T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 52

            KARAR NO  : 2020 / 42

            KARAR TR   : 27.1.2020

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : G.Sigorta A.Ş.

Vekilleri       : Av. B. Ö., Av.A. B.

Davalılar      : 1-Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av.İ.Ö.D.

                      2-Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü(DSİ)

Vekili           : Av.G.Ç.

 

O  L  A  Y  : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirket nezdinde kasko sigortalı 61 … 5841 plaka sayılı aracın 06.06.2015 tarihinde asfalt zemin ve yolun çökmesi ile tek taraflı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; bu hasar bedelinin müvekkil şirket tarafından ödendiğini, kazanın meydana gelmesinde yolun yapım, bakım ve onarımından sorumlu davalı idarelerin kusuru bulunduğundan bahisle;  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 4.965,00 TL nin 23.10.2015 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 14.İdare Mahkemesi:11.8.2016 gün ve E:2016/3300, K:2016/2749 sayı ile, 2577 sayılı Kanunun 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Rize İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

RİZE İDARE MAHKEMESİ: 25.10.2016 gün ve E:2016/759, K:2016/623 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 3., 13.,  19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra;  "(...) 1982 Anayasası’nın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158'inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110'uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158'inci maddesi uyarınca yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Tüm bu hususların bir bütün olarak değerlendirilmesinden, 2918 sayılı Kanun'da öngörülen önlemlerin alınmaması, karayollarının yapım ve bakımında gerekli titizliğin gösterilmemesi gibi hizmet kusurundan kaynaklandığı ileri sürülenler de dahil olmak üzere 2918 sayılı Kanun'un uygulanmasından doğan sorumluluk davalarının 6099 sayılı Kanun'un ilgili maddelerinin yürürlüğe girdiği 19/01/2011 tarihinden itibaren adli yargı mercilerinde açılabileceği anlaşılmaktadır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 28/12/2015 tarih ve E:2015/858 K:2015/593 sayılı kararı da bu yöndedir.

Bu durumda; davalı idarelerin, trafik kazasının meydana geldiği karayolunda 2918 sayılı Kanun kapsamındaki  bakım ve onarım sorumluluğuna dayanan davanın görüm ve çözümünün yukarıda yer verilen Yasa hükümleri ve Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca adli yargı yerinin görev alanına girdiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 14/3. ve 15/1-a. madde hükümleri uyarınca davanın görev yönünden reddine…”karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3.İdari Dava Dairesi: 23.6.2017 gün ve E:2017/811, K:2017/766 sayı ile,  istinaf başvurusunun incelenmeksizin reddine kesin olarak karar vermiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmış, daha sonra talep miktarını 7.344,00 olarak ıslah etmiştir.

Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesi: 26.9.2017 gün ve E:2016/500, K:2017/299 sayı ile, “(…) Yolun yapım, bakım ve onarımından sorumlu kuruluş ile trafik işaretlerine riayet etmeyen araç sürücüsünün kusurlu olduğu yönündeki görüşe iştirak edilmekle birlikte, yolu tekniğine uygun yapmayan/yaptırmayan, buna bağlı olarak yolun çökmesine neden olan, çökme tehlikesi var ise araçların buraya girmesini önlemek için yeterli tedbir almayan davalı idarenin birinci derecede kusurlu olduğu kanaatine varılmış bu nedenle bilirkişi raporu benimsenmiştir. Benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, davalı DSİ Genel Müdürlüğünün olayda kusuru tespit edilemediğinde DSİ Genel Müdürlüğüne açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda izah edildiği üzere;

1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,

7.344,00 TL'nin ödeme tarihi olan 23/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı Karayolları Genel Müdürlüğünden alınıp davacıya VERİLMESİNE,

2-Davalı DSİ Genel Müdürlüğüne karşı açılan davanın REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26.Hukuk Dairesi: 17.5.2019 gün ve E:2018/816, K:2019/982 sayı ile, “(…) Dava, davalı KGM aleyhine yolda gerekli bakım ve onarım çalışmalarının yapılmaması nedeniyle, bakım ve yapım hususunda trafik düzenini ve güvenliğini sağlama sorumluluğuna (hizmet kusuruna) dayanılarak açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir.

Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde, herhangi bir davaya o hukuk sistemine dâhil yargı mercilerinden hangisinde bakılacağım ifade eder. Uyuşmazlığa hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel şartlarından olup mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir (HMK 114/1-b maddesi).

Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı KGM 2918 sayılı KTK.nın 7. maddesinde; yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak, trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek, karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak, yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vuku bulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almak görevleri verilmiş bulunmaktadır. Bu görevin 2918 sayılı Yasada verilmiş olması bunun ihlali nedeniyle oluşacak zarardan dolayı KGM'nın Özel Hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunu doğurmaz. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden KGM aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen 2918 sayılı Yasanın hukuki sorumluluğa ilişkin 85 vd. maddelerinde araç işletenin sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesinde “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi'nin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilir düzenlemesi yer almaktadır.

Dosya kapsamına göre, aynı konuda, davacı tarafça Rize İdare Mahkemesi'ne açılan davada 25.10.2016 tarihli, 2016/759 E. - 2016/623 K. sayılı karar ile adli yargı yolunun  görevli olduğu gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda mahkemece yukarıdaki açıklamalar ışığında, eldeki uyuşmazlık yönünden idari yargı yolunun görevli olduğu gözetilerek, derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (UMK m. 19/1), dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi, bu mahkemece verilecek kararı bekleyerek sonucuna göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ile işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru olmadığından, davalı idare vekilinin istinaf talebinin HMK'nın 114/1 -b ve 353/1 -a-4 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre, davalı KGM vekilinin sair istinaf taleplerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı KGM vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.09.2017 tarihli, 2016/500 Esas, 2017/ 299 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE…” karar vermiştir.

ANKARA 19.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:18.11.2019 gün ve E:2019/377 sayı ile, “(…) davacı sigorta şirketi, şirketleri nezdinde kasko sigortası ile sigortalanan 61 K 5841 plaka sayılı aracın 06/06/2015 tarihinde asfalt zemin ve yolun çökmesi sonucu hasarlandığını ve hasar bedelini ödediğini, asfalt zemin ve yolun çökmesinden dolayı yolun yapım bakım ve onarımından sorumlu kuruluşun kusurlu olduğunu ileri sürerek rücuen alacak isteminde bulunmuştur. Bu halde; uyuşmazlığın hizmet kusurundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu ve çözüm yerinin idare mahkemeleri olduğu açıktır. Ancak Rize İdare Mahkemesi tarafından daha önce somut uyuşmazlık yönünden görevsizlik kararı verildiğinden mahkememiz tarafından görevli mahkemenin belirlenmesi amacıyla 2247 sayılı Kanunun 19/1. maddesi gereğince dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve uyuşmazlık mahkemesi kararının HMK 165. maddesi gereğince bekletici mesele yapılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;

1-Görevli yargı yolunun belirlenmesi için dava dosyasının, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine,

2-Gönderme kararına Rize İdare Mahkemesinin 25/10/2016 tarih ve 2016/759 Esas - 2016/623 Karar sayılı karar dosyasının eklenmesine,

3-Uyuşmazlık Mahkemesi kararının HMK'nın 165. maddesi uyarınca bekletici mesele yapılmasına …” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27.1.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli yargı dosyasının Mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirketin sigortalamış olduğu aracın trafik kazası sonucu hasara uğramasında davalı idarenin kusuru bulunduğundan bahisle sigortalıya ödenen tazminatın bir kısmının, faiziyle birlikte, davalı idarelerden rücuen tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996-4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996-4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) (Ek:18/10/2018-7148/14 md.) Bu Kanunun 31 ve 49 uncu maddeleri kapsamında takoğraf ve çalışma-dinlenme süreleri yönünden karayolları denetim istasyonlarında denetim yapmak ve trafik idari para cezası karar tutanağı düzenlemek,

l) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyolların habitatları böldüğü yerlerde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün görüşünü alarak yaban hayvanlarının geçişlerine izin verecek menfez, ekolojik köprü ve benzeri tesisleri yapmak,

m) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyollarda yaban hayvanlarından kaynaklanacak trafik kazalarını önlemek maksadı ile kafes tel çit yapmak,

n) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Yaban hayvanlarının muhtemel yaşam alanlarının bulunduğu bölgelerdeki karayollarında uyarıcı levhalara yer vermek,

o) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)” hükmüne yer verilmiş; Yasanın 13.maddesinde ise, karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir. 

Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, davacı şirket tarafından kasko sigortalı bulunan 61 … 5841 plaka sayılı aracın 06.06.2015 tarihinde asfalt zemin ve yolun çökmesi ile tek taraflı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği; meydana gelen kazada yolun bakım ve onarımından sorumlu davalı idarelerin kusurlu bulunduğundan bahisle, sigortalıya yapılan ödemenin, yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.11.2019 gün ve E:2019/377 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.11.2019 gün ve E:2019/377 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 27.1.2020 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                 Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                          Nurdane                            Ahmet

                             TUNÇ                            TOPUZ                          ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                 KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.27.1.2020

                                                      ÜYE

                                             Ahmet ARSLAN