T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

    ESAS   NO : 2020/655

    KARAR NO : 2020/718

    KARAR TR: 23.11.2020

ÖZET: Davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

KARAR  

 

 

 

          Davacı      : B.A.

          Vekili        : İ.A.

          Davalı   : Karayolları Genel Müdürlüğü

          Vekili         : Av. A. B.

 

          O L A Y                        : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babasının, müvekkiline ait 65 .... plakalı araç ile seyir halinde iken 21.11.2017 tarihinde eski sanayi kavşağına giden yan yolun kesiştiği orta refüje çarparak maddi hasarlı trafik kazasına sebep olduğu, kazanın meydana geldiği yerde davalı kurumun takriben 2 yıldır devam eden yol kavşak çalışması olduğun, trafik tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere orta refüjün başında ışıklı trafik uyarı ve levhalarını bulundurmadığından dolayı davalı kurumun asli kusurunun bulunduğu, meydana gelen kaza nedeniyle, davalı kuruma zararın tazmini için yapmış oldukları talebe olumsuz cevap verildiği, müvekkilinin, aracın tamiri için gereken tüm masrafları kendisinin karşıladığından bahisle, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminata mahkum edilmesine yargılama, harç giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi istemleriyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

          ERCİŞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: E:2018/107 sayılı dosyasında "... Davacı tarafça açılan dava, Tazminat (Trafik Kazası (Maddi Hasarlı) Nedeniyle) davasıdır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü kanununa göre idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler idare aleyhine idare mahkemelerinde tam yargı davası açabilirler. Somut olayda davacının talebi davalı kurumun kusuruyla yol kavşak çalışması sırasında trafik uyarı ışık ve uyarı levhalarının bulundurmaması nedeniyle verilen zararın giderilmesidir. İdarenin hizmet kusuru nedeniyle sebep olduğu zararın giderim yeri idari mahkemelerdir.

Sonuç olarak davacının açmış olduğu davada Karayolları Genel Müdürlüğü bakımından uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek 6100 sayılı HMK' nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan ' yargı yolunun caiz olmaması ' nedeniyle davanın usulden reddine ..." dair verilen 20.9.2018 gün, K:2018/510 sayılı karara karşı yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce E:2018/2813 sayı ile kaydedilen dosyada "... I-1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine,

2-)İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 44,40-TL harçtan, başvuru sırasında davacıdan alınan 17,07-TL harcın mahsubu ile bakiye 27,33-TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

3-)Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

II-Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Erciş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 20.09.2018 tarih ve 2018/107 Esas, 2018/510 Karar sayılı hükmün HMK'nın 353/(1)-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına,

III- Kaldırılıp düzeltilen hükmün yerine geçmek üzere;

'1-)Davalı tarafından davalı aleyhine açılan davanın HMK'nın 114/1-bve 115/2. maddeleri gereğince, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddine,

2-)Alınması gerekli 44,40-TL harçtan davacı tarafça başlangıçta yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

4-)Davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Karayolları Genel Müdürlüğü lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve taktir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5-)Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine' şeklinde hüküm tesisine,

IV-Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü harçtan muaf olup istinaf başvurusu sırasında harç yatırmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

V-Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

VI-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,

VII-Kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi/ikmali işlemelerinin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,

VIII-Kararın Dairemizce taraflaratebliğine, ..." 2.4.2019 gün, K:2019/636 sayılı karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nce E:2019/4441 sayı ile kaydedilen dosyada "... Davacı vekili, müvekkillerinin desteğinin sürücüsü olduğu araç ile seyir halinde iken iken orta refüje çarpması şeklinde gerçekleşen kazada öldüğünü, davalı kurumun gerekli uyarı ve levhaları bulundurmadığından dolayı zarardan sorumlu olduğunu açıklayıp fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın yargı yolu nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk DereceMahkemesince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlaragöre; davanın yargı yolu nedeni ile reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, istinaf mahkemesi kararının gerekçesinde, dayanılan delillerintartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; aşağıdaki bendin kapsamı dışında istinaf kararı ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun görülmesine göre;davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, trafik kazası nedeniyle hizmet kusuruna dayalı tazminatistemine ilişkindir.

Davacı vekili, meydana gelen kaza nedeni ile ölen desteğin geride kalan hak sahipleri için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuş, İlk Derece Mahkemesince davanın yargı yolundan reddine karar verilmiş, anılan karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2. maddesi gereğince davalı yararına vekalet ücretine karar verilmiştir.

Davanın yargı yolu ile reddine ilişkin karar sebebi ile davalı yararına vekalet ücreti takdiri doğru ise de aynı tarifenin 13/2. maddesinde hükmedilen ücretin kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceğine ilişkin düzenleme karşısında davacı tarafın talebinin 1.000,00 TL olduğu dikkate alındığında Bölge Adliye Mahkemesince davalı yararına 2.725,00 TL vekalet ücretine karar verilmesi doğru değil bozma sebebi ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden kararın 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/II. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HMUK'nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına ..." dair verilen 7.11.2019 gün, K:2019/10274 sayılı karar, 1.7.2020 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili, aynı yöndeki taleple bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

          VAN 2. İDARE MAHKEMESİ: E:2020/784 sayılı dosyasında "... Bakılmakta olan davanın; davalı idarenin yapımı, bakımı ve işletilmesi ile görevli ve sorumlu olduğu yolda trafik düzeni ve güvenlik önlemlerini almadığı belirtilerek meydana geldiği ileri sürülen kazadan kaynaklandığı ve bu nedenle iş bu uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanundan doğan bir sorumluluk davası niteliğinde olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde anılan Kanunun yukarıda aktarılan 110. maddesi uyarınca adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadarertelenmesine, ..." 30.9.2020 tarihinde karar vererek26.10.2020 gün ve E:2020/784 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 6.11.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.11.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

  II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-HakimBurak Cenk İLHAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; meydana gelen trafik kazasında oluştuğu belirtilen zararların, olayın oluşumunda asli kusuru olduğu ileri sürülen davalı kurumdan tazmini istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

          Aynı Kanunun, "Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri" başlıklı 7. maddesinde; "Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

          a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

          b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

          d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

          e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

          f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

          g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

          h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

          j) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

          k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır" hükmüne yer verilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır" denilmiştir.

          2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: "… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…" (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında "Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır." denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Van 2. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile Erciş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 20.9.2018 gün ve E:2018/107, K:2018/510 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasıgerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle   Van 2. İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Erciş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 20.9.2018 gün ve E:2018/107, K:2018/510 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 23.11.2020 gününde Üye Ahmet ARSLAN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Burhan                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    ÜSTÜN                        BOZER                     AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                            Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                         Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum. 23.11.2020

 

 

 

                                                                      ÜYE

                                                            Ahmet ARSLAN