T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

ESAS   NO : 2019/351

KARAR NO : 2019/453

KARAR TR: 08.07.2019

         

ÖZET : Davacının Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu iken, haftada bir kez verilen kapalı görüş hakkının hukuka aykırı olarak kısıtlanarak iki haftada bir uygulanması nedeniyle oluştuğu önesürülen manevi tazminatın dava açma tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesiistemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR                                                                      

Davacı   : Ş.M.A.

Davalı    : Adalet Bakanlığı

 

                                          

O L A Y : Davacıvekili dava dilekçesinde özetle; 20.7.2017 tarihinde gözaltına alındığını; Ankara 2.Sulh Ceza Hakimliğinin 22.7.2016 tarihli kararı ile tutuklandığını; 29.5.2018 tarihinde tahliye olduğunu; bu süre içerisinde tutukluların aileleri ile olan görüşmelerinin davalı idarece yapılan düzenlemeler ve ceza infaz kurumu uygulamalarıyla kısıtlandığını; haftada bir gün kapalı görüş hakkı verilmesi gerekirken bunun uygulanmayarak yakınlarıyla daha az görüştürüldüğünü; kendisinin bu konuyla ilgili olarak Ceza İnfaz Kurumunun uygulamış olduğu kararın kaldırılarak tarafına haftada bir gün kapalı görüş yaptırılmasına izin verilmesini istediğini bildirir dilekçe ile Ankara Batı İnfaz Hakimliğine şikayette bulunduğunu; Ankara Batı İnfaz Hakimliğinin 30.6.2017 gün ve E:2017/3373, K:2017/3363 sayılı kararı ile, tutuklu dilekçesi ve ceza infaz kurumundan gelen bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; tutuklu hakkında yapılan uygulamanın ceza infaz kurumu kurallarına uygun olduğu; mevzuata aykırı bir uygulamanın veya hukuka aykırılığın söz konusu olmadığı gerekçesiyle yerinde olmayan şikayetin reddine karar verildiğini; davacının bu karara itiraz etmesi üzerine Ankara Batı 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 18.7.2017 gün ve Değişik İş no: 2017/1879 sayı ile “ …İncelenen dosya kapsamına göre; 5275 sayılı Yasanın 83/3 maddesince görüşlerin koşul ve süreleri Adalet Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikçe kapalı ve açık olmak üzere iki biçimde yapılacağının düzenlendiği, hükümlü ve tutukluların ziyaret edilmeleri hakkındaki Yönetmeliğin 5/1-d maddesinde “...belirtilen yakınları ile haftada bir kez olacak şekilde üçü kapalı, biri açık görüş olmak üzere ayda dört kez görüşme yaptırabileceğinin" düzenlendiği, 18/08/2016 tarihinde Resmi Gazeteyle Yönetmeliğin (e) bendi eklendiği, bu düzenlemeye göre belli suçlar bakımından İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla açık görüşün iki ayda bir yaptırılabileceğinin belirtildiği, kapalı görüşe ilişkin herhangi bir yeni düzenleme getirilmediği, 667 sayılı KHK'nın 6/1-e maddesi ile ziyaret edilebilecek kişilerin belirtildiği, ayrıca haberleşme hakkında 15 günde bir ve bu bentte sayılan kişilerle sınırlı olarak on dakikayı geçmemek üzere faydalanabileceğinin düzenlendiği başka herhangi bir düzenlenmenin getirilmediği, tutuklunun itirazının bu bakımdan yerinde olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Ankara Batı İnfaz Hakimliği'nin 30/06/2017 tarih ve 2017/3373 Esas, 2017/3363 Karar sayılı kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan, tutuklu Ş.M.A.'ın itirazının KABULÜ ile, Ankara Batı İnfaz Hakimliği'nin 30/06/2017 tarih ve 2017/3373 Esas, 2017/3363 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA...” şeklinde karar verdiğini ileri sürerek, 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 83/3.maddesi ile Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmeliğin 5/1-d maddesi gereğince “haftada bir kez” verilmesi gereken kapalı görüş hakkının, hukuka aykırı olarak kısıtlanarak “iki haftada bir kez” verilerek uygulanmasına ilişkin Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu işlemi nedeniyle oluştuğu önesürülen 50.000,00 TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 3.AĞIR CEZA MAHKEMESI: 13.9.2018 gün ve E:2018/571, K:2018/352 sayı ile, davacı 07/09/2018 havale tarihli dilekçesi ile, Danıştay Tetkik Hakimi olarak görev yapmakta iken, 15 Temmuz 2016 tarihinde yapılan hain darbe girişiminden sonra darbe girişimiyle hiç bir ilgi alakası bulunmadığını belirterek 20/07/2016 tarihinde gözaltına alındığını, Ankara 2.Sulh Ceza Hakimliğinin 22/07/2016 tarihli kararı ile delilsiz ve gerekçesiz olarak tutuklandığını, 29/05/2018 tarihinde tahliye edildiğini, bu süreç içerisinde olağanüstü hali gerekçe göstererek davalı idare tarafından bir çok hukuka aykırı işlem tesis edildiğini, bu kapsamda tutukluların aileleri ile olan görüşmelerinin davalı idarece çıkarılan düzenlemeler ve ceza infaz kurumu uygulamalarıyla kısıtlandığını, hem açık görüş hem de kapalı görüş yapılmasında hukuka ve mevzuata aykırı olarak kısıtlama uygulandığını ileri sürerek, davasının kabulünü talep ettiği; davanın 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı HakkındaKanun ve kurum idaresinin tasarrufundan kaynaklı olduğu anlaşıldığından mahkemelerinin görevsizliğine karar vermek gerektiği, bu hususta Cumhuriyet Savcısının yazılı mütalaasının alındığı gerekçesiyle, 5271 sayılı CMK.nın 141 ve devamı maddeleri gereğince davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların Adli Yargı görev ve yetkileri dışında olduğu ve kurum idaresinin tasarrufundan kaynaklı olduğu anlaşıldığından Mahkemelerinin görevsizliğine, talep konusu hakkında idari yargı mahkemesinin görevli olduğuna karar vermiş, bu karara karşı davacı tarafından itiraz edilmiştir.

