T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          CEZA BÖLÜMÜ

          ESAS      NO   : 2015/31

          KARAR  NO   : 2015/28

          KARAR  TR    : 26.10.2015

ÖZET: 2247 sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadı-ğından, (Asliye Ceza Mahkemesinin gö-revsizlik kararı kesinleşmediğinden) aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN RED-DİNE karar verilmesinin gerektiği hk.                                                                                  

 

 

 

K A R A R

 

 

 

            Davacı             : K.H.

            Sanık               : U.U.

                         

OLAY            :  Hasdal/İstanbul  6.Mot. P. A. 3.Mot. P. Tb. 7.Mot. P.Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık P.Er U.U.’un, 5.5.2010 günü, aynı Komutanlık emrinde görevli olay sırasında yemekhane  sorumlusu  olan P.Çvş. U.Ç.'nun  yemek alımına  giderken  yemekhanede bulunan kalorifer peteğine yaslayıp  bıraktığı  üzerine zimmetli G-3 Piyade Tüfeğini alarak kışla sınırları içerisinde bulunan Ketane tepe bölgesinde çalılıklar arasına gizlediği, P.Çvş. U.Ç.'nun  tüfeğinin bıraktığı yerde olmadığını görmesi ve arkadaşları arasında yaptığı  araştırmada da tüfeğini alan kimseyi tespit edememesi üzerine durumu amirlerine bildirdiği ve birlik  içerisinde tüfeğin aranmasına başlandığı, aramalara sanığın da katıldığı, ancak tüfeğin bulunamadığı, 6.5.2010 günü, sanığın aynı Komutanlık emrinde görevli  P.Er S.D.'i tüfeği sakladığı bölgeye götürdüğü ve bu bölgede tüfeğin bulunmasını sağladığı, P.Er S.D.'in tüfeğin bulunduğunu komutanlarına haber verdiği, koğuşlarına geri döndüklerinde sanığın tüfeği kendisinin sakladığını P.Er S.D.'e söylediği,  11.05.2010 günü birliğinden firar eden sanığın 13.5.2010 günü yakalandığı,  

P.Er S.D.'in,  11.05.2010 günü soruşturma konusu G-3 piyade tüfeğini alıp Ketane tepe bölgesine gizleyen kişinin sanık olduğunu yetkili makamlara gecikerek de olsa beş gün sonra haber verdiği;

Böylece, sanık  P.Er U.U.’un “askeri eşyayı gizlemek” ve “mehil içi yakalanmakla sona eren firar” suçlarını, P.Er S.D.'in ise soruşturma konusu silah niteliğindeki askeri eşyayı gizleme eyleminin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin 6.5.2010 günü öğrenmesine rağmen bu durumu sanığın birliğinden firar ettiği  11.05.2010 tarihine  kadar bildirmeyerek “suçluyu kayırma” suçunu işledikleri ileri sürülerek, sanık P.Er U.U.’un eylemine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 131/1 ve 2.,  68/1., P.Er S.D.'in eylemine uyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 283/1. maddeleri uyarınca  ayrı ayrı  cezalandırılmaları istemiyle  3. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 20.5.2010 gün ve E:2010/800, K:2010/576 sayılı  iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

 

3. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi, sanık  P.Er U.U.’un, yüklenen eylemler nedeniyle cezalandırılmasına, P.Er S.D. hakkında açılan kamu davasında ise, bu kişinin terhis edilmiş olması nedeniyle Mahkemenin görevsizliğine karar vermiş, kararın sanık  P.Er U.U. tarafından  temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 2. Dairesi’nce, 4.12.2013 gün ve E:2013/1491, K:2013/1474 sayılı  karar ile, “sanığın 3. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 10.12.2009  gün ve  2009/1273-982 Esas ve Karar sayılı hükmü ile, sanığın daha önce işlediği izin tecavüzü, yakalanmakla sona eren mehil içi firar ve firar suçlarından sırasıyla on ay hapis bir ay yirmi gün hapis ve on ay hapis cezalarıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükümlerin 31.03.2010 tarihinden geçerli olmak üzere kesinleştiği, dolayısıyla sanığın suç tarihinden önce gerçekleştirdiği üç ayrı antisosyal eylem nedeniyle verilmiş ve kesinleşmiş üç ayrı hapis cezasının bulunduğu, ayrıca temyize konu  suçlarla ilgili olarak cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde bir tespitin yapılmadığı, bu itibarla, sanığın, Türk Silahlı Kuvvetleri  Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinin Eki Hastalık ve Arızalar Listesinin 17. maddesinin (D) fıkrasının birinci  bendinde düzenlenen “İleri derecede antisosyal kişilik bozukluğu” kapsamında olması ve bu durumunun suç tarihlerini de kapsaması  ihtimali  bulunduğundan, suç tarihlerinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri gereğince askerliğe elverişli  olup olmadığının  yeniden değerlendirilmesi ve temyize konu suçlar yönünden cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğinden, mahkûmiyet hükümlerinin noksan soruşturma  yönünden ayrı ayrı bozulmasına” karar verilmiştir.

