Hukuk Bölümü         2010/283 E.  ,  2010/355 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı                       : F.E.K.

            Vekili                          : Av. N.E.

            Davalı                         : Osmangazi Belediye Başkanlığı 

            O L A Y : 1) Osmangazi Belediyesi Encümeni'nin 8.11.2005 gün ve 3259 sayılı kararı ile, E.B. tarafından Küplüpınar Mahallesi, Köymen Caddesi, No:38 adresinde ruhsatsız olarak yapılmış 38 m uzunluğunda, 2.80 m yüksekliğinde yığma tuğla duvar örüldüğü görülerek 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince 25.10.2005 gün ve 92/4556 sayılı 1. fen zabtı tanzim edilerek inşaatın mühürlendiği ve durdurma emrinin verildiğinin bildirildiği, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine istinaden inşaat için yapı sahibi E.B.'den takdiren 3.500 YTL para cezası alınmasına, kaçak inşaatın 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesine istinaden yıktırılmasına karar verilmiştir.

            2) Osmangazi Belediyesi Encümeni'nin 29.12.2005 gün ve 3781 sayılı kararı ile, Küplüpınar Mahallesi, Köymen Caddesi, No:38 adresindeki ruhsatsız inşaata tanzim edilen 25.10.2005 tarih ve 92/4556 sayılı fen zabtı ve bu zapta istinaden alınan 8.11.2005 tarih ve 3259 sayılı Encümen kararındaki “E.B.” isminin “F.E.K.” olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.

            3) Osmangazi Belediyesi Encümeni'nin 6.6.2006 gün ve 1954 sayılı kararı ile, F.E.K. adına Av. N.E.'nin dilekçesi ile, arsa sahibi F.E.K.'in Ankara'da yaşadığı ve E.B. ile yapılmış olan kira sözleşmesinde mal sahibinden habersiz yapılmış olan tüm imalatların mal sahibi gözetmeksizin kiracıya ait olduğu hususi şartların 2. maddesinde belirtilmiş olup, çıkan para cezasının Ekrem Beler adına düzenlenmesini talep etmesi üzerine yapılan inceleme neticesinde, bahis konusu kira sözleşmesi maddesinden kiracının kaçak imalatı mal sahibinin bilgisi dahilinde yaptığı anlaşıldığından, yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.

            Davacı vekili, Osmangazi Belediyesi Encümeni’nin 8.11.2005 gün ve 3259 sayılı ve 6.6.2006 gün ve 1954 sayılı kararlarının iptali ile 3.500 TL para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

BURSA 1. İDARE MAHKEMESİ; 31.7.2006 gün ve E:2006/1961, K:2006/1212 sayı ile, davanın; imar para cezası verilmesine ilişkin 8.11.2005 tarih ve 3259 sayılı Belediye Encümeni kararının iptali ile Belediye Encümeninin itirazın reddine ilişkin 6.6.2006 gün ve 1954 sayılı kararının iptali istemiyle açıldığı, 31.3.2005 günlü ve 25772 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun muhtelif maddelerinden söz ederek, 5326 sayılı Kanun hükümlerinin incelenmesinden, 1.6.2005 tarihinden itibaren sulh ceza mahkemesine başvuru öngörülerek idari para cezalarının idare mahkemelerinin görev alanından çıkarılmış bulunduğu, bu durumda, davacıya ruhsatsız yapı yaptığından bahisle 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesi hükmü uyarınca verilen imar para cezasına ilişkin bulunan uyuşmazlığın çözümlenmesi görevinin yukarıda anılan 5326 sayılı Yasa uyarınca sulh ceza mahkemesine ait olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.           

Davacı vekili, bu kez, Osmangazi Belediyesi Encümeni’nin 29.12.2005 gün ve 3781 sayılı kararının iptali ve 3.500 TL para cezasının kaldırılması istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

            BURSA 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 25.1.2007 gün ve 2006/975 Müt. sayı ile, itiraz eden vekilinin, davalı idarenin Encümen kararı ile verilen 3.500 YTL’lik para cezasına itiraz ettiği, itiraz edene 3194 sayılı İmar Kanunu’na göre para cezası verildiği, itiraz edenin itirazı, davalı idarenin cevabı, gelen kayıt ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre; 5560 sayılı Kanun’la değişik 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3, 27/8 ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre ve ayrıca idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren yıkım kararının da verilmiş olması nedeniyle itiraza bakmaya Mahkemelerinin görevli olmayıp, idare mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ’nin; 8.7.2009 gün ve E:2007/9879, K:2009/8263 sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Erdoğan BUYURGAN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Gürbüz GÜMÜŞAY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 20.12.2010 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre:

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde idari para cezası yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece idari yargı dosyası ile birlikte Mahkememize gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

3.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin birinci fıkrasında, ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine, fenni mesule ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyon ile hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana para cezası verileceği kurala bağlanmış; anılan Yasa maddesinin itiraz merci olarak sulh ceza mahkemesini belirleyen beşinci fıkrası Anayasa Mahkemesi’nin 15.5.1997 tarihli ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla; bir idari işlemin bir bölümünün idari yargının, diğer bir bölümünün ise adli yargının denetimine bırakılmasında, kamu yararı bulunmadığı, zira bu işlemlerin, kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğu, çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili olacağı, idarenin aynı yapı için aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı, idari bir işlemin bölünerek bir bölümünün idari yargının bir bölümünün de adli yargının denetimine bırakılmasında isabet bulunmadığı belirtilmek suretiyle iptal edilmiş olup, yasama organınca bu konuda düzenleme yapılmamıştır.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını gözeten Uyuşmazlık Mahkemesi, 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesine göre verilen idari para cezalarına karşı açılan davaları, göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür.

3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesi, 9.12.2009 gün ve 5940 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilmiş ise de; idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.           

30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

          a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

          b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

            uygulanır” denilmiştir.

Aynı Kanunun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu'ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı, ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu yapı ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın(yıkım) da verildiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bursa 1. İdare Mahkemesi’nin 31.7.2006 gün ve E:2006/1961, K:2006/1212 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.12.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.