Hukuk Bölümü         2013/682 E.  ,  2013/1080 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : Ö.G.

Vekili      : Av. V.E.

Davalı      : Hayrabolu Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. B.E.

O L A Y  : Davacı vekili, dava dilekçesi ile, müvekkilinin, Tekirdağ İli, Hayrabolu İlçesi, Hayrabolu Belediye Başkanlığında ikinci dereceli inşaat mühendisi olarak çalışırken 5.3.2012 gün ve 138 sayılı Hayrabolu Belediye Başkanlığı işlemi ile, “Belediye Başkanlığımca yapılan tespit sonucu sorumlu olduğunuz alanlarda sürekli olarak iş yürütümünde aksamalar meydana geldiği, çalışma ve projelere yeterli katkıyı sağlayamadığınız tespit edilmiş olup, 5393 sayılı Belediye Kanunu 49’uncu maddesinin 3’üncü fıkrası gereğince tam zamanlı sözleşmeli hizmet sözleşmesinin 13-b maddesi gereği, görevinize 5.3.2012 tarihi itibariyle son verilmiştir. Bilgilerinize rica ederim” denilerek, hizmet akdinin sona erdirilmesine karar verildiğini, yapılan bu işlemin hukuk ve yasalara aykırı olduğunu ileri sürerek işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekilince, süresi içinde verdiği dilekçede özetle, davacı ile yapılan hizmet sözleşmesinin 15. maddesinde yetkili taraflar arasında çıkacak ihtilafla da yetkili mahkemenin Hayrabolu Mahkemeleri olacağının belirtildiği, ayrıca dava konusu ihtilafın hizmet sözleşmesinin sona ermesinden kaynaklanmış olması sebebiyle görevli mahkemenin iş mahkemesi olması gerektiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

TEKİRDAĞ İDARE MAHKEMESİ: 29.5.2012 gün ve E:2012/293 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 49. maddelerinden söz ederek, sözleşmeli personel statüsünde görev yapan ve kamu görevi verilen davacının bu görevinden alınmasına ilişkin dava konusu işlemin de kamu gücü kullanılarak tesis edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı idare vekili, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: Taraflar arasındaki iş sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların 4857 sayılı İş Kanunun fesih bildirimine itiraz ve usulüne ilişkin 20/1 fıkrasında yer alan “İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği ve gösterilen ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. (İptal ibare: Anayasa Mahkemesinin 19.10.2005 tarihli ve E:2003/66, K:2005/72 sayılı kararı ile)… taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür.” hükmü nedeniyle iş mahkemelerinde çözülmesi gerektiği, olayda, uyuşmazlığın 657 sayılı Yasa’ya tabi olan davacının kamu görevinden kaynaklanmayıp, davacı ile davalı idare arasında 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca imzalanan hizmet sözleşmesinin feshinden kaynaklandığı, dolayısıyla, uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklandığından uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu, bu nedenle, 2247 sayılı Kanun’un 10. ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI:

Davacı ile davalı idare arasında imzalanan 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesinin 3. fıkrası Gereğince Tam Zamanlı Olarak Çalıştırılacak Sözleşmeli Personele İlişkin Hizmet Sözleşmesinin 17. maddesinde, bu sözleşmenin 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesinin 3. ve 5. fıkraları uyarınca akdedildiği, bu sözleşmede yer almayan hususlar hakkında 6.6.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının (3. maddesinin 1. fıkrası, 5. maddesinin 2. fıkrası, 8. maddesi ve 14. maddesi hariç olmak kaydıyla) 5393 sayılı Belediye Kanunu’na aykırı olmayan hükümleri ile 5393 sayılı Belediye Kanununun diğer hükümlerinin uygulanacağı kuralının yer aldığı, bakılan uyuşmazlıkta, davacının, davalı Belediyede 2. Dereceli inşaat mühendisi olarak 5393 sayılı Kanunun 49. maddesinin 3. fıkrası uyarınca düzenlenen sözleşme ile çalıştırıldığının görüldüğü, 5393 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca sözleşmeli olarak çalışanlar hakkında; 5393 sayılı Kanun hükümlerinin, bu Kanunda hüküm olmaması halinde 657 sayılı Kanunun 4/B maddesine göre istihdam edilenlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı yolundaki hükümler karşısında bu şekilde çalışanların İş Kanununa tabi olmadıkları için işçi statüsünde olmadıklarının, 5393 sayılı Kanunla getirilmiş özel bir kamu görevlisi statüsünde olduklarının kabulü gerektiği, bu durumda, işçi sayılmayan kamu görevlisi statüsünde çalışan davacının sözleşmesinin feshine ilişkin işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın idari yargıda çözümlenmesi gerektiği bu nedenle 2247 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca yapılan başvurunun kabulüne hukuki olanak bulunmadığı yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU‘nun katılımlarıyla yapılan 1.7.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası  üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idare vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı M.Ali GÜMÜŞ’ün idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Tekirdağ İli, Hayrabolu İlçe Belediyesinde ikinci dereceli inşaat mühendisi olarak çalışan davacının hizmet akdinin feshedilmesine ilişkin 5.3.2012 gün ve 138 sayılı Hayrabolu Belediye Başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesinin 3. fıkrasında; “Belediye ve bağlı kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak çevre, sağlık, veterinerlik, teknik, hukuk, ekonomi, bilişim ve iletişim, planlama, araştırma ve geliştirme, eğitim ve danışmanlık alanlarında avukat, mimar, mühendis, şehir ve bölge plâncısı, çözümleyici ve programcı, tabip, uzman tabip, ebe, hemşire, veteriner, kimyager, teknisyen ve tekniker gibi uzman ve teknik personel yıllık sözleşme ile çalıştırılabilir. Sözleşmeli personel eliyle yürütülen hizmetlere ilişkin boş kadrolara ayrıca atama yapılamaz. Bu personelin, yürütecekleri hizmetler için ihdas edilmiş kadro unvanının gerektirdiği nitelikleri taşımaları şarttır. Bu fıkra hükümlerine göre çalıştırılacak personel için İçişleri Bakanlığı unvanlar itibarıyla sınırlama getirebilir.” hükmü yer almış; aynı maddenin 5. fıkrasında ise 3. fıkra uyarınca çalıştırılacak personel hakkında bu kanunla düzenlenmeyen hususlarda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenler hakkındaki hükümlerin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.

Öte yandan; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinde; kamu hizmetlerinin; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği düzenlenmiş, (B) fıkrasında ise sözleşmeli personel; Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlar Kurulunca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri olarak tanımlanmış; sözleşmeli personel seçiminde uygulanacak sınav ile istisnaları, bunlara ödenebilecek ücretlerin üst sınırları ile verilecek iş sonu tazminatı miktarı, kullandırılacak izinler ve bu hususlara ilişkin esas ve usûllerin Bakanlar Kurulunca kararlaştırılacağı kurala bağlanmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan ve 28.6.1978 tarih ve 16330 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar başlıklı 6.6.1978 tarih ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 5. maddesinde sözleşme sürelerinin bütçe yılı ile sınırlı olduğu kuralı getirilmiştir.

Davacı ile davalı idare arasında imzalanan Tam Zamanlı Hizmet Sözleşmesi’nin 13. maddesinde; “a) Sözleşmeli personelin 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesine veya 6.6.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre yürüteceği görev itibariyle sözleşmeli personel olabilme şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya bu şartlardan birini sonradan kaybetmesi halinde sözleşmenin feshedilmiş sayılır, b) Bu sözleşme hükümlerine, 5393 sayılı Belediye Kanununa ve tabi olduğu diğer mevzuat hükümlerine aykırı davranışı tespit edilen sözleşmeli personele, kurumu tarafından gerekçesi ile birlikte bu durumu yazılı olarak tebliğ edilir. Tebligatta belirtilecek günden geçerli olmak üzere sözleşme kendiliğinden sona erer." denilmektedir.

Olayda davacı ile, 5393 sayılı Belediye Kanununun 49. maddesinin üçüncü ve beşinci fıkraları uyarınca sözleşme yapılırken, bu sözleşmede yer almayan hususlar hakkında 6.6.1978 gün ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararının (3. maddesinin birinci fıkrası, 5. maddesinin ikinci fıkrası, 8. maddesi ve 14. maddesi hariç olmak kaydıyla) 5393 sayılı Belediye Yasasına aykırı olmayan hükümleri ile bu yasanın ilgili hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği  anlaşılmaktadır. Anılan yasal düzenlemelere göre davacının işçi sayılmayan “kamu görevlisi” olduğu, öte yandan, idare hukuku esaslarına göre düzenlenen hizmet sözleşmesinin de “idari sözleşme” niteliği taşıdığı tartışmasızdır.

İdarenin kamu görevlisi sayılan personeli ile arasındaki ilişki, idare hukuku ilkelerine dayanan ve idare hukuku ilkeleriyle düzenlenen bir kamu hukuku ilişkisidir. Her ne kadar, hizmet sözleşmesinin 6. maddesi ile, davacı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi kılınmış ise de, personelin bağlı olacağı sosyal güvenlik kurumunu belirleyen bu hüküm, taraflar arasındaki kamu hukuku ilişkisini değiştiremez ve ortadan kaldıramaz.

Açıklanan nedenlerle, davada idari yargı yerinin görevli olduğu ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 1.7.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.