Ankara 4.Ağır Ceza Mahkemesi; 16.11.2018 gün ve Değişik İş No; 2018/733 sayı ile, karar usul ve yasaya aykırı bulunmadığından itirazın reddine, dosyanın iadesine karar vermiştir.

Davacı aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 12.İDARE MAHKEMESİ: 9.1.2019 gün ve E:2018/2749 sayı ile, 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu ile, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuktular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere infaz hakimliğinin görevli kılındığı; infaz hakimliğinin kararlarına karşı itiraz mercii de belirlenmek suretiyle bu Kanun uygulamasında takip edilmesi gereken sürecin düzenlenmiş bulunduğu; bakılan uyuşmazlıkta; davacının kapalı görüş hakkının kısıtlanmasının hukuka ve mevzuata aykırı olduğundan bahisle yaptığı şikayetin 4675 sayılı Kanun hükümlerince adli yargı yerince incelenerek sonuçlandırıldığı, dolayısıyla bu talebin yerine getirilmesinde bir hakkın ihlali iddiasına dayalı manevi tazminat istemiyle açılan bu davanın görümü ve çözümünün de adli yargı yerlerine ait olduğu sonucuna varıldığı; bu durumda; 4675 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümü adli yargının görevinde bulunduğundan, işbu davanın görev yönünden reddi gerektiği gerekçesiyle, Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyiş Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için iş bu dosya ile birlikte Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin E:2018/571 esas sayısına kayıtlı dava dosyasının mahkemesinden istenerek teminin ardından dosyaların Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 08.07.2019 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu iken, haftada bir kez verilen kapalı görüş hakkının hukuka aykırı olarak kısıtlanarak iki haftada bir uygulanması nedeniyle oluştuğu önesürülen 50.000,00 TL manevi tazminatın dava açma tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak tanımlanmıştır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanununun "Hükümlünün Telefonla Haberleşme Hakkı" başlıklı 66.maddesinin birinci fıkrasında; " Kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlüler, Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirlenen esas ve usullere göre idarenin kontrolündeki ücretli telefonlar ile görüşme yapabilirler. Telefon görüşmesi idarece dinlenir ve kayıt altına alınır. Bu hak, tehlikeli hâlde bulunan ve örgüt mensubu hükümlüler bakımından kısıtlanabilir." hükmüne yer verildiği, aynı Kanununun 116'ncı maddesinde tutukluların da bu haktan yararlanacağı hüküm altına alınmıştır.

4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde, bu Kanun'un, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulan infaz hâkimliklerine ilişkin hükümleri kapsadığı, "İnfaz Hakimliklerinin Görevleri" başlıklı 4. maddesinde; hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin saplanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemenin ve karara bağlamanın infaz hakimliklerinin görevleri arasında olduğu, "İnfaz hâkimliğine şikâyet ve usulü" başlıklı 5. maddesinde, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği hükmü ve “İnfaz Hâkimliğince Şikâyet Üzerine Verilen Kararlar" başlıklı 6. maddesinin 3.fıkrasında, "İnfaz hâkimi, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir" hükmü ve son fıkrasında "İtiraz, infaz hakimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine (...) yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz” hükümlerine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden davacının Danıştay tetkik hakimi olarak görev yapmakta iken 20/07/2017 tarihinde gözaltına alındığı, 29/05/2018 tarihinde ise tahliye edildiği, bu süreç içerisinde hem açık hem kapalı görüş yapılmasında mevzuata aykırı olarak kısıtlama uygulandığından bahisle tarafına haftada bir gün kapalı görüş yaptırılmasına izin verilmesi istemiyle Ankara Batı İnfaz Hakimliğine başvurduğu, bu başvurunun Ankara Batı İnfaz Hakimliği'nin 30.06.2017 tarih ve E:2017/3373, K:2017/3363 sayılı kararı ile reddine karar verildiği; davacı tarafından bu karara yapılan kesinleşen dosyayı inceleyen Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/07/2017 tarih ve 2017/1879 değişik iş sayılı kararı ile davacının itirazının kabulü ile Batı İnfaz Hakimliğinin anılan kararının kaldırılarak davacının haftada bir kapalı görüş imkanından faydalandırılmasına karar verildiği, bu kararın 28/07/2017 tarihinde tebliği üzerine 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 83/3. maddesi ve Hükümlü Ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmeliğin 5/1-d maddesi gereğince haftada bir kez verilmesi gereken kapalı görüş hakkının kısıtlandığından bahisle 50.000,00 TL manevi tazminatın dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bakılan davada, davacının tutuklu bulunduğu cezaevinde tutukluların/hükümlülerin günlük yaşamındaki hak ve yükümlülüklere yönelik olarak “kapalı görüş hakkından” yararlandırılmadığı iddiasına dayanan manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, manevi zararın doğmasına sebep olarak gösterilen “kapalı görüş” hakkından mahrum bırakılma işleminin yukarıda hükümlerine yer verilen 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunun 4.maddesinde "...işlem ve faaliyetlere ilişkin şikayetleri" karara bağlamanın İnfaz Hakimliği’nin görevinde olduğu düzenlemesine istinaden, bu konudaki şikayete bakmakla görevli olan Adli Yargı yerinin aynı şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istemine de bakmaya görevli olduğu kanaatine varılmıştır.

Bu durumda, Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan davacının kapalı görüş hakkından yararlandırılmadığından bahisle manevi tazminat ödenmesi isteminden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlığın 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, anılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle adli yargının görevli olduğuna, dolayısıyla Ankara 12.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Ankara 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 13.9.2018 gün ve E:2018/571, K:2018/352 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle   Ankara 12.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 13.9.2018 gün ve E:2018/571, K:2018/352 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 08.07.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol       

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