T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS    NO     : 2016 / 43

          KARAR NO    : 2016 / 129

          KARAR TR     : 14.3.2016                  

ÖZET : 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/5. maddesi uyarınca mahkeme tarafından verilen sürücü belgesi geri alma kararına karşı  yapılan itirazın, aksi durumda dahi, aynı Kanun’un 112. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

 

            Davacı             : A.K.

            Davalı             : İstanbul Valiliği

 

            O L A Y         : Davacı adli yargı yerine verdiği itiraz dilekçesi ile, 22.3.2005, 15.1.2006 ve 18.2.2009  tarihlerinde,  2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/5. maddesine aykırılık yapıldığı nedeniyle mahkeme kararı olmaksızın 18.2.2009 tarihinden itibaren beş yıl süre ile sürücü belgesine el konulduğunu, mahkeme kararı olmadan sürücü belgesine el konulmasının usulsüz olduğunu, ayrıca 2.5.2010 tarihinde alkollü araç kullanılmasının gerekçe gösterilerek, Bakırköy 5. Sulh Ceza Mahkemesinin  D.İş:2010/1330 sayılı kararı ile 15.1.2006, 18.2.2009  ve 2.5.2010 tarihlerinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48/5. maddesine aykırılık yapıldığı nedeniyle  sürücü belgesine tekrar beş yıl süre ile el konulduğunu, böylece bir suç nedeniyle iki defa cezalandırıldığını ve bu kararın kendisine tebliğ edilmediğini belirterek, sürücü belgesinin geri verilmesi istemiyle adli yargı yerine başvuruda bulunmuştur.

            BAKIRKÖY 2. SULH CEZA HAKİMLİĞİ: 13.10.2014 gün ve D.İş:2014/1493 sayı ile; 5326 sayılı Yasanın 19. maddesine göre itiraz konusunun idari yargı yerinin görev alanı içersinde bulunduğu  gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, yapılan itiraz, Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliğince kesin olarak  reddedilmiştir.

Bu kez davacı, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 7. İDARE MAHKEMESİ: 16.2.2015 gün ve E:2014/2287, K:2015/229 sayı ile; 2918 sayılı Kanun’un 112. maddesinde yapılan yeni düzenleme uyarınca ve Uyuşmazlık Mahkeme-sinin konu ile ilgili kararları emsal alınarak davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesin-leşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 14.3.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek  suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği,  ancak dosya içinde bulunmaması nedeniyle Başkanlıkça, İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünden konu ile ilgili tüm bilgi ve belgelerin getirtildiği ve sonuçta  usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıl-dığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 18.2.2009 tarihinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen davacının, bu tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde  22.3.2005, 15.1.2006 ve son olarak 18.2.2009 tarihinde olmak üzere üç kez alkollü araç kullandığı nedeniyle, 2918 sayılı Yasa’nın 48/5. maddesi uyarınca sürücü belgesinin beş yıl süre ile geri alınmasına ilişkin işlem ile, 2.5.2010 tarihinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilerek, bu tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde 15.1.2006, 18.2.2009 ve son olarak 2.5.2010 tarihinde olmak üzere üç kez alkollü araç kullandığı nedeniyle, 2918 sayılı Yasa’nın 48/5. maddesi uyarınca sürücü belgesinin beş yıl süre ile geri alınmasına ilişkin kararın iptali istemiyle açılmıştır.

13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48. maddesinin beşinci fıkrasında(Değişik: 8/1/2003 - 4785/3 md), “Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; birinci defasında sürücü belgeleri altı ay süreyle geri alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır. İkinci defasında sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600 000 lira para cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri beş yıl süreyle geri alınır ve altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme ve muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesinin yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte gösterilir” denilmekte iken, maddenin beşinci fıkrası,“Yapılan tespit sonucunda 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında,fiili bir suç oluştursa bile,700 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi altı ay süreyle geri alınır.Hususi otomobil dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler bakımından promil alt sınırı 0.21 olarak uygulanır.Alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri alınan kişiye, son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde;ikinci defasında 877 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri iki yıl süreyle,üç veya üçten fazlasında ise,1.407 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl süreyle geri alınır. Sürücü belgelerinin herhangi bir nedenle geçici olarak geri alınmış olması halinde belirtilen süreler, geçici alma süresinin bitiminde başlar. ”şeklinde 24.5.2013 tarihli 6487 sayılı Kanun’un 19.maddesiyle yeniden düzenlenmiş, maddeye aynı Kanunla;

“Sürücü belgelerinin geçici geri alma işlemleri bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevliler tarafından yapılır ” denilmek suretiyle onikinci fıkra eklenmiştir.

Anılan Kanun’un, “Trafik zabıtasının görev ve yetki sınırı ile genel zabıtanın trafik hizmetlerini yürütmeye ilişkin yetkisi”  başlığı altında düzenlenen 6. maddesinde ise, “Trafik zabıtası ve genel zabıtanın görev ve yetki sınırı;

a)Trafik zabıtası:

Trafik zabıtası görevi sırasında karşılaştığı acil ve zorunlu hallerde genel zabıta görevi  yapmakla da yetkilidir.

Mülki idare amirlerince, emniyet ve asayiş bakımından zorunlu görülen haller dışında, trafik zabıtasına genel zabıta görevi verilemez, araç, gereç ve özel teçhizatı trafik hizmetleri dışında kullanılamaz.

b)Genel Zabıta

Trafik zabıtasının bulunmadığı veya yeterli olmadığı yerlerde polis; polisin ve trafik teşkilatının görev alanı dışında kalan yerlerde de jandarma, trafik eğitimi almış subay, astsubay ve uzman jandarmalar eliyle yönetmelikte belirtilen esas ve usullere uygun olarak trafiği düzenlemeye ve trafik suçlarına el koymaya görevli ve yetkilidir” denilmektedir.

2918 sayılı Kanun’un Adli Kovuşturma ve Cezaların Uygulanması başlıklı Dokuzuncu Kısım’a dahil Bu Kanundaki suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkileri ” başlığı altında düzenlenen 112. maddesinin ilk paragrafında da; sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki hafif para cezasını veya bu kanundaki hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılacağı ifade edilmiş; böylelikle sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin uygulamalar, trafik ve sulh ceza mahkemelerinin görevi dışında tutulmuş iken; 12.7.2013 tarihli 6495 sayılı Kanun’un 20.maddesiyle yapılan değişiklik ile, maddenin başlığı, “Sürücü belgelerinin geri alınmasında ve iptalinde yetki; şeklinde, madde ise, “Bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevlilerin ve trafik tescil kuruluşlarının yetkilendirildiği haller hariç olmak üzere, sürücü belgelerinin geri alınmasına ve iptaline sulh ceza mahkemeleri karar verir.

Bu Kanunun 51 inci maddesinin ihlali ve 118 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı “100 ceza puanını doldurmak” eylemi nedeniyle sürücü belgelerinin geri alınmasına yine bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevliler yetkilidir.

Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması veya iptaline dair verilen kesinleşmiş mahkeme kararı örnekleri, sürücülerin sicillerine işlenmek üzere mahkemelerce ilgili trafik birimlerine gönderilir.

Bu Kanuna göre görülen davalar, diğer kanunlara göre görülen davalarla birleştirilemez.

……. ” denilerek yeniden düzenlenmiştir.

            4.11.2004 gün ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un  “Hafif hapis ve hafif para cezalarının idari para cezasına dönüştürülmesi” başlığını taşıyan 7. maddesinde (Değişik: 11/5/2005 – 5349/3 md.), “(1) Kanunlarda, "hafif hapis" veya "hafif para" cezası olarak öngörülen yaptırımlar, idari para cezasına dönüştürülmüştür. İdari para cezasının hesaplanmasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi hükümleri uygulanır. İlgili kanunda "hafif hapis" cezasının üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezasının hesaplanmasında esas alınacak gün sayısının üst sınırı, yediyüzotuzdur.

(2) Kanunlarda, "hafif hapis cezası" ile "hafif para cezası"nın seçimlik olarak veya birlikte öngörüldüğü hallerde, idari para cezası yaptırımının belirlenmesinde "hafif hapis cezası" esas alınır.

(3) Kanunlarda, sadece "hafif para cezası"nın öngörüldüğü ve cezanın alt veya üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezası, yüzyirmimilyon Türk Lirasından az, onsekizmilyar Türk Lirasından fazla olamaz.

            (4) Bu madde  hükmüne  göre  idari para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir”

denilmekte  iken; 2.7.2012  tarihli  ve  6352  sayılı  Kanunun  94 üncü  maddesiyle bu fıkrada yer alan

“Cumhuriyet savcısı” ibaresi “mülki amir” şeklinde değiştirilmiştir.

 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi” başlığını taşıyan 23. maddesinde, “(1) Cumhuriyet savcısı, kanunda  açıkça  hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.

(2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı verebilir.

(3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir” denilmiş;

 “Mahkemenin karar verme yetkisi” başlığını taşıyan 24. maddesinde, “Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir.” hükmü yer almıştır.   

