T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

    ESAS   NO : 2020/328

    KARAR NO : 2020/396

    KARAR TR: 22.06.2020

ÖZET : İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARAR  

 

 

               

Davacı        : Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.

Vekili         : Av. S.A.

Davalılar    : 1- Küçükçekmece Belediye Başkanlığı

Vekili         : Av. Ç.Ş.S.

                      2- ES-EKS Makina Sanayi İhr. İth. ve Tic. A.Ş.

Vekili         : Av. M.K.

                     

O L A Y : Davacıvekilidavadilekçesindeözetle; 17.1.2018 tarihinde İstanbul İli, Küçükçekmece İlçesi, Cumhuriyet Mahallesi, Karanfil Sokak, No:53 Sefaköy İşletme Müdürlüğü hizmet sahasında bulunan davalılar tarafından yapılan çalışma sırasında müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiğini, şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesine müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan hasar bedeli 432,40-TL'nin davalılar aleyhine tahakkuk ettirildiğini, davalılar tarafından hasar bedellerinin ödenmemesi üzerineicra takibine başlandığını; borçludavalıların icra takibine itiraz ettiklerini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamı, % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: 7.10.2019 gün ve E:2019/255, K:2019/675 sayı ile, davalılardan Küçükçekmece Belediye Başkanlığı'nın bir kamu tüzel kişisi olduğu, anılan tüzel kişiliğin eylem ve işlemleri de kamusal nitelikte olup, kamu hizmeti kavramı çerçevesinde değerlendirildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince, davalı belediye başkanlığı hakkındaki bu tür istemlerin tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılacak davada ileri sürülmesi gerektiği, itirazın iptali biçiminde açılan davanın, yasayı dolanma yoluyla yargı yerinin değiştirilmesi sonucunu doğuracak biçimde açılmasının doğru olmadığı anlaşıldığından, Mahkemelerinin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK 'nun 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca; davalı Küçükçekmece Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın yargı yolu caiz olmadığından usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez oluştuğu önesürülen zararın tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 14. İDARE MAHKEMESİ: 7.5.2020 gün ve E:2020/652 sayı ile, olayda davalı idarenin, herhangi bir projeye veya plana dayalı olmaksızın, davacı şirkete ait enerji dağıtım altyapısına zarar verdiğinden bahisle meydana geldiği ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı ve özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan22.06.2020 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında;adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına; idari yargı yerinde tam yargı davası açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve“itirazın iptali ile takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

  II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,davalı / borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminatı ödenmesinekarar verilmesiistemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

           İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

           İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.

(Ek fıkra:2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, İstanbul 14. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 7.10.2019 gün ve E:2019/255, K:2019/675 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle    İstanbul 14. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 7.10.2019 gün ve E:2019/255, K:2019/675 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 22.06.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                           Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                       SONER          

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                        Nurdane                         Ahmet

                                                TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN