Hukuk Bölümü         1995/12 E.  ,  1995/14 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

OLAY: Davacı, doğum tarihinin 1962 olduğunu, doğumunu taki­ben nüfusa kaydedilmeyerek kendisinden önce doğan ve daha sonra ölen ve nüfusa ölüm kaydı düşülmeyen kız kardeşinin nüfusunu taşıdığını, nüfustaki tescil tarihinin 24.5.1954 olması nedeniyle tescil davası açamadıklarını ileri sürerek, nüfus kaydının düzeltile­rek, 1962 doğumlu olarak kayda geçirilmesi istemiyle 18.10.1993 tarihinde adlî yargı yerinde dava açmıştır.

Diyarbakır Asliye 1. Hukuk Mahkemesi; 18.11.1993 gün ve 502-542 sa­yıyla: Eda davası açılabilecek durumdayken tespit davası açıla­mayacağı gibi, idare­nin davacıyı nüfusa kaydetmemesi durumunda açılacak davada idare mahkemesinin yetkili olacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararı temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı, aynı istekle 20.6.1994 tarihinde idare mahkemesine baş­vurmuştur.

Diyarbakır İdare Mahkemesi: 29.12.1994 gün ve 538 sayıyla: Medeni Yasa’nın 38., 1587 sayılı Nüfus Yasası’nın 11. ve 46. maddeleriyle, Nüfus Hiz­metlerine Ait Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliğinin 174. maddeleri uyarınca, nüfus kayıtlarının tashihine ilişkin davanın görüm ve çözümünün adlî yargı yerine ait olduğuna, ancak adlî yargı yerince daha önce görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi uyarınca, görevli yargı yerinin belir­lenmesi için dosyanın Uyuş­mazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş, idare mahkemesi dos­yası Mahkeme Başkanının 17.3.1995 gün ve 94/538 sayılı yazıları ekinde Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

İnceleme ve Gerekçe: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Selçuk Tüzün’ün Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Özcan Aksoy, Nursel Aymakoğlu, Nurşen Çatal, Osman Şimşek ve M. Hayri Öztan’ın katılmaları ile yaptığı 17.4.1995 günlü toplantıda, Raportör-Hâkim Ayten Anıl’ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya Yargıtay Cumhuriyet Başsav­cısı yerine katılan Savcı İsmet Gökalp ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan M. İlhan Dinç’in adlî yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı düşün­celeri doğrultusundaki sözlü açıklamaları da alındıktan sonra gereği görü­şülüp düşünüldü:

Dava, önce doğup ölen kardeşinin nüfusunu taşıdığını ileri süren davacının, nüfus kaydının kendi doğum tarihine göre düzeltilmesi istemine ilişkindir.

Medeni Yasa’nın 38. maddesinde: “Hâkimin hükmü olmadıkça ah­vali şah­siye sicilinin hiçbir kaydı tashih edilemez.” denilmekte, 1587 sayılı Nüfus Ya­sası’nın 11. maddesi de benzer bir hükme yer vermiş bulunmaktadır. Nüfus Ya­sası’nın 46. maddesinde de: “yaş ad, soyadı ve kayıt düzeltme da­vaları, ilgilinin oturduğu yer asliye hukuk mahkemesinde, Cumhuriyet Sav­cısı ve Nüfus Baş Me­muru veya Nüfus Memuru huzuruyla görülür ve karara bağlanır.” hükmü yer al­maktadır.

Davalarda, nüfustaki eski bir kaydın terkini ile doğum kaydının ya­pılması istenilmektedir. Bu ise, ahvali şahsiyeye ilişkindir.

Açıklanan Yasa hükümleri karşısında bu konudaki davalar adlî yargının gö­revine girdiğinden, Diyarbakır İdare Mahkemesi’nin başvurusu­nun kabulüyle, Di­yarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kara­rının kaldırılması gerek­mektedir.

SONUÇ: Anlaşmazlığın niteliğine göre davanın adlî yargı yerinde görül­mesi gerektiğine, bu nedenle Diyarbakır İdare Mahkemesinin başvuru­sunun ka­bulü ile Diyarbakır Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 18.11.1993 günlü, 502-542 sayılı gö­revsizlik kararının kaldırılmasına, üyelerden Şükrü Kaya Erol, Özcan Aksoy’un karşı oyları ve oyçokluğuyla, 17.4.1995 gü­nünde kesin olarak karar verildi.

 KARŞI OY YAZISI

Davacı M.K. (K.), 1962 yılında doğduğunu, nüfusa kayıt yapılmadığını, kendisinden önce ölen kardeşinin nüfus kaydını taşıdı­ğını ileri süre­rek ölü kardeşine ait kaydın terkini ile kendisinin yeniden nü­fusa kaydedilmesini istemiştir.

İddiaya göre, davacı nüfusta kayıtlı değildir. Nüfusta kayıtlı olma­yan kişinin nüfusa kaydı idari yolla mümkündür. Bunun için mahkeme ka­rarı gerekmez. Nü­fusta kayıtlı olmayan kişinin ölen kardeşinin nüfus cüzda­nını taşımız olması onun nüfusa kayıtlı olduğunu göstermez ve nüfusa kayıt edilebilmesi de daha önce ölen kardeşinin nüfustaki kaydının silinmesine bağlı değildir. Bunlar birbirinden ayrı idari işlemlerdir. Davacının amacı nüfusa kayıt yaptırmak olduğuna ve nüfusta da kaydı bulunmadığına göre ahvali şahsiye kaydının düzeltilmesi diye bir davadan bahsedilemez. Burada Medeni Kanunun 38. maddesinde sözü edilen türden bir dava yoktur. Bu nedenle davanın çözümü idari yargının görevine girdiğinden sayın ço­ğunlu­ğun oluşturduğu karara katılmıyoruz.

         Üye                                                     Üye

Şükrü Kaya Erol                                  Özcan Aksoy