             Dosyanın incelenmesinden, İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 18.2.2016 gün ve 47909374-16908-E.2016021809331147454 sayılı yazısı ile, davacının, 22.3.2005, 15.1.2006, 18.2.2009 ve 2.5.2010 tarihlerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edildiğinden, 2918 sayılı Yasa’nın 48/5. maddesi uyarınca,  18.2.2009 tarihinde alkollü araç kullanmaktan dolayı son beş yıl içinde üçüncü kez alkollü araç kullandığı nedeniyle 18.2.2009-17.2.2014 tarihler arası, 2.5.2010 tarihinde  alkollü  araç kullanmaktan dolayı da 17.2.2014-16.2.2019 tarihler arası sürücü belgesinin geri alındığının ve konu ile ilgili tüm belgelerin gönderildiğinin bildirildiği; gönderilen yazı eklerinin incelenmesinde, İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü Ceza İşlemleri Büro Amirliğince düzenlenen ve davacıya ait tüm ceza bilgilerinin yer aldığı belgede davacı hakkında düzenlenen  trafik suç tutanaklarına ait bilgiler ile  “sürücü belgesi iptal detayları” başlığı altında davacının kimlik ve sürücü belgesi bilgileri ile “sürücü belgesi iptal bilgileri” başlığı altında diğer iptal bilgileriyle birlikte “mahkeme kararı ile 18.2.2009 alınma tarihi, 17.2.2014 bitiş tarihi” ve “mahkeme kararı ile 17.2.2014 alınma tarihi, 16.2.2019 bitiş tarihi” bilgilerinin bulunduğu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 20.2.2009 gün ve Kabahat Defteri No:2009/558, Karar No:2009/468 sayılı kararı ile, davacının 18.2.2009 gün ve G-608065 seri-sıra sayılı trafik suç tutanağı gereğince, bu tarihten geriye doğru beş yıl içinde üç kez alkollü olarak araç kullandığı nedeniyle 4.500 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, 18.2.2009 gün ve No:B 22185 sayılı sürücü belgesi  geri alma tutanağı düzenlenerek mahkemeye sevk edildiği; (Mahkeme kararının gönderilen belgeler içinde bulunmadığı) davacı hakkında üçüncü kez alkollü olarak araç kullandığı nedeniyle 2.5.2010 gün ve G-442440  seri-sıra sayılı trafik suç tutanağı ile 2.5.2010 gün ve 99163 sayılı sürücü belgesi  geri alma tutanağı  düzenlenerek  mahkemeye sevk edildiği, Bakırköy 5. Sulh Ceza Mahkemesinin  3.6.2010 gün ve D.İş:2010/1330 sayılı kararı ile, “Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosunun 2010/2011 sayılı dosyası ile davacı hakkında üçüncü kez alkollü araç kullandığı nedeniyle 2918 sayılı Yasa’nın 48/5. maddesi uyarınca sürücü belgesinin beş yıl süre ile geri alınması talep edilmiş olmakla,……işlediği suçun en son işlendiği tarihten geriye doğru beş yıl içinde 15.1.2006, 18.2.2009 ve 2.5.2010 tarihlerinde olmak üzere üç kez alkollü araç kullandığı anlaşılmakla davacının sürücü belgesinin beş yıl süre ile geri alınmasına….” karar verildiği anlaşılmıştır.

30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde,“(1) Bu Kanunun;

            a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

            b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

            uygulanır.” denilmiştir.

Aynı Kanun’un 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu'ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Saklı tutulan hükümler” başlığını taşıyan 19. maddesinde ise, “(1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;

a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,

b) İşyerinin kapatılması,

c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,

d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,

gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır” denilmiştir.

Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin karar, 2918 sayılı Kanun’un 12.7.2013 tarih ve 6495 sayılı Kanun’un 20.maddesi ile yapılan değişiklikten önceki 112.  maddesi ve 5326 sayılı Kanun uyarınca incelendiğinde, 2918 sayılı Kanun’un, bu Kanun’daki suçlarla ilgili davalara bakacak mahkemeler ve yetkilerinin düzenlendiği 112. maddesi uyarınca, sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin davaların sulh ceza mahkemelerinin görevine dahil edilmediği ve 5326 sayılı Kanun’un 19. maddesinde, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için ehliyetin geri alınmasına ilişkin hükümlerin geçici istisnalar içinde sayıldığı dikkate alındığında; sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin davalara bakma görevinin  idare mahkemesine ait olduğu kuşkusuzdur.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, idari para cezası yönünden oluşan olumsuz  görev uyuşmazlıklarının çözümünde, idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması ve dosya içeriğinden bu kararın idari yargı yerinde dava konusu edildiğinin anlaşılması halinde; idari para cezasına ilişkin kararın  hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılarak, idari yargı yerince verilen görevsizlik kararlarının  kaldırılmasına karar verilmiştir. 

