Hukuk Bölümü         2011/245 E.  ,  2012/44 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

           Davacı                       : Ş.E.

            Davalılar                    : Adalet Bakanlığı  

          O L A Y                      : Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan bir yakınını ziyarete gelen davacının, kurallara uymadığı nedeniyle Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkındaki Yönetmeliğin 5. maddesinin (n) bendi gereğince 6 ay süreyle ziyaretten kısıtlanmasına ilişkin Adalet Bakanlığı Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü'nün 3.5.2011 tarih ve 2011/5689 sayılı işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır.

TEKİRDAĞ İDARE MAHKEMESİ: 16.6.2011 gün ve E:2011/627, K:2011/691 sayı ile, 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nun "Amaç ve Kapsam" başlıklı 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikayetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek olduğunun belirtildiği, aynı Kanunun 4. maddesinin 1. bendinde ise; "hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikayetleri incelemek ve karara bağlamanın infaz hakimlerinin görevleri arasında sayıldığı, bu duruma göre; davacının ceza infaz kurumunda tutuklu bulunan yakınını ziyaretten kısıtlanmasına ilişkin bakılan uyuşmazlığın yukarıda yer verilen Kanun hükmü uyarınca İnfaz Hakimliğince çözümlenmesi gerektiğinden, Mahkemelerinde açılan bu davanın görev yönünden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı bu kez aynı işlemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

TEKİRDAĞ İNFAZ HAKİMLİĞİ: 17.8.2011 gün ve E:2011/1318, K:2011/1727 sayı ile, Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 3.5.2011 tarih ve 2011/5689 sayılı Ziyaretten Kısıtlama Kararı ile; Ceza infaz Kurumunda tutuklu olarak barındırılan F.E.'nin ziyaretine gelen Ş.E.'nin 18/04/2011 tarihinde 15:40-16:40 saatleri arasındaki kapalı ziyaret görüşmesine, kardeşi M.E.'nin oğlu Ş.E. ziyaret görüşmesine gelirken telefon görüşmesi yapabilmek için getirmiş olduğu "Bireysel Abonelik Sözleşme Formu"nu görevli memurlara teslim ettiği, ziyaret çıkışında X-Ray cihazındaki görevli memurlara getirmiş olduğu telefon sözleşmesinin tamam olup olmadığını sorması üzerine "Bireysel Abonelik Sözleşme Formu"nun incelenmesi sonucunda formdaki yazıların tam okunaklı olmadığı, formdaki bazı yerlerin karalandığı görülerek, formdaki bilgilerin kuşku oluşturması üzerine, Santral Biriminde görevli memur tarafından Ş.E.'ye "Bu formdaki bazı yerler karalanmış, yazılar tam okunaklı değil. Çok bozuk bir yazı ile doldurulmuş, bu formdaki bilgilerin size ait olup olmadığını teyit etmemiz için formun düzgün ve okunaklı bir şekilde doldurulması gerekmektedir. Bu form telefon bayisi tarafından mı dolduruldu, yoksa siz boş form alıp kendiniz mi doldurdunuz? diye söylemesi üzerine, Ş.E.'nin "Bayi doldurmuş, ben doldurmuşum ne fark eder. Bu formu işleme koyacaksınız. Ben de Cezaevinde yattım. Yeni çıktım. Kimsiniz, ulan siz? Kendinizi ne zannediyorsunuz, benim asabımı bozmayın, dışarıda bunun hesabını sorarım" diyerek, görevli memura saldırıda bulunduğu nedeniyle Hükümlü/Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkındaki Yönetmeliğin 5. maddesinin (n) bendi gereği Ş.E.'nin "6 ay süre ile ziyaretten kısıtlanmasına" karar verildiği, "23.5.2001 gün ve 24410 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren, 16.5.2001 gün ve 4675 sayılı infaz Hakimliği Kanunu'nun 1. maddesinde; yasanın amaç ve kapsamı, "ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikayetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek" olarak belirtilmiş, madde gerekçesinde ise; maddelerde geçen "İşlem" ibaresinin hükümlü ve tutuklular hakkında yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre hukuki sonuç doğurmaya yönelik her türlü karar, önlem ve irade açıklamalarını, "Faaliyet"in ise, hükümlü ve tutukluların konumlarında değişiklik yapan her türlü eylemler ile iyileştirme ve eğitim (tretman) programlarına uygun olarak yapılan çalışmalar anlamına geldiğinin açıklandığı, yasanın genel gerekçesinde ise; yasa ile "hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutuk evlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları, giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları; cezaların infazı, müşahedeye tabi tutulmaları, açık cezaevine ayrılmaları, disiplin tedbirleri ve cezaları, izin, sevk, nakil gibi kurum idaresince yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere karşı infaz hakimliğine şikayet yoluyla başvuruda bulunma olanağı tanınarak, infaz veya tutukluluk sırasında yapılan işlem veya faaliyetler üzerinde yargı denetimi getirildiğinin vurgulandığı Yargıtay CGK kararı ve 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanununun 1., 4/3 ve 5/1 maddeleri uyarınca Ceza infaz Kurumları ve Tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin cezaları, disiplin tedbirleri, yapılan işlem ve faaliyetlerle ilgili şikayet yoluyla infaz Hakimliğine başvurulacağı ve İnfaz Hakimliğince yapılan bu şikayetlerin incelenip karara bağlanacağının düzenlendiği, dosyada şikayete konu edilen disiplin cezası verilen kişinin hükümlü ve tutuklu olmayıp ziyaretçi olduğu, bu itibarla bu işleme yönelik yapılan şikayeti inceleyip karara bağlama görevinin Hakimliklerinin görev alanında kalmayıp, İdari Yargının görevalanında kaldığı anlaşılmış olmakla şikayet başvurusunun görev yönünden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle karar vermiş, bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 5.3.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın  27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1- 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

            Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

            2- 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “ Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

Yasa koyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, adli yargı yerince, görevsizlik kararı verilerek işten el çekildiğine göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 14. maddede öngörülen şekilde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş bulunmaktadır.

Bu durumda, görevsizlik kararı vererek işten el çeken adli yargı yerinin başvurusunun, 19. madde kapsamında görülemeyeceği gibi, 14. maddeye göre de hukuk uyuşmazlıklarında dikkate alınmayacağı açıktır.

Ancak, adli yargı kararının kesinleşmesi üzerine, taraflarca dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi istemiyle dilekçe verilmediği dikkate alınarak, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve adli yargı dava dosyası ile birlikte idari yargı dosyasının onaylı örneğinin 19. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiğinin kabulü ile usule ilişkin başkaca bir noksanlık görülmeyerek görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile  Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan bir yakınını ziyarete gelen davacının kurallara uymadığı nedeniyle Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkındaki Yönetmeliğin 5. Maddesinin (n) bendi gereğince 6 ay süreyle ziyaretten kısıtlanmasına ilişkin Adalet Bakanlığı Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü'nün 3.5.2011 tarih ve 2011/5689 sayılı kararının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanununun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde “bu Kanunun amacı, İnfaz Hakimliklerinin kuruluş, görev, çalışma esas ve usullerini düzenlemektir.

Bu Kanun ceza infaz kurumları ve tutuk evlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikayetleri incelemek, karara bağlamak ve Kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulan İnfaz Hakimliklerine ilişkin hükümleri kapsar.

           Askeri ceza infaz kurumları ve tutukevlerine ilişkin hükümler saklıdır.”;                         İnfaz hâkimliklerinin görevleri başlıklı 4. Maddesinde, “İnfaz Hakimliklerinin görevleri şunlardır:

           1. Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.

2. Hükümlülerin cezalarının infazı, müşahadeye tâbi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.   

3. Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının kanun, tüzük veya yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu iddiasıyla yapılan şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak. 

4. Ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurullarının kendi yetki alanlarına giren ceza infaz kurumları ve tutukevlerindeki tespitleri ile ilgili olarak düzenleyip intikal ettirdikleri raporları inceleyerek, varsa şikâyet niteliğindeki konular hakkında karar vermek. 

5. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

Kanunlarda başka bir yargı merciine bırakılan konulara ilişkin hükümler saklıdır.”;

İnfaz Hakimliğine şikayet ve usulü başlıklı 5. maddesinde ise,

“Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında Kanunun 83 ve 116. Maddelerine dayanılarak hazırlanmış olan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinde hükümlü ve tutukluların görüşmeleri esaslara bağlanmış,  n bendinde,

“Ziyaret ve görüşlerde kurallara uymayan heyet ve kişilerin ziyaret ve görüşmeleri sündürmelerine hemen son verilir. Suç oluşturan davranışların, kurum idaresince tutanakla tespit edilerek, ilgili adli ve idari makamlara bildirilir. Görüşme hakkında sahip özel kişinin kurum güvenliğinin korunması amacıyla alınan tedbirlere aykırı istek ve davranışları nedeniyle görüşme hakları, Ceza İnfaz Kurumunun en üst amirince bir aydan bir yıla kadar kısıtlanabilir. Mevzuatın savunma hakkı çerçevesinde avukatlar bakımından getirdiği hükümler saklıdır. Ancak; herhalde ceza infaz kurumunun en üst amiri durumu tutanakla adli makama bildirir.” kuralı yer almıştır.

Dosyada bulunan, 18.4.2011 günlü tutanakta “…uyuşturucu suçundan tutuklu bulunan F.E.nin kapalı ziyaret görüşmesinde, kardeşi M.E.’nin oğlu Ş.E. ziyaret görüşmesine gelirken telefon görüşmesi yapabilmek için getirmiş olduğu bireysel abonelik sözleşme formunu görevli memura teslim etmiştir. Bu formu incelememiz sonucunda yazıların okunamadığı görülerek bilgilerin kuşku yaratması sonucunda görevli memur tarafından bilgi verilmek üzere tutuklu yeğenine ‘formun okunaklı bir şekilde doldurulması gerekmektedir, kendiniz mi doldurdunuz?’ diye söylememiz üzerine ziyaretçinin ‘ne fark eder bu formu işleme koyacaksınız. Kendinizi ne zannediyorsunuz, benim asabımı bozmayın dışarıda bunun hesabını sorarım’ diyerek görevli memura saldırıda bulunmuş, kurum müdürü ve pek çok personelin yanında da görevli memura saldırısına devam etmesi üzerine, kurum müdürü tarafından dışarıya çıkartılması sağlanmıştır...” denilmiştir.

Olayda Adalet Bakanlığı Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 3.5.2011 gün ve 2011/5689 sayılı Ziyaretten Kısıtlama kararı ile, davacının kurum görevlilerine tehditte bulunduğu nedeniyle Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmeliğin 5/n maddesi uyarınca ziyaretçiyi Ş.E.’nin altı ay süreyle ziyaretten kısıtlanmasına karar verilmiş, uyuşmazlık bu kararın iptali isteminden kaynaklanmıştır.

Yukarıda belirtilen Yasal düzenlemelerle, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin cezaları, disiplin tedbirleri, yapılan işlem ve faaliyetlerle ilgili şikayet yoluyla yapılacak başvurular düzenlenmiş ise de, ziyaretçiler hakkında verilen ‘ziyaretten kısıtlama’ kararı ile bu kararın uygulanmasının görüşmeden yararlanacak tutuklu veya hükümlüyü doğrudan ilgilendirdiği; 4675 sayılı Yasanın 4. maddesinde “dışarıyla ilişkiler”le ilgili işler ve faaliyetlere ilişkin şikayetleri inceleme ve karara bağlama yetkisinin infaz hakimliğinin görevleri arasında sayıldığı, tutuklu veya hükümlünün ziyarete gelen kişi ile görüşmesinin dışarı ile ilişkisi kapsamında değerlendirilebileceği kuşkusuzdur.

Tutuklu veya hükümlüyü ziyaret etme amacının ailesi ve yakınları ile bağının devam etmesini sağlamak olduğu, tutuklunun ziyaretçisi hakkında verilen kısıtlama kararının tutukluyu olumsuz yönde etkileyebileceği, kararın tutuklunun dışarıyla ilişkisi kapsamında değerlendirilebileceği gözetildiğinde davanın Adli Yargı Yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.     

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan, Tekirdağ İnfaz Hakimliğinin 19. madde kapsamında görülen başvurusunun  reddi ile, aynı Mahkemece verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç                 : Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Tekirdağ İnfaz Hakimliği’nin 19. madde kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN  REDDİ ile, aynı Mahkemece verilen 17.8.2011 gün ve E:2011/1318, K:2011/1727 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 5.3.2012 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.