Hukuk Bölümü 2010/233 E., 2011/28 K.

"İçtihat Metni"

Davacı : A. G. D.

Vekili : Av. İ. G.

Davalı : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. A. A.

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, Altındağ İlçesi 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü'nün 9875 ada 9 parseldeki 491 m²

² büyüklüğünde taşınmaza sahip olduğunu; Belediyenin plan değişikliği yaparak taşınmazın bulunduğu adayı iptal ederek 20021 imar adasını oluşturduğunu; 491 m²

²lik taşınmazın en az 155.40 m²

²sinin muhtemelen yola veya kaldırım gibi kamusal bir ihtiyaca ayrılarak, 335.60 m²

²lik kısmı için yeni oluşturulan 20021 ada 11 parsel tapusunun verildiğini; müvekkilinin 2009 yılında durumdan tesadüfen haberdar olduğunu, taşınmazının fiilen el atılan kısmını bedelsiz terk etmediğini; davalının taşınmazın söz konusu 155.40 m²

²lik kısmına fiilen el atarak muhtemelen yol veya kaldırım olarak kullandığını ve böylece kamulaştırmasız el attığını, böylece müvekkilinin taşınmazının en az 155.40m²

²lik kısmını kullanmaktan yoksun bırakıldığını; taşınmazın bulunduğu yerin çok değerli olduğunu ifade ederek, sonuçta; taşınmaza davalının kamulaştırmasız el attığı en az 155.40 m²

²lik kısmının davalıya devri ile el atılan kısmın bedeli olarak şimdilik 10.000 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili birinci savunma dilekçesinde, davanın idari yargının görev alanına girdiğini öne sürerek görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 06.05.2010 gün ve E:2009/463 sayı ile, davanın kamulaştırmasız el atmaya yönelik tazminat davası olması nedeniyle, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilince süresi içinde verilen dilekçe ile, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası örneği ile birlikte Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca arazi ve arsa düzenlemesi kapsamında yapılan imar uygulamaları işlemlerinin, kamu gücüne dayalı olarak tek yanlı ve re'sen tesis edilen idari işlemler olduğu; dosyanın incelenmesinden, Altındağ Belediyesi Encümeninin 13.05.1988 tarih ve 702 no'lu kararı ile, Siteler Revizyon İmar Planı kapsamında 3194 Sayılı Yasa'nın 18. maddesine göre imar düzenlemesi yapıldığı ve 9875 sayılı adanın ikiye bölünerek 20021 ve 20022 sayılı adaların oluşturulduğu, imar uygulaması kapsamındaki parsellerden %25 oranında terk adı altında kamu hizmetine pay alındığı, bunun ise 3194/18 kapsamında DOP kesintisine karşılık geldiği, 1988 yılında ilan edilen imar uygulaması tamamlandıktan sonra davacının, söz konusu taşınmazından noksan şuyulandırılan kısmına davalı Belediyece kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, alacağın şimdilik 10.000.- TL. kısmının yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle dava açtığının anlaşıldığı; imar uygulaması sonucu alınan kamu ortaklığı payları düşüldükten sonra yeni oluşturulan parsellerde şuyulandırma işlemi yapılması üzerine, hissesinden terk edilen (DOP) kısmının bedelinin ödenmesi gerektiği iddiasına dayalı olarak açılan dava, kamulaştırmasız el atma hukuki temeline oturtulmak istenmiş ise de, davanın konusu, davalı idarece 3194 sayılı Kanun'un 18. maddesi uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan uygulama işlemleri sonucunda yeni oluşturulan imar parsellerinde hisse verilen davacıya ait hisseden düşülmüş olan kamu ortaklık payı bedelinin tazminine ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/b. bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamına girdiğinde kuşku bulunmadığı; bu durumda, imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; davacının, Ankara ili, Siteler Mahallesi 9875 ada 9 sayılı parseldeki 491 m²

²'lik taşınmazının 335.60m²

²'lik bölümünü yeni oluşturulan 20021 ada 11 parselde şuyulandırılması sonucunda 155.40 m²

²'lik kısmına davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığı ileri sürülerek, 10.000.- TL nin yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davada davalı idare tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; dava dosyasının incelenmesi sonucunda; davanın, 3194 sayılı Yasa'nın 18. maddesinde yer alan yasal düzenlemeye istinaden 13.05.1988 tarih ve 702 sayılı Altındağ Belediye Encümeninin kararı ile, Siteler Revizyon İmar Planı kapsamında yapılan imar düzenlemesi sonucunda 9875 adanın ikiye bölünerek 20021 ve 20022 sayılı adaların oluşturulduğunu, imar uygulaması kapsamına dahil olan parsellerden %25 oranında terk adı altında kamu hizmetine pay alındığı, anılan imar uygulaması tamamlandıktan sonra söz konusu taşınmazın noksan şuyulandırılan bölümüne davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığı ileri sürülerek alacağın şimdilik 10.000.- TL'lık kısmının yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açıldığı; dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı; uyuşmazlık konusu işlemin, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin 18. maddesinin uygulamasından kaynaklandığı, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/463 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU'nun katılımlarıyla yapılan 07.02.2011 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı idare vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA'nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, davacının, Ankara İli, Altındağ İlçesi, Siteler Mahallesi, 9875 ada, 9 sayılı parseldeki 491 m²