5326 sayılı Kanun’un, “Başvuru Yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında, “idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir”, 5. fıkrasında, “(Değişik: 6/12/2006-5560/34 md.) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.”, 6. fıkrasında, “(Ek fıkra: 6.12.2006 - 5560 S.K.34.md) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî  yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir”, 8. fıkrasında  “İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.” denilmiştir.

 

Uyuşmazlık Mahkemesince, 2918 sayılı Kanun’un 112. maddesinde 12.7.2013 tarih ve 6495 sayılı  Kanun’un  20.maddesi ile yapılan değişiklikten önce, sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin idarece tesis edilen işlemlerle ilgili olarak; yukarıda da izah edildiği üzere, 2918 ve 5326 sayılı Kanunlar uyarınca; sürücü belgesinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin işlemlerin ayrıntılı idari kurallarla düzenlendiği, 2918 sayılı Kanun’un 112. maddesinde sürücü belgesinin geçici olarak geri alınması hususunun trafik ve sulh ceza mahkemelerinin görevine dahil edilmediği, aynı şekilde 5326 sayılı Kanun’un 19. maddesinde de ehliyetin  belirli  bir süre için geri alınmasına ilişkin hükümlerin geçici istisnalar içinde sayıldığı hususu da dikkate alındığında; sürücü belgesinin geçici olarak geri alınmasına ilişkin davaya bakma görevinin idare mahkemesine ait olduğu kabul edilmekle birlikte,  Kabahatler Kanununun 23. ve 27.maddeleri uyarınca belli şartlar altında Cumhuriyet Savcıları'na da idari yaptırım kararı verebilme yetkisinin tanındığı, özellikle soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısının ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idari yaptırım kararı verilmemiş olması koşuluyla idari yaptırım kararı verebileceği, bu karara karşı kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği, Cumhuriyet Savcısının soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı vermesi halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde idarî yaptırım kararına karşı başvurunun da bu itiraz merciinde inceleneceği anlaşıldığından, idari yaptırım kararının idari makam ve mercilerce değil de soruşturma konusu fiilin suç olmayıp kabahat olarak değerlendirilmesi sonucu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca verildiği durumlarda,  kararın  idari işlemden çok, yargısal nitelikte bir yetkinin kullanılması sonucu verilen ceza niteliğini taşıdığı kabul edilerek davanın bu kısmına ilişkin olarak çözümünün de, Kabahatler Kanunu hükümleri uyarınca adli yargı yerine ait olduğu sonucuna varılmış; somut olayda her iki halde de Cumhuriyet savcısı tarafından davacıya idari para cezası verilerek sürücü belgesinin geri alınması istemiyle Mahkemeye başvurulduğu ve Kabahatler Kanununun 24. ve 27. maddeleri uyarınca idari yaptırım kararının mahkeme tarafından verildiği anlaşılmış, kaldı ki 2918 sayılı Kanun’un 112. maddesinin birinci fıkrasında “Bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevlilerin ve trafik tescil kuruluşlarının yetkilendirildiği haller hariç olmak üzere, sürücü belgelerinin geri alınmasına ve iptaline sulh ceza mahkemeleri karar verir.” denilmek suretiyle yapılan değişiklik ile, belli şartlar altında  sürücü belgelerinin geri alınmasına ve iptaline sulh ceza mahkemeleri görevli kılınmıştır.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Saklı tutulan hükümler” başlığını taşıyan 19. maddesinde ise,  “(1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;

(…….)

c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,(….)

gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır” denilerek, ilgili kanununda, bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya  kadar saklı tutulan,  başka bir deyişle, belirtilen istisnalar içinde sayılan yaptırımlardan biri olan “ehliyetin geri alınması”na ilişkin hükmün, 12.7.2013 tarih ve 6495 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 112. maddesinde  yapılan değişiklik ile yukarıda belirtilen şekilde yeniden düzenlendiği ve bu karara karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gözetildiğinde de,  oluşan olumsuz  görev uyuşmazlığının çözümünde, sürücü belgesi geri alma kararı mahkeme tarafından verilmiş olmasa dahi, iptali istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde görüleceği açıktır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.                           İncelenen uyuşmazlıkta, mahkeme tarafından verildiği anlaşılan sürücü belgesinin beş yıl süre ile geri alınmasına  ilişkin  kararların 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 12.7.2013 tarih ve 6495 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun  112. maddesinde  yapılan değişiklik ile maddenin yeniden düzen-lendiği ve bu karara karşı  kanun  yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gibi idari yaptırım kararlarının mahkeme tarafından verildiği ve bu kararlara karşı ancak itiraz edilebileceği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım  kararlarına karşı kanun yoluna  ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, sürücü belgesi geri alma tutanağına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliğince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın  çözümünde  ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 13.10.2014 gün ve D.İş:2014/1493 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,  14.3.2016 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN