T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/154

KARAR NO  : 2020/328      

KARAR TR  : 28/05/2020

 

ÖZET: Yargı kararı ile tazminle yükümlü tutulan ve tazminatın tamamını ödemiş bulunan davacı Belediye tarafından,ödenen tazminatın olayda sorumlu olduğu ileri sürülen Davalı Kurumdan rücuen tahsili istemi ile açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K A R A R

 

Davacı                            : İzmit Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü

Vekilleri                      : Av. P.A. Ç. Av. N.B. A.

Davalı                          : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili                            : Av. Y.Ö.

 

O L A Y:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 34 V… plakalı aracın 24/06/2010 tarihinde park halinde iken yoğun yağış nedeniyle su içinde kalmasından dolayı oluşan hasar nedeniyle bilirkişi tarafından tespit edilen 6.645,41-TL bedelin, Kocaeli 2. İdare Mahkemesinin E:2011/732, K:2012/1470 sayılı kararına istinaden yürütülen Bakırköy 7. İcra Müdürlüğünün 2013/3648 E. sayılı takip dosyası ile toplamda 10.819,15-TL'nin müvekkili idare tarafından ödendiğini, ancak usulüne uygun yapılmayan ve olay sırasında yetersiz sayıda bulunan bölgedeki menfezlerin Karayollarına ait olduğunun tespit edilmesi üzerine, müvekkili idare tarafından ödenen bedelin kusurlu Karayolları Genel Müdürlüğünden rücuen tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

KOCAELİ 1. İDARE MAHKEMESİ: 07.02.2014 gün ve E:2014/56 K:2014/151 sayılı dosyasında "...2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 2. maddesinde, idari dava türleri: a) idari izlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) (Değişik bent: 18/12/1999 - 4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları, olarak sayılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; Kocaeli 2. İdare Mahkemesi'nin E:2011/732 esas sayılı dosyasında 34 V... plaka sayılı aracın 24.06.2010 tarihinde yoğun yağış etkisiyle su alması nedeniyle hasar görmesi sonucunda açılan tazminat davasında Mahkemece davacı İsu Genel Müdürlüğünün hizmet kusuru bulunduğu belirtilerek bilirkişi marifetiyle yapılan hasar tespiti neticesinde hesaplanan tazminatın ödenmesine karar verildiği, davacı tarafından anılan Mahkeme kararının icrası için 10.819,15 TL tazminat ödendiği, daha sonra yapıldığı iddia olunan tespitler ile hizmet kusurunun davalı Karayolları Genel Müdürlüğünde olduğunun tespit edilerek davacı tarafından ödenen tazminat miktarının rücuen davalı idarece tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda yukarıda yer alan Yasa hükmünde sayılan idari dava türleri arasında yer almayan dava konusu uyuşmazlık, Mahkeme kararının yerine getirilmesi sonucu ödenen tazminatın davalı idareden tahsili için açılan bir rücu davası niteliğinde bulunduğu ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine" dair verdiği karar itiraz başvurusunun Sakarya Bölge İdare Mahkemesinin 08/04/2015 tarih, E:2014/1296, K:2015/1045 sayılı kararıyla reddedilerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez benzer istemle adli yargıda dava açmıştır.

GEBZE 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 07.03.2016 gün, E:2015/404, K:2016/38 sayılı dosyada "...Dava, hizmet kusuru niteliğindeki idari işlem ve eylemlerden dolayı uğranılan zararların rücuen ödetilmesi istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davalı idarenin sorumluluğu altındaki karayolunda menfezlerin usulüne uygun yapılmaması ve menfez sayısının yetersiz olması nedeniyle yağışın etkisi ile aracın hasara uğradığını, davalının hizmet kusuru olduğunu ileri sürmüştür.

Bilindiği üzere, Anayasasının 125/son'da, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu, hükme bağlanmıştır. 2918 Sayılı Kanun’un 7/a ve 13.maddeleri uyarınca, karayollarında mal ve can güvenliği yönünden gerekli işaretlemeleri yaparak önlemler almak ve trafik güvenliğini sağlama görevi davalı idareye verilmiştir. Davacı davalı idarenin hizmet kusurundan söz etmektedir. Hizmet kusuru, idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanmaktadır. Hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır (Uyuşmazlık Mahkemesi, T. 21/05/2012 E. 2011/197- K. 2012/95). İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmış olup; buna göre, kamu idarelerinin hizmet kusurundan doğduğu iddia edilen zararların tazmini istemiyle açılan davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerekmektedir (2577 s. K. m. 2/1-b). Öte yandan, 11/02/1959 gün ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da, hizmet kusuru niteliğindeki idari işlem ve eylemlerden dolayı uğranılan zararların ödetilmesine yönelik taleplerin, tam yargı davasının konusunu oluşturacağı ve bu tür davaların İdari Yargılama Usulü Yasasının 2/1 -b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde açılması gerektiği belirtilmiştir.

Şu hâlde hizmet kusurundan kaynaklanan zararların giderimini amaçlayan eldeki davanın adli yargı yerinde çözümlenmesine, usul ve yasa anlamında, olanak bulunmamaktadır. Konu idari yargının görev alanındadır" gerekçesiyle "HMK'nın 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine" karar vermiş, temyiz edilmeyen karar 03/05/2019 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan kesinleşmiş görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği dilekçeyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasını talep etmiş olmakla, dava dosyası 10.02.2020 tarih ve E:2015/404 esas sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 12.02.2020 tarihinde kayda girmiştir.

2247 sayılı Yasanın 16. maddesi gereği ilgili Başsavcılıklardan görüş istenmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: "Yapı Kredi Sigorta A.Ş tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan 34 V... plaka sayılı aracın, 24/06/2010 tarihinde park halinde iken, yoğun yağışın etkisiyle su içinde kalması sebebiyle oluşan hasar nedeniyle sigortalısına ödenen toplam 9.044 TL hasar tazminatının, yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle İSU Genel Müdürlüğüne karşı açılan davada, Kocaeli 2. İdare Mahkemesinin 25/12/2012 tarih ve E:2011/732, K:2012/1470 sayılı kararıyla; davanın kısmen kabul edilerek 6.645,41 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiği, itiraz üzerine kararın Sakarya Bölge İdare Mahkemesinin 12/06/2013 tarih ve E:2013/519, K:2013/915 sayılı kararıyla onandığı, İSU Genel Müdürlüğünce mahkeme kararının icrası için 10.819,15 TL tazminatın ödendiği, daha sonra yapıldığı iddia olunan tespitler ile hizmet kusurunun davalı Karayolları Genel Müdürlüğüme ait olduğundan bahisle ödenen tazminatın rücuen anılan idareden tazminine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Tazminat davasının görüldüğü Kocaeli 2. İdare Mahkemesince verilen kararda, olayın meydana gelmesinde % 100 oranında İSU Genel Müdürlüğünün kusurlu olduğu belirtilmek suretiyle tazminata hükmedilmesi, zarar gören taraf yönünden, ortada tazminat davasında giderilmemiş bir alacak bulunmaması karşısında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde belirtilen “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı’’ davaları kapsamında, zarar gören tarafından idari yargı yerinde açılacak bir idari dava yoluyla giderilmesi gereken zarardan bahsedilemez.

Yine ortada, Devlete, İl özel idarelerine ve belediyelere ait akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışındaki alacakların tahsil usulünü düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren bir kamu alacağı da bulunmamaktadır.

Bu durumda, tam yargı davası niteliği taşımayan ve konusu bir kamu alacağı olmayan rücu davasının. Borçlar Kanunu hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir"

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: "Tazminat davasına bakan Kocaeli 2. İdare Mahkemesi tarafından hükmolunan tazminatın tamamının ödenmiş olduğu gözetildiğinde, olayda zarar gören taraf yönünden, ortada tazminat davasında giderilmemiş bir alacak bulunduğundan söz edilemeyeceği gibi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1.b. maddesinde belirtilen "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında, zarar gören tarafından idari yargı yerinde açılacak bir idari dava yoluyla giderilmesi gereken zararın olduğundan da bahsedilemeyeceği açıktır. Ayrıca, ortada. Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışındaki alacakların tahsil usulünü düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren bir kamu alacağı da bulunmamaktadır.

Uyuşmazlık Mahkemesinin 25/11/2019 tarihli ve E.-K.2019/448-738 sayılı kararında da benzer hususlar vurgulanmıştır.