 

3. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 30.9.2014 gün ve E:2014/72, K:2014/422 sayıyla;  Askeri Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda sanığın askerliğe elverişsizlik halinin suç tarihlerini kapsayıp kapsamadığına dair Ek Sağlık Kurulu Raporu talebinde bulunulduğu  ve Kasımpaşa Asker Hastanesi Sağlık Kurulunun 4.4.2014 gün ve  6 sayılı raporuyla, “sanığın askerliğe elverişsizlik halinin suç tarihlerini (5.5.2010, 11.5.2010-13.5.2010) kapsadığı” nın  tespit edildiği açıklanarak, sanığın “mehil içi yakalanmakla sona eren firar” suçundan beraetine; 

Askeri eşyayı gizlemek suçu nedeniyle sanık hakkında açılan kamu davasında ise, suç tarihinde “asker kişi” niteliğini taşımadığı anlaşılan sanığın, askeri mahkemelerde yargılanmasının hukuken mümkün olmadığı belirtilerek,  sanığı  yargılama görevinin  adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, İstanbul 63. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

 

İSTANBUL 63. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ:  2.3.2015 gün ve E:2015/84, K:2015/177 sayıyla; sanığa  yüklenen suç nedeniyle, suç vasfının tayin ve tespiti ile delillerinin takdir ve münakaşasının askeri mahkemece yapılmasının gerektiği belirtilerek,  sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle  itiraz yolu açık olmak üzere görevsizlik  kararı vermiş,  dava dosyası,  İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Şuayip ŞEN, Kenan YUMUŞAK, Osman ATALAY, Yusuf Tamer ÇETİN, Mehmet AVCIOĞLU ve Sevilay TEMİZYÜREK BATIR’ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2015 günlü toplantısında, Raportör-Hâkim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, başvurunun reddi yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Mehmet ÇAKIROĞLU’nun, başvurunun reddine ilişkin sözlü ve yazılı açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Dosyanın incelenmesinde, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararının itiraz yolu açık olmak üzere verildiği anlaşılmıştır.

 

 

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 34. maddesi ikinci fıkrasında, “Kararlarda, başvurulabilecek  kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir” denilmiş, 223. maddesinin onuncu fıkrasında, “Adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır”  düzenlemesi yer almış, 232. maddesinin altıncı fıkrasında ise, “Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir” hükmüne yer verilmiştir.

 

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Olumsuz görev uyuşmazlığı” başlığı altında düzenlenen 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun  ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” denilmektedir.

 

Uyuşmazlığın incelenebilmesi için, 2247 sayılı Yasa’nın 1 ve 14. maddeleri uyarınca, yargı yerlerince verilen kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun  223. maddesinin onuncu fıkrası hükmü uyarınca yargı yolunu değiştirmeye yönelik görevsizlik kararlarının temyize tabi oldukları kuşkusuzdur. Böylece, başvuracağı kanun yolu, süresi, mercii yasaya uygun olarak gösterilmeyen kararın kesinleşmesinden söz edilmesine olanak yoktur. Bu nedenle, sanığa yukarıda açıklanan haklarını belirtir nitelikte tebligat yapılarak temyiz süresinin beklenmesi, görevsizlik kararı kesinleştikten sonra dosyanın Mahkememize gönderilmesi gerekmektedir.

 

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 63. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararının kesinleşmemiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE, 26.10.2015 günü  OYBİRLİĞİ  İLE  KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

           Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Şuayip ŞEN

 

                            

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Yusuf Tamer ÇETİN

Üye

Kenan YUMUŞAK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet AVCIOĞLU      

 

Üye

Osman ATALAY

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Sevilay TEMİZYÜREK BATIR