T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/199

KARAR NO   : 2020/287      

KARAR TR    : 27/04/2020

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında, sigorta şirketinin sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödediğinden bahisle, zararın idarece giderilmesi istemiyle başlattığı icra takibinin durması üzerine açtığı davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

          Davacı                           : A. S. A.Ş.

          Vekili                             : Av. A. O.İ.

          Davalı                           : Serik Belediye Başkanlığı

          Vekili                             : Av. M. T.

 

O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde sigortalı 07 ... 587 plakalı aracın 18.7.2013 tarihinde davalının tasarrufu altında bulunan Belek Çarşı merkezine girmek isterken, kapıda bulunan otomatik mantar bariyerin geçis sırasında kalkarak araca zarar verdiğini, kaza tespi tutanağında araç sürücüsüne kusur atfedilmediğini, bariyerin zamansız açılmasından dolayı kazanın meydana geldiğinin belirlendiğini, kaza sonucu zarar gören araç için 10.990,15 TL ödendiğini, davalıya bu bedelin ödenmesi için ihbar gönderildiğini ancak ödeme yapılmadığını, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, icra takibinin durduğunu, bu nedenlerle itirazın iptaline, asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi istemini belirterek adli yargı yerinde dava açmıştır.

SERİK 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: E: 2015/193 sayılı dosyasında verdiği 23.6.2016 gün, K: 2016/286 sayılı kararına karşı yapılan temyiz talebi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nce, hizmet kusuruna dayanılarak davalı Serik Belediyesi aleyhine açılan davanın HMK 114/1-b. maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına dair 15.5.2017 tarihinde verilen karar üzerine dava dosyasının E: 2017/231 kaydı yapılarak görülen dava HMK'nın 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK'nın 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddedilmiştir. Bu karar, 26.3.2018 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili, söz konusu maddi hasarlı trafik kazası sonucunda oluştuğunu belirttiği 10.990,15 TL zararın ilgiliye ödendiğini ileri sürerek, ödeme tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankası kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek avans faizi ile birlikte tazmini istemiyle bu kez idari yargı yerine müracaat etmiştir.

ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ: E: 2018/267 sayılı dosyasında 19.10.2018 tarih, K: 2018/979 sayılı kararında, adli yargının görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, davanın görev yönünden reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin kabulüne, kararın kaldırılmasına, dava dosyasının yeniden karar verilmek üzere Mahkemesine iadesine dair 31.10.2019 tarihinde verilen karar üzerine E: 2019/1190 sayılı dosya kapsamında görülen davada uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı merciilerinin görev alanına girdiği sonucuna varıldığından bahisle görevli yargı kolunun belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vererek 17.2.2019 gün ve E: 2019/1190 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 24.2.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suat ARSLAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27.4.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;Antalya 2. İdare Mahkemesi'nce, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, kesinleşmiş adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Burak Cenk İLHAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava; davacı şirket tarafından sigortası yapılan taşıtın geçirdiği trafik kazası sonucu oluşan hasar sebebiyle davacı tarafından ödenen bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde, ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu belirtilerek, davalı idarenin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun "İlamsız takip" başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Kanunda iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. madde: "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır" hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Kanunun değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, "Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur" denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen "mahkeme" ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Kaldı ki davanın idarenin hizmet kusuru sonucu oluşan trafik kazasından kaynaklanan rücuan tazminat davası olarak kabulü halinde de, Mahkememizin yerleşik içtihatları gereği 2918 sayılı Kanun uyarınca açılan her türlü sorumluluk davalarında adli yargı görevlidir.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Antalya 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Serik 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1.2.2018 gün ve E:2017/231, K:2018/632 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenleAntalya 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Serik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1.2.2018 gün ve E: 2017/231, K: 2018/632 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.4.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                                Şükrü                          Mehmet                          Suat

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                        ARSLAN          

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                                TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN