T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/343

KARAR NO  : 2021/348     

KARAR TR  : 07/06/2021

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

            

Davacı       : AK Sigorta A.Ş.

Vekili         : Av. Ö. Ç.

Davalılar   : 1-Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili         : Av. A. I. T.

                     2-Çorlu Belediye Başkanlığı

Vekili         : Av. E.L.T.

                     3-Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili         : Av. Y.Ç.                                              

         

I. DAVA KONUSU OLAY

                     

1.  Davacı şirket vekili, müvekkili şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan 59 ... 680 plaka sayılı aracın, 18/09/2014 tarihinde, Çorlu-Türkgücü yönüne 4 km mesafede bir bahçenin yanında yolda seyrederken, yolda oluşan çukurun içine girerek sağ ön alt kısımları ile, çukurun oluşturduğu tümseğe çarpması sonucu, kaza geçirdiğini, aracın hasar gördüğünü; kazanın meydana gelmesinde gerekli bakım ve onarımı yapmayan davalı idarelerin kusur ve sorumluluğunun bulunduğunu, söz konusu hasar üzerine sigorta poliçesi doğrultusunda gerekli inceleme yapıldığını; sigortalıya, tedarikçi firmalara toplam 4.462 TL ödendiğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; toplam 4.460 TL ödenmiş olan hasar bedelinin, 17/10/2014 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/10/2016 tarihli ve E.2015/516, K.2016/336 sayılı kararı ile, uyuşmazlığın esası incelenerek davacının davasının kısmen kabulü ile fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalı Çorlu Belediye Başkanlığı yönünden açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

 

3. Bu karara karşı istinaf isteminde bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 12/03/2020 tarihli ve E.2018/1449, K.2020/436 sayılı kararı ile, davacı vekilinin, davalı Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi ile davalı Karayolları Genel Müdürlüğü istinaf başvurularının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a/4 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın yargılamanın devamı için mahkemesine gönderilmesine, kesin olmak üzere karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"...yasal düzenlemeler, Anayasa Mahkemesi kararı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları bir arada değerlendirildiğinde; davanın konusunu oluşturan olayda davalı idarelerin, hizmet kusurunun bulunup bulunmadığını araştırma görevinin, idari yargının görev alanında bulunduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan karar verilmesi doğru olmamıştır."

 

4. Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/10/2020 tarihli ve E.2020/169, K.2020/94 sayılı kararı ile, HMK'nin 114/1-b ve 115.maddeleri gereğince yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"Karar HMK m.353/1-a-3 uyarınca mahkememizi bağlayıcı mahiyettedir. Bu sebeple davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Ancak uygulamada bu tür davaların hangi yargı yolunda görüleceğine ilişkin birbirinden farklı hükümler ihtiva eden yüksek yargı kararları bulunmaktadır. Yargıtay HGK, 29.06.2016 tarih 2014/17-1163 esas 2016/909 karar sayılı ilamında bu konuyla ilgili olarak; KTK m.110'daki düzenlemenin, kamu araçlarının neden olduğu zararlar nedeniyle işletenin sorumluluğuna dair yargılamada görevli yargı yolunu belirlediğini, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan hukuki uyuşmazlıkların bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini içtihat etmiştir. Esasen mahkememiz de bu kanaattedir. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin 08.12.2011 tarih 2011/124-160 E-K sayılı ve 26/12/2013 tarih 2013/68-165 E-K sayılı kararlarından hareketle Uyuşmazlık Mahkemesi'nce verilen 11/04/2016 tarih 2016/163-210 E-K sayılı ve 24/09/2018 tarih 2018/530-467 E-K sayılı kararlarda bu tür davaların adli yargıda görülmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Yukarıda değinildiği üzere mahkememiz, bu tür davalarda idari yargının görevli olduğuna ilişkin Yargıtay HGK'nın 29.06.2016 tarih 2014/17-1163 esas 2016/909 karar sayılı ilamında ve yine HGK'nın 04.11.2015 tarih 2015/17-225 esas 2015/2370 karar sayılı ilamında yazılı gerekçeleri benimsemektedir. Bununla birlikte mahkememizce bu dava, yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle usulden reddedildiğinde -ki istinaf mahkemesinin kaldırma kararı m.353/l-a-3 uyarınca mahkememiz için bağlayıcı olduğundan başka yönde bir karar verebilmek mümkün değildir- davacı taraf konuyla ilgili olarak idare mahkemeleri nezdinde tam yargı davası açacak ve idare mahkemelerince de davada adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle dava reddedilecek, oluşan yargı yolu uyuşmazlığı sonucunda UYM, davanın adli yargıda görülmesi gerektiğine hükmedecektir. KTK'nın 110.madde metninin yeterince açık olmamasından kaynaklanan uygulamadaki bu farklılık sebebiyle işbu dava dosyasında olduğu gibi ülke genelinde benzer mahiyetteki binlerce dava dosyasının aynı süreçten geçmek zorunda olması, yargılamanın mümkün olan en kısa zamanda ve az masrafla sonuçlandırılmasını amaç edinen temel yargılama ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.

