T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 356

            KARAR NO : 2015 / 374

            KARAR TR   : 1.6.2015

 

ÖZET : Dava dışı üçüncü şahsın kullanımındaki kamyonun motosiklete çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası  neticesinde motosiklette bulunan yakınlarının hayatlarını kaybetmeleri nedeni ile davacıların uğradıkları maddi ve manevi zararın, yolun bakım ve onarımındaki yetersizlikler nedeni ile olayda kusuru bulunan davalıdan tazmini istemi ile açılan davanın; 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar        : 1.H.Z.

                          2.C.Z.

                          3.Kendi adına asaleten küçük çocukları A.ve R.Z.’e velayeten

                          F.Z.

                          4.K.Y.

                          5.R.Y.

                          6.A.Y.

                          7.N.Y.

                          8.A.Y.

                          9.Kendi adlarına asaleten küçük çocukları R., S.ve E.

                          Y.’a S.Y.

Vekili              : Av.D.A.

Davalı             : Ağrı İl Özel İdaresi   

Vekili              : Av. O.G.

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde aynen “Sürücü Sanık M.Sait Taşdemirler'in Ağrı ili Hacısefer Köyü arasında aracını kullanırken yolun hakim ve onarımındaki yetersizlikler dolayısı ile trafik kazası meydana gelmiş olup Tacettin Yıldız ve Celal Zariç hayatını kaybetmiştir. Taçettin Yıldız’ın ölümü dolayısı ile Eşi Seringil ve çocukları Rıdvan, Sedanur ve Ebubekir fiili destekçilerini kaybetmişler ve destekten yoksun kalma tazminatını hak etmişlerdir. Ayrıca Babası Kemal ve Annesi Rabia,kardeşi Adem,Necattin,Abdullah ile maktulün eşi ve çocukları manevi anlamda acı ve elem duymaktadırlar./Celal Zar iç'in ölümü dolayısı ile Eşi Filiz ve çocukları Abdulsamet ve Rabia fiili destekçilerini kaybetmişler ve destekten yoksun kalma tazminatını hakketmişlerdir.Anne Hale,kardeşi Cemil ile maktulün eşi ve çocukları manevi olarak acı ve elem duymaktadırlar./Birinci ve ikinci kat asfalt kaplama yapılmadığından kazanın meydana gelmesinde etken olması dolayısı ile yolun bakım ve onarımının yetersizliği nedeni ile İl Özel İdaresi Yol ve Ulaştırma Müdürlüğümün ASLİ kusurlu olduğu anlaşılmıştır./Ağrı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan keşifte hazırlanan bilirkişi raporunda ;Yolun bakım ve onarımından sorumlu kuruluş olan İl Özel İdaresi Yol ve Ulaştırma Müdürlüğümün 1.derecede kusurlu olduğu kanaatini bildirmiştir. Ağrı; Cumhuriyet Savcılığı haklı olarak yukarıda izahatını yaptığımız olay yeri tespit tutanağı ile Adli Tıp Raporu ve dosyada bulunan diğer delillere dayanarak teknisyen Oktay Aslan hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak suçlaması ile Ağrı Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü'nden soruşturma talebinde bulunmuş ilgili müdürlük soruşturma izninin verilmemesine karar vermiştir. Bu karar idari işlemi maksat ve sebep unsuru yönünden hukuka aykırı olmasından dolayı itiraz edilmiş Erzurum Bölge İdare Mahkemesi işlemin iptaline karar vermiştir.Ağrı Valiliği bunca aleyhe delile rağmen kendi personelini korumak istemiştir./Davacıların dava açmak için gerekli olan yargılama harç ve giderlerini ödemekten yoksundurlar.Bunun için adli yardım talebimizin kabulünü sayın mahkemenizden talep ediyoruz.” şeklindeki beyanları ile Tacettin Yıldız’ın ölümü dolayısı ile müvekkillerinden baba Kemal Yıldız için 1.000 TL manevi, anne Rabia Yıldız için 1.000 TL manevi, eşi Seringil Yıldız için 20.000 TL maddi ve 2.000 TL manevi, oğlu Rıdvan Yıldız için 5.000 TL maddi ve 1.000 TL manevi, kızı Sedanur Yıldız için 5.000 TL maddi ve 1.000 TL manevi, oğlu Ebubekir Yıldız için 5.000 TL maddi ve 1.000 TL manevi, kardeşi Adem Yıldız için 1.000 TL manevi, kardeşi Tacettin için 1.000 TL manevi, kardeşi Abdullah için 1.000 TL manevi; Celal Zariç’in ölümü dolayısı ile müvekkillerinden anne Hale Zariç için 1.000 TL manevi, kardeşi Cemil için 1.000 TL manevi, eşi Filiz Zariç için 10.000 TL maddi ve 2.000 TL manevi, oğlu Abdulsamet için 4.000 TL maddi ve 1.000 TL manevi, kızı Rabia için 4.000 TL maddi ve 1.000 TL manevi zararın, her bir maktulün ölümü dolayısı ile de eşleri Filiz için 3.000 TL ve Seringil için de 3.000 TL cenaze ve defin giderinin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi ile 11.10.2011 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Erzurum 1.İdare Mahkemesi: 29.12.2011 gün ve 2011/1704 Esas, 2011/1914 Karar sayılı kararı ile: “2577 sayılı Yasa'nm2. maddesinde; idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları; idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları; kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı açılan davalar olarak sayılmış; idari yargının idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimini yapmakla görevli olduğu kurala bağlanmıştır.

