T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          ESAS NO     : 2019 / 357

          KARAR NO : 2019 / 418

          KARAR TR  : 8.7.2019

ÖZET : Davacıların murisine ait taşınmazdaki payın, imar planı gereğince Spor, Eğitim, Sosyo-Kültürel, Sağlık Hizmeti vb. tesisler alanında kullanılmak üzere bedelsiz olarak terk edilmesinden sonra, taşınmazın bedelsiz terk amacında kullanılmayarak trampa yolu devri ve sonrasında ihaleye çıkarılarak satılması ve üzerinde inşaata başlanıldığından ve  paylarının iade edilmesinin imkansız olduğundan bahisle;  paylarına karşılık belirtilen parasal miktarın ödenmesi istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

           

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                           K  A  R  A  R

 

Davacılar     : C. K. Mirasçılarından;

 1-E. K.

 2-N. K.(K.) 

Vekili           : Av. O.Y.

Davalı          : Çankaya Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av.D.B.

 

O L A Y        :Davacılar vekili, müvekkillerinin Ankara ili, Çankaya ilçesi, Yıldızevler mahallesinde bulunan, 25362 ada 1 parsel sayılı ana taşınmaza mirasen hissedar olduklarını; taşınmaza ilişkin  olan ve Çankaya Belediyesi Başkanlığı’nın 14.04.1989 tarih ve 160 sayılı kararı ile onanan 81056 sayılı planın öncesinde,  İmar İskan Bakanlığınca 30.10.1981 tarihinde onaylanan gecekondu İslah planı hüviyetinde 1 / 5000 lik ölçekte yapılan bir plan bulunmakta ise de,  bu planın planlama alanındaki mülkiyet problemleri nedeniyle hiç bir şekilde uygulanmadığını,  bu plana dayanarak tapuya tescile esas olabilecek bir parselasyon planının yapılmadığını,  planın uygulamasız ve etkisiz kaldığını; 81056 sayılı planın dava konusu taşınmazı oluşturan tek geçerli plan olduğunu; 81056 sayılı planı notlarındaki “Yollar, yeşil alanlar kamu eline geçmeden, belediye Hizmet alanları sosyal tesisler alanı, eğitim alanları, sağlık alanları, planda belirtilen ilgili idareler eline geçmeden inşaat uygulaması yapılamaz.” hükmü gereği  Müvekkillerinin murisi tarafından hisselerinin,  plan içerisindeki imar ve inşaat yapım haklarını kullanabilmek için  ve kamusal amaçlı spor, eğitim ve sosyo kültürel alan olarak kullanılmak üzere bedelsiz olarak Belediye lehine terk edildiğini; terk işlemi yapılan ana taşınmazın kamusal amacına uygun olarak kullanılması müvekkillerince  uzun yıllardır ve sabırsızlıkla beklenilmekte iken,  taşınmazın bulunduğu yerde bir İnşaat şirketi tarafından hızla devam ettirilen rezidans vasıflı lüks konut inşaatının devam etmesi nedeni ile yapılan araştırmalar neticesinde;  taşınmazın Belediyeye maddi getirisi olması amaçlı olarak trampa yolu ile ilk olarak İller Bankasına devir edildiğinin, sonrasında taşınmazın İller Bankasının gelir paylaşım usulü ile ihaleye çıkartılarak İnşaat şirketine ihale edilmiş olduğunun (2016 yılı ortalarında) öğrenildiğini;  halihazırda taşınmaz üzerinde çok yüksek katlı bir konut kullanımlı rezidans inşaatının hızla devam ettiğini,  yapılan konutların çok yüksek fiyatlar ile satışa sunulduğunu;  Çankaya Belediyesinin Kuzu İnşaat şirketinin inşaat yapmasına sebep olan uygulaması ile müvekkillerinin murisinin bedelsiz terk sebebine uygun kullanım şartlarının ortadan kaldırıldığını; taşınmazın yine bedelsiz olarak taşınmaz sahiplerine iadesinin gerektiğini, ancak devredilmiş olması nedeniyle taşınmazın geri alımında fiili ve hukuki imkansızlık yaratıldığını, bu nedenle müvekkillerine,  bedelsiz terk ettikleri taşınmazın hisse bedellerinin ayrı ayrı ödenmesinin gerektiğini; müvekkillerinin,  Ankara’nın en özel ve güzel yerinde bulunan taşınmaz değerinin ödenmesini vekilleri aracılığı ile 24.04.2017 tarih ve 32012 evrak sayı nolu dilekçe ile istediğini ancak davalı idarenin,  26.04.2017 tarih ve 25822  sayılı yazıyla,  kendilerine hibe edilen taşınmazla ilgili tasarruf haklarının kendilerinde olduğunu iddia ederek, isteklerini reddettiğini;  taşınmazın,  tapu kayıtlarında hibe olarak davalı idareye devir edildiği görülmekte ise de,  bunun gerçek sebebinin bu şekilde olmadığı,  ortada şartlı bir taşınmaz devri olduğunu, tarafların gerçek iradelerinin plana göre kamusal vasıflı kullanımdaki taşınmazın, plan hükümlerine istinaden ve müvekkillerinin diğer imar parsellerindeki inşaat yapım haklarını kullanabilmek için kamusal vasıfda kullanılması amaç ve niyetiyle davalı idareye bedelsiz olarak terk iradesinden oluştuğunun açık olduğunu ifade ederek; taşınmazın iadesindeki  fiili imkansızlık, taşınmazın değerinin ödenmeyeceğine yönelik idare cevabı dikkate alındığında,  taşınmaz hisselerinin değerinin bedel olarak müvekkillerine ödenmesini teminen;  fazlaya ve sair hususlara ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; şimdilik her bir müvekkili için ayrı ayrı 23.000,00.-TL.’şer olmak üzere toplam 46.000,00.-TL. miktarındaki alacağın,  davalı idarenin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili ile müvekkillere taşınmazdaki hisseleri oranında veraset ilamındaki payları da gözetilmek suretiyle kendilerine ayrı ayrı olmak üzere ödenmesine karar verilmesi istemiyle, 10.05.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili, süresi içerisinde verdiği dilekçede,  davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 21.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:8.9.2017 gün ve E:2017/223 sayı ile,  davada adli yargının ve Mahkemelerinin görevli olduğuna karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI, 13.11.2017 gün ve E:2017/103 sayı ile, “(…) 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesinde, "İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile kamu kuramlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumlan, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez..." hükmü yer almıştır.

