T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

             

            ESAS NO      : 2018 / 289

            KARAR NO  : 2018 / 563

            KARAR TR   : 22.10.2018

 

ÖZET : Yük treninin, özel olarak üretilen ve demiryolunun bakım ve onarımını yapan mobil araca çarpması sonucu, mobil araçta bulunan davalı idarede görevli davacının yaralanması nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : T. D.

Vekili            : Av. V.B.

Davalı           : Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü

Vekilleri        : Av. G. K., Av. İ. S.Ö.

 

O L A Y        : Davacı vekili dilekçesinde; 18/11/2015 günü, saat 15:30’da, Toroslar Mahallesi Tekkeköy Caddesi Çimsa kavşağı hemzemin geçidinde, Tarsus istikametinden Mersin istikametine seyir halinde olan, makinist B. K.ve Mustafa H. Ö.'ün sevk ve idaresindeki 65507 sayılı trenin, Yeni Taşkent istasyonu manevrasını yaptıkları sırada üçüncü yolda aynı yönde elektrik hatlarının bakım ve onarımını yapan 34 DS 1287 plaka sayılı özel olarak üretilen demiryolu bakım aracını kullanan, A. B. yönetimindeki araçta, yanında İ. A., G. B., maktül H. U. ve TCDD görevli çavuş T. D. bulunurken, Taşkent istasyonuna doğru elektrik konsollarını taka taka geldikleri sırada Şişecam hemzemin geçidinin olduğu yere gelip beklemeye başladıklarını, T. D.’ın demiryolları görevlileri olan şüpheliler K.B., N. P., C. A. Y.'a telsiz ile hattan çıkacaklarını bildirdiğini, ayrıca demiryollarının iletişim merkezine de bildirim yaptığını; demiryolu görevlilerinin, şüphelilerin hattan çıkıp çalışabilecekleri şeklinde geri bildirimde bulunduğunu;  devamında makaslar ve 3. Doğu yolunun verildiğini, hattan çıkacakları sırada, karşı taraftan aynı hat üzerinde gelmekte olan Mersin - Adana arası çalışan hızlı trenin üzerilerine doğru geldiğini,  davacı T. D.ın, Mersin' den gelen yolcu treninin makinistine telsizle ulaşıp aynı yolda olduklarını bildirdiğini, acil durmalarını, yoldan çıkacaklarını söylediğini; bu arada mobil aracın sürücüsünün,  karada da yürüyebilen aracın lastik tekerleklerini indirip raydan çıkıp kendisine göre sol tarafa kaçmak istediğinde, Mersin yönüne giden mobil aracın sol tarafında kalan yük trenini görmediğini ve yük treninin mobil araca ortasından çarparak 10 metre sürüklendiğini; kaza sırasında mobil araçta bulunan maktül H. U.'un öldüğünü; bu durumun,  tüm soruşturma ve ceza dosyalarından da anlaşıldığını;  meydana gelen kazada müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, Sağlık Kurulu Raporundan da % 19 daimi maluliyetinin bulunduğunun anlaşıldığını; bu kazanın oluşumunda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün emredici hükümlerine aykırı davranan,  işyerinde alınması gerekli önlemleri almayan asıl işverenin tamamen kusurlu bulunduğunu; müvekkilinin olay nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep etme durumunun doğduğunu; davalının, iş güvenliğine yönelik tedbirler almaması nedeniyle kusurlu olduğunu; gerekli soruşturma yapılarak tazminat ödenmesi için T.C.D.D.Genel Müdürlüğü'ne 06.12.2016 tarih ve 84433 sayılı yazı ile başvurulmasına rağmen herhangi bir cevap verilmediğini, ödeme de yapılmadığını; müvekkilinin Kadrolu Memur olduğunu ifade ederek; kaza nedeniyle, fazlaya ilişkin ve munzam zarardan kaynaklanan alacakları ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00-TL maddi (en geniş anlamda tazminat: 1.500,00.-TL geçici ve 1.500,00.-TL sürekli işgücü kaybı, 500,00.-TL tedavi ve 500,00 –TL bakıcı gideri, 1.000,00.-TL iktisadi geleceğinin tehlikeye düşmesinden dolayı uğradığı zarar sebebiyle) tazminat;  50.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere, şimdilik toplam 55.000,00.-TL'nin kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; davalı işverenin taşınır taşınmaz malları ile bankalardaki ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine “ihtiyati tedbir” konulmasına ve/veya 6098 sayılı yasanın 76. maddesi gereği 20.000,00.-TL geçici ödeme taleplerinin kabulüne karar verilmesi istemiyle 6.6.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 31.İŞ MAHKEMESİ; 24.10.2017 gün ve E:2017/265, K:2017/735 sayı ile, Davacı vekilinin dava dilekçesinin özetine yer verdikten sonra; “Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının işçi olmadığını, yaşanan olayın da iş kazası olarak nitelendirilemeyeceğini, davacının sözleşmeli personel statüsünde olduğunu, bu nedenle davanın idare mahkemelerinde tam yargı davası olarak görülmesi gerektiğinden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesini, ortada iş kazası bulunduğu ve müvekkilin gerekli iş göremezlik tazminatına mahkum edilmesinin söz konusu olsa bile salt bunun olması, bakıcı giderine iktisadi geleceğin sarsılmasından dolayı tazminata, tedavi giderlerine hükmedilmesinin gerekmediğini, davacının kendisine bakıcı tutmamış, nasıl bir iktisadi geleceği olacağının ispatlayamadığını, dahası ortada bakıcı tutulmasının gerektirir bir durum da bulunmadığını, ayrıca davacının halen müvekkil nezdinde çalıştığını, düzenli olarak iş gidip gelmekte olduğunu, aylık ücretini kazandığını, bu nedenle ortada ihtiyati tedbir ya da geçici ödeme yapılmasını gerektirir bir durumun bulunmadığını, davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava davacının geçirmiş olduğu kaza nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

İş Mahkemeleri Kanunun 5. Maddesinde iş mahkemelerinin;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin" dava ve işler " olarak belirtildiği, davacının ise bu anlamda hizmet akdine bağlı olarak değil davalı nezdinde sözleşmeli personel olarak çalıştığı sırada demiryolunda gerçekleşen kazada nedeniyle yaralandığı, bu durumda mahkememizin yargı yolu bakımından görevli olmadığı, davalının kamu hizmeti yürüten tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu da gözetildiğinde davada idari yargının görevli olduğu kanaatine varılarak yargı yolunun caiz olması dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davada idari yargının görevli olması nedeniyle yargı yolunun caiz olması dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,

2-Davacının idari yargıda dava açmakta muhtariyetine(…)” karar vermiş; bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, davasını, “hizmet kusuru nedeniyle tam yargı davası” şeklinde niteleyerek, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MERSİN 2.İDARE MAHKEMESİ;20.3.2018 gün ve E:2018/113 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davarın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 15.02.2016 tarih ve H:2016/23. K:2016/60 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 31. İş Mahkemesi tarafından 24.10.2017 tarih ve E:2017/265, K:2017/735 sayılı kararı ile verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine Mahkememizin 2018/113 esas sayılı dosya ile açılan davada görevsiz olduğumuz sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanununun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yapılmasına, Uyuşmazlık Mahkemesinden karar gelinceye kadar dava hakkında karar verilmesinin ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 22.10.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Yük treninin, özel olarak üretilen ve demiryolunun bakım ve onarımını yapan mobil araca çarpması sonucu, mobil araçta bulunan davalı idarede görevli TCDD Yol Çavuşu davacının yaralanması nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılmıştır.

28.10.1984 tarih ve 18559 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) Ana Statüsünün "Amaç ve Kapsam" başlıklı l. maddesinde, "Bu Ana Statünün amacı; 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak ve söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşunun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ile ilgili diğer hususları düzenlemektir." hükmünü taşımakta; "Hukuki Bünye" başlıklı 3. maddesinde, bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD İşletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir "Kamu İktisadi Kuruluşu" olduğuna ve 233 sayılı KHK ile bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğuna işaret edilmekte; 4. maddesinde, sayılan kuruluşun amaç ve faaliyet konularının tamamına yakınının "tekel" kapsamında işler olduğu belirtilmekte; kuruluşu, yönetimi ve denetimi konularında 233 sayılı KHK hükümlerine paralel düzenlemelere yer verilmekte iken; 4.6. 2016 tarih ve 29732 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü Ana Statüsü’nün 23.maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