            19.01.2011 gün ve 27820 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 14. maddesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." şeklinde değiştirilmiştir.

            6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 3.maddesi, "Her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemeleri bakar, idarenin sorumluluğu dışında kalan sebeplerden doğan aynı tür zararların tazminine ilişkin davalarda dahi bu hüküm uygulanır. 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri saklıdır. " hükmünü içermektedir.

            Dava dosyasının incelenmesinden, davacıların yakınları Celal Zariç'in sürücüsü, Tacettin Yıldız'ın yolcusu olduğu motorsikletin Ağrı istikametinden Hacı Sefer Köyü'ne seyir halinde iken tekerleğinin yolda bulunan çukura düşmesi sonucu meydana gelen kazada ölmeleri nedeniyle toplam 75.000,00 TL maddi ve manevi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle 05.10.2011 tarihinde Mahkememiz kaydına giren dava dilekçesiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

            Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, gerek Karayolları Trafik Kanunu'nun değiştirilen 110.maddesi gerekse 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 3.maddesi uyarınca davacıların yakınları olan Celal Zariç ve Tacettin Yıldız'ın Ağrı istikametinden Hacı Sefer Köyü'ne seyir halinde iken motorsikletin tekerleğinin yolda bulunan çukura düşmesi sonucu ölmeleri olayı ile ilgili olarak idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 75.000,00 TL maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün Adli Yargının görevine girdiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine” karar vermiş, kesinleşme formunda da belirtildiği üzere verilen karar 14.02.2012 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı taleplerle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ağrı 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 04.04.2013 gün ve 2012/335 Esas, 2013/128 Karar sayılı kararında aynen; “Davacı tarafın davasına konu olarak belirtilen bu eylemlerden doğan zararların ödettirilmesi istekleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi hükmünce bir tam vargı davasıdır ve bu davalara bakmaya idari yargı yeri görevlidir.

    Somut olay incelendiğinde yol yapım ve onarımından sorumlu davalı tarafın kusurunun % 40 olduğu tespit edilmiş, bu kusurlu eyleminden ötürü meydana gelen kaza sonucu davacılar yakınlarını kaybetmiş olup ortaya bir zarar çıkmıştır.

Burada davalı idare kusurlu eylemi ile kazaya sebebiyet veren yolun yapımından ötürü somut olayda %40 kusurlu bulunmuş olup, bu kusurlu idari eylemi ile kazaya sebebiyet vermiştir. Bu yolun kusurlu bir şekilde yapım ve onarımı bir idari eylemdir. O halde bu eylemden doğan zararların ödettirilmesi istekleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi hükmünce bir tam yargı davasıdır ve bu davalara bakmaya idari yargı yeri görevlidir. Davaya konu edilen olayda davacı davalı idarenin yol yapımındaki kusurundan kaynaklanan kaza sonucu davalı idarenin kusuruna denk düşen zararın tazminini talep etmektedir. Hal böyle olunca dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddedilmesine karar verilmesi gerektiği” şeklindeki gerekçesi ile, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, Davanın niteliğinin tam yargı davası olduğu değerlendirilmekle ve 6100 Sayılı Yasa'nın 3.Maddesinin Anayasa Mahkemesince 2011/3 Esas ve 16/02/2012 tarihli kararı ile iptal edildiğinden yetkili ve görevli mahkemenin Erzurum Nöbetçi İdare Mahkemesi olduğundan dosyanın yetkili ve görevli olan idari yargı makamı olan Erzurum Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş, karar davacı vekiline 25.04.2013 tarihinde, davalı vekiline 22.04.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, tarafların yasal süresi içerisinde kararı temyiz etmemesi üzerine karara şerh edildiği üzere 10.05.2013 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekilinin, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi hususunda gereğinin yapılması için mahkemeye verdiği dilekçe üzerine dava dosyası hem Nöbetçi İdare Mahkemesine gönderilmiş hem de görev uyuşmazlığının çözümü için Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 23.12.2014 gün ve 2014/23621 Esas, 2014/19373 Karar sayılı kararı ile özetle; yargı yolunun belirlenmesi görevinin 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi hakkındaki Kanunun 14.maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesine ait bulunduğundan bahisle, yargı yeri belirleme koşulları bulunmayan dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmek üzere mahalline gönderilmesine karar vermiştir. Bunun  üzerine Ağrı 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10.03.2015 gün ve 2012/335 esas sayılı üst yazısı ile dava dosyası görev uyuşmazlığının çözülmesi istemi ile Mahkememize gönderilmiştir.

Nöbetçi İdare Mahkemesine gönderilen dava dosyası ise; Erzurum 2.İdare Mahkemesi’nde 31.05.2013 tarihinde, 2013/524 sayılı esasına kaydedilmiştir. Erzurum 2.İdare Mahkemesi: 19.06.2013 gün ve 2013/542 Esas, 2013/538 Karar sayılı kararı ile: “Uyuşmazlık konusu olayda; tarafları, konusus ve sebebi aynı olan bir davada 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14 üncü maddesinde belirtilen şekilde olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğu görülmekte olup; 2247 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinin (b) bendi uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla son görevsizlik kararını veren Mahkeme olan Ağrı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından davanın taraflarından birinin istemi üzerine dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi ve Uyuşmazlık Mahkemesince görevli mahkemenin belirlenmesi gerekirken yeniden Mahkememizde dava açılması karşısında uyuşmazlığın esasını inceleme olanağı bulunmamaktadır.” şeklindeki gerekçesi ile davanın 2577 sayılı Kanun’un 14/3-d ve 15/1-b maddeleri uyarınca incelenmeksizin reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Danıştay 15.Daire: 24.04.2014 gün ve 2013/12713 Esas, 2014/3053 Karar sayılı kararı ile onama kararı vermiş, verilen karar davalı vekiline 23.07.2014 tarihinde, davacı vekiline 24.07.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, yasal süresi içinde karar düzeltme talebinde bulunulmadığından kesinleşmiştir. Davacı vekili 26.08.2014 tarihinde görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmiştir. Erzurum 2.İdare Mahkemesi: 12.09.2014 gün ve 2013/542 Esas sayılı kararı ile: Uyuşmazlık konusu olayda; “tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir davada 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14'üncü maddesinde belirtilen şekilde olumsuz görev uyuşmazlığına ilişkin olarak Erzurum 1’inci İdare Mahkemesi ile Ağrı 2’nci Asliye Hukuk Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığının bulunduğu görülmekte olup; 2247 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin (b) bendi uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla son görevsizlik kararını veren Mahkeme olan Ağrı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, davanın taraflarından birinin istemi üzerine dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi ve Uyuşmazlık Mahkemesince görevli mahkemenin belirlenmesi gerekirken, dava hakkında mahkememizce verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığından davacının dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi yolundaki talebinin reddi gerekmektedir. /Öte yandan, Ağrı 2'nci Asliye Hukuk        Mahkemesi'nce görevsizlik kararı verilen 2012/335 esas sayılı dosyası, anılan mahkeme tarafından davacısının talebi üzerine re’sen mahkememize gönderildiğinden mahkememizin E:2013/542 esas sayılı dosyası içerisinde yer almakta olup, ancak mahkemesince istenilmesi halinde Mahkemesine gönderilebileceği de açıktır” şeklindeki gerekçesi ile davacının dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi talebinin reddine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Bahri AYDOĞAN, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 1.6.2015 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME:

Davacı vekili tarafından Ağrı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne hitaben yazılan  ‘dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi hususunda gereğinin yapılmasına’ ilişkin 24.04.2013 tarihli dilekçesinde, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi talebi açıkça belirtilmemiş ise de; gerek dosya kapsamı, gerek davacı vekilinin isteminin mahiyeti ve gerekse de Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin geri çevirme kararı içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının dilekçesinin 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesi kapsamında Ağrı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04.04.2013 gün ve 2012/335 Esas, 2013/128 Karar sayılı kararı ile Erzurum 1.İdare Mahkemesi: 29.12.2011 gün ve 2011/1704 Esas, 2011/1914 Karar sayılı kararı arasında olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemine ilişkin olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

Mahkememizce dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre de 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşılmakla görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, dava dışı M.Sait Taşdemirler’in kullanımındaki 04 AY 067 plakalı kamyonun, Ağrı ili Hacısefer Köyü arasında, müteveffa Celal Zariç’in kullanımındaki motosiklete çarpması sonucu meydana gelen trafik kazası  neticesinde Tacettin Yıldız ve Celal Zariç’in hayatlarını kaybetmeleri nedeni ile davacıların uğradıkları maddi ve manevi zararın, yolun bakım ve onarımındaki yetersizlikler nedeni ile olayda kurusu bulunduğu iddia edilen davalı tarafından tazmini istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, davacılar tarafından, yolun bakım ve onarımındaki yetersizlikler dolayısıyla meydana geldiği iddia edilen trafik kazasında, Tacettin Yıldız ve Celal Zariç’in hayatlarını kaybetmeleri nedeni ile uğradıkları maddi ve manevi zararların tazmini istemi ile Erzurum 1.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine bu kez Ağrı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, Ağrı 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın görevden reddedildiği ve davacı vekilinin görevli yargı yerinin belirlenmesi konusundaki 22.04.2013 tarihli dilekçesi üzerine hem İdare Mahkemesi’ne ve hem de mercii tayini istemi ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği, Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nce davanın incelenmeksizin reddine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesince ise; dosyanın görevli yargı yerinin tespiti için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği gerekçesi ile mahal mahkemesine iadesine karar verildiği, bu safahat neticesinde davacının dilekçesinin, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi kapsamında ele alınarak, dosyanın Ağrı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce Mahkememize gönderildiği anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Ağrı 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ağrı 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04.04.2013 gün ve 2012/335 Esas, 2013/128 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 1.6.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

                                                                                                                                            

Başkan

             Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

     Üye

                 Ali

             ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ      

Üye

Bahri

AYDOĞAN                              

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU                     

Üye

 Nurdane

            TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

 Mehmet

  AKBULUT