(…)

Olayda, davacıların murisinin paydaşı olduğu 25362 ada, 1 parsel sayılı uyuşmazlığa konu taşınmaz davalı idareye hibe akdi yoluyla devredilmişse de, taşınmazın bedelsiz olarak davalı idareye terk edilmesinin nedeni başka taşınmazlarda yapılaşabilmenin sağlanmasıdır. Dolayısıyla, diğer taşınmazlarda inşaat yapabilmek için imar planında kamu kullanımına ayrılmış bulunan uyuşmazlığa konu taşınmaz bedelsiz olarak terk edilmek zorunda kalınmıştır. Söz konusu bedelsiz terk, idarece kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş imar planı ve parselasyon işlemlerinin gereğinin yerine getirilmesi amacını taşıdığından, yine kamu gücü kullanılarak yapılan imar planı değişiklikleri ile taşınmazın kullanım amacının değiştirilmesi, sonrasında trampa ve satış suretiyle el değiştirmesi nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazmin edilip edilemeyeceğinin tespitine ilişkin bulunan uyuşmazlığın da imar mevzuatı uyarınca tesis edilen işlemlerden kaynaklandığı açıktır.

Bu durumda, idarece kamu gücü kullanılarak, tek yanlı biçimde yapılan uygulamalar sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa’nın 10’uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