Bir kanun hükmünün yargı organlarınca farklı yönde yorumlanabilmesi hukukun doğası gereği kaçınılmazdır ve farklı yorumlama her durumda ilgili kanun maddesinin yetersiz olduğu anlamına gelmez; bilakis kanun hükümlerinin farklı yorumu, hukukun dinamizmini ve mahkemelerin gerçek hayatta yaşanan yeni gelişmeler karşısında soyut normların somut olaya tatbik edilebilmesi noktasındaki kabiliyetlerini yansıtması bakımından olumlu olarak da görülebilir. Fakat somut olayda KTK m.110'a ilişkin uygulamada oluşan yorum farkını bu pencereden değerlendirebilmek mümkün değildir. Öte yandan ilgili madde yeterince açık olmadığından yargı mercilerince bu denli farklı yorumlanması da kaçınılmazdır. Mahkememiz, bu sorunun ve mahkemeler önünde hak arayan kişilerin mağduriyetlerinin, ilgili kanun maddesinde yapılacak -temel adli ve idari yargılama ilkeleri ile idarelerin görev ve sorumlulukları dikkate alınarak bu tür davaların idari yargı mercilerinde çözümlenmesi gerektiği yönünde yukarıda zikredili Yargıtay HGK Kararlarında benimsenen yorumu tasdik edici- bir değişiklikle giderilmesi gerektiği kanaatindedir."

 

5. Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

6. Tekirdağ 1.İdare Mahkemesinin 03/03/2021 tarihli ve E.2021/214 sayılı kararı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi hükmüne yer verildikten ve bu madde hükmünün iptali istemiyle yapılan başvuruyu Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddeden, Anayasa Mahkemesinin 08/12/2011 tarih ve E.2011/124, K.2011/160 sayılı kararına değinildikten sonra, uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle;2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyaların Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"Bu durumda, yukarıda aktarılan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ve 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmış olup, Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/10/2016 tarih E:2015/516 K:2016/336 sayılı kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararı doğrultusundan bozulması üzerine Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2020/169 K:2020/94 sayılı dosyasında verilen görevsizlik kararı da dikkate alındığında olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için yukarda anılan amir hüküm uyarınca dosyaların Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi gerekmiştir."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

A. Mevzuat

 

7. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanun'un trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu Kanun'un karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

 

8. Kanun’un, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesi şöyledir:

 

“ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996-4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996-4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) (Ek:18/10/2018-7148/14 md.) Bu Kanunun 31 ve 49 uncu maddeleri kapsamında takoğraf ve çalışma-dinlenme süreleri yönünden karayolları denetim istasyonlarında denetim yapmak ve trafik idari para cezası karar tutanağı düzenlemek,

l) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyolların habitatları böldüğü yerlerde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün görüşünü alarak yaban hayvanlarının geçişlerine izin verecek menfez, ekolojik köprü ve benzeri tesisleri yapmak,

m) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyollarda yaban hayvanlarından kaynaklanacak trafik kazalarını önlemek maksadı ile kafes tel çit yapmak,

n) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Yaban hayvanlarının muhtemel yaşam alanlarının bulunduğu bölgelerdeki karayollarında uyarıcı levhalara yer vermek,

o) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”

 

9. 2918 sayılı Kanun'un, "Belediye trafik birimleri, görev ve yetkileri" başlıklı 10. maddesi şöyledir:

 

" (Değişik: 18/1/1985 - KHK 245/3 md.; Aynen kabul: 28/3/1985 - 3176/3 md.)

Bu Kanunla belediyelere verilen görevler il ve ilçe trafik komisyonları ve mahalli trafik birimleri ile işbirliği yapılarak yürütülür.

   a) Kuruluş

   Her belediye başkanlığı bünyesinde, hizmet kapasitesi gözönünde tutularak İçişleri Bakanlığınca tespit edilecek ölçülere ve genel hükümlere göre, belediye trafik şube müdürlüğü, şefliği veya memurluğu kurulur.

   b) Görev ve yetkiler

   1. Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak,

   2. Gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak,

   3. Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek,

   4. Karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak,

   5. Yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vuku bulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almak,

   6. Çocuklar için trafik eğitim tesisleri yapmak veya yapılmasını sağlamak,

   7. Bu Kanun ve bu Kanuna göre çıkarılan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmak.

   (Ek fıkra: 25/6/1988 - KHK 330/2 md.)"       

 

10. 2918 sayılı Kanun'un, 19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde şu hükme yer verilmiştir:

         

"İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir."

 

11. Aynı Kanun'un Geçici 21. maddesi şöyledir:

 

"Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz."

 

B. Yargı Kararları

 

12. Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 tarihli ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı (R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147) kararının ilgili kısmı şöyledir:

 

   "… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…"

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

13. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 07/06/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

14. Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

15. Dava, davacı şirketin sigortalamış olduğu aracın kaza yapmasında davalı idarelerin kusur ve sorumlulukları bulunduğundan bahisle, sigorta kapsamında ödenen hasar bedelinin, faiziyle birlikte, davalı idarelerden rücuen tazmini istemiyle açılmıştır.

 

16. 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, 12.paragrafta belirtilen gerekçesi ile anılan kuralı Anayasa'ya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir.

 

17. Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, kanun koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Uyuşmazlık Mahkemesi olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

 

18. Bu durumda, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

19. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Tekirdağ 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/10/2020 tarihli ve E.2020/169, K.2020/94 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Tekirdağ 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/10/2020 tarihli ve E.2020/169, K.2020/94 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

07/06/2021 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

           Başkan                        Üye                               Üye                              Üye

     Celal Mümtaz                  Şükrü                          Mehmet                          Birol     

         AKINCI                     BOZER                         AKSU                          SONER         

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye 

                                            Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN

 

 

 

KARŞI OY

 

 

İdarenin kendi kuruluş Kanunu'nda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.07/06/2021

 

 

                                                                                                                     Üye

                                                                                                           Ahmet ARSLAN