²'lik taşınmazının 335.60 m²

²'lik kısmının yeni oluşturulan 20021 ada, 11 parselde şuyulandırıldığı ve böylece 155.40 m²

²'lik kısmına idarece kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, bu kısmın davalıya devri ile el atılan kısmın bedeli olarak şimdilik 10.000.- TL.nın yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesinde, "İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez. (2)

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez.

Bu düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenleme ortaklık payı alınanlarından, bu düzenleme sebebiyle ayrıca değerlendirme resmi alınmaz.

Üzerinde bina bulunan hisseli parsellerde, şüyulanma sadece zemine ait olup, şüyuun giderilmesinde bina bedeli ayrıca dikkate alınır.

Düzenleme sırasında, plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapı, ancak bir imar parseli içinde bırakılabilir. Tamamının veya bir kısmının plan ve mevzuat hükümlerine göre muhafazası mümkün görülemeyen yapılar ise, birden fazla imar parseline de rastlayabilir. Hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri, ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şüyuu giderilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur.

Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz.

Düzenlenmiş arsalarda bulunan yapılara, ilgili parsel sahiplerinin muvafakatları olmadığı veya plan ve mevzuat hükümlerine göre mahzur bulunduğu takdirde, küçük ölçüdeki zaruri tamirler dışında ilave, değişiklik ve esaslı tamir izni verilemez. Düzenlemeye tabi tutulması gerektiği halde, bu madde hükümlerinin tatbiki mümkün olmayan hallerde imar planı ve yönetmelik hükümlerine göre müstakil inşaata elverişli olan kadastral parsellere plana göre inşaat ruhsatı verilebilir.

Bu maddenin tatbikinde belediye veya valilik, ödeyecekleri kamulaştırma bedeli yerine ilgililerin muvafakatı halinde kamulaştırılması gereken yerlerine karşılık, plan ve mevzuat hükümlerine göre yapı yapılması mümkün olan belediye veya valiliğe ait sahalardan yer verebilirler.

Veraset yolu ile intikal eden, bu Kanun hükümlerine göre şüyulandırılan Kat Mülkiyeti Kanunu uygulaması, tarım ve hayvancılık, turizm, sanayi ve depolama amacı için yapılan hisselendirmeler ile cebri icra yolu ile satılanlar hariç imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz. " hükmü yer almıştır.

Anılan madde uyarınca arazi ve arsa düzenlemesi kapsamında yapılan imar uygulamaları işlemlerinin, kamu gücüne dayalı olarak tek yanlı ve re'sen tesis edilen idari işlemler olduğu açıktır.

Olayda, Altındağ Belediyesi Encümeninin 13.05.1988 tarih ve 702 no.lu kararı ile, Siteler Revizyon İmar Planı kapsamında 3194 Sayılı Yasa'nın 18. maddesine göre imar düzenlemesi yapıldığı ve davacının 9 sayılı parselinin de yer aldığı 9875 sayılı adanın ikiye bölünerek 20021 ve 20022 sayılı adaların oluşturulduğu, imar uygulaması kapsamındaki parsellerden %25 oranında terk adı altında kamu hizmetine pay alındığı, bunun ise 3194/18 kapsamında DOP kesintisine karşılık geldiği, 1988 yılında ilan edilen imar uygulaması tamamlandıktan sonra davacının; 491 m²

²'lik taşınmazının 335.60 m²

²'lik kısmının yeni oluşturulan 20021 ada, 11 parselde şuyulandırıldığı ve böylece 155.40 m²

²'lik kısmına idarece kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, bu kısmın davalıya devri ile el atılan kısmın bedeli olarak şimdilik 10.000.- TL.nın yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle bakılan davayı açtığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanunun 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı; davacıların davayı idarenin uygulamasından doğan zararlarının giderilmesi istemiyle açtığı görülmektedir.

Bu durumda, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun arazi ve arsa düzenlemesine ilişkin 18. maddesinin uygulamasından kaynaklanan ve imar planı ile buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan uyuşmazlığın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Belirtilen nedenlerle, Danıştay Başsavcısı'nın başvurusunun kabulü ile davalı Belediye vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı'nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile davalı Belediye vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 06.05.2010 gün ve E:2009/463 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 07.02.2011 gününde Üyeler Mahmut BİLGEN ve Erdoğan BUYURGAN'ın KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

3194 sayılı İmar Kanununun 18/10. maddesi uyarınca "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz."

16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına el atılan kişinin ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677, K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 07.02.2011

Üye Üye

Mahmut BİLGEN Erdoğan BUYURGAN