Dosya üzerinde yapılan incelemede; Danıştay Başsavcılığınca, Uyuşmazlık Mahkemesine hitaplı 13.11.2017 tarih, E.2017/103 sayılı üst yazıda, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı belirtilerek, “Gereği: Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına” denilmekte ise de, dosyanın sehven Ankara 21.Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, yapılan yazışmalardan sonra dosyanın, aynı üst yazıyla(13.11.2017 tarih, E.2017/103 sayılı)  Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği görülmüş;  ve dosya Mahkememizde 3.5.2019 tarih ve 2019/376 sayı ile kayda alınmıştır.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “idari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı kenar başlıklı 2. ve  3194 sayılı İmar Kanununun 18. Maddesi hükümlerine yer verdikten sonra; “Yukarıda belirtilen Kanun hükümleri dikkate alınarak davaya konu olan olay incelendiğinde, uyuşmazlığın imar planı kapsamında tesis edilen bedelsiz terk işleminden kaynaklandığı, davacıların plana göre yapılacak parselasyon planında kamu kullanımına ayrılan yerleri ve imar kanununda öngörülen düzenleme ortaklık payı üzerindeki miktarları belediyeye bedelsiz olarak terk edeceklerini taahhüt ettikleri, bölgeye ilişkin kısmi imar planı değişikliğinin 14/04/1988 tarihli ve 160 sayılı Çankaya Belediye Meclisi kararı ile kabul edildiği, verilmiş olan taahhütnameler gereği, planda kamu kullanımına ayrılan semt spor alanları, parklar, belediye hizmet alanları, eğitim alanları, sosyo-kültürel tesis alanları ile sağlık alanlarının bedelsiz olarak kamuya terk edileceğinin plan notu olarak yer aldığı, plan uyarınca yapılan parselasyon işleminden sonra oluşan ve planda Çankaya Belediyesi Spor, Eğitim, Sosyo-Kültürel, Sağlık Hizmeti vb. tesisler alanında kalan 25362 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın malikleri tarafından plan gereği olarak taşınmazdaki hisselerinin bedelsiz terk suretiyle devir işlemlerinin yapılması istemiyle yapılan başvuru üzerine 23/11/1989 tarihli resmi senetle taşınmaz paylarının davalı belediyeye hibe edildiği, bedelsiz terkin, idarece kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş olan imar planı ve parselasyon işlemlerinin gereğinin yerine getirilmesi amacıyla yapıldığı anlaşıldığından, idari işlem niteliğinde olan imar planı ve parselasyon işleminden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkin davanın da, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1.b maddesinde yer alan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/09/2017 tarihli ve 2017/223 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi …” gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 8.7.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların murisine ait Ankara İli, Çankaya İlçesi, Yıldızevler Mahallesi, 25362 ada, 1 parsel sayılı taşınmazdaki payın, imar planı gereğince Çankaya Belediyesi Spor, Eğitim, Sosyo-Kültürel, Sağlık Hizmeti vb. tesisler alanında kullanılmak üzere bedelsiz olarak terk edilmesinden sonra, taşınmazın bedelsiz terk amacında kullanılmayarak trampa yolu ile İller Bankasına devri ve sonrasında ihaleye çıkarılarak satılması ve üzerinde inşaata başlanıldığının öğrenildiğinden bahisle, bedelsiz terk edilen taşınmaz paylarının iade edilmesinin fiilen ve hukuken imkansız olması nedeniyle paylarına karşılık fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 46.000,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle  açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “– Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme dördüncü cümle: 12/7/2013-6495/73 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir.Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer.  (Yeniden düzenleme üçüncü cümle: 12/7/2013-6495/73 md.)  Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

 

Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.(…) ”  hükmü;

Aynı Kanun'un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, otoyol hariç erişme kontrolünün uygulandığı yol, su yolu, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz. (Ek iki cümle: 19/4/2018-7139/32 md.) Düzenlemeye tabi tutulan alan içerisinde bulunan taşkın kontrol tesisi alanlarının, bu fıkrada belirtilen kullanımlar için düzenleme ortaklık payı düşülmesini müteakip kalan hazine mülkiyetindeki alanlardan karşılanması esastır. Ancak taşkın kontrol tesisi için yeterli alanın ayrılamaması durumunda, düzenleme ortaklık payının ikinci fıkrada belirtilen oranı aşmaması şartıyla, düzenlemeye tabi diğer arazi ve arsaların yüzölçümlerinden bu fıkradaki kullanımlar için öncelikle düzenleme ortaklık payı ayrıldıktan sonra ikinci fıkrada belirtilen orana kadar taşkın kontrol tesisi için de ayrıca pay ayrılır.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez.(…) ” hükmü yer almıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların murisinin de paydaşı olduğu Çankaya İlçesi, Yıldız Mahallesindeki taşınmazların malikleri tarafından davalı belediyeye verilen 25.12.1987 tarihli taahhütname ile maliki oldukları taşınmazlar ve çevresinde davalı idarece hazırlanan 1/1000 ölçekli Yıldız Mevzi İmar Planı Değişikliği kapsamında taahhütnamede belirtilen parsellerin ve bu parsellerde istenen inşaat hakkının taraflarına verilmesi kaydıyla plan bütününe rıza gösterileceği, plana göre yapılacak parselasyon planında kamu kullanımına ayrılan yerleri ve imar kanununda öngörülen düzenleme ortaklık payı üzerindeki miktarları belediyeye bedelsiz olarak terk edeceklerini taahhüt ettikleri, bölgeye ilişkin kısmi imar planı değişikliğinin 14.04.1988 günlü, 160 sayılı Çankaya Belediye Meclisi kararı ile kabul edildiği, verilmiş olan taahhütnameler gereği, planda kamu kullanımına ayrılan "semt spor alanları, parklar, belediye hizmet alanları, eğitim alanları, sosyo-kültürel tesis alanları ile sağlık" alanlarının bedelsiz olarak kamuya terk edileceğinin plan notu olarak yer aldığı, plan uyarınca yapılan parselasyon işleminden sonra oluşan ve planda "Çankaya Belediyesi Spor, Eğitim, Sosyo-Kültürel, Sağlık Hizmeti vb." tesisler alanında kalan 25362 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın malikleri tarafından plan gereği olarak taşınmazdaki hisselerinin bedelsiz terk suretiyle devir işlemlerinin yapılması istemiyle yapılan başvuru üzerine 23.11.1989 tarihli resmi senetle taşınmaz paylarının davalı belediyeye hibe edildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığa konu taşınmazın davalı idareye bedelsiz terk edilmesinden sonra, taşınmaza ilişkin olarak 01.11.1999, 03.08.2001, 30.07.2002, 08.03.2005, 04.04.2007 ve 01.12.2008 tarihlerinde imar planlarında değişiklikler yapıldığı ve bu planlarda taşınmazın kullanım kararlarında farklılıklar olmakla birlikte tümünde kamu kullanımına ayrıldığı, daha sonra İller Bankası ve davalı belediye tarafından alınan kararlar ve düzenlenen takas ve trampa protokolü uyarınca 15.03.2013 tarihinde taşınmazın İller Bankasına devredildiği, devir işleminden sonra taşınmazın konut+kentsel servis alanı olarak belirlenmesine ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı değişikliklerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 12.11.2013 tarihinde onaylandığı, İller Bankası tarafından taşınmazın arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı usulü ile ihaleye çıkarılarak satıldığı ve üzerinde inşaata başlanıldığı, anılan planların ve verilen yapı ruhsatının iptali istemiyle açılan davalarda idare mahkemesince işlemlerin iptaline karar verildiği, taşınmazın 25362 ada, 2 ve 3 parsel olarak ifrazına karar verildiği, bu işlemin de idare mahkemesince iptal edildiği, plansız kalan alana ilişkin olarak 1/25.000 ölçekli Başkent Ankara Nazım İmar Planı Değişikliği, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı değişikliği tekliflerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 09.07.2015 tarihinde onaylandığı, buna göre konut, ticaret alanı ve park olarak belirlenen taşınmazın park alanı kısmının ayrıldığı, konut ve ticaret alanı olarak 25362 ada, 4 sayılı parsel numarasını aldığı, bu işlemlerin iptali istemiyle açılan davada, idare mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması kararı üzerine 14.11.2016 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı Değişikliği, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı değişiklikleri ile 25362 ada, 4 sayılı parselin yine konut+ticaret alanı kullanımına ayrıldığı, davacılar tarafından taşınmazın üzerinde inşaatın devam etmesi nedeniyle yapılan araştırmalar sonucu taşınmazın bedelsiz terk sebebine uygun olarak kullanılmadığı ve bu amaca uygun kullanım şartlarının ortadan kalktığı, taşınmazın İller Bankasına devri ve sonrasında da satılmış olması nedeniyle taraflarına iadesinin fiilen ve hukuken mümkün olmadığından bahisle bedelinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Konuya ilişkin mevzuat ve somut olay birlikte irdelendiğinde;  davacıların murisinin paydaşı olduğu taşınmazın, başka taşınmazlarda yapılaşabilmenin sağlanması amacıyla davalı idareye hibe akdi yoluyla devredildiği;  davacılar tarafından, diğer taşınmazlarda inşaat yapabilmek için imar planında kamu kullanımına ayrılmış bulunan dava  konusu taşınmazın  bedelsiz olarak terk edilmek zorunda kaldıklarının ifade edildiği; bedelsiz terk olayının, idarece kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş imar planı ve parselasyon işlemlerinin gereğinin yerine getirilmesi amacını taşıdığı; bu bağlamda, kamu gücü kullanılarak yapılan imar planı değişiklikleri ile taşınmazın kullanım amacının değiştirilmesi, sonrasında trampa ve satış suretiyle el değiştirmesi nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazmin edilip edilemeyeceğinin tespitine ilişkin bulunan uyuşmazlığın da imar mevzuatı uyarınca tesis edilen işlemlerden kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, idarece kamu gücü kullanılarak, tek yanlı biçimde yapılan uygulamalar sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Ankara 21.Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.9.2017 gün ve E:2017/223 sayılı görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 21.Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.9.2017 gün ve E:2017/223 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 8.7.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