T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO      : 2015 / 155

          KARAR NO  : 2015 / 170

          KARAR TR   : 2.3.2015 

         

ÖZET    : 3417 sayılı Yasa'yı yürürlükten kaldıran 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun kapsamında; tasarruf kesintisi, Kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle açılan davanın, davaya konu davalı idare işleminin 3417 ve 4853 sayılı Kanunlar kapsamında tek taraflı kamu gücüne dayalı olarak yapıldığı anlaşıldığından, 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesi gereğince İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             :H.R.

Vekilleri          :Av. H.Ç. & Av.A.Ç.

Davalılar         :1.Maliye Hazinesi                 (Adli ve İdari Yargıda)

Vekili              :Av.S.G.  

                        2.B. İnş. San ve Tic. A.Ş.     (Adli Yargıda)

Vekili              :Av.A.M.Ö.

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı B. İnş. Sanayi ve Tic. A.Ş.’nde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışırken, iş sözleşmesinin sona ermesi nedeni ile işten ayrıldığını, çalıştığı süre içinde maaşından 3417 sayılı Kanun çerçevesinde kesilen meblağın TC Ziraat Bankası’na yatırılması gerekirken yatırılmadığını, bu nedenle davacının zarara uğradığını belirterek;  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1000.00 TL kesinti bedelinin işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Trabzon İş Mahkemesi;  29.06.2010 gün ve 2005/ 725 Esas, 2010/573 Karar sayılı kararında aynen; “Dava konusu somut olayda; 3417 sayılı kanun hükümlerine göre davalı işverence davacının ücretinden yapılması gereken tasarruf kesintileri ile katkı paylarının süresi içinde ilgilinin adına açılmış hesaba yatırılmaması nedeniyle SGK Trabzon İl Müdürlüğünce davalı işveren aleyhine icra takibine geçildiği anlaşılmaktadır. 4853 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince kurum haciz yoluyla tahsil ettiği tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını ilgilinin T.C. Ziraat Bankası nezdindeki hesabına yatırmakla yükümlü olup, haciz yoluyla tahsil edilen miktar yönünden işverenin tasarrufu teşvik kesintisi ve nema alacağından sorumlu olduğu kabul edilemez. Bu nedenle davalı işveren aleyhine açılan dava hakkında esasa ilişkin hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiş ancak dava tarihinden sonra taksitlendirmeye gitmesi ve davanın açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle lehine yargılama giderine hükmedilmemiştir.” şeklindeki gerekçesi ile, davalı B. İnş. A.Ş. yönünden karar verilmesine yer olmadığına, Maliye Hazinesi Yönünden ise davanın kabulü ile 1000 TL alacağın 02.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiş, karar davalı Maliye Hazinesi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi; 20.06.2013 gün ve 2013/10313 Esas, 2013/1302 Karar sayılı kararında aynen; “1-Davalı şirket B. AŞ. vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

2-Davalı Hazinenin temyizine gelince, somut olayda kamu kurumu niteliğinde olan davalıya husumet yöneltilerek kurumu belli doğrultuda tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nema alacağının ödenmesine ilişkin idari işlem tesis etmeye zorlayıcı hüküm kurulması amaçlandığına göre talebin idari nitelik taşıdığı kabul edilmelidir.

Ayrıca tasarruf kesintilerinin ilgililerin iradeleri dışında, idarenin kamu gücü kullanılarak yapıldığı, konunun kamu hukuku alanına ilişkin olduğu gözetildiğinde ve tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle, idareye karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, idari yargı yerinin görevli olduğuna dair Uyuşmazlık Mahkemesi 06.12.2010 tarih ve 2010/186-256 E-K sayılı kararı da dikkate alındığında davalılardan Hazineye açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi gerekir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.01.2013 tarihli 2012/22-1657 Esas ve 2013/1 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.

Şu durumda davalı Hazine hakkındaki dava, 2577 sayılı yasanın 2. maddesi uyarınca adli yargının görevi dışında kaldığından yargı yolu bakımından dilekçenin reddine karar vermek gerekirken işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”  şeklindeki gerekçesi ile davalılardan Maliye Hazinesi yönünden verilen hüküm fıkrasının, görev yönünden bozulmasına hükmetmiştir.

Trabzon İş Mahkemesi’nce; bozma ilamına uyulmak sureti ile verilen 02.12.2013 gün ve 2013/778 Esas, 2013/922 Karar sayılı kararında aynen; “Dosya muhteviyatı incelendiğinde; kamu kurumu niteliğinde olan davalıya husumet yöneltilerek kurumu belli doğrultuda tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nema alacağının ödenmesine ilişkin idari işlem tesis etmeye zorlayıcı hüküm kurulması amaçlandığından talebin idari nitelik taşıdığı kabul edilmesi ayrıca tasarruf kesintilerinin ilgililerin iradeleri dışında, idarenin kamu gücü kullanılarak yapıldığı, kanunun kamu hukuku alanına ilişkin olduğu gözetildiğinde ve tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle, idareye karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, idari yargı yerinin görevli olduğuna dair Uyuşmazlık Mahkemesi 06.12.2010 tarih ve 2010/186-256 E-K sayılı kararı da dikkate alındığında davalılardan Hazineye açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği görülmüş ve aşağıda belirtilen hüküm kurulmuştur.” denilmek sureti ile, davalı Maliye Hazinesi yönünden açılan davanın, görev yönünden reddine karar verilmiş, verilen karar karara şerh edildiği üzere taraflarca temyiz edilmeksizin 07.01.2014 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili tarafından aynı gerekçelerle, 3417 sayılı Kanun kapsamında yapılan kesintinin tazmini istemi ile davalılardan sadece Maliye Hazinesi’ne karşı bu kez idari yargıda dava açılmıştır.

Ankara 4. İdare Mahkemesi; 17.09.2014 gün ve 2014/1397 Esas, 2014/1167 Karar sayılı kararı ile; “Dava dosyasının incelenmesinden, Trabzon İli’nde özel bir şirkette belirsiz süreli sürekli iş sözleşmesi ile çalışmakta iken iş sözleşmesi sona erdirilen davacı tarafından; anılan işyerinde çalıştığı süre içerisinde ücret bordrosundan 3417 sayılı Yasa uyarınca yapılan tasarruf teşvik kesintisi, işveren katkısı ve nemasının iş sözleşmesinin sona erme tarihine göre nemalarıyla birlikte alacak miktarının saptanması ve yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle iş bu dava açılmış olmakla birlikte, davacının kamu görevlisi statüsünde olmadığı, özel bir şirkette 4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak görev yaptığı hususu göz önüne alındığında idarenin kanundan kaynaklı kamu gücü kullanarak yaptığı tasarruftan dolayı kaynaklanan uyuşmazlığın yukarıda anılan hüküm uyarınca Iş Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiğinden uyuşmazlığın adli yargı yerlerinde görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” şeklindeki gerekçesi ile davanın görev nedeni ile reddine karar vermiş,  karar davalı vekiline 20.10.2014, davacı vekiline 10.10.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili, her iki yargı yeri tarafından verilen görevsizlik kararları nedeni ile oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözülmesi istemi ile başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmediği; ancak söz konusu dosyanın Mahkememizin istemi üzerine UYAP sistemi üzerinden açılmasının sağlandığı ve ilgili bilgi ve belgelerin bu şekilde tamamlandığı anlaşılmakla usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı görüldüğünden görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Dava, dava dışı B. İnş. San ve Tic. A.Ş.’nde çalışırken iş sözleşmesinin sona ermesi nedeni ile işten ayrılan davacının, tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nemalarının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

24/4/2003 gün ve 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun’un 10. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 09/03/1988 gün ve 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun’un 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacı, çalışanların aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintisi yapılmasını, tasarruflara Devlet veya ilgili işverenlerin katkıda bulunmasını, bağımsız çalışanların gelirlerinin bir kısmının tasarrufa ayrılmasını temin etmek ve bu tasarrufların en iyi şekilde nemalandırılmasını sağlamak suretiyle çalışanların tasarruf yapmalarını teşvik etmektir.” denilmek sureti ile, kanunun, çalışanların gelirlerinden kesinti yapılmak sureti ile tasarrufta bulunmalarını sağlamak amacı ile düzenlendiği belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un 3417 sayılı Kanunun ‘Kapsam’ başlıklı 2. maddesinin 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanun’un 62. maddesi ile değiştirilmeden önceki ilk halinde;” Bu Kanun hükümleri çerçevesinde;

a) Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri

Personel Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu hükümlerine göre almakta olan kamu görevlileri ile kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kuruluşlarda çalışanların,

b) On ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçilerin,

c) Kanunları uyarınca sözleşmeli statüde çalışan personelin,

Aylık ve ücretlerinden "tasarruf kesintisi" yapılır.

Bu tasarruflara Devlet veya ilgili işverenlerin katkısı sağlanır.

1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa tabi olarak çalışanlar gelirlerinin, bu Kanun hükümlerine göre belirlenecek kısmını tasarruf olarak her ay ilgili banka şubesine yatırırlar.

Yasama mülga 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki personelin aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintileri ile Devlet ve işveren katkılarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan kurumlar, yatırılması gereken miktarların resen veya ilgililerin başvurusu halinde yasal faiziyle birlikte T.C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılmasından sorumludurlar”  denilmek sureti ile, 3417 sayılı Kanun kapsamında olan çalışanlar belirtilmiş ve bu çalışanların hesabından, kendi iradelerine bağlı olmaksızın kanun gereğince ve kanunun verdiği yetkiye dayalı olarak Devlet ya da ilgili işverenler tarafından kesinti yapılacağı ve katkı sağlanacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un yine 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanun’un 62. maddesi ile kaldırılan 3. maddesinde; “2 nci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamına girenlerle ilgili tasarruflar, ilgililerin aylık veya ücretlerinden yapılacak yüzde 2 nispetindeki tasarruf kesintisi ile ilgililerin aylık veya ücretlerinin yüzde 3'ü nispetinde Devlet veya işverence sağlanacak katkının toplamından oluşur.

Tasarruf kesintisinin nispetini yüzde 4'e, Devlet veya işveren tarafından sağlanacak katkının nispetini yüzde 6'ya kadar yükseltmeye veya yukarıdaki nispetlere indirmeye ye uygulama tarihlerini belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

2 nci maddenin son fıkrası kapsamına girenlerin yatırılacak aylık tasarruf miktarlarını,

Bağ-Kur'a yatırılan azamî aylık prim tutarını aşmamak üzere tespite, gelir basamaklarına göre tasarruf miktarlarını farklılaştırmaya ve yatırılacak banka şubelerini belirlemeye, bu tasarruflarına gereğinde yapılacak aylık Devlet katkısı miktarlarını tespite, bu konularla ilgili her türlü düzenlemeleri yapmaya ve uygulama tarihlerini belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir” denilmek sureti ile kesintilerin ve katkıların ne şekilde yapılacağı kural ve esasları ile kaleme alınmıştır.

Aynı Kanun’un ‘Tasarruf Hesabı’ başlıklı 4. maddesinde; “Kurumlar bu Kanun hükümleri çerçevesinde çalışanların aylık ve ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintisi ile sağlanacak Devlet katkılarını aylık ve ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankasında personeli adına açtıracakları Tasarrufu Teşvik Hesabına yatırırlar.

İşverenler işçilerinin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını tahakkuk ettirerek, ücret ödenmesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankasında işçileri adına açtıracakları Tasarrufu Teşvik Hesabına yatırırlar.

1479 sayılı Kanuna tabi olarak çalışanlar 3 üncü madde hükümlerine göre tespit edilecek aylık tasarruf tutarlarını, ait oldukları ayın sonuna kadar, belirlenecek ilgili banka şubelerinde kendi adlarına açtıracakları Tasarrufu Teşvik Hesabına yatırırlar.

Yapılan katkı ve kesintiler, ilgili bankaya yatırılmasını müteakip, muhtevası Yüksek Planlama Kurulunca tespit edilip her hak sahibine verilecek bir hesap cüzdanına işlenir.” denilmek sureti ile de, çalışanın maaşından kesinti sureti ile elde edilecek tasarrufun kimler eli ile hangi usule bağlı olarak yapılacağı açıklanmıştır. Maddenin 2. fıkrasında dava konusu olayı da içerir şekilde; işverenlerin, işyerlerinde çalışan işçilerin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintilerini, kendi katkılarını da tahakkuk ettirerek, işçileri adına Ziraat Bankası’nda açtıracakları Tasarrufu Teşvik Hesabına, aylık ücretin ödenmesini takip eden ayın sonuna kadar yatırmakla yükümlü oldukları düzenlenmiştir. Bu şekilde kamu kurumunda çalışmayan işçiler yönü ile tasarruf kesintisinin ne şekilde yapılacağı açıkça kaleme alınmış bulunmaktadır.

Aynı Kanun’un ‘Nemalandırma’ başlıklı ve 30/05/1994 - KHK-533/4 md.ile değiştirilen ve Anayasa Mahkemesi’nin 21/07/1994 tarih ve E.1994/66, K.1994/63-2 sayılı Kararı ile yeniden düzenlenen 5. maddesinde; “Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı 4 üncü maddeye göre açılacak hesapta toplanan paraları, Yüksek Planlama Kurulunca belirlenecek esaslar dahilinde, gayrimenkul alım satımına yönelik yatırımlar hariç olmak üzere, her türlü menkul kıymetler ve verimi yüksek yatırımlara yatırmak suretiyle nemalandırır.” denilmek sureti ile , tasarrufların ne şekilde nemalandırılacağı düzenlenmiştir.

Aynı Kanun’un ‘Düzenleme’ başlıklı 9. maddesinde; “Yüksek Planlama Kurulu;

a) Bu Kanun hükümleri uyarınca tasarruf kesintisi ve Devlet ve işveren katkılarına esas alınacak istihkak tutarlarının kapsamını tayine; bu kesinti ve katkılar, Bağ-Kur kapsamında olanlar bakımından tasarruf tutarları ve Devlet katkıları ile nemaların ilgili banka hesaplarına yatırılması ve 6 ncı madde uyarınca hak sahiplerine ödenmesine ilişkin usulleri tespite,

b) T.C. Ziraat Bankası Ankara Merkez Şubesindeki hesapta toplanacak paraların nemalandırılmasında, öncelikleri tespite; bu paraları gerektiğinde diğer kamu bankalarında da nemalandırmaya; T.C. Ziraat Bankası ve diğer kamu bankaları ile bu Kanunun uygulanmasında görevlendirilen kuruluşlara hizmetleri karşılığının ne şekilde ödeneceğini tespite,

 c) 3 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü düzenlemeleri yapmaya yetkilidir.” şeklindeki düzenleme ile de, 3417 sayılı Kanun çerçevesinde yapılacak kesintiler üzerinde tasarruf, tespit ve değerlendirme yetkisinin Yüksek Planlama Kurulu’na ait olduğu belirtilmiştir.

Söz konusu 3417 sayılı Kanun, 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun’un 10. Maddesindeki; “09/03/1988 tarihli ve 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.” şeklindeki düzenleme ile 29.04.2003 tarihi itibari ile yürürlükten kaldırılmıştır.

4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı, 9.3.1988 tarihli ve 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun uyarınca açılmış bulunan Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabında biriken paraların tasfiyesi ve bu hesaptan hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir” denilmek sureti ile, kanunun salt 3417 sayılı Kanun uyarınca yapılan tasarrufların tasfiyesine yönelik, usul ve esasların belirlenmesi amacı ile çıkarıldığı vurgulanmıştır.

Aynı Kanun’un “Kapsam” başlığını taşıyan 2. maddesinde, “Bu Kanun, 3417 sayılı Kanun hükümleri uyarınca T.C. Ziraat Bankasında adlarına Tasarrufu Teşvik Hesabı açılan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar kendilerine 3417 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci ve iptal edilen üçüncü fıkraları gereği ödeme yapılmamış hak sahiplerini kapsar” denilmek sureti ile, tasfiyeye ilişkin hükümler çerçevesinde kimlere ödeme yapılacağı düzenlenmiştir.

Aynı Kanun’un “Süresinde ödenmeyen tasarruf kesintileri ve katkı payları” başlığını taşıyan 8. maddesinde   “ 3417 sayılı Kanun hükümlerine göre, ücretlerden yapmaları gereken tasarruf kesintileri ile katkı paylarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan işverenlerden; yatırılması gereken miktarlar ile gecikme zammı, resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak T.C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılır.

 3417 sayılı Kanunun mülga 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki personelin aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintileri ile Devlet ve işveren katkılarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan kurumlar, yatırılması gereken miktarların resen veya ilgililerin başvurusu halinde yasal faiziyle birlikte T.C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılmasından sorumludurlar.” şeklindeki düzenleme ile 3417 sayılı Kanun uyarınca çalışanların maaşından kesilen ve fakat adlarına banka hesabına yatırılmayan meblağların, SGK tarafından,506 sayılı Kanun’da düzenlenen primlerin tahsiline ilişkin usuller çerçevesinde,  ilgilisinden tahsil edilerek TC Ziraat Bankası’na çalışan için açtırılan hesaba yatırılacağı belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un ’Düzenleme’ başlıklı 9. maddesinde; “Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan, bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü düzenlemeyi yapmaya yetkilidir.”  şeklindeki düzenleme ile, söz konusu tasfiyeye ilişkin düzenleme yetkisi hazine müsteşarlığına verilmiştir.

Adı Geçen Kanun’un Ek 1. Maddesinde; “Mülga 9/3/1988 tarihli ve 3417 sayılı Kanunla kurulan ve bu kapsamda hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usûl ve esasları belirlemek üzere 24/4/2003 tarihli ve 4853 sayılı Kanunla tasfiye edilen Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabına ait tüm varlık ve yükümlülükler, 31/12/2007 tarihine kadar Hazineye devrolunur. Devre ilişkin hususları belirlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Devir tarihinden sonra hak sahiplerine yapılacak her türlü ödeme, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınarak Banka tarafından gerçekleştirilir. Bu ödemelere ilişkin bilgi ve belgelerin Hazine Müsteşarlığına iletilmesini takiben söz konusu ödeme karşılığı tutarlar Müsteşarlık bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanmak suretiyle hak sahibine ödenmek üzere Bankaya aktarılır.

Konusu suç teşkil eden fiillerden kaynaklanan ödemeler hariç hak sahiplerine fazla ödeme yapıldığının tespiti halinde, bu tutarların tahsilinden vazgeçilerek terkin edilir ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi yönünden gerçekleşmiş ödemelere ilişkin tüm hak ve yükümlülükler kendiliğinden sona erer.

Mülga 9/3/1988 tarihli ve 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanunun ödemeleri düzenleyen 6 ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası uyarınca sistemden çıkan tasarruf sahiplerinin sistemden çıktıkları tarihte tasarruf teşvik hesaplarında kalan Devlet veya işveren katkısı tutarları, ödenen nema tutarları mahsup edilmek kaydıyla ilk kesinti tarihinden; şahıs kesintisine tekabül eden ödenmeyen nema tutarları ise sistemden çıkış tarihinden 30 Nisan 2003 tarihine kadar olan dönem için 3417 sayılı Kanunun nemalandırmaya ilişkin 5 inci maddesinde yer alan düzenlemeye göre ve bu tarihten sonraki dönem için ise 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanunun 5 inci maddesinde belirlenen esaslar çerçevesinde Şubat 2007 sonu itibariyle değerlemeye tâbi tutularak tasarruf sahiplerine başvuru halinde defaten ödenir. Söz konusu ödemelerin hak sahibi bazında belirlenmesinde Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınır.

3417 sayılı Kanunun ödemeleri düzenleyen 6 ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası uyarınca sistemden çıkarak her ne suretle olursa olsun, işbu düzenleme tarihinden önce mülkiyet hakkı kapsamında talebi karşılanmış hak sahipleri lehine bir fark oluşması halinde, söz konusu tutar 2007 yılı Aralık ayı sonuna kadar defaten ödenir.

İkinci ve üçüncü fıkra düzenlemesi ile konuları kalmayacağından kapsama giren tasarruf sahipleri tarafından yargı mercilerine açılmış davalar ile icra takipleri hakkında bu madde hükümleri uygulanmak suretiyle dava ve takipler sonuçlandırılır. Bu kapsamda, yargı organlarınca idare aleyhine hüküm altına alınabilecek yargılama giderleri de ilgililerinin talep etmesi halinde haklılık oranında nispî şekilde ödenerek davaların ve ihtilafların sonuçlandırılması sağlanır.” şeklindeki düzenlenme ile çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabına ait tüm varlık ve yükümlülüklerin 31/12/2007 tarihine kadar Hazineye devrolacağı; devir tarihinden sonra hak sahiplerine yapılacak her türlü ödemenin, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınarak Banka tarafından gerçekleştirileceği belirtilmiştir.

Dava dosyası incelendiğinde; davacının davalı B. San İnş ve Tic şirketinde işçi olarak çalıştığı, davacının maaşından 3417 sayılı Kanun uyarınca kesinti yapıldığı, maaşından yapılması gereken kesintinin TC Ziraat Bankası’na yatırılmaması nedeni ile, 3417 sayılı Kanun’un 29.04.2003 tarihinden 4853 sayılı Kanun ile 3417 sayılı Kanun’un yürürlükten kaldırıldığı ve çalışanlardan 3417 sayılı Kanun uyarınca kesilen tasarrufların tasfiyesi ve iadesi yoluna gidildiği, bu aşamada davacının maaşından yapılan kesintinin TC Ziraat Bankası’na davacı adına yatırılmadığının tespiti üzerine 4853 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince SGK Başkanlığı tarafından söz konusu meblağın icra yolu ile tahsiline gidildiği ancak tahsil edilen tutarın TC Ziraat Bankası’na davacı adına olan hesaba yatırılmadığı, bu nedenle davacının 3417 sayılı Kanun uyarınca maaşından yapılan kesintiler ile, 4853 sayılı Kanun’un 5. maddesi gereğince öngörülen nema alacağını temin edemediği ve eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.

Yukarıda değinilen yasal mevzuat ve dosya kapsamında yapılan inceleme sonucu elde edilen tespitler neticesinde;  davaya konu edilen kesinti ve devlet katkısının, 3417 sayılı Kanun uyarınca tahsil ve temin edildiği, yine aynı yasa gereğince TC Ziraat Bankası’nda davacı adına açılan hesaba yatırıldığı (ya da yatırılması gerektiği), 4853 sayılı Yasa ile 3417 sayılı yasanın yürürlükten kaldırıldığı ve kesilen tutarların nemaları ile birlikte ilgililerine ödenmesine karar verildiği, kanun gereğince 31/12/2007 tarihine kadar yapılacak ödemelerde 4853, sayılı Kanun’un 5 ve 6; 31/12/2007 yılından sonraki ödemelerde ise 4853 sayılı Kanun‘un ek 1. maddesi uyarınca öngörülen usule uygun olarak tasfiyenin yapılmasına geçildiği, davacının da ilgili mevzuat çerçevesinde yapılan kesinti ve nema alacağının kendisine iadesini istediği anlaşılmakla; kesintilerin ilgililerin iradeleri dışında, idarenin kamu gücü kullanılarak yapıldığı, davacı özel bir şirkette çalışmış ve işverenin kamu idaresi olmasına karşın, 3417 ve 4853 sayılı kanunlar uyarınca kişilerin isteği dışında yapılması gereken tasarrufu teşvik kesintilerinde işveren dışında davalı idareye de yasal sorumluluk yüklendiği, dolayısıyla konunun kamu hukuku alanına ilişkin olduğu gözetildiğinde; tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle, anılan İdareye karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Kaldı ki davanın somutunda dava dışı SGK’nın, evvelce işverence yatırılmayan tasarrufu teşvik kesintilerini işverenden icra yoluyla tahsil etmesine karşın, davacı adına Ziraat Bankasına yatırmadığı da görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararının,  kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 4.İdare Mahkemesi’nin 17.09.2014 gün ve 2014/1397 Esas, 2014/1167 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.3.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

                                                                                                                                            

Başkan

             Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri 

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ      

        Üye

                   Ali

                ÇOLAK

 

 

 

 

   Üye

    Ayhan

    AKARSU                     

Üye

 Nurdane

            TOPUZ

 

 

 

 

  Üye

   Mehmet

    AKBULUT