım alanına girmesi sonucunda oluşan maddi hasarlı trafik kazasında uğranılan ve sigortalıya ödenen kısımdan bakiye olarak kalan ve karşılanmayan 13.5340 -TL'nin, ödeme tarihi tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte, meydana gelen zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından rücuen tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin başvurusunun reddi ile aynı Mahkemece ayrıca verilen 9.5.2018 gün ve E:2018/67 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

        

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN REDDİ ile aynı Mahkemece ayrıca verilen 9.5.2018 gün ve E:2018/67 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.06.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

 

Üye

Birgül

KURT