Yeni Ana Statünün “Amaç ve kapsam” başlıklı 1.maddesinde; “ (1) Bu Ana Statünün amacı; Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan iktisadi devlet teşekkülünün hukuki statüsünü, faaliyet alanını ve görevlerini, organlarını ve teşkilat yapısını, müessese, bağlı ortaklık, işletme ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri, tasfiye, denetim, mali ve personele ilişkin hükümler ile malvarlığı ve ilgili diğer hususları düzenlemektir.” Hükmüne; “Dayanak” başlıklı 2.maddesinde, “ (1) Bu Ana Statü 24/4/2013 tarihli ve 6461 sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun ile 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır.” Hükmüne yer verilmiş;  “Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 3.maddesinde, bu Ana Statüde geçen;  “ğ) İktisadi devlet teşekkülü (Teşekkül): Sermayesinin tamamı Devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsünü,”, “m) KHK: 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi,” ifade edeceği şeklinde tanımlanmış; yine anılan Ana Statünün  “Hukuki statü”başlıklı 4.maddesinde; “ (1) Bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD; tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir iktisadi devlet teşekkülüdür./ (2) TCDD; Kanun, KHK ve bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabidir. /(3) TCDD, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu Hükümlerine tabi değildir. 2/4/1987 tarihli ve 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile 3/12/2010 tarihli 6085 sayılı Sayıştay Kanunu çerçevesinde Sayıştay denetimine tabidir./ (4) TCDD’nin merkezi Ankara'dadır. TCDD’nin merkezi YPK Kararı ile değiştirilebilir. /(5) TCDD’nin sermayesi 49.600.000.000,00-TL. olup, tamamı Devlete aittir. TCDD’nin sermayesi Bakanlığın teklifi üzerine YPK Kararı ile değiştirilebilir./(6) TCDD’nin ilgili olduğu Bakanlık, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığıdır.” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan; 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 3'üncü maddesinin (a) bendinde, teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği, belirtilmiştir.

Buna göre, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu; kurum çalışanlarının da kamu personeli olduğu tartışmasızdır. 233 sayılı KHK ve Ana Statü ile özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla işletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.

Yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetinin sunulması sırasında yeterli denetimin yapılmaması, gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle oluşacak zararlardan dolayı tazminle sorumlu olan idareye karşı, açılacak davaların; Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında yer alan, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralı ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin l. fıkrasının (b) bendindeki, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davalarına idari yargı yerlerinde bakılacağı yolundaki düzenleme uyarınca, İdari Yargının görevinde bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre, TCDD Genel Müdürlüğü ile imzalamış olduğu sözleşmeli personel hizmet sözleşmesinde yer alan koşullar çerçevesinde davalı idarede Hat Bakım Onarım Memuru-Yol Çavuşu olarak çalıştığı; 18/11/2015 günü, saat 15:30’da, Toroslar Mahallesi Tekkeköy Caddesi Çimsa kavşağı hemzemin geçidinde, Tarsus istikametinden Mersin istikametine seyir halindeki 65507 sayılı trenin, Yeni Taşkent istasyonu manevrasını yaptığı; bu sırada üçüncü yolda aynı yönde elektrik hatlarının bakım ve onarımını yapan 34 DS 1287 plaka sayılı özel olarak üretilen demiryolu bakım aracının içinde davacının da bulunduğu; aynı hat üzerinde olan Mersin - Adana arası çalışan hızlı trenin üzerilerine doğru geldiği,  Mersin'den gelen yolcu treninin makinistine telsizle ulaşılıp aynı yolda olduklarının ve acilen durması gerektiğinin bildirdiği, bu arada 34 DS 1287 plaka sayılı mobil aracın sürücüsünün,  karada da yürüyebilen aracın lastik tekerleklerini indirip raydan çıkıp kendisine göre sol tarafa kaçmak istediğinde, Mersin yönüne giden mobil aracın sol tarafında kalan yük trenini görmediği ve yük treninin mobil araca ortasından çarparak 10 metre sürüklendiği,  kaza sırasında mobil araçta bulunan davacının yaralandığı; uğradığı maddi ve manevi zararından dolayı davalı TCDD Genel Müdürlüğünün sorumlu olduğu nedenine dayalı olarak işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu bakımdan; dosyadaki uyuşmazlığın çözümünün, T.C.D.D. İşletmesinin görevinde olan kamu hizmetini yürütmek amacıyla kurmuş olduğu demiryolu hatları boyunca aldığı önlemler, trenlerin, görevlilerin koordinasyonunun tam olarak sağlanıp sağlanmadığı yönlerinden kusurunun ya da idarenin sorumluluğunu gerektirecek başka bir nedenin bulunup bulunmadığının belirlenmesine bağlı bulunduğu; bu belirleme ise, yukarıda açıklanan Anayasa ve yasa hükümleri çerçevesinde idari yargı yerlerince yapılabilecek nitelikte olduğundan; davanın görüm ve çözümü İdari Yargı'nın görev alanına girmektedir.

ıklanan nedenlerle, Mersin 2.İdare Mahkemesinin 20.3.2018 gün ve E:2018/113 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mersin 2.İdare Mahkemesinin 20.3.2018 gün ve E:2018/113 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 22.10.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                                         AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