Öte yandan, 3533 sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yoluyla Halli Hakkında Kanunun 1. maddesinde; ''Umumi, mülhak ve hususi bütçelerle idare edilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı Devlete veya belediye veya hususi idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan ihtilaflardan adliye mahkemelerinin vazifesi dahilinde bulunanlar bu kanunda yazılı tahkim usulüne göre halledilirler." hükmü, 2. maddesinde; ''Umumi bütçeye dahil daireler arasında tahaddüs edecek ihtilaflar Cumhurbaşkanınca seçilecek Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakandan bir hakem vasıtası ile hallolunur." hükmü, 4. maddesinde; "Katma bütçe ile idare edilen daireler, belediyeler, özel bütçe ile idare olunan veya sermayesinin tamamı Devlet, belediye veya özel idarelere ait olan daire ve müesseselerin veya bu daire ve müesseselerden biriyle ikinci maddede yazılı dairelerden biri arasında çıkan uyuşmazlıklar, bulunduğu yerin ve taşınmaza ilişkin uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik olanlar hariç olmak üzere o taşınmazın bulunduğu yerin ve taraflar değişik yerlerde bulunuyorlarsa davalı durumunda olan daire veya müessesenin ve davalılar birden çok olduğu takdirde bunlardan birinin bulunduğu yerin yüksek dereceli hukuk mahkemesi başkanı veya hakimi tarafından hakem sıfatıyla çözümlenir." hükmü yer almaktadır.

Bu itibarla, tam yargı davası niteliği taşımayan ve konusu bir kamu alacağı olmayan rücu davasının. Borçlar Kanunu ve 3533 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, bu itibarla davanın adli yargının görev alanına girdiği anlaşılmıştır"

Şeklinde görüş bildirmişlerdir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 28.05.2020 günlü toplantısında:

             l-İLK İNCELEME :

             Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının idari yargı dosyası ile beraber 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine adli yargı yerince Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

             II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin ileDanıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

             Dava; aşırı yağış nedeniyle menfezde arızalanan aracın hasar bedelinin, mahkeme kararı üzerine yürütülen icra takibi sonrası davacı kurum tarafından ödenmesi sebebiyle, söz konusu menfezin Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda olduğu ileri sürülerek, rücuen tahsili istemiyle açılmıştır.

             Dava dosyalarının incelenmesinden; 34 V... plakalı aracın, 24/06/2010 tarihinde park halindeyken, yoğun yağışın etkisiyle bulunduğu menfezde su içinde kalması sebebiyle oluşan hasar sebebiyle kasko sigorta poliçesine istinaden ödenen tazminatın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle İSU Genel Müdürlüğüne karşı açılan davada, Kocaeli 2. İdare Mahkemesinin E:2011/732 ve K:2012/1470 sayılı dosyasında davanın kısmen kabul edilerek 6.645,41 TL' nin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiği, kararın icrası aşamasında yasal faiziyle birlikte toplam 10.819,15 TL tazminatın İSU Genel Müdürlüğünce ödendiği, daha sonra yapıldığı ileri sürülen tespitlerle olayın meydana geldiği menfezin yapım ve sorumluluğunun davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne ait olduğundan bahisle ödenen tazminat için rücuen tahsil davasının açıldığı anlaşılmaktadır.

             Tazminat davasına bakan Mahkemece hükmolunan tazminatın tamamının ödenmiş olduğu gözetildiğinde, olayda zarar gören taraf yönünden, ortada tazminat davasında giderilmemiş bir alacak bulunduğundan söz edilemeyeceği gibi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde belirtilen "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında, zarar gören tarafından idari yargı yerinde açılacak bir idari dava yoluyla giderilmesi gereken zararın olduğundan da bahsedilemeyeceği açıktır.

             Öte yandan, ortada, Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışındaki alacakların tahsil usulünü düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren bir kamu alacağı da bulunmamaktadır.

             Belirtilen tüm bu hususlara göre, tam yargı davası niteliği taşımayan ve konusu bir kamu alacağı olmayan rücu davasının, Borçlar Kanunu hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

             Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/03/2016 gün ve E:2015/404, K:2016/38 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.     

 

             S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle,Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/03/2016 gün ve E:2015/404, K:2016/38 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.05.2020 gününde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER           

 

 

 

 

 

                                           Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN